Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Anabilim Dalı
Bu bölüm için kalıcı URI
Tür "Master Thesis" Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Anabilim Dalı seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 40
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 5G haberleşme sistemleri için bir anten tasarımı arayüzünün geliştirilmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-26) Kayakökü, Ayşe Berçem; Öztekin, AbdulkerimGünümüz telekomünikasyon teknolojilerinde 5G, yüksek hız ve düşük gecikme avantajları ile dikkat çekici bir konuma ulaşmıştır. Bu çalışma, 5G haberleşme sistemlerine yönelik anten tasarımını daha kolay ve verimli hale getirmek amacıyla MATLAB tabanlı bir araç kutusu geliştirilmesini konu almaktadır. Geliştirilen grafiksel kullanıcı arayüzü (GUI), anten tasarımında ihtiyaç duyulan temel parametrelerin hesaplanmasını ve bu tasarımla ilgili çeşitli analizlerin yapılmasını mümkün kılmaktadır. MATLAB’in sunduğu fonksiyonlar sayesinde antenin genişliği, uzunluğu, giriş empedansı gibi kritik parametreler kolayca hesaplanabilir hale getirilmiştir. Ayrıca, geliştirilen bu araç kutusu, geri dönüş kaybı, S11 kayıp analizi, radyasyon örüntüsü analizi ve hüzme genişliği gibi önemli analizleri de desteklemektedir. Bu analizler, anten tasarımında 5G sistemlerinin yüksek performans ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik önemli veriler sunar. Bu tez çalışmasında, belirlenen tasarım kriterlerine göre anten parametreleri hesaplanmış ve analiz edilmiştir. Bu bağlamda, geliştirilen araç kutusu, anten tasarım sürecini hızlandırarak mühendis ve araştırmacıların işini kolaylaştıran bir araç olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, bu arayüzün, 5G teknolojilerinin sunduğu potansiyeli en üst düzeye çıkarmada önemli bir katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Sonuç olarak, anten tasarımında zaman kazandıran ve performans optimizasyonunu destekleyen bu arayüz, 5G sistemleri için etkili bir çözüm sunmaktadır.Öğe Akciğer kanserinin derin öğrenme yaklaşımları kullanılarak tespit edilmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-03-20) Ayayna, Ferhat; Çalışkan, AbidinKanser, dünyadaki tüm ülkelerde ölüm sebebi ve kötü yaşam kalitesinin en büyük nedenlerinden olarak ilk sıralarda yer almaktadır. Dünya sağlık örgütü’nün 2019 yılındaki kayıtlarına göre yapmış olduğu tahminlerde kanser 183 ülkenin 112 ‘inde 70 yaş üzerindeki ölümlerin nedenleri arasında birinci veya ikinci sırada bulunurken 23 ülkede ise ölüm nedeni olarak üçüncü veya dördüncü sırada yer alır. Koroner kalp hastalığından ve inmeden dolayı ölenlerin oranlarındaki düşüş kanserin öneminin artmasına neden olmuştur. 2020 yılında 2,2 milyon yeni teşhis (tüm kanserler arasında yaklaşık %11,4) ve 1,8 milyon ölüm nedeni olarak akciğer kanseri en çok teşhis edilen kanserler arasında ikinci, ölüm sebebi olarak birinci sırada yer almıştır. Akciğer kanserinin teşhis edilmesinde ve tedavi sürecinde tıbbi görüntüleme tekniklerin önemi büyüktür. Bilgisayarlı tomografi, göğüs röntgeni, manyetik rezonans görüntüleme, moleküler görüntüleme teknikleri ve pozitron emisyon tomografisi akciğer kanserinin tespit edilmesinde önemli yer tutarlar. Kullanılan bu tekniklerin en büyük eksiklikleri arasında, başka patolojik rahatsızlığı olan hastalar için uygun olmayan ve kanser türünün sınıflandırılamaması gibi sorunlar yer alır. Bu kanser için erken teşhis ve sınıflandırma için yeni yaklaşımlarda bulunmak gerekmektedir. Tıpta görüntüleme alanında değeri artan konulardan biri olarak derin öğrenme yöntemi giderek daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Doktorların akciğer kanseri için daha net ve daha hızlı bir şekilde karar vermelerinde yapay zekâ ve derin öğrenmeyi kapsayan tıbbi cihazların geliştirilmesi son derece önemlidir. Bu çalışmada, akciğer kanserinin tespit ve sınıflandırılması için VGG16, VGG19 ve Xception yöntemleri kullanılmıştır. Derin öğrenme tabanlı yöntemler kullanılarak yapılan çalışmalarda, önerilen yaklaşım ile VGG16, VGG19 ve Xception yöntemleri ile %94,19, %95,24 ve %90,14 oranında başarı elde edilmiştir.Öğe Akıllı şebekelerde yenilenebilir enerji santrallerinin şebekeye entegrasyonu ve aktif güç kontrolü(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-23) Tur, Mehmet Necat; Ertuğrul, Ömer FarukTeknolojik uygulamaların sürekli artışı, elektrik tüketim miktarında sürekli bir büyümeyi beraberinde getirecektir. Fosil yakıtların sınırlı doğasından dolayı, yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimi öneminin her geçen gün arttığı gözlemlenmektedir. Günümüzde kullanılan elektrik iletim ve dağıtım şebekeleri, artan elektrik ihtiyacını karşılamak adına sürekli olarak genişletilmektedir. Gelecekte ise mevcut şebeke altyapılarının akıllı şebeke sistemlerine dönüştürülmesi, kaçınılmaz bir gereklilik halini alacaktır. Bunun yanında arz ve talep arasındaki güç dengesi, elektrik şebekelerinin güvenilir ve istikrarlı çalışması için esas alınarak kontrol bir yapılması amaçlanmaktadır. Arz ve talep arasındaki uyumsuzluk, elektrikli cihazların çoğunun arızalanmasına neden olan frekans sapmalarına neden olmaktadır. Ayrıca, birçok şebekede olduğu gibi, sistem kararlılığını etkileyerek sistem kesintilerine yaşanmaktadır. Akıllı şebeke, günümüzde