Fen - Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kitap ve Kitap Bölümleri Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 43
  • Öğe
    International symposium on engneering, natural and social sciences (ISENS-21): Proceeding book
    (Batman Üniversitesi Yayınevi, 2024-10-14) Aydın, Hüseyin; Korkmaz, Ferhat; Sayğılı, Hasan
  • Öğe
    Uluslararası Batman Sempozyumu - 2022 bildiri özeti kitapçığı
    (Batman Üniversitesi Yayınevi, 2024-10-14) Korkmaz, Ferhat; Demir, İdris; Manap, Abdullah
    ÖN SÖZ Batman Üniversitesinin ev sahipliğinde 28 – 30 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen “Uluslararası Batman Sempozyumu” kentin hedeflerine ulaşması açısından önemli katkılar sağlamıştır. Batman Üniversitesinin kuruluşunun 15. yılında “Geçmiş, Bugün ve Gelecek” temasıyla düzenlenen “Uluslararası Batman Sempozyumu”nun temel amacı, Batman’ın dününü, bugününü ve yarınını bilimsel olarak ele almak; bu sayede Batman’a ait köklü tarihi, coğrafi, sanatsal, bölgesel, ekonomik, dini, sosyal, kültürel ve folklorik değerleri ortaya çıkarmaktır. Bu çalışma ile Batman ili üzerine akademik çalışmalar yürüten bilim insanları arasında bilgi alışverişi sağlayarak iş birliği ve dayanışmayı artırmaktır. Batman Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Uluslararası Batman Sempozyumu”nda arkeoloji, coğrafya, dil ve edebiyat, folklor, dini ve kültürel hayat, ekonomi, eğitim, kültür-sanat, politika, meşhur şahsiyetler, tarih, toplumsal yapı, güncel sorunlar, demografi ve turizm, spor, sağlık, şehir ve mimari, biyoçeşitlilik, çevre, doğal zenginliklerkaynaklar, enerji, madencilik, mühendislik, sanayi, tarım ve hayvancılık ana temaları ile düzenlenmiştir. “Özet Bildiri Kitapçığı”, 59 adet bildiri özetinden oluşup sosyal bilimler ile fen bilimleri alanları bağlamında tasnif edilmiştir. Yine ilgili ana disiplinlere ait bildiri özetleri kendi içinde alt alanlara göre gruplandırılarak sıralanmıştır. Sempozyumun düzenlenmesinde öncülük eden Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İdris Demir olmak üzere, düzenleme kurulu üyelerine, bilim kuruluna, bildiri sunan bilim insanlarına, oturum başkanlarına, sempozyumun düzenlenmesinde ve yürütülmesinde emeği geçenlere, katkıda bulunan sponsor firmalara, Batman Üniversitesi personeline, bizzat katılarak bizi onurlandıran herkese teşekkür ederiz. Düzenleme Kurulu Adına Doç. Dr. Ferhat KORKMAZ Dr. Öğr. Üyesi Abdullah MANAP
  • Öğe
    2.Uluslararası Batman Sempozyumu: Kültür, şehir, gelişme : Bildiri tam metin kitapçığı
    (Batman Üniversitesi Yayınevi, 2024-10-14) Korkmaz, Ferhat
    ÖN SÖZ Batman Üniversitesinin ev sahipliğinde Batman'ın il oluşunun 34. yıl dönümünde 16-17 Mayıs 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen “2.Uluslararası Batman Sempozyumu” Batman'ın metropol sınırlarını aşıp büyükşehir olması açısından önemli katkılar sağlamıştır. Batman Üniversitesinin kuruluşunun 17. yılında “Kültür, Şehir, Gelişim” temasıyla düzenlenen “2. Uluslararası Batman Sempozyumu”nun temel amacı, Batman'ın dününü, bugününü ve yarınını bilimsel olarak ele almak; bu sayede Batman'a ait köklü tarihi, coğrafi, sanatsal, bölgesel, ekonomik, dini, sosyal, kültürel ve folklorik değerleri ortaya çıkarmaktır. Bu çalışma ile Batman ili üzerine akademik çalışmalar yürüten bilim insanları arasında bilgi alışverişi sağlayarak iş birliği ve dayanışmayı artırmaktır. Batman Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “2. Uluslararası Batman Sempozyumu”nda arkeoloji, coğrafya, dil ve edebiyat, folklor, dini ve kültürel