Fen - Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
WoS Q Değeri "N/A" Fen - Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Makale Koleksiyonu seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 25
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The “Aegean settlement pattern” in coastal western anatolia from the neolithic age to the end of the 3rd millennium bc(Türkiye Bilimler Akademisi, 2021-01-14) Gündoğan, ÜmitExtending over a wide geographical area Anatolia has a rich architectural diversity. The Western Anatolia Region is divided into two sub-regions as Coastal Western Anatolia and Inland Western Anatolia. Even though similar building techniques and similar materials were used in both sub-regions, the settlement patterns differ from each other distinctively. Especially in the 3rd Millennium BC, while buildings opening to the streets were seen in the Western Anatolian coastline, Eastern Aegean Islands, the Sporades Islands, Mainland Greece, The Cyclades Islands and Crete Island, buildings leaning on the defense system in Inner West Anatolia open to the courtyard located in the center of the settlement. When Considered the commercial and cultural relations between the regions in the 3rd Millennium BC, it is seen that a cultural an architectural idea was culturally formed in the area surrounded by the Aegean Sea. This architectural planning system plays an important role in understanding the social structures, organizational forms, hierarchical structures of the societies and the interrelations with the neighboring cultural regions.Öğe Ankara’da erken Bizans dönemi mezar alanı kazısı(Selçuk Üniversitesi, 2016-06-20) Aydın, Mahmut; Zoroğlu, CandemirRoma Dönemi’nde Galatia Eyaleti’nin başkentliğini yapan Ankyra kentinin anıtsal yapıları ve diğer çarpıcı kalıntıları ile olası nekropol alanları genellikle Ankara’nın Erken Cumhuriyet Dönemi imar faaliyetleri sırasında gerçekleşen hafriyat çalışmaları ile açığa çıkarılmıştır. Ankara Celal Bayar Bulvarı üzerindeki Gazi Üniversitesi Sıhhiye Kampüsünde inşa edilen Mühendislik ve Mimarlık Fakültesindeki yapılaşma faaliyetleri sırasında ortaya çıkarılan Maltepe Erken Bizans Dönemi Mezar Alanı olasılıkla Ankyra kentinin daha önce bir bölümü tespit edilen güney nekropolü’nün devamı niteliğindedir. Gerçekleştirilen kurtarma kazısı sonucunda bu alanda tahrip edilmiş olası bir kilisenin küçük bir kısmı ve kilise cemaatine ait olması muhtemel beşik tonozlu bir mezar yapısı ortaya çıkarılmıştır.Öğe Arkeozooloji biliminin arkeoloji dünyasındaki önemi bölüm 1(Batman Üniversitesi, 2015) Gündem, Can YümniArkeoloji, bir bilim dalı olarak 18. yy. ortasından bu zamana kadar pek çok değişikliklere ve gelişimlere uğradı. Kazılardan çıkarılan hayvan kalıntılarının incelenmeye başlamasıyla Arkeozooloji doğdu ve bu bilgilerin ışığında artık eski toplumların sosyoekonomik durumlarını daha sağlıklı bir şekilde anlayabiliyoruz. Bu makalede Arkeozooloji biliminin zaman içindeki gelişimini ve temel metotlarını tanıyacağız.