arızaları otomatik ve hızlı bir şekilde çözümleyen, talebi izleyen ve daha güvenilir elektrik gücü için istikrarı koruyan ve eski haline getiren teknolojileri ve yöntemleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Akıllı şebeke konseptinde, merkezi santrallerin hakim olduğu şebekeden dağıtılmış santralleri sistem genelinde entegre etmeye doğru bir paradigma kayması mevcuttur. Bu nedenle, konvansiyonel santrallerde olduğu gibi yük dağılımlarının önceden planlamak kolay değildir. Bu çalışmada, aktif gücün gerçek zamanlı olarak kontrol edilmesi (talep ve arzın dengelenmesi) için bir yöntem önerilmiştir. Üretim, talep, depolama, pazar, çevre koşulları ve diğer gerekli veriler hakkında gerçek zamanlı veri alışverişi için bu yöntem akıllı şebekelerde uygulanabileceği düşünülmektedir. Bu veriler, akıllı şebekede gerçek zamanlı arz ve talep dengeleme hakkında karar vermede önemlidir. Ayrıca akıllı şebekelerde, talep karşılama ve depolama sistemlerinin avantajlarından yararlanarak arz ve talebi gerçek zamanlı olarak dengelemek mümkündür. Simülasyon, önerilen yöntem için DigSilent Power Factory programı ile yapılması hedeflenmektedir. Simülasyon aracının bir elektrik şebekesi modelleme parçasına ek olarak, karar verme programını kodlamak için DigSilent Programlama Dili (DPL) özelliği kullanılması amaçlanmaktadır.Öğe Alçak gerilim elektrik dağıtım hatlarında meydana gelen kayıpların tespiti için nesnelerin interneti tabanlı modüler sistem tasarımı(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-11-15) Güleydin, Murat; İzci, DavutElektrik enerji talebinin gün geçtikçe artış göstermesi toplumların gelişmişlikleri ile paralellik göstermekte, bununla beraber artan ihtiyacın tersi yönde bazı enerji kaynaklarının ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalması ve çevreye zararları yeni enerji kaynaklarının araştırılmasını zorunlu kılmıştır. Enerjinin yetersizliği gerek yaşam standartlarını düşürmekte gerekse de hizmet ve üretimi durdurabilecek kadar riskli, gelecek nesillerin yaşamını olumsuz etkileyecek gibi kritik bir çevresel faktördür. Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırma çalışmaları bununla beraber mevcut enerjinin tüketiminde verimli enerji tüketimi, tasarruf tedbirleri ile kayıpların azaltılmasına yönelik bilinçlendirme kampanyaları, teşvikler; ülkelerin enerji politika ve stratejilerinin ana temaları haline gelmektedir. Ülkemizde de yeni teknolojiler beraberinde teşvik politikalarıyla tasarruflu enerji tüketimini yaygınlaştırma çabaları ve çevresel etkilerinin gözetilmesi eksenli ilerlemektedir. Bu sebeple de teknik kayıpların azaltılması adına yatırım programları genişletilerek eski elektrik şebekeleri yenilenmekte yanı sıra teknik olmayan kayıplar için de elektrik dağıtım firmaları hizmet bölgelerine özgü etkin mücadele yöntemlerini geliştirilmesine çalışmaktadır. Bu çalışmamızda nesnelerin interneti (IoT) tabanlı bir sistem tasarlanarak alçak gerilim seviyesinde teknik ve teknik olmayan kayıpların tespiti problemlerine çözüm üretmiş ve gelecekte özellikle Türkiye’deki yüksek kayıplı elektrik dağıtım hizmeti sunan kuruluşların alçak gerilim yeraltı elektrik enerjisi dağıtım şebekelerine entegrasyonunun sağlanabileceği, mevcuttaki akıllı saha yönetimlerinin bir parçası olması hedeflenmektedir. Bu sayede teknik olmayan kayıpların tespitini kolaylaştırılması, teknik kayıpların da haberleşme teknolojine bağlı olarak daha erken tespit edilebilmesini mümkün hale gelebilecektir. Çalışmamız düşük bir maliyetle elde edilebilen sistem ve donanımsal bir yapıya sahiptir. Sistem tasarımımız, mevcut kullanılan takip sistemlerine entegre edilebilir hem de tek başına çalışabilme yeteneğine sahip esnek bir yapı şeklinde tasarlanmıştır. Bu çalışma ile enerji dağıtım kuruluşları, tüketicilerinin ihtiyaç duyduğu kaliteli enerji hizmeti sunabilen ve akıllı saha yönetimini daha da etkin kullanabilmesini hedeflemekteyiz.Öğe AVR sisteminin PID kontrolör parametrelerinin RSA algoritması kullanılarak optimizasyonu(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-24) Bavli, Abdurrahim; Sevim, DavutBu tez çalışmasında, jeneratörlerde çıkış gerilimlerinin istenilen AVR sisteminin kontrolörsüz modeli incelenmiştir. Sonra durum uzay denklemi çıkarılmıştır. Buradan sisteme PID kontrolörü eklenerek modelleme yapılmıştır. Daha sonra kontrolörlü modelin sonuçları grafiksel olarak gösterilmiştir. En son aşamada ise Sürüngen Arama Algoritması (RSA) açıklanarak PID kontrolör parametrelerinin optimizasyonu amaçlanmıştır. Sonuçlar grafiklerle desteklenmiştir.