hayat, ekonomi, eğitim, kültür-sanat-edebiyat, meşhur şahsiyetler, tarih, toplumsal yapı, güncel sorunlar, demografi, turizm, şehir, biyoçeşitlilik, çevre, doğal zenginlikler/kaynaklar, enerji, madencilik, mühendislik, sanayi, tarım ve hayvancılık ana temaları ile düzenlenmiştir. “Özet Bildiri Kitapçığı”, farklı disiplinlerde çalışan bilim insanlarının katkısıyla ortaya konulan bildiri özetlerinden oluşup sosyal bilimler ile fen bilimleri alanları bağlamında tasnif edilmiştir. Yine ilgili ana disiplinlere ait bildiri özetleri kendi içinde alt alanlara göre gruplandırılarak sıralanmıştır. Sempozyumun düzenlenmesinde öncülük eden Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İdris Demir olmak üzere, düzenleme kurulu üyelerine, bilim kuruluna, çağrılı konuşmacılara, bildiri sunan bilim insanlarına, oturum başkanlarına, sempozyumun düzenlenmesinde ve yürütülmesinde emeği geçenlere, bizzat katılarak destek sunan herkese teşekkür ederiz. Düzenleme Kurulu Adına Prof. Dr. Ferhat KORKMAZ
  • Öğe
    Batman vizyon-2030 arama konferansı (tam metin kitap)
    (Batman Üniversitesi Yayınevi, 2022-06-15) Demir, İdris; Aydın, Hüseyin; Korkmaz, Ferhat
    ÖN SÖZ Kurulu bulundukları kentlerin evrensel bilgiye açılan kapısı olan üniversiteler, şehirlerin sosyal ve ekonomik kalkınmasına destek verir. Üniversiteler; yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, ticaret ve sanayi kuruluşları dâhil olmak üzere şehirde var olan çok sayıda kurum ve topluluklarla ilişki içindedirler. Batman Üniversitesi, yapılan bilimsel faaliyetler sayesinde ülkemizin, bölgemizin ve Batman’ın gelişimine katkı sunma arayışı içinde olmuştur. Bu arayış doğrultsusunda Batman Üniversitesi öncülüğünde 28 Haziran – 5 Temmuz 2021 tarihleri arasında “Batman Vizyon-2030 Arama Konferansı” gerçekleştirilmiştir. Bu konferans, en üst seviyede araştırma yapılan ve bilgi üretilen kurumlar olan üniversitelerin bulundukları kentlere sosyo-ekonomik açıdan canlılık kazandırması ve bu kentlerin gelişimine katkı sunması gerektiği inancıyla yapılmıştır. Kent paydaşlarının katkısının eş güdümlü olarak ortaya çıkmasını sağlamak, hedef odaklı olmasını temin etmek, kentin gelecek projeksiyonunu ortaya koymak, sorunlara ortak, akılcı ve kapsayıcı çözümler üretebilmek için Batman Üniversitesinin ev sahipliğinde; Batman’ın geleceğinde iddia ve söz sahibi olan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşları, özel sektör temsilcileri, akademisyen ve öğrencilerin değerli görüşleri doğrultusunda söz konusu konferansımız gerçekleştirilmiştir. Batman’ın bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde rekabet gücünü belirlemek ve bu gücü daha ileri taşımak amacıyla kentin bugünü ve geleceğinde iddia ve söz sahibi kamu/özel kurum ve kuruluşlar, akademisyenler ve öğrencilerinin de katıldığı toplantılar ile Batman’ın kısa, orta ve uzun dönemde sorunlarının tespiti ve bu sorunların giderilmesine yönelik çözüm önerileri ortaya konulmuştur. “Batman Vizyon-2030 Arama Konferansı”nda Batman’ın gelişiminde rol alan tüm paydaşlar bir araya getirilerek mevcut durumun analizi yapılmış, kentin gelişimine ilişkin sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri ile gelişime açık yönlerin tespitine yönelik çözüm yolları üretilmiştir. Batman’da enerji, petrol, sanayi, ticaret, tarım, hayvancılık, kentleşme, kalkınma, istihdam, işsizlik, eğitim, sağlık, kültür, turizm, kadın, aile, çocuk, sanat, sosyal yaşam, gençlik ve spor gibi pek çok konu başlığı enine boyuna ele alınıp değerlendirilmiştir. Batman Vizyon-2030 Arama Konferansı; Batman’ın gelişimindeki hedef