Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Sinema ve Televizyon Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    11 Eylül saldırıları sonrası Amerikan sinemasında Afganistan Savaşının temsili: Son kalan (2014) filmi örneği
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-04-07) Doğan, Kadir; Işık, Mehmet
    İçinde bulunduğumuz dönemin en önemli işitsel ve görsel anlam üretme sistemleri arasında kabul edilen sinema, gerçeklikle en yoğun şekilde ve karşılıklı bir bağa sahip olan sanat dalıdır. Sinema, hem gerçeklikten etkilenir hem de onu etkiler. Çünkü sinema bireylerin davranış, tutum ve düşüncelerini değiştirerek kamuoyu oluşturup modalar yaratabilmektedir. Kitle iletişim araçlarının büyük bir önem kazandığı modern toplumlarda sinema da geniş kitlelere hitap edebilme ve insanları etkileme gücü nedeniyle devletin en önemli ideolojik aygıtlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ulaştığı izleyici kitlesi ve küresel çaptaki etkisi göz önüne alındığında en etkili sinema endüstrilerinin başında gelen Hollywood da Amerikan devletinin en güçlü ideolojik aygıtlarından birisidir. Takvimler 11 Eylül 2001’i gösterdiğinde Amerika, ülke olarak büyük felaketlerden birini daha yaşamış ve toplumsal, psikolojik bir çöküş sürecine girmiştir. Bu travmatik durum Amerika’nın dünya üzerinde lider konumunda bulunduğu bir sektör olarak sinemada da yer bulmuştur. Bu çalışmanın amacı, 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında Afganistan’ın Hollywood sinemasındaki temsilini Son Kalan (Lone Survıvor) filmi örneği üzerinden ortaya koymaktır. Tezin Birinci Bölümünde tezin amaç ve önemi, sinema-savaş ilişkisi, literatür araştırması açıklanmıştır. İkinci Bölümde Afganistan savaşı ve Afganistan konulu filmler incelenmiştir. Bulguların yer aldığı Üçüncü Bölümde bu çalışmanın konusu olan Son Kalan filminin çözümlenmesi yapılarak incelenmiştir. Yapılan bu çözümleme neticesinde; birçok Hollywood yapımı filmde olduğu gibi Amerikan askerlerinin kutsandığı, erdemli, fedakar ve kahraman ordu temalarının ön plana çıkarılmaya çalışıldığı görülmüştür. Bunun karşıtı olarak, Afgan halkı merhametsiz, vahşi, geri kalmış, cahil ve özgürleştirilmesi gereken zavallılar olarak kabul edilmişlerdir. Tek tip olarak gösterme ve ötekileştirme filmde fiziki ve dini nitelikler üzerinden oluşturulan lakaplar vasıtasıyla yapılmakta olup Afganlılar ile ilgili bir genelleme yapılarak onlar ‘ Hacı’ olarak tektipleştirilmektedir.