Öğe Batı Anadolu sahil kesiminde kalkolitik çağ: mimari ve inşaat teknikler(Ankara Üniversitesi, 2018-01-01) Gündoğan, ÜmitBu çalışmada Batı Anadolu sahil şeridinde, kazısı yapılan Kalkolitik Çağ merkezlerinin mimarisi kronolojik düzen içerisinde değerlendirilerek, yapıların inşasında kullanılan teknik ve yapı tipleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Kullanılan malzeme, teknik ve yapı tipleri yerleşim yerleri içerisinde küçük farklılıklar olmasına rağmen genel olarak bir bütünlük arz eder. Yapıların inşasında kullanılan malzemeler, taş, ahşap, çamur harç, dal, saz ve otsu bitkilerden oluşmaktadır. Teknik olarak ise dal-örgü ve çamur-harç, taş temel üzeri kerpiç ve kerpiç duvar tekniği kullanılmıştır. Taş temel üzeri kerpiç mimari tekniği tüm Kalkolitik dönem boyunca kullanılmışken, dal-örgü ve çamur-harç tekniği Orta ve Geç Kalkolitik dönemde, kerpiç duvar tekniği ise yalnızsa Geç Kalkolitik dönem içerisinde kullanılmıştır. Bu tekniklerle inşa edilen, dikdörtgen, apsidal, ızgara, çukur ve dairesel planlı yapıların Kalkolitik Çağ merkezleri içerisinde farklı dönemlerde yoğun olarak kullanıldığını görülür. Dikdörtgen planlı yapılar, Kalkolitik Çağ’ın tüm evrelerinde kullanılırken çukur ve dairesel planlı yapılar Orta ve Geç Kalkolitik dönem içerisinde, apsidal ve ızgara planlı yapılar ise Batı Anadolu sahil kesimi içerisinde sadece Geç Kalkolitik dönemde kullanılmıştır.Öğe Bir grup gümüş Tarsos sikkesinin nümismatik ve arkeometrik açıdan değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2015-05-01) Aydın, Mahmut; Devecioğlu, ÜlküYurtdışına kaçak yollarla eser kaçırılması yıllardır engellenmeye çalışılan bir durumdur. 1999 yılında Türkiye’den İsviçre’ye gönderilirken Zürih Havalimanı’nda yakalanan bir grup sikke de şans eseri yakalanmış ve ülkemize geri verilmiştir. Burada, bu grup içinde bulunan ve Zürih Havalimanı’nda yakalanan ve bir define olduğu düşünülen 23 âdet gümüş Kilikia-Tarsos kent sikkesi çalışılmıştır. Tarsos, Roma egemenliği altında gümüş sikke basma ayrıcalığına sahip kentlerden biridir. İmparator Augustus’tan İmparator Macrinus’a kadar gümüş sikke basan kent, Traianus zamanında burada 4 örneğini göreceğimiz tetradrahmi, Hadrianus zamanında ise ağırlıklı olarak tridrahmi biriminde gümüş sikke basmıştır. Her iki imparatorun adına gümüş sikke basan diğer Anadolu kentlerinde de görülen unvan ve ikonografik özellikleri burada yayımlanan 23 adet sikkede de görmek mümkündür. Bu çalışmada incelenen Tarsos kent sikkeleri tahribatsız enerji dağılımlı X-ışını floresans spektrometresi (ED-XRF) ile analizleri yapılarak kimyasal kompozisyonu belirlenmiş ve analiz sonuçları aynı dönemin Roma darplarıyla karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonucunda Tarsos gümüş sikkelerinin Roma darplarıyla benzer oranlarda gümüş içerdiği anlaşılmıştır.Öğe Çalınan orijinal altın “kanatlı denizatı (hıppocampus)’nın taşınabilir x-ışını floresans spektrometresi yöntemiyle Türkiye’ye iade edilmesinin sağlanması(Türkiye Bilimler Akademisi, 2017) Aydın, MahmutABD’den Türkiye’ye iade edilen (1993 yılı) ve Uşak Müzesi’nde sergilenen Altın Denizatı’nın orijinali (Hippocampus), 2005 yılı sonunda sahtesiyle değiştirilerek çalınmıştır. Eser çalındıktan sonra INTERPOL (Uluslararası Polis Teşkilatı) ve Türk polisi tarafından aranmaya başlanmıştır. Çalınan orijinal kanatlı denizatı aranırken Türk