ve stratejileri ortak akılla tasarlamak, kent vizyonu oluşturmak ve gerekli eylem planlarını belirlemek amacıyla Batman Valiliği, Batman Belediyesi, Batman Üniversitesi, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Batman Kent Konseyi Başkanlığı, İl Özel İdaresi, GAP İdaresi, DİKA, İl Sağlık Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı-Batman Müftülüğü, Kızılay Batman Şubesi, Batman Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Batman Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Batman Çevre ve Şehircilik İl Müdürü, Batman İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Batman İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Batman Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, Batman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Batman Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü, Batman Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Batman İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü, Batman KOSGEB İl Müdürlüğü, Batman Ziraat Odası, Batman Ticaret ve Sanayi Odası, Karayolları Bölge Müdürlüğü-Batman Şubesi, Batman S.Y.D. Vakfı Müdürlüğü, Batman Türk Telekom İl Müdürlüğü ve Batman Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü gibi çok sayıda kurumun katkısıyla gerçekleştirilmiştir. Batman iline ilişkin arama konferansında yapılan önermeler, sunumlar ve GZFT analizleri daha sonra Üniversitemiz akademisyenlerinden oluşan alt gruplarca kitap bölümü taslağı hâline getirilmiştir. Bir şehrin gelecek vizyonu açısından önemli olduğunu düşündüğümüz “Batman-2030 Vizyon Konferansı” ile Batman’ın gelişiminde rol alan tüm paydaşlar bir araya getirilerek mevcut durum analizi yapılmış, sorunlar ve çözüm önerileri ile gelişime açık yönlerin tespitine yönelik öneriler sunularak şehrin gelişim projeksiyonlarına katkı sunulmak istenmiştir. “Batman-2030 Vizyon Konferansı” ile Batman Üniversitesinin şehrin gelecekteki gelişimindeki katkılarını ortak akılla tasarlamak, vizyonunu oluşturmak, stratejileri ve bunun için gerekli eylem planlarını belirlemek üzere gerçekleştirilmiştir. Konferans kapsamında yapılan sunumlardan sonra moderatör tarafından katılımcılara sorunlar, bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri, yaratılabilecek fırsatlar, güçlü ve zayıf yönler, alınabilecek tedbirler konularında 5-10 dakika söz hakkı verilmiştir. Moderatörler, panelleri çevrim içi olarak yönetmiş olup konuşmacıları tanıttıktan sonra onlara söz hakkı vermiştir. Moderatör ve rapotörler, sunumlar ve grup toplantıları sırasında notlar alarak katılımcılara Batman ilinin ilgili oturum başlığındaki sorunları, bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri, yaratılabilecek olan fırsatları, güçlü ve zayıf yönleri, alınabilecek tedbirler konularında görüş bildirmeleri için çeşitli sorular yöneltmişlerdir. “Batman Vizyon-2030 Arama Konferansı” kapsamında hazırlanan bu kitap, yayına pek çok araştırmacının emeğiyle hazırlanmıştır. Oturumlarda dile getirilen hususlar, ilgili bölüm yazarları tarafından belli bir plan çerçevesi içinde yazıya aktarılmaya çalışılmıştır. Konferans oturumları sona erdikten sonra ilgili bölüm moderatör, raportörler ve bölüm yazarlarınca konferans sırasında alınan notlar ve videolardaki metin çözümlemelerinden sonra yazıya aktarılmıştır. Bu açıdan çevrim içi konferans görüntüleri ilgililerce tekrar izlenmiş, yapılan sunum ile hazırlanan dokümanlar incelenip derlenmiş ve ilgili bölüm yazılmıştır. Bu amaçla katılım sağlayan bütün katılımcılardan varsa hazırladıkları sunum, doküman, konuşmalar talep edilerek