Öğe Beyin tümörünün derin öğrenme yaklaşımları kullanılarak tespit edilmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-09-27) Aslım, Cafer; Çalışkan, AbidinBu yüksek lisans tezi, beyin tümörlerinin tespiti için derin öğrenme yöntemlerinin kullanımını incelemektedir. Beyin tümörleri, dünya genelinde nadir görülmelerine rağmen yüksek ölüm oranlarına sahip ciddi malignitelerdir. Erken teşhis ve doğru sınıflandırma, tedavi sürecinde hayati öneme sahiptir. Bu çalışmada, derin öğrenme yöntemlerinin, özellikle evrişimsel sinir ağlarının (ESA), beyin tümörlerinin tespiti ve sınıflandırılması üzerindeki performansı değerlendirilmektedir. Çeşitli derin öğrenme modelleri ve makine öğrenmesi algoritmaları kullanılarak, beyin tümörlerinin MRI ve BT görüntülerinden tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada VGG19, Inception V3 ve MobileNet gibi derin öğrenme modelleri ile K-En Yakın Komşu (k-NN) ve Destek Vektör Makineleri (DVM) gibi makine öğrenme algoritmaları kullanılmıştır. Model performansları doğruluk, hassasiyet, duyarlılık, F1 skoru ve ROC-AUC gibi metriklerle değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, derin öğrenme modellerinin beyin tümörlerinin tespitinde yüksek doğruluk ve güvenilirlik sunduğunu göstermektedir. Özellikle VGG19 modelinin diğer modellere kıyasla daha yüksek performans sergilediği tespit edilmiştir. Bu bulgular, derin öğrenme yöntemlerinin tıbbi görüntü analizi alanında etkili bir araç olabileceğini ve klinik uygulamalarda kullanılabilirliğini göstermektedir. Gelecekteki çalışmalarda, daha büyük veri setleri ve farklı derin öğrenme modelleri kullanılarak performansın daha da artırılması hedeflenebilir.Öğe Derin öğrenme ile anlamsal bölütleme ve piksel görüntülerinden gerçek görüntü üretimi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-10) Arıca, Emre; Kaya, Yılmazİki bölümden oluşan bu tez çalışmasının ilk bölümünde derin öğrenme metotları ile anlamsal bölütleme işlemi gerçekleştirilmiştir. Anlamsal bölütleme işlemi, bir görüntüdeki her pikselin ilgili bir etiket ile ilişkilendirme işlemidir. Anlamsal bölütleme ile görüntüdeki nesnelerin tespiti, yerinin belirlenmesi mümkün kılınmaktadır. Bilgisayar sistemleri tarafından görüntülerin daha iyi yorumlanması, anlaşılması için anlamsal bölütleme önemlidir. Son yıllarda derin öğrenme metotları ile görüntülerden nesne tespiti nesnelerin yorumlanmasında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Mevcut araştırmada Resnet-18 transfer yöntemini temel alan Deeplab v3+ CNN ağı ile anlamsal bölütleme işlemi gerçekleştirilmiştir. Bunun için Camvid veri seti kullanılmıştır. 701 yüksek çözünürlüklü görüntüden oluşan veri setindeki görüntülere piksel bazlı anlamsal bölütleme manuel olarak uygulanmıştır. Öncelikli olarak bölütleme işlemi Gretag–Macbeth renk şeması esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Ardından Deeplab v3+ gerçek görüntüler piksel görüntülerle eşleştirilerek eğitim işlemi gerçekleştirilmiştir. Modeli test etmek için farklı görüntüler kullanılmıştır. Gözlenen Jaccard, Sørensen-Dice ve BF Skoru metriklerine göre yüksek başarılar gözlenmiştir. Tezin ikinci aşamasında derin öğrenme metotları ile piksel görüntülerden sentetik görüntüler oluşturulmuştur. Bu kapsamda derin öğrenme metotlarından GAN yöntemlerinden faydalanılmıştır. GAN modeller farklı alanlarda sentetik veriler üretmek için yaygın bir şekilde tercih edilmektedir. Araştırmada gerçek görüntüler oluşturmak için Pix2PixHD GAN modeli kullanılmıştır. Pix2PixHD, yüksek çözünürlüklü görüntülerin düşük çözünürlüklü eşlemelerinden gerçekçi ve ayrıntılı görüntüler üretmek için kullanılan bir görüntü çeviri yöntemidir. Bu yöntemin temelinde, derin öğrenme ve özellikle de evrişimli sinir ağları vardır. Pix2PixHD GAN yönteminde CNN ağı olarak VGG19 transfer derin öğrenme metodu kullanılmıştır. Denemeler Camvid veri seti üzerinde gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen denemelerde başarılı yüksek çözünürlüklü görüntülerin üretildiği sonucuna varılmıştır.Öğe Derin öğrenme ile ethereum fiyat tahmini(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-08-28) Yalçın, Mustafa; Ertuğrul, Ömer FarukYapay zeka, hayatımızın pek çok alanına entegre olarak, günlük yaşantımızı önemli ölçüde kolaylaştırmıştır. Bu kolaylık ise her türlü alanda sağlanmaktadır. Özellikle finansal teknolojilerde, yapay zeka ve makine öğrenimi yöntemleri, kripto para piyasalarında öngörü ve analiz yapma süreçlerini dönüştürmüştür. Bu bağlamda, Ethereum gibi popüler kripto para birimlerinin fiyat tahminleri, ileri yapay zeka modelleri kullanılarak daha doğru ve güvenilir hale gelmektedir. Yatırımcılar, bu modeller sayesinde piyasa hareketlerini daha iyi anlayabilir ve daha bilinçli kararlar alabilirler. Yapay zeka tabanlı analizler, sadece yatırım stratejilerini iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda piyasa dalgalanmalarına karşı daha etkin risk yönetimi sağlar. Böylece, kripto para dünyasında güvenlik ve karlılık artırılarak, dijital finansal ekosistemin sürdürülebilirliği desteklenmiş olur. Bu çalışmada ise Ethereum kripto para biriminin fiyat tahmininde yapay zeka modellerinin kullanımı araştırılmaktadır. LSTM, ANN, GRU ve RNN modelleri kullanılarak, Ethereum fiyat verileri üzerinde analizler gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacı, bu modellerin fiyat tahminindeki etkinliğini değerlendirmek ve kripto para piyasasındaki öngörü kabiliyetlerini ortaya koymaktır. Elde edilen bulgular, yapay zeka tekniklerinin finansal piyasalarda nasıl kullanılabileceğine dair önemli bilgiler sunmaktadır.