polisi, aralıklarla kaçakçılar tarafından pazarlanan sahte Altın Kanatlı Denizatı’nı ele geçirmiştir. Fakat ele geçenlerin çok basit yapılmış sahte eser olduğu ortaya çıkmıştır. Orijinalliğinden şüphelenilen Altın Denizatı, 2012 yılı Ekim ayında Almanya’nın Hagen kentinde bulunmuştur. Bu makale, Hagen savcılığında bulunan Denizatı’nın Türkiye’den çalınan orijinal Denizatı olup olmadığının anlaşılması için Türkiye ve Almanya’da yapılan taşınabilir X-Işınları Floresans Spektrometresi (Portable-XRF) analizleri ve bunların istatistiksel olarak değerlendirilmesi çalışmalarını içermektedir. İlk defa denenen bu arkeometrik çalışma sonucunda eserin orijinal olduğu tespit edilmiş ve Türkiye’ye iadesi sağlanmıştır.Öğe Çeşme – Bağlararası: Batı Anadolu sahil kesiminde bir Tunç Çağı yerleşimi(Ankara Üniversitesi, 2018-01-01) Şahoğlu, Vasıf; Çayır, Ümit; Gündoğan, Ümit; Tuğcu, İrfanÇeşme – Bağlararası, İzmir ilinde yer alan, son yıllarda keşfedilmiş ve MÖ 3. ve 2. Bin yıllarda iskan görmüş önemli bir kıyı yerleşimidir. Yerleşimin iskan tarihine bakıldığında önemli kesintilerin bulunduğu görülür. Bağlararası’nın MÖ 2. Bin yerleşimi, bu binyılın ilk çeyreğine tarihlenen ve büyük bir deprem katmanıyla birbirinden ayrılan iki tabakadan oluşmaktadır (CB 2 ve CB 1). Erken olan CB 2 tabakası, Batı Anadolu’nun yerel özelliklerinin hakim olduğu bir kıyı kasabası izlenimi vermektedir. Bunu takip eden CB 1 tabakası ise öncekinin aksine, Minos ve Minoslaşmış elemanların oldukça yoğun bir şekilde kendini gösterdiği bir dönemi temsil etmektedir. MÖ 2. Bin’deki “Uluslararası Ruhun” aksine, Çeşme – Bağlararası’ndaki MÖ 3. Bin yerleşiminin oldukça lokal özellikler gösterdiği ve deniz aşırı bağlantılarının yok denecek kadar az olduğu tespit edilmiştir.Öğe Characterization of medieval glass from Cizre Castle excavation by SEM-EDS and P-EDXRF analyses(Türkiye Bilimler Akademisi, 2020-06-15) Aydın, Mahmut; Güngör, Akarcan; http://dx.doi.org/10.22520/tubaar.2020.26.008Şırnak İli Cizre İlçesinde yer alan Cizre Kalesi Kazıları’nda 2013-2017 yılları arasında ele gecen cam örnekler arkeometrik yönden incelenmiştir. Cam örnekler öncelikle form özelliklerini yansıtacak şekilde görsel olarak tanımlanmış, fotoğraflanarak belgelenmiş ve kodlanmıştır. Cam örneklerinin yapım teknikleri hem görsel hem de taramalı mikroskop altında habbe şekillerine göre belirlenmeye çalışılmıştır. Örneklerin element ve mineralojik içerikleri taşınabilir Enerji dağılımlı X-ışınları floresans spektroskopi (P-EDXRF) ve Taramalı Elektron Mikroskobu-Enerji Dağılımlı Spektroskopi (SEM-EDS) yöntemleri ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçları cam örneklerin 7 tanesi soda camı iken diğer 7 si potasyum kireç camı olduğu anlaşılmıştır. Örneklerin yüksek Si içerikleri, camların hem mekanik direnç ve dayanıklılığın, hem de ergime sıcaklığının yüksek oluşuna işaret etmektedir. Cam örneklerin üretiminde bir örnek hariç bitki külü (K ve/veya Mg) kullanılmamıştır. Cam örneklerin Al içeriklerindeki farklılık örneklerin hammadde adresini ayrı kaynaklara dayandırmaktadır. Sr ve Zr’nin tespit edilmemiş veya düşük oranlarda olması karasal hammadde kullanılmış olduğunu göstermektedir. Camlarda renk