  • Öğe
    Yılmaz Güney sinemasında toplumsal bir ifade aracı olarak mekân: Umut (1970) filmi örneği
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-01-02) Şimşek, Kemal; Atamer, Olgun
    Mekan, uzun yıllar boyunca fiziksel yönüyle ele alınmıştır. Mekan, sadece sayısal verilerle ölçülen hacimsel bir yapıda değildir. Bir çok mekan türü vardır. Bunlardan biri toplumsal mekandır. Toplumsal mekan, bir arada yaşayan insanların müşterekleşme yoluyla oluşturduğu mekandır. Toplumsal mekan, sinema filmlerinde istenen dramatik etkiyi yaratmada önemli bir role sahiptir. Işık, ses, kamera, kurgu, göstergeler ve mekansal tasarım sinemasal mekanı oluşturan unsurlardır. Bu unsurların uyumlu bir şekilde kullanılmasıyla etkili bir sinemasal mekan oluşturulmaktadır. Sinemada çeşitli kuramlar vardır. Bunlardan biri gerçeklik kuramıdır. S. Kracauer ve A. Bazin gerçekçi kuramın temellerini atan kişilerdir. İtalyan Yeni Gerçekçiliği ve Fransız Yeni Dalga sineması da gerçekçi kuramdan etkilenen akımlardır. Her iki akımda da toplumsal sorunlar ele alınıp, gerçekçi bir yaklaşımla filmler çekilmiştir. Filmlerde gerçek mekanlar ve sesler kullanılmıştır. Doğal ışıktan yararlanılmıştır. Kamera sokağa indirilerek halkın gündelik yaşamı kayda alınmıştır. Türkiye’de gerçekçi filmler, Toplumsal Gerçekçilik Akımı çerçevesinde çekilmiştir. Yılmaz Güney de bu akımdan etkilenen bir sanatçıdır. Güney, Umut (1970) filminde toplumsal sorunları bireyin yaşam öyküsünden yola çıkarak anlatmıştır. Filmde, modern teknolojiye yenik düşen faytoncuların öyküsü anlatılmaktadır. Film, Cabbar karakteri üzerinden yoksul insanların kapitalizmin çarkı içinde yok oluş sürecini ele almaktadır. Filminde, sinemasal mekanı oluşturan unsurlar gerçekçi bir yaklaşımla kullanıldığı için; film, baştan sona gerçekçi ögelerle doludur. Tezin birinci bölümünde tezin sorunu, amacı ve önemi, literatür taraması, araştırma soruları, yöntemi ve sınırlılıkları açıklanmıştır. İkinci ve üçüncü bölümde sinemada mekan kullanımı ve gerçekçilik konuları ele alınarak, kuramsal bir alt yapı oluşturulmuştur. Dördüncü bölümde Yılmaz Güney sinemasında mekan kullanımının gerçeklikle bağı açıklanarak, Umut (1970) filminde kullanılan mekanların analizi yapılmıştır. Sonuç bölümü olan beşinci bölümde, önceki bölümlerde elde edilen bulgulardan yola çıkarak Yılmaz Güney’in Umut (1970) filminde gerçeklik olgusuyla mekan kullanımı arasındaki ilişki açıklanmıştır.
  • Öğe
    Nuri Bilge Ceylan sinemasında aydın karakter temsilleri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-11-09) Akın Songur, Zeynep; Kanbur, Ayla
    Aydın kavramından önce onun yerine muhtelif kavramlar söz konusu olmuştur. Bu kavramlar arasından filozof ve entelektüellerin varlığından söz edilse de aydın kavramı modern anlamdaki tanımını Fransız İhtilali'yle kazanmıştır. Fransız İhtilali aydınların halk ile birlikte hareket ettiği, ortak bir toplumsal harekette bulunduğu bir dönemdir. Bu açıdan aydının günümüze en yakın anlamının 20. yüzyıl başlarına dayandığı söyleyebiliriz. Çağdaşlaşma olarak tanımlanan Aydınlanma Dönemi her toplumda farklı dönemlerde ve farklı krizlerle karşılaşarak gerçekleşmiştir. Türkiye tarihinde de aydın ve ona yönelik tartışmaların merkezi bir rol edindiğini gözlemleyebiliriz. Günümüze kadar sürekli tartışılan ve toplumla uyumluluğu sorgulanan modernleşme anlayışı yönetim ve halkın aydına yönelik bakışı, birbirinden farklı yargı biçimleri her dönemde ortaya çıkan gerek sinema gerek edebiyat gerekse çeşitli kitle iletişim araçlarında temsil edilmiştir. Son dönem Türkiye Sineması'nda önemli bir yere sahip olan Nuri Bilge Ceylan, filmlerinde sık sık "aydın" diye tanımlayabileceğimiz karakterlere yer verir. Sanatçının içinde bulunduğu toplumun tarihi, kültürel ve toplumsal sorunlarından bağımsız olmadığı varsayımından hareketle bu karakterlerin Türkiye'de "aydın"ın gerçek koşullarıyla nasıl bir bağ kurduğunu sorabiliriz. Her ne kadar kurmaca bir içerik taşısa da filmler gerçeklik izlenimlerine gönderme yaparak anlam kazanır. Bu bağlamda bu tez, "aydın" kavramının Türkiye'deki tarihsel, toplumsal ve politik anlamlar serüvenini ve günümüzde üzerine yüklenen anlamları Nuri Bilge Ceylan sinemasındaki karakterlerle karşılaştırmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, verili toplumsal-kültürel dağarcığın içerisinden tezde yönetmenin seçimleri yoluyla anlamı inşa etme biçimi analiz edilerek Nuri Bilge Ceylan'ın Türkiye'deki "aydın"ı nasıl konumlandırıldığı betimlenecektir.