değerlendirilmiş ve bu doğrultuda konuşmacılara ait tanıtıcı bilgilere yer verilmiştir. Şüphesiz ki dile getirilen bütün fikirler değerlidir; ancak öne sürülen düşüncelerin belli bir sistematik ve plan dâhilinde yazıya geçirilebilmesi için belli hususlar veya sınırlandırmaların göz önünde tutulması elzem olmuştur. Bu açıdan katılımcılar tarafından altı çizilen ve fikir birliğine varılan hususların öne çıkarılmasının daha faydalı olacağı düşünülmüştür. “Batman Vizyon 2030 Arama Konferansı”nın oturumlarında katılımcılar birçok önemli noktaya değinmiş olup katılımcı görüşleri rapor içinde vurgulanmıştır. Oturum sürelerinin uzun olmasından ötürü rapordaki söz konusu bu temalara ilişkin katılımcıların kimi görüşlerine yer verilmeye çalışılmıştır. Her bölümün ilk kısmında, kuramsal ve kavramsal değerlendirmeler yapılmış, ikinci bölümde çalışmanın ana gövdesini teşkil eden konferans katılımcılarının görüş ve önerileri aktarılarak öne çıkan hususlar ortaya konulmuştur. Üçüncü bölümde SWOT analizi yöntemi ile Batman ilinin ilgili konu bağlamında içsel ve dışsal analizi yapılarak Batman’ın ilgili sahadaki güçlü yönleri/zayıf yönleri, fırsatları/tehditleri ortaya konulmuştur. Konferans katılımcılarının söylediklerinin tümü tematik olarak metne yansıtılmıştır. “Katılımcılardan Notlar” başlığında ise konferans oturumlarında söylenenlerden hareketle yalnızca kısa not/özetlere yer verilebilmiştir. Birçok önemli noktaya değinen katılımcıların söylediklerinin tümünün bölümlerde bütünlük içerisinde verilmesinin mümkün olmaması ve istenen çıktıların açık olarak kitaba yansıtılamayacağı kaygısı nedeniyle seçilen konuşmalar kısa tutulmaya çalışılmıştır. Genel sonuç bölümünde ise nihai değerlendirmelerle birlikte bölümlerin sonuç kısmında dile getirilmiştir. getirilen hususlar derlenip sonuç olarak aktarılmıştır. Konferans neticesinde pek çok paydaşın görüş, katkı ve önerileri doğrultusunda hazırlanan bu “ortak akıl” kitabının Batman’a, bölgemize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ederiz. Prof. Dr. İdris DEMIR Prof. Dr. Hüseyin AYDIN Doç.Dr. Ferhat KORKMAZ
  • Öğe
    Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın romanlarında mahalle hayatı
    (Kitabevi Yayınları, 2014) Duran Oto, Elif; Taştan, Zeki
    Sanatçılar toplum hafızasına yapıtlarıyla katkı sunarken biz okurlara bazen yaşadıkları, yazdıkları kentleri de miras bırakırlar. Dostoyevski’nin Petersburg’u, Kafka’nın Prag’ı, Marcel Proust’un Paris’i, Paul Auster’ın New York’u bıraktığı gibi… Gittikçe birbirine benzeyen kentler arasında İstanbul da kimsenin yadsıyamayacağı kültürel birikimi, muazzam tarihi ve bütün ihtişamıyla sanat eserlerinde yaşamaya devam ediyor. Sayısı kırk bire ulaşan romanlarıyla Hüseyin Rahmi Gürpınar da İstanbul âşığı sanatçılardan bir diğeri. Bütün romanlarında İstanbul’u merkeze almasını da başka türlü yorumlamak mümkün değil. Üstelik o, okura yalnızca bir şehir manzarası sunmaz. Okuru, 19. Yüzyılın sonlarından 20. Yüzyılın ilk yarısına uzanan bir zaman diliminde kentin sokaklarında adım adım gezdirir. Yazarla bir mahalle çeşmesinde buluşur, bir mahalle kahvesinde dinlenir, mahalleli kadınlarla camdan cama konuşur, mahalle mezarlıklarından geçip bütün bir şehrin dokusunu teneffüs edersiniz. Elinizdeki kitap aracılığıyla toplumumuzun büyük dönüşümler yaşadığı bir dönemde sosyal hayatımızın önemli bir alanı olan “mahalle”yi ve mahalle yaşantısını, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın realist ve samimi üslubundan alıntılar ve önemli tespitler eşliğinde bir arada bulma fırsatı elde edeceksiniz.