veren elementler; Fe, Co, Mn ve Cu’durÖğe Derekutuğun yerleşimi arkeozoolojik çalışmaları ışığında hayvan kalıntılarının tartılmasının önemi(Antropoloji, 2019-12-20) Gündem, Can YumniBu çalışmanın iki ayrı konu başlığı bulunmaktadır. İlk olarak Arkeozoolojik çalışmalarda hayvan kalıntılarının neden tartılması gerektiği tartışılmış, ikinci olarak ise bu metodun önemini gösterebilmek için Prof. Dr. Ünsal Yalçın’ın kazı başkanlığında yürütülmüş Derekutuğun Madenci Yerleşimi’nin Arkeozoolojik çalışmalarından örnek verilmiştir. Bu araştırma yalnızca Derekutuğun Yerleşimi’nden çıkarılan İlk Tunç Çağ III (İTÇ III) katmanlarına ait hayvan kemiklerinin incelenmesi üzerinedir. Çorum İl sınırları içinde yer alan Derekutuğun bir madenci yerleşimi olup, yakında bulunan bakır cevherinin günümüzden 4.000 sene önce madenciler tarafından çıkarılıp sonra işlendiği bir yerdir. Bakır cevheri çıkarmak ve işlenmesi için kurulmuş olan bu yerleşimde yaşamış insanların kırmızı et tüketme alışkanlıklarını anlamak aslında Anadolu arkeolojisi için bir ilk olmuştur. Madenciler kırmızı et ihtiyaçlarını eşit ağırlıkta sığır ve domuzdan tedarik ederken, koyun üçüncü sıradadır. Bu sonuçlar yakındaki Derekutuğun’nun çağdaşı olan Boğazköy yerleşimindeki hayvan bağlı ekonomisi ile çok keskin zıtlıklar göstermektedir.Öğe Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nden “antitetik duran kartal” betimli bir Urartu damga mühürü(Asos Yayınları, 2015-03) Kaçmaz Levent, EsraMühürler, gücün, zenginliğin ve söz sahibi olmanın birer simgesi olarak farklı toplumlarda uzun yıllar kullanılmıştır. Neolitik Çağ’dan itibaren kullanılan mühür, insanların yerleşik yaşama geçmesiyle birlikte doğal bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Erken dönemlerde kilden ve pişmiş topraktan yapılmış olan mühürler; daha sonraki dönemlerde taşın basit, yarı değerli ve değerli pek çok cinsi ile üretilmiş; ilerleyen aşamalarda maden, kemik gibi maddelerden yapılmışlardır. Üzerlerinde yer alan betimlemeler ve yazılar açısından birer tarihi belge niteliği taşıyan mühürler; temsil ettikleri uygarlıklara ait dini inanç, sosyal ve kültürel yaşam ile ilgili bilgi vermeleri açısından da önemlidirler. Mühürler, M.Ö. 900-600 yılları arasında yaşamış olan Urartular ’da da yaygın olarak kullanılmıştır. Anadolu mühür gelişimi içerisinde önemli bir yere sahip olan Urartu mühürleri, form, üzerinde işlenen konular ve işleme tekniği açısından önemli bir yere sahiptir. Diyarbakır Müzesi’nde yer alan (Env. No.14/22/75) “Antitetik Duran Kartal” betimli, çan formlu damga mühür Urartu mühürcülük sanatında önemli ve dikkat çekicidir. Mühür; 2,2cm yüksekliğinde ve 1,5 cm taban çapındadır. Urartu sanatında sıklıkla kullanılan kanatları yukarı kalkık kuş, kartal figürleri, Mezopotamya, Anadolu, Kuzey-Suriye gliptik sanatında karşımıza çıkan tek ya da çift başlı kartallarla benzerlik göstermektedir.