  • Öğe
    Türk sinemasında 1974 barış harekâtı öncesi Kıbrıs olaylarını konu alan filmlerde ideoloji ve özne
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-29) Kara, Erdal; Işık, Mehmet
    Kıbrıs Adası ve adada yaşayan Türkler 1950'li yılların ortalarından bu yana Türkiye'nin başlıca gündem maddelerinden birisi olagelmiştir. Türk sinemasının adaya ve ada Türklerine ilgi göstermeye başlaması ise 1950'lerin sonlarına rastlar. Kıbrıs olaylarına değinen ilk film 1959 yılında Nişan Hançer tarafından çekilen Kıbrıs Belası Kızıl Eoka (Nişan Hançer-1959) olur. Onu Kıbrıs Şehitleri (Behlül Dal-1960), Hancı’nın Kızı (Ergün O. Nuri-1963), On Korkusuz Adam (Tunç Başaran-1964), Kıbrıs Volkan'ı (Ural Ozan-1965), Severek Ölenler (Osman Fahri Seden-1965), Dişi Düşman (Nejat Saydam-1966), Fırtına Beşler (Aram Gülyüz-1966), Fedailer (Kayhan Arıkan-1966), Göklerdeki Sevgili (Remzi Jöntürk-1966), Severek Dövüşenler (Adnan Saner-1966), Fedai Komandolar Kıbrıs'ta (Nejat Okçugil-1967), Komandolar Geliyor (Nejat Okçugil-1967) gibi filmler izler. Söz konusu filmler bir yandan ada Türklerinin sorunlarını Türkiye gündemine taşırken diğer yandan da kamuoyunun Kıbrıs adasına yönelik gerçekleştirilecek olası bir harekata hazırlanmasına yardımcı olur. Bu çalışmada Kıbrıs olaylarının ve burada yaşayan Türk toplumunun sorunlarının Türk sinemasına nasıl yansıdığı ve Kıbrıs'a yönelik olası bir savaşa dair ideolojik üretimin nasıl gerçekleştirildiği, Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde çekilen filmler arasından amaçlı örnekleme metodu ile seçilen Kıbrıs Şehitleri, On Korkusuz Adam ve Göklerdeki Sevgili filmlerinin çözümlenmesi ile ortaya konulmuştur. Yapılan analizler sonucunda tamamı Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi öncesinde çekilen filmlerde çok güçlü bir milliyetçi ideolojinin hakim olduğu, bu ideoloji içerisinde Rum karakterlerin olumsuz özelliklerle donatılarak katıksız kötüler olarak sunulurken Türk karakterlerin tamamen olumlu özellikler taşıdığı sonuçlarına ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Yakın dönem Türk sinemasında anne kız ilişkileri bağlamında kötücül kadın imgesi üzerine bir inceleme
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-27) Arslan, Zeynep; Akmeşe, Eşref
    Annelik kavramı ve kötücül kadın imgesi arasında, anne - kız ilişkileri ekseninde yakın dönem Türk sinemasında bir incelemenin yapıldığı bu çalışmada, incelenen filmlerde yücelik, kutsallık ve kötücül oluş gibi kavram setlerinden oluşan sıfatların her bir olay ve olguda farklı perspektiflerden ele alınabileceği ve anneliğin farklı yaklaşımlarla inşa edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Tarihsel süreç içinde başta kadınlığın ardından anneliğin gelişim süreci çalışmanın kuramsal kısmında ana hatlarıyla açıklanmıştır. Kötücül kadın imgesi ve annelik eksenli incelemede yakın dönem Türk sinemasında eril söylemi sorgulayan, alternatif filmler üreten yönetmenler bulunmaktadır. Bu çerçevede dişil perspektifle bir filmin erkek veya kadın yönetmenler tarafından çekilebilmesi tartışmaya açık olsa da kadınlar tarafından kadına bakışının somutlaştırıldığı filmlerin incelenmesi önem taşır.
