Fen - Edebiyat Fakültesi
Bu bölüm için kalıcı URI
Yazar "Ağır, Abdullah Mesut" Fen - Edebiyat Fakültesi seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Abbâsî Dönemi önemli Türk komutanlarından Boğa es Sağîr(Journal of Turkish Studies, 2012-01) Ağır, Abdullah Mesut; Şen, Mehmet EminAbbâsîler döneminin 232-334/847-945 yılları arası, Türklerin askerî gücü elinde bulundurdukları ve askerî komuta görevlerinde başarılı oldukları bir dönem olmasından dolayı “Türk Nüfuzu” dönemi olarak adlandırılmıştır. Emevilerden sonra iktidara gelen ve seleflerinin takip etmiş olduğu mevali politikasından uzak duran Abbâsilerin bu siyaseti özellikle Türklerin tarih sahnesinde kendilerini göstermelerine imkân tanımıştı. Bu sayede İslâm âlemi kabiliyetleri ve cesaretleri ile maiyetleri altında bulundukları efendilerine, mensubu bulundukları dinlerine ve bağlı oldukları topraklarına hizmet edecek çok değerli Türk komutanların ortaya çıkışına tanıklık etmiştir. Bu komutanların özellikle Abbâsîlerin zayıf oldukları dönemlerde devleti uğraştıracak kadar nüfuz sahibi olmaları ve hatta bunlardan bazılarının kendi müstakil devletlerini kurmaları dikkate şayandır. Afşin, Boğa el-Kebîr, Boğa es-Sagîr, Vasîf, Eşnas, İnak et-Türk gibi kendilerinden epeyce söz ettirmiş beyler gibi, bu dönemin en önemli komutanlarından birisi de şüphesiz Boğa es-Sağîr idi. Es-Sağîr et-Türkî, eş-Şerâbî lakaplarıyla bilinen Boğa’nın Türk olduğu hususunda dönemin ana kaynakları ittifak halindedir. Makaleye konu olan komutan, bir diğer önemli bey olan Boğa el-Kebîr’in küçük kardeşi olduğundan dolayı Araplarca diğer Boğa’dan ayırt etmek için es-Sağîr lakabıyla ifade edilmiştir. Türkçe bir sözcük olan Boğa’nın değişik Türk lehçelerinde “buka”, “buga” gibi farklı yazımlarına tesadüf edilmektedir. Bu makalede Boğa es-Sağîr adlı Türk komutanın yapmış olduğu faaliyetler ele alınacaktır.Öğe Al-Makrizi’s Khitat and the markets in Cairo during the Mamluks era(Türk Tarih Kurumu, 2017-08) Ağır, Abdullah MesutThis study examines the markets in Cairo during the reign of the Mamlūks in the light of al-Makrīzī’s Chronicle al-Khitat. Besides those which were built during the Mamlūks era the commercial life were ongoing at the markets dating back to the Fatimids and the Ayyubids periods. The marketplaces generally occupied in al-Qasaba which was between Bāb al-Futūh in the north and Bāb al-Zuwayla in the south was the trading center of the city. Al-Qasaba is al-Mu’izz Street today which takes its name from the Fatimid Caliph al-Mu’izz li-Dinillah (341-364/953-975). The economic and social decline especially seen during the second half of the Mamlūks in the 15th century af-fected also the domestic markets stability and most of the sûqs disappeared depending on these conditions.Öğe Chicago Üniversitesi Orta Doğu Dokümantasyon Merkezi Memlûk araştırmaları hakkında bir değerlendirme(Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2021-02) Ağır, Abdullah Mesutİlk yayınını 1997 yılında gerçekleştirmiş olan Chicago Üniversitesi Orta Doğu Dokümantasyon Merkezi Memlûk Araştırmaları Dergisinde (Mamluk Studies Review-MSR) yalnızca Memlûk araştırmaları ile ilgili yazılar yayına kabul edilmektedir. Memlûkların siyasi, iktisadi, içtimai ve ilmi faaliyetlerini konu edinen çalışmalar dışında Memlûklar ile ilgili neşredilmiş kayda değer kitapların tanıtım yazılarına da dergide yer verilir. Bu çalışmada MSR hakkında bilgiler sunulduktan sonra ilk yayın faaliyetinden günümüze kadar