Öğe Ege tipi bir ustura ve üzerindeki tekstil kalıntılarının arkeolojik ve arkeometrik analizleri yoluyla Miken saray organizasyonundaki tunç ve tekstil endüstrileri üzerine bir değerlendirme(Mersin Üniversitesi, 2019-07-25) Gür, Barış; Aydın, MahmutBu çalışmada Kemal Uğurbil’in özel koleksiyonunda bulunan Ege tipi metal ustura ve üzerinde bulunan tekstil kalıntılarından yola çıkarak Ege bölgesi geç tunç çağı tekstil ve tunç endüstrisi incelenmiştir. Ustura üzerinde bulunan tekstil ve yapımında kullanılan metal tipinden yola çıkarak Miken ekonomisinin iki farklı endüstrisi hakkında değerlendirme yapılmıştır. Miken usturası taşınabilir enerji dağılımlı X ışını floresans spektroskopisi (P-EDXRF) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM-EDS) kullanılarak arkeometrik analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçları %90 bakır (Cu) ve %10 kalay alaşımı kullanılarak tunçtan yapıldığını ortaya koymuştur. Bunun yanısıra SEM sonuçları usturayı saran tekstili görünür kılarak keten olduğunu kanıtlamıştır. Dünyanın en eski tekstillerinden biri olan ketenin Mikenlerdeki varlığı tabletlerden bilinmektedir.Öğe Eskişehir Küllüoba’da aşağı ve yukarı yaşam sektörlerinde hayvansal besin tüketimi(Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü, 2020-12) Gündem, Can YumniÖğe Eskişehir Küllüoba’da ilk tunç çağ III’den orta tunç’a geçiş evresine ait iki adak çukuru(Türkiye Bilimler Akademisi, 2021-01-14) Gündem, Can YumniBu çalışmada, Küllüoba kazılarında tespit edilmiş ve İlk Tunç Çağ III’den Orta Tunç’a Geçiş Evresine tarihlenen iki çuku-run içinde bulunmuş olan hayvan kemiklerinin Arkeozoolojik açıdan incelemeleri paylaşılmıştır. Bir çukur içinden tam bir koyun ve diğerinde de tam bir domuz iskeletleri anatomik bütünlüğü bozulmamış bir şekilde gün ışığına çıkarılmıştır. Domuz iskeletinin bulunduğu çukurda, sığıra ait kalıntılar da bulunmuştur. Her çukurun da silo yapıları ile ilintisi bulunmaktadır. Koyun ve domuz yaklaşık bir yaşlarındadır; bu da bize koyunun Mayıs aylarında öldürülüp çukura konduğunu göstermektedir. Küllüoba’daki bu iki adak çukurlarının bereket kavramı ile alakalı olduğunu düşünülürken; Anadolu’daki birçok adak çukurları, anma amaçlı, ölü gömme ritüelleri veya yeraltı tanrıları ile ilintilidir.Öğe Fighting against illicit traffic and forgeries of metal objects: The situation in Turkey(MCSER Publishing, 2016-03-08) Aydın, MahmutProtection of collection items belonging to museum or private collectors against fakes, forgeries and illicit traffic of cultural heritage is mostly done by archaeologists using visual inspection. Because of advanced technologies used in imitations of 20- 21st century made the task of archaeologists more difficult resulting in increased need for the employment of scientific techniques. In this respect, we need archaeometry laboratories that are fully armed with sophisticated archaeometric tools and technical knowledge. Moreover, there is also an obvious need for detailed legislation and relevant laws to be amended for fight against forgery and illicit traffic of the cultural objects at national and international level. Turkey is rich in historical monuments, antiques and ruins resulting in abundant museums and ancient objects. Being a geographical bridge between the western and the eastern world, she is also a bridge for international illicit, cultural heritage traffic and forgers. On the other hand, it is not able to build enough necessary archaeometrical infrastructures to support