  • Öğe
    Çağdaş Türk sinemasında toplumsal cinsiyet ve anlatının inşası: Zeki Demirkubuz sinemasında kadınlık rolleri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-26) Aytaş, Ruşen Dicle; Kanbur, Ayla
    Zeki Demirkubuz, 1990 sonrası Türk sinemasında yeni kuşağın önünü açan ve katıldığı festivallerden ödüllerle dönen “bağımsız sinemacı” ekolünün önemli yönetmenlerinden biridir. Filmlerin senaryosunu kendi yazan, yaygın üretim birlikteliklerine dayalı mali kaynakları kullanmayan, sinemacılık anlayışında gişe odaklı tüketim dışında kalmayı seçen bir yönetmendir. Demirkubuz’un yazdığı filmlerin konuları suçluluk, sadakat, vicdan, nedensizlik, kötülük, irade-iradesizlik ve daha genelleyici kategoride insanın psikolojik durumlarını seçtiği görülmektedir. Bu tez çalışmasında, 1990’lı yılların sonrasında kadının ana karakter olarak seçildiği Zeki Demirkubuz filmlerinin feminist film teorisi açısından üç filminin incelenmesi ve inceleme sonucunda elde edilen analizle Zeki Demirkubuz sinema anlatısında toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında kadının konumlandırılışı değerlendirilerek literatüre katkı sağlanması amaçlanmıştır. 1999 yapımı Üçüncü Sayfa, 2001 yapımı Yazgı ve 2006 yapımı Kader incelenen filmleridir. Bu filmlerin analizinin yapılmasının nedeni, feminist film teorisinin toplumda kodladığı patriarkal görünüşün beyaz perdeye uyarlanış modellerini ve filmlerde sunulan toplumsal cinsiyet rollerinin betimsel olarak tartışılmasıdır. Tez çalışmasında, seçilen filmlerdeki hem ana hem de yan kadın karakterlerin amaçları, kendilerini ifade etme biçimleri ve var olma mücadeleleri gibi yaygın değişkenlerin aynı perspektifte olup olmadığı analiz edilerek tartışılmıştır. İncelenen filmlerdeki kadın karakterlerin, sosyo-kültürel durumları, erkek karakterlerle olan ilişkileri ve toplum içindeki statüleri analiz edilip değerlendirilerek seçilen filmlerde kadın rollerinin ve cinsiyetçi yaklaşımların nasıl tanımlandığı metin analizi metoduyla incelenmiştir. Tez çalışmasında seçilen filmlerin analizi yapılmadan önce feminist kuramın ortaya çıkışı ve gelişim seyri incelenmiş ardından feminizmin eleştirdiği patriarka, toplumsal cinsiyet rolleri incelenmiştir. Akabinde Türkiye’de feminist hareket ve öne çıkan temalar, sinemada feminist kuram ve kadın imgesi, Türk sinemasında kadın başlıkları feminist kuram çerçevesinde incelenmiş ve Türk filmlerinde temsil edilen kadın karakterlerdeki değişim tarihsel perspektifte değerlendirilmiştir. Kuramsal çerçeve oluşturulduktan sonra, bir diğer bölümde sinemada anlatı kuramı ve Zeki Demirkubuz sinemasında anlatı konuları incelenmiştir. Daha sonrasında Zeki Demirkubuz’un sinemasında yer alan kadın ve erkek karakterlerin farklılıkları ve Zeki Demirkubuz’un filmlerindeki kadın karakterlerin temsil edilme biçimlerine kısa bir biçimde değinilmiştir. Sonrasında tez çalışmasında kullanılacak metot olan metin analizi yöntemi tanımlanarak, seçilen filmler de bu metota göre analiz edilmeye çalışılmıştır. Buna göre seçilen filmlerdeki kadın karakterlerin, feminist film kuramcılarının karşı çıktığı kadın karakterlerine uygunluk gösterdiği ve seçilen filmlerde yer alan kadın karakterlerin büyük oranda cinsel bir obje pozisyonunda ya da