takip eden yıllarda çıkmış kayda değer çalışmalar tanıtılması amaçlanmıştır. Türk Tarihinin önemli bir safhasını teşkil etmesinin yanında, Memlûklar devrinde inkişaf gösteren ilmi faaliyetler, iktisat tarihinin konusuna giren pek çok mevzu ve devletin kültür tarihine inhisar eden hususlar ile ilgili çalışmalar ülkemizde yeterli değildir. Bu bağlamda Memlûk Türk Devleti tarihi ile ilgili birçok meselenin irdelenmesi gerekmektedir. Kurumsal olarak MSR’nin yanı sıra Bonn Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen Memlûk araştırmaları da dikkate alındığın da bu çalışma sahasının batı dünyasında ne kadar önemsendiği rahatlıkla gözlenebilirÖğe Ebul Abbas Ahmed b. Arabşah’ın Sultan Çakmak için yazdığı medhiye eseri(Kimlik Yayınları, 2019) Ağır, Abdullah MesutÖğe A general view to political and economic events causing the collapse of Mamluk State(Energy Education Science&Technology, Part B, 2012-04) Ağır, Abdullah Mesut; Solak, Kemal; Şen, Mehmet Emin; Platin, İhsann this manuscript, the collapse of Mamluk State, which reigned in Egypt and Syria between the years 1250 and 1517 has been studied. Throughout our study, there found different reasons causing this collapse; the most important ones of which are political and economic. The fact that Mamluk System which had crucial role in Mamluk administration Mechanism and the problems lived along its north border are the fundamental collapsing reasons of the state. Indeed, the fights starting with Mongols and Armenians in the north of the state continued with Anatolian Turkmens and Timurids, eventually Ottomans coming from the same direction caused it to be collapsed. Mamluks were the commercial centre between east and west. At the same time, Syria owned a very industrious trade network between Anatolia. However, the geographical discoveries that Europeans carried out and the Portuguese not only military but also commercial activities in the Indian Ocean weakened Mamluks economically. In addition to this, military struggles along the north border of the state caused incompensable deficits in Mamlûk finance. Consequently, when all these negative aspects combined with an unmodernized army, Mamlûk State closed its era in 1517, when Ottoman army defeated it in Reydaniye, which was the end of a 267 year-old-state.Öğe History of Mamluk rebellions model of the rebellions of Tagribermiş and Aynal el-Cekemî(Batman Üniversitesi, 2016) Ağır, Abdullah Mesut; Güneş, SedefMemlûk Devletinin merkez ve bazı vilayetlerinde isyanlar meydana gelmiştir. Bu isyanların merkezlerinden birisi olan Suriye, bu başkaldırıların başlangıç noktası olmuş bazen de sultana karşı olan ayaklananlar için sığınak görevi görmüştür. Bu isyanlardan birisi Halep Nâibi Emir Tagribermiş ve diğeri de Dımaşk Nâibi Aynal el-Cekemî’nin isyanlarıydı. Her iki vali de Sultan Barsbay’ın oğlu Aziz Yusuf adına isyan etmiş ve Yusuf, Sultan Çakmak tarafından tahttan indirilmiştir. Gerçekte bunların amacı, tahtı ele geçirmekti. Dahası, bu amaç doğrultusunda bunlar birbirleriyle de ittifak yapmadı. Buna ek olarak, bu Suriye valileri ne diğer bölgelerdeki valileri ne de Anadolu Türkmenlerini taraflarına çekmeyi başarabilmiştir.Öğe Mandeville Seyahatnamesi ve bunda geçen Memlûk Türk Devleti ile ilgili kayıtlar(Çizgi Kitabevi, 2019) Ağır, Abdullah MesutDoç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.