archaeological ones for determining authenticity and preventing misconduct regarding cultural heritage objects for museums, customs houses and so on. This study will discuss novel archaeometric techniques on authenticity determination of metal artefacts and preventing replacement of them with fake objects. Beside this, usage of non-destructive archaeometric techniques will be discussed for fighting with illicit traffic of cultural heritage, proving ownership and returning of objects. Moreover the application of methodology is explained on an international illicit traffic and forgery example of Golden Winged Sea Horse that was solved by the author.Öğe Küllüoba’da İlk Tunç Çağı'nda beslenme alışkanlıkları ve bölgesel karşılaştırması(Arkeoloji ve Sanat, 2019) Gündem, Can YumniÖğe MÖ 7. binyılda Tepecik-Çiftlik Höyük’te hayvan ekonomisi’nin gelişimi ve evcil sığırın İç Anadolu Platosu’nda ortaya çıkış(TÜBA-A R: Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, 2019-11-22) Gündem, Can Yumniİç Anadolu Platosu’nun güneydoğusunda bulunan Tepecik-Çiftlik Höyük, bölgedeki çok dönemli yerlerden biri olduğu için çok önemlidir. Devam eden kazılar bize höyükte yerleşimlerin Erken Neolitik ile Geç Roma/Bizans dönemleri arasında olduğunu göstermektedir. Bu çalışma, 16K derin açmasından ve VII. ile V. Tabakalar arasından çıkarılmış (MÖ. 7000-6350) erken Neolitik dönemlere tarihlenen hayvan kemiklerinin arkeozoolojik araştırmalarının sonuçlarını tanıtmakta ve yorumlamaktadır. VII. ile VI./V. Tabakalar arasındaki hayvan kemiklerinin analizleri bize Tepecik-Çiftlik Höyük’te hayvana dayalı ekonominin keskin değişimlerin ilk kanıtını sunar; bu da artık evcil sığırların Tepecik-Çiftlik beslenmesidir.Öğe A neolithic stone cup with a sacred scene(Ege Üniversitesi – Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Dergisi, 2018-11) Gündem, Can Yumni; Erdoğan, NihatÖğe Olba Kazısı camları arkeometrik çalışmaları(Bilgin Kültür Sanat, 2015-01-01) Aydın, Mahmut; Akyol, Ali Akın; Erten, Emel; Torgan, Emine2010-2014 yıllarında gerçekleştirilen Olba kenti kazısından ele geçen cam örnekler arkeometrik yönden incelenmiştir. Cam örnekler öncelikle form özelliklerini yansıtacak şekilde görsel olarak gruplandırılmış, fotoğraflanarak belgelenmiş ve kodlanmıştır. Cam örneklerinin yapım teknikleri hem görsel hem de binoküler mikroskop altında habbe şekillerine göre belirlenmeye çalışılmıştır. Örnekler silindir ve döküm/serbest üfleme teknikleri ile üretilmiş olmalıdır. Örneklerin element ve mineralojik içerikleri X-ışınları fluoresans spektroskopi Mikro XRF ve Taramalı Elektron Mikroskobu-Enerji Dağılımlı Spektroskopi SEM-EDS yöntemleri ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçları cam örneklerin tipik soda-kireç camı yapısında olduğunu göstermiştir. Örneklerin yüksek SiO2 içerikleri, camların hem mekanik direnç ve dayanıklılığın, hem de ergime sıcaklığının yüksek oluşuna işaret etmektedir. Cam örneklerin üretiminde bitki külü K2 O ve/veya MgO kullanılmamıştır. Cam örneklerin Al2O3 içeriklerindeki farklılık örneklerin hammadde adresini ayrı kaynaklara dayandırmaktadır. Camlarda renk veren elementler; Fe, Mn, Co, Cu’dur.