kültürel kodlarla uyumlu olmayan kötü karakterler olarak ifade edildiği görülmüştür. Ayrıca anlatı kuramında söz edildiği üzere, yönetmenin kendi bakış açısının filmlerdeki etkileri bağlamında değerlendirildiğinde, Zeki Demirkubuz’un klasik temsillerden uzak kadın karakterler seçtiği ancak bu karakterlerin kadının sinemadaki temsil biçimlerine olumlu anlamda katkı sağlamadığını görmekteyiz. Bu bağlamda bu tez çalışmasında, kadına dair olumsuz yaklaşımların Zeki Demirkubuz filmerinde yeniden inşa edildiği sonucuna da ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Türk sinemasında gençlik komedisi türü: Çılgın dersane örneği
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-11-25) Bulut, Veysi; Ceyhan, Mehmet
    Sinema ve diğer sanatlara bakıldığında çeşitli sınıflandırmalarla karşılaşılır. Sinema ilk olarak ortaya çıktığında sadece eğlence aracı olarak çıkmış daha sonra konulu filmlerin çekilmesi ile beraber kuramsal incelemeye tabi tutulmuş, yönetmen, senaryo ve çekim teknikleri yönleri ile incelenerek tür kavramı oluşmaya başlamıştır. Tüm dünyada gençlik komedisi olarak isimlendirilen ve genellikle ergenlik çağındaki bireylerin gündelik yaşamlarında karşılaştıkları zorluklara eğilen filmler ortaya çıkmıştır. Bu türün ilk ve en ilgi çeken örneği Hollywood yapımı American Pie (Amerikan Pastası – 1999) serisidir. Amerikan Pastasını takiben benzer senaryolar kullanılarak birçok devam filmi çekilmiştir. Benzer filmler kısa süre içerisinde tüm dünyada olduğu gibi Türk sinemasında da görülmeye başlamıştır. Türk sinemasında bu türe örnek olarak gösterilebilecek birçok film çekilmiştir. Bu filmler Çılgın Dersane (2007), Sınav (2006) ve Çılgın Kolej(2017) filmleridir. Çekilen Türk filmlerinin arasında ise Çılgın Dersane serisi dönem filmlerinde ergen öğrenciler arasında en çok izlenen filmlerin başında yer alır. Bu doğrultuda bu çalışmada Türk Gençlik Komedi sinemasında sinema seyircisi tarafından beğeni ile izlenen ve başarılı örnekler arasında gösterilen Çılgın Dersane film serisinin iki filmi; Çılgın Dersane Tatilde ve Çılgın Dersane Kampta filmleri analiz edilmiştir. Çalışmada türsel yapıyı belirlemek için yöntem olarak tür film eleştirisi kullanılmıştır. Ayrıca sinematografi kurgu, müzik, mekân/dekor, kostüm/aksesuar ve kamera açıları özellikleri doğrultusunda da gençlik komedi türü açıklanmaya çalışılmıştır. Tezimin birinci bölümünde tezin amacı ve önemi, tür kavramı, eleştiri ve tür film eleştirisi, literatür araştırılması yapılmıştır. İkinci bölümünde tür filmlerinin temel yapıları, sinemanın ve komedi sinemasının tarihi, sinema ve özne arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bulguların yer aldığı üçüncü bölümde çalışmanın ana konusu olan Çılgın Dersane film serisinde Çılgın Dersane Tatilde ve Çılgın Dersane Kampta filmlerin türsel yapıları tür filmlerinin temel öğelerinden yararlanılarak incelenmiş ve çözülmüştür. Yapılan çözümleme neticesinde şu tespitlere ulaşılmıştır: Dönemsel Türk Komedi sinemasında bulunan Çılgın Dersane film serisinde incelenen filmlerde konu ve yaş itibariyle gençlere hitap etmesi, dershanede bulunan öğrencilerin yaşadığı türlü komik olayların ele alındığı görülmektedir. Türsel yapı içerisinde türü temsil ettiği görülmektedir.