Öğe Derin öğrenme teknikleri kullanılarak meyve ve sebzede çeşitli hastalıkların tespit edilmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-28) Özcan, Sevil; Acar, EmrullahMeyve ve sebze hastalıklarının gıda güvenliği ve sürdürülebilir tarım pratikleri açısından kritik önemi bulunmaktadır. Dolayısıyla hastalıklar ürün verimini düşürmekte, kaliteyi azaltmakta ve böylece küresel gıda arzını tehdit etmektedir. Bu hastalıklar aynı zamanda biyoçeşitliliği de olumsuz etkilemekte, ekosistem dengesini bozmakta ve çiftçilerin geçim kaynaklarını zayıflatmaktadır. Bu çalışmada, derin öğrenme teknikleri kullanılarak meyve ve sebzelerde görülen hastalıkların tespiti yapılmıştır. Bu araştırma kapsamında 12 sınıfa ait 2907 adet RGB görüntüden çevrimiçi bir veri seti elde edilmiştir. Her sınıf için veri genişletme yöntemi ile veri seti 2907'den 17442’e kadar çıkarılmıştır. Meyve ve sebzelerdeki çeşitli hastalıkların tespiti için 10 katmanlı evrişimli derin ağ modeli oluşturulmuş ve ön eğitimli derin ağ mimarileri ( InceptionV3 ve ResNet50) kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar, en başarılı yöntemleri belirlemek için zaman ve başarı oranı açısından karşılaştırılmıştır. Sağlanan analizlerin sonuçları ayrıca tasarlanan bu gerçek zamanlı sistem ile meyve ve sebzelerde hastalık görüntülerini tespit etme ve tahminlerini bilgisayar ekranına aktarmak için gerçekleştirilmiştir.Öğe Derin transformer kodlayıcı tekniği ve farklı zaman-serisi uydu görüntüleri kullanılarak pamuk ve mısır bitki alanlarının belirlenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-10-11) Şimşek Bağcı, Reyhan; Acar, Emrullah; Türk, ÖmerTürkiye orta kuşakta yer aldığından dolayı tarımsal alanda zengin bir ülkedir. Tarımsal alandaki ürünlerin kısa sürede ve doğru bir şekilde tespit edilmesi oldukça önemlidir. Uzaktan algılamadan elde edilen uydu görüntüleri sayesinde tarımsal ürünlerin tespiti gelişimi ve yıllık ürün tahmini gibi birçok konuda bilgi elde edilebilmektedir. Bu çalışmada, tarımsal ürünlere ait Sentinel-1 ve Landsat-8 uydu görüntü indeksleri ve derin mimarisi birlikte kullanılarak tarımsal ürünlerden Mısır ve Pamuk’un tespitinin yapılması amaçlanmıştır. İlk aşamada tespiti yapılması istenen tarımsal ürünlerin Sentinel-1 ve Landsat-8 uydu görüntülerini elde etmek için pilot alan belirlenmiştir. Tarım ürünleri seçilirken gelişme ve hasat zamanları yakın olan mısır ve pamuk ürünlerinin yoğunlukta olduğu bir tarım arazisi seçilmiştir. Bu pilot alandan daha sonra 100 örnek noktaya ait koordinatlar GPS yardımıyla alınmış ve bu koordinatlar Sentinel-1 ve Landsat-8 uydu görüntülerine aktarılarak yansıma değerleri elde edilmiştir. Görüntülerin yansıma değerlerini hesaplamak için tespiti yapılacak tarımsal ürünlerin gelişim ve hasat zamanlarının birbirine yakın olduğu 2016-2021 döneminin Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayları tercih edilmiştir. Çalışmada kullanılan veri seti, Google Earth Engine Code Editor (GEE-CE) yardımıyla elde edilmiş ve 2016-2021 yılları arasındaki Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarına ait Sentinel-1 uydu görüntüsü için toplam 434 görüntü ve Landsat-8 için ise toplam 693 görüntüden oluşmaktadır. Son aşamada, elde edilen yansıma değerleri üç faklı kategoride sınıflandırılmıştır. Bunlar:1-) Sadece Sentinel-1 bantlarıyla sınıflandırma, 2-) Sadece Landsat-8’in B1-B7 bantlarıyla sınıflandırma, 3-) Hem Sentinel-1 hem de Landsat-8’in B1-B7 bantlarıyla sınıflandırma şeklindedir. Bu üç farklı yansıma değerleri, Transformer Derin Öğrenme ağı girişine verilerek, tarımsal ürünler (Mısır ve Pamuk) tespit edilmiştir. Birinci sınıflandırmada yalnız Sentilel-1 uydu görüntülerinin yansıma değerleri kullanıldığında %85 sınıflandırma doğruluğu elde edilmiştir. İkinci sınıflandırmada, Landsat-8’in B1-B7 bantlarının uydu görüntülerinin yansıma değerleri için %95 sınıflandırma doğruluğu bulunmuştur. Üçüncü sınıflandırma da ise Sentinel-1ve Landsat-8’in B1-B7 bantlarının uydu görüntüleri yansıma değerleri birlikte kullanıldığında %87,5 ortalama doğruluk değeri gözlemlenmiştir.Öğe Düşürücü tip bir da-da dönüştürücünün sistem tanımlama yöntemiyle tasarımı ve optimizasyonu(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-02-15) Bozkurt, Nurullah; Sevim, DavutBir dönüştürücünün transfer fonksiyonunu elde etmek için matematiksel modelleme gibi karmaşık işlemler gerekmektedir. Sistem tanımlama yöntemleri bu noktada matematiksel modelleme gerektiren işlemleri çok hızlı ve doğru bir şekilde çözmemize olanak sağlamaktadır. Bu çalışmada, MATLAB / Simulink uygulaması ile kontrolsüz bir düşürücü tip DA-DA dönüştürücü tasarımı yapıldıktan sonra sistem tanımlama metodu kullanılarak transfer fonksiyonuna dayalı yeni bir modelleme tasarımı amaçlanmıştır. Simulink uygulaması üzerinde belirlenen giriş ve çıkış değerleri tasarımı yapılan sistemin transfer fonksiyonunun katsayılarının belirlenebilmesi için veri girişleri olarak kullanılmıştır. MATLAB Sistem Tanımlama Araç Kutusu kullanılarak farklı kutup ve sıfırlar ile katsayılar belirlenmiş ve transfer fonksiyonları modelleri önerilmiştir. Önerilen modellerin performans değerleri ve ortaya konmuştur. Tasarımı yapılan sistem için transfer fonksiyonu seçimi yapılmıştır. Kontrolsüz olan sistemi kararlılık derecesini arttırmak için sisteme PID kontrolör eklenmiştir. PID kontrole ait parametrelerin optimizasyonu için Ziegler-Nichols basamak cevap yöntemi, MATLAB ‘PID Tuner’ uygulaması ve MATLAB ‘pidtune’ fonksiyonu kullanılmış ve söz konusu yöntemlerin performans değerleri karşılaştırılmıştır. MATLAB uygulamalarının literatürde yaygın olarak kullanılan Ziegler-Nichols yöntemine göre daha başarılı sonuçlar verdiği ortaya konmuştur. Sistem için MATLAB ‘PID Tuner’ uygulaması ile katsayıları belirlenmiş olan PID kontrolör tercih edilmiştir. Düşürücü tip DA-DA dönüştürücü simülasyon devresinin kontrolsüz ve PID kontrollü açık çevrim ve kapalı çevrim performansları kıyaslanmıştır. Devre sonuçları incelendiğinde, MATLAB sistem tanımlama araç kutusu kullanılarak çıkarımı yapılan transfer fonksiyonunun devreyi hızlı ve doğru bir şekilde modellediği ve kontrolör tasarımını basitleştirildiği görülmüştür.