Öğe Olba kazısı seramik buluntuları arkeometrik analizleri(Bilgin Kültür Sanat, 2016-01-01) Aydın, Mahmut; Akyol, Ali AkınOlba kazılarında farklı bölgelerinden ele geçen seramik buluntular arkeometrik yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Öncelikle kodlanıp fotoğraflanarak belgelenen örneklerin renk değerleri L*a*b* renk sistemi kullanılarak belirlenmiştir. Örneklerin petrografik özellikleri ince kesit optik mikroskop analiziyle, kimyasal yapısı da XRF ve SEM-EDX analizleri ile belirlenmiştir. İnce kesit optik mikroskop analizi ile seramikler; matriks/agrega içeriği, agrega türü/ dağılımı/boyutu, gözenekliliği ve matriks kil yapısının özelliklerine göre gruplandırılmıştır. Seramiklerin pişirim sıcaklıkları 750-950°C arasında olmalıdır. Bazı örneklerin agrega içeriğinde tuğla kırığı parçaları da belirlenmiştir. Seramik örneklerin hammadde içeriğini kumtaşlarından ayrışmış yerel kayaç kırıkları oluşturmaktadır. Seramiklerin Sr ve Zr içeriklerine göre, üretimlerinde çoğunlukla karasal olmak üzere karasal/denizel hammadde karışımı kullanılmış olmalıdır. XRF analizi sonuçlarına göre seramik örnekler 2 grup halinde sınıflandırılmıştır. SEM-EDX analizi, seramiklerin gövde ve astarlı yüzeylerinin homojen bir yapıya sahip olmadığını göstermiştir.Öğe Şanlıurfa-Hacı Yadigâr Camii restorasyon amaçlı yapı malzemelerinin arkeometrik özelliklerinin incelenmesi(Türkiye Bilimler Akademisi, 2019-06-15) Aydın, Mahmut; Tetiker, Sema; Tanrıkulu, HüseyinHacı Yadigar Camii Şanlıurfa il merkezi’nde bulunmakta ve ilin en eski camilerinden biridir. Hacı Yadigar Camii, iç kapısı üzerindeki kitabedeki açıklamalarda yapının 1155 (hicri 550) ve 1514 (hicri 920) yıllarında restorasyonu yapıldı yazmaktadır. Şair Sabır tarafından yazılan kitabede ise son restorasyon tarihi 1871 (hicri 1288) olarak verilmiştir. Hacı Yadigar Camisi’nin 2018 tarihinde yapılması planlanan restorasyon projesinin hazırlanması aşamasında yapı malzemelerinin arkeometrik özelliklerinin tanımlanması amacıyla tahribatsız ve tahribatlı yöntemlerle analizler yapılmıştır. Yapıdan örnekler alınmış olup, bu örnekler üzerinde optik petrografi (polarizan mikroskop), X-ışınları difraksiyonu (XRD) ve jeokimyasal analizler (X-ışınları flöresans-XRF) yapılmıştır. Bu kapsamda caminin farklı bölümlerindeki yapı malzemelerini temsil eden 12 adet harç ve taş malzeme örnekleri toplanmıştır. Optik petrografik incelemelere göre kireçtaşları bütünüyle kalsit minerallerinden az miktarda ise kuvars, feldispat, kil, opak mineral, fosil kavkısı ve maserallerle temsil edilmektedir. XRD-Tüm kayaç (XRD-TK) inceleme sonuçlarına göre örneklerde kalsit, jips, kuvars, feldispat ve kil mineralleri saptanmıştır. Kireçtaşı olarak tanımlanmış olan yapı duvarları kalsit+jips bileşimi gösterirken, harç örneklerinde kalsit+kuvars±feldispat bileşenleri bulunmuştur. P-XRF sonuçlarına göre major elementler (Mg, Al, Si, K, Ca, Fe) ve metal olmayan (S) elementler tespit edilmiştir. Arkeometrik özelikleri belirlenen harç malzemelerinde restorasyonda 5-7% oranında tuğla kırığı ve/veya kum içeren kireç harçlarının, yapıtaşlarında ise uygun maseral (fusinit) içeren ilksel yapıtaşına uygun jeolojik formasyonun saptanarak bu yapıtaşlarının kullanılması önerilmektedir.