Öğe Memlûk Askerî Teşkilatıyla ilgili yapılmış bazı araştırmalara dair(Gaziantep Üniversitesi, 2015-04) Ağır, Abdullah MesutOrdu teşkilatı Türk devletlerinin her zaman ihtimam gösterdikleri bir husus olmuştur. Çeşitli coğrafyalarda hüküm sürmüş ve muhtelif devletler kurmuş olan Türklerin, her zaman savaşmaya hazır, düzenli ve disiplinli askerleri mevcuttu. Bu işi daha sistemli yürütmek adına, bazı devletlerde askerî okulların bulunduğu ve sultanların bu kurumlara büyük ilgi gösterdikleri bilinmektedir. Diğer devletler gibi, Ortadoğu’da etkin bir ağırlığı bulunan Memlûk Türk Devleti de ordu teşkilatına büyük önem vermiştir. Devletin temel kurumlarından birisi olan tibâk askeri okullarından nice kabiliyetli askerler ile devletin istikbaline yön verecek olan sultanlar, emirler ve bürokratlar yetişmiştir. Memlûkların devlet sistemi ve askeri teşkilat yapısı, orijinal niteliğinden dolayı doğulu batılı birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve bu alanda çeşitli kitap ve makale çalışmaları yapılmıştır. Biz bu çalışmada alana katkı sağlayan dikkate değer bazı araştırmacı ve bunların eserlerini tanıtmaya çalışacağızÖğe Memlük Devleti'nin Doğu Akdeniz'deki önemli siyasi faaliyetleri(Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 2013-03) Ağır, Abdullah Mesut; Solak, KemalKızıl Deniz ve Akdeniz’e komşu olan Memlûk Devleti aynı zamanda Uzak Doğu ile Avrupa arasında uzanan ticaret güzergâhı üzerinde kilit konumda bulunmaktaydı. Sahip oldukları bu konum, Memlûkler için bir yandan avantajken öte yandan değişik siyasi güçlerin hedefi olabilmesi sonucunu da doğuruyordu. Bu yüzden Memlûkler, karada ve denizde sağlam durmak durumundaydılar. 1250 ila 1517 arasında Mısır ve Suriye başta olmak üzere varlık gösteren Memlûkler için Doğu Akdeniz, Anadolu’daki güçler ve Avrupalılarla kurulan siyasi ve ticari münasebetlerin mühim bir havzasıdır. Memlûklerin Doğu Akdeniz politikasının, ülke topraklarını genişletmekten çok, bu toprakların müdaafası amacına münhasır olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum 15. asırda değişiklik gösterir. Bu yüzyılda Alâiye’nin satın alınması, Kıbrıs ve Rodos Seferleri, Memlûkler için önceki asırların tersine Doğu Akdeniz’de muharip olunan yıllardır. Bununla beraber söz konusu muharip tavır, aynı asrın sonlarından devletin yıkılışına kadar yine etkisini yitirir. Makalemizde bu çerçevede, Memlûklerin Doğu Akdeniz politikası; Haçlılar, Anadolu Beylikleri, Kıbrıs ve Avrupalılar ile münasebetleri ele alınacaktır.Öğe Memlûk ordusunun yapısı üzerine araştırmalar I-II-III(Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2015-06) Ağır, Abdullah MesutDavid Alayon'un üç makale halinde Bulletin of the School of Oriental and African Studies'te neşredilmiş olan "Studies on the Structure of the Mamluk Army I-II-III" adlı çalışmasını, günümüz Türkçesine çevirmek suretiyle bir kitap altında toplamaya çalıştık. Ekseriya Memlukların devlet sistemi ve ordu teşkilatı ile ilgili araştırmalar yapmış olan Ayalon'un bu çalışması, Memluk Ordu Teşkilatına ilişkin kıymetli bilgiler ihtiva ettiğinden bu alanda çalışmış yerli ve yabancı birçok bilim insanlarının istifade ettiği önemli kaynaklardan birisidir. En alt kademeden en üst kademeye kadar ordu ve üst yönetim mensuplarının konu edildiği bu eser, öyle umuyoruz ki ülkemizde bu alanda çalışacak olan bilim insanlarının inceleme sahalarına ayrıca katkıda bulunacaktır.