Öğe Elektrikli araç şarj istasyonlarının akıllı şebekelerde bulanık mantık yöntemiyle optimizasyonu ve dağıtım şebekesine entegrasyonu(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-22) Apaydın, Ebru; Tür, Mehmet RıdaUlaştırma sektörü tüm dünyada hızla büyümektedir. Bu büyüme bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Dünyada karbon emisyonunun ve enerji tüketiminin sürekli artması bu sorunlardan biridir. Günümüzde elektrikli araçlar, hava kirliliğini ve yakıt tüketimini azaltmak için en uygun çözüm olarak kabul edilmektedir. Dünyadaki kirliliği ve küresel ısınmayı azaltmak için enerji ihtiyacının karşılanmasında yenilenebilir enerjinin payının artırılması ve ulaşımda elektrikli araç sayısının artırılması büyük önem taşımaktadır. Elektrikli araç sayısının önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artacağı tahmin edilmektedir. Elektrikli araçların gün geçtikçe yaygınlaşmasıyla birlikte bu araçların şarj sistemleri de dikkat çeken konulardan biri haline gelmektedir. Daha önce fosil yakıtlarla sağlanan enerjinin elektrik enerjisi ile karşılanmasının şebekeye olağanüstü bir yük getireceği açıktır. Elektrikli araç sayısının artmasıyla birlikte bu yükün doğrudan artacağı ve şebekenin zayıf olduğu alanlarda sorun yaratacağı söylenebilir. Bu tez çalışmasında, elektrikli araç şarj istasyonu için bulanık mantık tabanlı enerji yönetimi algoritması önerilmiştir. Çalışmanın temel amacı bulanık mantık tabanlı elektrikli araç şarj istasyonunun güç talebi, şarj süresi ve şarj dönemi gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak minimum şarj maliyetinin nasıl elde edileceğini ortaya koymaktır. Bulanık optimizasyon tekniği ile farklı koşullar için farklı şarj oranları ve buna paralel farklı maliyetler elde edilerek enerji tasarrufu sağlanmıştır. Ayrıca bu optimizasyon tekniği ile kullanıcıların elektrik tüketiminin yoğun olmadığı zaman dilimlerinde araçlarını şarj etmeleri sağlanarak şebekedeki yük durumunun dengelenmesi sağlanmıştır.Öğe Elektrikli araç şarj istasyonlarının ürettiği harmoniklerin aktif güç filtreleri ile azaltılması: Bir analiz ve simülasyon çalışması(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-02-17) Ertaş, Yusuf; Karaman, Ömer AliArtan enerji talebi nedeniyle karbon temelli yakıt rezervleri hızla tükenmekte, bu durum enerji tedarik zincirinde zorluklara yol açmaktadır. Bu nedenle, gelişmiş devletler elektrikli araç(EA) üretimini teşvik etmektedir. EA’larda kullanılan güç elektroniği devreleri doğrusal olmayan elemanlar içermekte ve bu elemanlar harmonik üretimine neden olmaktadır. Harmonikler, güç sistemi süreçlerinde bozulmaya yol açmaktadır. Harmoniklerin azaltılmasında filtreler önemli bir rol oynamaktadır. Bu hususta pasif filtrelerin çeşitli dezavantajlarından dolayı aktif filtreler ön plana çıkmaktadır. Bu tez çalışmasında elektrikli araç batarya şarj sistemlerinin neden olduğu harmoniklerin azaltılması için iki farklı paralel aktif filtre modellemesi yapılmıştır. Sabit akım şarj profiline sahip bir elektrikli araç batarya şarj modeli geliştirilmiştir. Bu modelde yapılan benzetim çalışmasında toplam harmonik bozunum (THB) değeri yüzde 19 seviyelerinde çıkmıştır. Önerilen yapay sinir ağları (YSA) kontrollü paralel aktif filtresi ile bu THB değeri yüzde 4.66 seviyelerine düşürülmüştür. Ayrıca yapılan ikinci paralel aktif filtre modelinde YSA yerine senkron referans çatı yöntemi kullanılarak THB değeri yüzde 1 seviyelerine kadar indirilmiştir. Sonuç olarak her iki paralel aktif filtre modeli ile benzetim sistemindeki THB değeri uluslararası kuruluşların belirlemiş olduğu sınır değeri olan yüzde 5’in altına düşürülerek başarılı bir sonuç ortaya koymuştur.Öğe Elektrikli araç şarj istasyonu enerji ihtiyacının karşılanması teknik ve ekonomik analizi: Batman Üniversitesi Batı Raman Kampüsü örneği(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-11-17) Yılmaz, Muhammed Said; Tür, Mehmet Rıda; Özhan, DavutFosil yakıt kaynaklarının kullanımı dünyamıza ve atmosfere fazlaca zarar vermektedir. Atmosfere yayılan zararlı sera gazları hem atmosfer tabakasını delmekte hem de küresel ısınmayı tetiklemektedir. Bu zararlı gazların yayılmasın da otomobillerinde büyük payı vardır. Geçmişten günümüze kadar içten yanmalı motorlu araçların daha çok kullanıldığı görülmektedir. Hükümetlerin sıfır emisyon projeleri bu araçların üretimini azaltmaya yöneltmektedir. Son yıllarda elektrikli araçların gelişimi, batarya gücünün artırılması, uzun mesafelerin kat edilmesi, elektrikli araçlara ilgiyi artırmaktadır. Elektrikli araçlar (EV) çevreci, doğa dostu olduğundan şarj edilmesinde yenilebilir enerji kaynaklarından da faydalanılabilmektedir. Yenilenebilir kaynaklarla çalışan elektrikli araç şarj sistemleri, bu iki önemli yapının bir araya getirilmesiyle enerji sürdürülebilirliğini artırmayı hedeflemektedir. Yenilenebilir enerji kullanımı, fosil yakıtların tüketilmelerini ve emisyonları düşürerek iklim değişikliğiyle mücadelede etkili bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada, Batman Üniversitesi Batı Raman Kampüsü’nde elektrikli araç şarj istasyonunun enerji ihtiyacını karşılamak için HOMER Pro ve RETScreen Expert programları kullanılarak, şebekeye bağlı yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş ve rüzgâr enerjisi) oluşan hibrit bir sistemin teknik ve ekonomik analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, Üniversite kampüsümüzün güneş ve rüzgâr enerji potansiyelleri incelenmiş, elektrikli araçlar için yük profili çıkartılmış, fotovoltaik (FV) ve rüzgar türbin (RT) sisteminin optimum boyutlandırması yapılmıştır. 