  • Öğe
    2010 sonrası Türk korku filmlerinde din öğesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-08-31) Özalp, Şükrü; Atamer, Olgun
    Sosyal ve kültürel bir fenomen olarak sinemanın sosyal ve kültürel yaşamı değiştirmede önemli bir etkisi olduğu açıktır. Bu etki, toplumun farklı katmanlarında farklı sonuçlarla ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde akademik olarak Türk sinemasının sosyal ve kültürel işlevleri üzerine çok sayıda araştırma yapılmıştır. Sinema, sosyal ve kültürel bir zihniyetin oluşumunu etkileyebilir. Dolayısıyla sinema, toplumdaki seyirci üzerinden sosyal hayatla yapıtlarında kurgusal dünya ile kesişmektedir. Bu nedenle sinema filmlerindeki temalar, filmin içindeki ve dışındaki karakterlerin yaşamları, filmdeki semboller ve verilecek mesaj topluluk üyelerini görüntünün seviyesinden haberdar eder. Din ve din unsurları da filmde gösterilecek karakterleri, temaları, sembolleri ve mesajı üstlenebilir.
  • Öğe
    2000 sonrası Türk sinemasında ataerki ve kadın temsili
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-06-28) Tekin, Nergiz; Aydın, Seçkin
    Bu çalışma Sinema ve Ataerki arasındaki ilişkiyi 2000 sonrası Türk sinemasını merkeze alarak incelemeyi amaçlamaktadır. Ataerki kavramı çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Tezde Ataerki kavramının süreç içerisinde geçirdiği değişim, dönüşümler ve toplumsal cinsiyet kavramı ele alınmıştır. Sinemadaki ataerkil ideolojinin kullanılma biçimleri ve kadın temsilleri incelenip filmlerdeki ataerkil kodlar analiz edilmiştir. Tezde belirlenen amaca ulaşabilmek için çalışma üç bölüm şeklinde kurgulanmıştır. Birinci bölümde Ataerki kavramı incelenmiştir. Anaerkil dönemden Ataerkil döneme geçiş, Ataerkinin süreç içerisindeki değişimleri ve sinema ile olan bağı üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde sinema ve ataerki arasındaki bağdan yola çıkarak 2000 öncesi dönem Türk Sinemasında Ataerkinin kullanımına ve kadın temsiline yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise 2000 sonrası Türk Sinemasında Ataerki ve kadın temsiline değinilip çalışmanın örneklem kısmı oluşturulmuştur. Türk sinemasında 2000’den sonra çekilmiş olan üç film (Üç Maymun, Kıskanmak, Barda) sosyolojik film eleştirisi ve feminist kuram çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda Ana akım ve Popüler Sinemada olduğu gibi Alternatif Sinemada da Ataerkil ideoloji ve söylemin yeniden üretilerek kullanıldığı görülmüştür.