Öğe Memlûk Sultanlarının gölgesi altında Hilâfet kurumu(Gaziantep Üniversitesi, 2011-04) Ağır, Abdullah Mesutİlhanlıların 1258 yılında Bağdat‟ı ele geçirip Abbâsî Devletini ortadan kaldırmalarından sonra Türk-İslâm âlemi için büyük önem taşıyan hilâfet makamı üç yıl boyunca tarih sahnesinde görünmeyecekti. Memlûkların Moğollara karşı 1260‟da kazandıkları siyasî zafer Müslümanları büyük bir sevince boğarken, Sultan Baybars‟ın 1261 yılında hilâfeti Kahire‟de yeniden ihdâs etmesi, onların İslâm âlemi üzerindeki saygınlıklarının artmasını sağladı. Fakat Kahire‟de ihdâs edilen halifelik, Bağdat Abbâsî halifeliğinden büyük farklılıklar arz ediyordu. Sultanların gölgesi altında kalmış, hiçbir siyasî yetkisi ve otoritesi bulunmayan, topraksız ve sadece kendisine az bir miktar maaş bağlanan halifeler, birkaç istisna dışında, bu durumlarını Memlûkların sonu olan 1517 senesine kadar sürdüreceklerdi.Öğe Memlûk Sultanı El-Melik Ez-Zâhir Seyfed-Dîn Çakmak döneminde Memlûk-Dulkadir münasebetleri (1438-1453)(Kahramanmaraş Belediyesi Kültür ve Sosyal işler Müdürlüğü, 2012-06) Ağır, Abdullah MesutÇerkezler dönemi sultanlarından olan Çakmak, 1438-1453 yılları arasında Memlûk tahtında bulunmuş, on beş senelik hükümranlığı müddetince Hospitalier Şövalyeleri, Venedik, Ceneviz, Nubya gibi Hıristiyan devletlerin yanında Osmanlı, Timur, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Ramazanoğulları, Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları gibi Türk-Đslâm devletleri ve beylikleriyle siyasi ve diplomatik ilişkiler geliştirmiştir. Özellikle Çakmak, Osmanlı, Timur ve Dulkadir hanedanından kız almak suretiyle bu devletlerle ve beyliklerle akrabalık ilişkisi kurmuş ve devletin dış siyasi politikasını barışçıl temeller üzerine oturtabilmiştiÖğe Memlüklarda Ticaret(Çizgi Kitabevi, 2015) Ağır, Abdullah MesutTicaret ve ticarete konu olan meseleler, tarih boyunca devletlerin önem verdikleri iktisadi faaliyetlerin başında gelmiştir. Ekonomik boyutları yanında ticaret; çoğu zaman siyasi münasebetlere konu olmuş, bazı dönemlerde iktisadi menfaatleri bir noktada birleşen devletleri müttefik haline getirmiş, milletler arası kültürel etkileşime köprü vazifesi görmüş, bilgi ve tekniğin bölgeler arası transferindeki aracılık rolü nedeniyle dönemlere bağlı olarak şehirlerin gelişimine katkıda bulunmuştur. XIII. yüzyıl ile XVI. yüzyıl arasındaki süreç, bilhassa Yakın Doğu'nun mukadderatında önemli gelişmelerin yaşanacağı bir dönem olurken milletler arası ticaret, bu olaylardan ya olumlu veya olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu açıdan "Memlûklarda Ticaret" adlı bu çalışmada Türk-İslâm tarihinde önemli bir mevkiye sahip olan Memlûklar devrindeki ticari faaliyetleri siyasi, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla incelemeye çalıştık.Öğe Orta Çağ seyyahlarının kayıtlarında Presbyter John ve Efsanenin Asya ve Afrika’daki temelleri(History Studies, 2017-04) Ağır, Abdullah MesutOrta Çağ Avrupa'sında yaygın olan ve dilden dile dolaşan pek çok efsane vardı. Ancak söylenceler arasında en meşhur olanı Presbyter John'du. 12. yüzyılın ilk yarısında orta çıkan bu kral hakkındaki söylentiler, Papalıktan aldıkları özel görevlerle Dominiken ve Fransisken tarikatına mensup misyoner seyyahları Asya steplerine kadar sürüklemişti. Varlığı yakıştırmalardan öteye gitmemesine rağmen, bu meşakkatli serüvene katılmış hemen her seyyahın Rahip Kral için söyleyecek sözleri vardı. Bu çalışmada, Orta Çağ'da Avrupalı seyyahların Presbyter John'a ilişkin kayıtları karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirilecektir.Öğe Sir John Mandeville Seyahatnamesi üzerine bazi notlar(IMESET, 2018-10) Ağır, Abdullah MesutOrtaçağda bilinen dünyadan hareketle bilinmeyen dünyanın gizemlerini keşfeden seyyahların vücuda getirdikleri seyahatnameler tarih ilminin önemli kaynakları arasında yer alır. 14. Yüzyılda yaşamış olan ve aslında Fransız asıllı ruhban sınıfına mensup olan Omer Jean le Lonc kendisini İngiliz asıllı bir şövalye olarak gösterip, Sir John Mandeville takma adıyla Avrupa’dan Ortadoğu’ya seyahat ettiğini iddia etmiş, gittiğini iddia ettiği Anadolu, Suriye, Kudüs, Hindistan ve Moğolistan bölgelerinin hususiyetleri ve buralarda yaşayan halkların karakterleri hakkında bilgiler vermiştir. Ortaçağda seyahatname toplayıcısı olarak bilinen Omer Jean, aslında gittiğini belirttiği bu bölgelere seyahat etmemiş, gerçekten bu bölgelere gitmiş olan seyyahların seyahatnamelerinden alıntılarda bulunarak seyahatnamesini oluşturmuştur. En çok istifade ettiği kaynak ise Odoric Pordenone’un [1286-1331] seyahatnamesidir. İşin enteresan tarafıysa, o zamana kadar çok da popüler olamayan Odoric Pordenone’un bu çalışması Sir John Mandeville sayesinde daha da bilinir olmuştur. Omer Jean le Lonc, takma adıyla Mandeville, vücuda getirdiği bu çalışmasını Avrupa’dan Ortadoğu’ya gidecek olanlar için bir seyahat rehberi tarzında hazırlamış, takip edilmesi gereken kısa ve uzun yolların avantajları ve dezavantajları itinayla belirtilmiştir. Eserde akla yatkın olaylar kadar, aklın sınırını zorlayan hikâyeler kayda değer yer eder. Özellikle Moğollar, Memlûk Türk Devleti ve Avrupa’nın mitsel kahramanı olan Prester John ve ülkesi hakkındaki tasvirler bir hayli ilgi çekicidirÖğe Veysel Karani ile ilgili söylencelerden “İna Gulanê”(e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, 2012-11) Ağır, Abdullah Mesut; Bozkur, NeticeBildiğimiz gibi her toplum ve medeniyette kutsal olarak kabul edilen kişiler ve mekanlar insanların maddi-manevi beklentileri dolayısıyla ziyaret akınına uğramaktadır. Özellikle içinde farklı renklerde kültürel öğeleri barındıran Anadolu’da bu türden inançların baskın olduğunu, illerimizin pek çoğunda, birçok ilçelerde, köylerde, kasabalarda yatırların ve türbelerin bulunduğunu, çeşitli sıkıntılara maruz kalan kişilerin buralara akın ederek kutsal sayılan mekanlardan yahut türbelerde metfun bulunanlardan medet umduklarını söylemek mümkündür. Yukarıda bahsini ettiğimiz duruma benzerlik göstermesine rağmen İna Gulanê’yi sadece Hz. Veysel Karani’yi ziyaret etmek amacını taşıyan kutsal bir zaman dilimi olarak düşünmek eksik ve yanlış olur. Bir tür bahar bayramı olan ve toplumca kutladığımız Hıdr-Ellez ile benzer özellikleri bulunan İna Gulanê, Mayıs ayında Veysel Karani makamının ziyaret edilmesi şeklinde kutlanmasının yanında ortak amaçlarla bir araya gelen insanların kaynaşmasına, topluca eğlenmelerine, ebeveynlerin evlilik çağına erişmiş olan oğulları için kız bulmalarına da zemin hazırlayan önemli bir etkinliktir. Siirt ili, Baykan İlçesi Ziyaret beldesinde yer alan Veysel Karani külliyesi her yıl yakın çevredeki yerleşim yerlerinde yaşayan ve ülkemizin çeşitli yerlerinden gelen yüz binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Hz. Muhammed’in hadislerinde adı “tabiin’in en hayırlısı olarak zikredilen Veysel Karani, yıl içerisinde en fazla Mayıs ayında Perşembe/Cuma günleri ziyaret edilmektedir. Bu çalışmada hem dini hem de geleneksel özellikler taşıyan İna Gulanê bayramı kapsamındaki etkinlikler ve zaman içerisinde bu etkinliklerde meydana gelen değişiklikler üzerinde durulacaktır.