200 kW boyutunda ayrı ayrı FV sistem, RT sistemi ve hibrit (FV+RT) sistem tasarlanmış, ekonomik ve teknik hesaplamaları yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, FV sistem: amortisman süresi 7.73 yıl, seviyelendirilmiş enerji maliyeti -0,038 $/kWsa, net bugünkü maliyet -7,052,315 $, RT sistemi: amortisman süresi (değer yok), seviyelendirilmiş enerji maliyeti -0,0226 $/kWsa, net bugünkü maliyet -3,344,467 $ ve hibrit sistem: amortisman süresi 10.12 yıl, seviyelendirilmiş enerji maliyeti -0.0393 $/kWsa ve net bugünkü maliyet -6,848,665 $ olarak hesaplanmıştır. En ekonomik sistemin FV sistem olduğu ve yıllara göre kazanç sağladığı değerlendirilmiştir. En düşük emisyon değerlerine hibrit sistemde ulaşılmıştır.Öğe Elektrikli araçların şehir şebekesine entegrasyonu: Mardin örneği(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-24) Kaya, Rıdvan; Sevim, DavutArtan çevresel duyarlılıklar ve enerji fiyatlarının günden güne yükselmesi, insanları farklı arayışlara itmektedir. Özellikle hava kirliliğinin artması ve sera gazı etkileri, insan hayatını önemli derecede etkilemektedir. Dolayısıyla bu etkilerin minimum seviyelere indirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Ulaşım sektörünün ana kirletici etmenler arasında yer alması ve dünyanın artmakta olan enerji talebi, ulaşım sektöründe alternatif arayışlara zemin hazırlamıştır. Bu konuda yapılan çalışmalarda elde edilen temel sonuç, çevresel etkileri ve enerji verimliliği konusunda üstün avantajları olan elektrikli araçların daha etkin kullanılması gerekliliğidir. Çevreci yapıları, yakıt verimliliği ve basit yapısı sayesinde elektrikli araçlar en ideal ulaşım aracı olarak karşımızda durmaktadır. Araçtan şebekeye doğru bir enerji akış imkanı sağlaması ile elektrikli araçlar son yıllarda popülerliği artan yenilenebilir enerji kaynaklarının da daha etkin kullanımını sağlamaktadır. Enerji üretiminde kararsız yapıda olan bu kaynakların üretim saatlerindeki üretimi etkin bir şekilde şebekeye yedek güç olarak depolayabilmektedir. Elektrikli araçlar hareket kabiliyetini sağlamak için enerjisini batarya paketlerinden temin ederler. Bu batarya paketlerinin belirli periyotlarda şarj edilmesi gerekmektedir. Şarj işlemleri farklı profillerde üretilen şarj istasyonları vasıtası ile yapılmaktadır. Elektrikli araç gelişiminin istenilen seviyelerde tutulması için şarj etme sürelerinin kısa sürelerde tutulması istenmektedir. Şarj etme işleminin kısa sürelerde yapılabilmesi için yüksek güç transferinin sağlanması gerekmektedir. Bu durum hızlı şarj istasyonlarını ortaya çıkarmıştır. Dünya genelinde şarj etme işlemi için belli başlı standartlar ve sistemler mevcuttur. Elektrikli araçların şarj ihtiyacını karşılayan istasyonların şarj işlemi için gereken gücü, şebekeden temin etmektedirler. Özellikle birim zamanda yüksek güç transferi sağlayan şarj istasyonlarının şebekeye bağlanması şebeke üzerinde bozucu etkiler meydana getirmektedir. Dolayısıyla şebekenin enerji kalitesini etkileyebilmektedir. Şebekeye entegre edilen şarj istasyonlarının gerek enerji kalitesi açısından gerekse de harmonik seviyelerinin yasal sınırlar içinde tutulması açısından şebekeyi olumsuz anlamda etkilememesi gerekmektedir. Bu çalışmada, elektrikli araçların şebekeye entegrasyonu ile güç akışında meydana gelecek etkiler üzerinde durulmuştur. Elektrikli araç yapılarının şebeke üzerinde oluşturması muhtemel olan etkilerinin incelenebilmesi amacı ile Mardin ilinin bir bölgesine ait dağıtım trafosu baz alınarak Matlab/Simulink programında bir model oluşturulmuştur. Tasarlanan simülasyonda dağıtım trafosundan beslenen abone sayısı üzerinden araç sayısı tahmin edilerek bu araçların önümüzdeki yıllarda farklı oranlarda elektrikli araç yapısına dönüşümü öngörülerek şebekeye olan etkileri incelenmiştir. Elektrikli araç varlığının olmadığı ve farklı oranlarda olduğu durumların simülasyonu yapılarak karşılaştırma yapılmıştır. Model oluşturulurken Mardin ilinde kapasite açısından oldukça iyi durumda olan güneş enerjisi santrali sistemi besleyecek şekilde tasarlanmış ve Mardin iline ait ışınım değerleri sisteme tanıtılarak güneş enerjisinin toplam yük ihtiyacını karşılama kapasitesi analiz edilmiştir. Yapılan çalışma kapsamında farklı hızlardaki şarj istasyon kullanımı ve farklı elektrikli araç sayısı tahminine göre oluşacak güç talebinin trafolar üzerindeki yüklenme değerleri konusu çalışılmıştır.Öğe Enerji tedarik sürekliliğini sağlama yöntemleri ve fayda maliyet analizi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-08) Temiz, Rojin; Tür, Mehmet RıdaBu tez çalışmasında, enerji tedarik sürekliliğinin kullanıcı ve elektrik dağıtım şirketleri açısından önemi vurgulanmıştır. Enerji tedarik sürekliliği kalite parametreleri incelenip, bu parametrelerin sağlanmadığı durumlar detaylandırılmıştır. Enerji tedariki sağlanmadığı durumlarda elektrik dağıtım şirketlerinin sorumlu olacağı tazminat ve diğer ödemeler ile ilgili formüllere yer verilmiştir. Elektrik dağıtım şebekelerinde enerji tedarik sürekliliğini etkileyen kesintilerin çeşitleri ve bu kesintilerin şebeke üzerindeki etkileri belirtilmiştir. Elektrik dağıtım şebekesinde oluşan kesintilerin, etkileme alanlarını azaltmak için alternatif enerji besleme kaynakları tesis edilmelidir. Alternatif enerji besleme kaynağı yatırımları ile şebeke iyileştirme hususlarına değinilmiştir. Yapılan yatırımların, enerji tedarik sürekliliği kalite parametreleri sağlanamadığı durumlarda oluşan tazminat bedelleri hesaplanıp kararlaştırılması gerekmektedir. Yöntem olarak belirlenen Dicle Elektrik Dağıtım AŞ. (DEDAŞ)sorumluluk bünyesinde bulunan Şırnak İli Cizre ilçesi dağıtım şebekesi ele alınmıştır. Cizre ilçesinde bulunan F13 Kuştepe ile F14 Cizre-1 Ring Şebekesinin enerji tedarikini nasıl sağladığı analiz edilmiştir. Tesis edilen bu ring şebekesinin maliyeti hesaplanmış ve şebekenin tesis edilmediği durumla karşılaştırılmıştır. Bu durumda dağıtım şirketinin karşılaşacağı ceza miktarları hesaplanmış ve yatırımın fayda maliyet analizi yapılmıştır.Öğe Fotovoltaik sistemlerde hücre sıcaklığının panel verimi üzerindeki etkisinin deneysel olarak araştırılması(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-01-15) Ayyıldız Demir, Sinem; Kayri, İsmailEn önemli yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan güneş enerjisinden PV teknolojileri aracılığıyla elektrik üretimi, dünya genelinde özellikle son on yıl içinde artan bir ivmeyle devam etmektedir. PV uygulamalarının performansı, temelde en önemli sistem bileşenlerinden olan modüllerin enerji dönüştürme oranıyla yakından ilgilidir. PV hücre teknolojilerinin verimleri gün geçtikçe artmasına rağmen, bu artış umulan hızda gerçekleşememektedir. Bu durum PV sistemlerin beklenen düzeyin altında performanslara sahip olmasına neden olmaktadır. Fotovoltaik sistemlerin güç çıktısı; panel alanı, panel konfigürasyonu, panellerin yatay yüzeye yerleştirilme açıları, panel yüzeyine gelen ışınım şiddeti, panel karakteristikleri, hücre/ortam sıcaklığı ve rüzgâr hızı gibi birçok faktöre bağlıdır. Fotovoltaik sistemleri etkileyen en önemli faktörlerden biri sıcaklıktır. Güneşten gelen ışınımın önemli bir kısmı fotovoltaik hücre üzerinde soğurulmakta ve hücre sıcaklığı artmaktadır. Bu çalışmada, su ile aktif soğutma yöntemiyle soğutulan bir PV modül ile normal şartlar altında çalışan bir PV modülün ürettikleri elektrik enerjisi ve PV/T bir model olarak soğutulan modülün termal kazancı ölçülmek üzere bir deney düzeneği tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Deneysel çalışma, 0,245 lt/dk, 0,402 lt/dk ve 0,584 lt/dk debi değerleriyle 3 gün boyunca yapılmıştır. Soğutulan modül tarafından üretilen elektrik enerjisinin normal modüle göre, farklı debiler için %6,03 ile %6,16 arasında daha fazla olduğu tespit edilmiştir. 3 farklı debi için termal enerjiyi de içeren net kazanç değeri, normal modüle göre sırasıyla %1285, %1665 ve %3662 olarak hesaplanmıştır. Deneysel çalışma boyunca elde edilen verilerle yapılan hesaplamalar, grafikler halinde yorumlanarak sunulmuştur.Öğe Fotovoltaik sistemlerde tozlanmanın panel verimi üzerindeki etkilerinin deneysel olarak araştırılması(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-08-24) Tan Bayar, Merve; Kayri, İsmailFotovoltaik hücreler, güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerin en temel bileşenleridir. Bu hücrelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan fotovoltaik panellerin enerji dönüştürme miktarını en çok etkileyen parametre, panel yüzeylerinin maruz kaldığı ışınım değeridir. Bundan dolayı fotovoltaik sistemler, güneşten yeryüzüne gelen ışınımdan azami derecede faydalanmak üzere, genellikle güneşlenme süresi ve ışınım miktarı bakımından yeterli olarak bilinen güneş bandı bölgelerinde tesis edilirler. Açık hava şartlarında çalışan bu sistemler, her türlü çevresel olumsuzlukla karşı karşıyadır. Fotovoltaik sistemlerin verimi üzerindeki en önemli faktörlerden biri de, panel yüzeyinde oluşan tozlanmadır. Çeşitli etkenlerle havada bulunan tozların zamanla panel yüzeyini kaplaması, hücrelere ulaşan ışınım miktarını azaltmaktadır. Işınımın azalmasıyla meydana gelen enerji dönüşüm oranındaki kayıplar önemli değerlere ulaşabilmektedir. Tozlanma eğilimi, bu sistemlerin kurulduğu bölgenin hava sıcaklığı, nem miktarı, rüzgâr rejimi, toprak yapısı ve bitki örtüsüne göre değişmektedir. Bu çalışmada, Batman ilinde tozlanmanın panel verimi üzerindeki etkisini araştırmak üzere bir deney seti kurulmuştur. Deneysel çalışmada, killi, kireçli ve şehirsel toz numuneleri kullanılmıştır. Panellerin gün sayısına göre tozlanma miktarı, bir dizi ön test ile belirlenmiştir. Orta ve uzun vadede panel yüzeyinde meydana gelecek doğal tozlanma miktarını belirlemek zor olduğundan, bu miktarlar geliştirilen YSA modeli ile saptanmıştır. Temiz bir fotovoltaik panel ile yüzeyinde 1, 2, 3, 4, 5 günlük ve 1, 3 ve 6 aylık toz biriken fotovoltaik panellerin ürettiği enerji değerleri ölçülmüştür. Elde edilen bulgulara göre, temiz panele kıyasla 5 günlük tozlanmaya maruz kalan paneller, killi, kireçli ve şehirsel toz numuneleri için sırasıyla %3,53, %5 ve %5,18 daha az enerji üretmiştir. Temiz panele kıyasla 1 aylık tozlanmaya maruz kalan paneller, killi, kireçli ve şehirsel toz numuneleri için sırasıyla yaklaşık %18, %26 ve %28 daha az enerji üretmiştir. Temiz panele kıyasla 3 aylık tozlanmaya maruz kalan paneller, killi, kireçli ve şehirsel toz numuneleri için sırasıyla yaklaşık %46, %61 ve %63 daha az enerji üretmiştir. Temiz panele kıyasla 6 aylık tozlanmaya maruz kalan paneller, killi, kireçli ve şehirsel toz numuneleri için sırasıyla yaklaşık %67, %77 ve %78 daha az enerji üretmiştir. Ölçülen veriler kullanılarak yapılan hesaplamalar, grafik ve tablolar halinde sunulmuştur.Öğe Fotovoltaik sistemlerin şebeke güç sistemlerine entegrasyonu ve karşılaşılan problemler(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-27) Alici, Ahmet; Yılmaz, MusaDünya genelinde bir çok ülkede artan enerji ihtiyacını karşılayabilmek için kaynakları sınırlı olan geleneksel santrallere dayalı elektrik üretimine alternatif olarak, çevre dostu, temiz ve sürdürülebilir nitelikteki yenilenebilir enerjilere yönelim gün geçtikçe artmaktadır. Fosil kaynakların yetersizliği, maliyet ve ücret değişiklikleri ve çevresel olmayışları nedeniyle zararlı etkileri, ülkeleri birincil enerji kaynaklarına alternatifler bulmaya yönlendirmektedir. Çevre dostu bir kaynak olan güneş enerjisi, geleneksel enerji kaynaklarına çok büyük potansiyelli bir alternatiftir. Bu doğrultuda elektrik üretimi için güneş enerjisi potansiyelinin kullanılması uygulamaları artarak devam etmektedir. Bu Tez’de, güneş enerjisinden elektrik enerjisi üretimi aşamaları, güneş-fotovoltaik enerji sistemleri, fotovoltaik tabanlı dağıtılmış üretim (PVDG) ve bu üretimin geleneksel dağıtım şebekelere entegrasyonunda karşılaşılan bazı temel problemler incelenerek literatür taraması gerçekleştirilmiştir. PVDG üniteleri tarafından üretilen harmonik distorsiyon hakkında bilgi ve sebep olduğu etkiler paylaşılmıştır. Dağıtımda PVDG'nin izin verilen maksimum penetrasyon seviyesi de dikkate alınır çünkü PV penetrasyonu arttıkça şebekedeki problem ve hataların arttığı gözlenmiştir. PVDG'yi güç sistemlerine entegre etmenin farklı zorlukları mevcuttur bunlardan biri de entegre sistem güvenilirliğidir. Güvenilirliği sağlamak için dengeli ve kontrollü bir şebeke bağlantısı sağlanmalı, istenildiğinde PVDG ‘nin şebekeye bağlantısı veya şebekeden ayrılması sağlanabilmelidir. Yenilenebilir enerji kaynaklı PVDG tarafından üretilen güç miktarı tam tutarlı olmayabilir bu nedenle PVDG'nin şebekeye yüksek oranda nüfuz etmesi güç sistemi ağının güvenilirliğini azaltabilir. Tez’de genel hatlarıyla; güneş enerji sistemleri, güneş pili hücresi ve çalışma ilkesi, fotovoltaik tabanlı dağıtılmış üretimin (PVDG) şebekeye entegrasyonu, entegrasyonlarda oluşan bazı temel problemler incelenmiş olup matlab uygulama analizi ile entegrasyon simülasyonu incelenmiştir, bunlarla beraber PVDG yerleştirme ve boyutlandırma için optimum planlama genel prosedürleri izah edilmiştir. Bir PVDG üretimin şebekeye entegrasyonunda tespiti yapılmış problemlerin dışında teknik, ekonomik ve çevresel faydalar gibi etkisi büyük fırsatların ve faydaların olduğu sonucuna da varılmıştır.Öğe GRU ile bölgesel tüketim modelleme ve tahmin: Derin öğrenme ile tüketici davranışlarını anlama(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-02-16) Tung, Herdem; Ertuğrul, Ömer FarukGünümüzde artan enerji ihtiyacına karşılık üretim kapasitesindeki artış aynı zamanda tüketicilerin düzensiz ve sabit olmayan enerji ihtiyacı enerji kalite kontrolünü ve enerjide yük tahmini yapmayı zorunlu hale getirmiştir. Enerji kalitesinin iyileştirilmesi son zamanlarda artan akıllı şebekeler ve bunların kullanım alanın genişlemesiyle ön planda olmuştur. Ayrıca akıllı şebekelere dahil olan yapay zekâ alanındaki gelişmeler enerji kalitesini arttırmıştır. Enerji üretim kalitesi oldukça yüksek olsa da tüketim bandı, tüketicilerin farklı ve stabil olmayan durumları şebekede dengesizliklere yol açmaktadır. Bu dengesizliklerin giderilmesi çeşitli yöntemlerle yapılmaya başlanmış olup bunlardan biride şebekenin tüketim karakteristiğini çıkarmak ve buna üretimi düzenlemektir. Aynı zamanda çıkarılan tüketim durumuna göre uygun üretim durumu enerji üretim ve tüketim kalitesini arttıracaktır. Yaptığımız çalışma tamda bu tür sorunlara yeni bir çözüm oluşturmaktadır. Çalışma örnek bir yerin mevcut olan tüketim alışkanlıklarını çıkarıp bunları düzenledikten sonra bunların analizi yapıp mevcut enerji ihtiyacını görmektir. Ayrıca çalışmada düzensizlik sebeplerini araştırmak ve oluşacak enerji ihtiyaçlarımdan önceden haberdar olarak üretimi belirlenebilir. Tüketim tahmini farklı özellikler (hava durumu, kullanım yeri, kullanım tarihi, yenilenebilir enerji kullanımı, yıllık tüketim vb.) göz önüne alınarak yapılmıştır. Tahminleme yaparken yapay zekâ alanında birçok yöntem olsa da biz kullandığımız veri setine uygun olduğunu düşündüğümüz GRU (Geçitli Tekrarlayan Birim) yöntemi kullanılandık. Tahminlemede kullandığımız yöntem elde ettiğimiz RMSE sonuçlarına bakınca veri setimize uygun olduğu kanıtlanmıştır.