  • Öğe
    Klasik Türk Edebiyatında manzum fıkıh eserleri ve Ceceli Müftü İbrahim Efendi’nin Şafî adlı eseri (inceleme-metin)
    (Efe Akademi Yayınevi, 2021-02-05) Süslü, Zahir; Ün, Cumhur
    Çalışmanın ana konusu, Ceceli Müftü İbrahim Efendi‟nin “Şâfî” adlı eserinin incelemesidir. Çalışmanın Giriş kısmında fıkıh ilminin tanımı, kapsamı, kaynakları, önemli görülen fıkıh eserleri ile klasik Türk edebiyatı dönemi içerisinde Arapça ve Farsça olarak yazılan manzum fıkıh eserleri hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde, klasik Türk edebiyatı dönemi içerisinde Türkçe yazılan manzum fıkıh eserleri tespit edilip ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. İkinci bölümde, tanıtılan Türkçe manzum fıkıh eserlerinin kaynakları tespit edilmiştir. Üçüncü bölümde Ceceli Müftü İbrahim Efendi‟nin hayatı hakkında bilgi verilmiştir. Dördüncü bölümde Ceceli Müftü İbrahim Efendi‟nin “Şâfî” isimli eserinin incelemesi yapılmıştır. Beşinci bölümde “Şâfî” isimli eseri, altı nüsha üzerinden karşılaştırma yapılarak transkribe edilmiştir. Sonuç kısmında çalışmada varılan tespitler belirtilmiştir.
  • Öğe
    Bireyselden toplumsala lirik salınımlar: Necat Çavuş şiirinde poetik söylemin bileşenleri
    (Mevsimler Kitap, 2020) Karadeniz, Mustafa
    Türk şiirinde 1980 sonrası kuşağa mensup olan ve İslami hassasiyetler temelinde bir tavır geliştiren Necat Çavuş, şiirinin yanı sıra diğer edebi türlerde de eser vermiştir. Deneme, eleştiri ve hikâyelerinde dikkat çeken başlıca husus, Çavuş'un nesir sahasında da şair kimliğiyle temayüz etmesidir. Bu husus, elinizdeki kitapta yer alan çalışmaların çıkış noktalarından biridir. Kitaptaki çalışmalar, Necat Çavuş'u tüm yönleriyle tanıtma iddiasında olmadığı gibi böyle bir niyetle de bir araya getirilmemiştir. Kitabı oluşturan dokuz çalışma, Çavuş'un edebi şahsiyetinin çeşitli yönlerine odaklanır ve bu bakımdan şairi farklı edebi faaliyetleriyle tanımayı hedefler. Çalışmaların altısı Çavuş'un şiirine dair incelemelerden oluşur, geri kalanıysa Çavuş'un hikâyeleri, diğer mensur çalışmaları ve bir sadeleştirme çalışmasını konu edinir.
  • Öğe
    Gün Doğmayınca!: Ercüment Ekrem Talu
    (Sonçağ Akademi, 2021) Karadeniz, Mustafa
  • Öğe
    Ben bir ara - Cemal Süreya şiirinde poetik sadakat
    (Kriter Yayınevi, 2021) Karadeniz, Mustafa
    Şiirin bir "kişilik" sorunu olduğunu belirten, bireysel bir poetika kurma kaygısı içinde olan İkinci Yeni şairlerinin poetik çabalarını, onların kendinden menkul fikirleri ve şiirleri ekseninde incelemek, İkinci Yeni ve poetika konuları bakımından özgün ve yeni yaklaşımlara kapı aralayabilir. Elinizdeki kitap, İkinci Yeni şiirinin "kurucu bilinci" olarak değerlendirilen Cemal Süreya'nın poetikasıyla şiirleri arasındaki mütekabiliyet ilişkisini "poetik sadakat" kavramsallaştırması temelinde incelemeyi konu edinir. Çalışmada, Cemal Süreya'nın şiirlerinde kendi poetik görüşlerine ne ölçüde bağlı kaldığına ilişkin birtakım yorum ve değerlendirmelerden hareketle poetikasına sadakatinin düzeyi ve şiir estetiğinin temellerinin ortaya konması amaçlanmıştır. "Poetik sadakat" kavramsallaştırması ekseninde yapılan simetrik bir okuma, Süreya'nın modernist bir şiir estetiği kurabilmek konusunda kararlı ve tutarlı bir şekilde hareket ettiğini enikonu görebilme imkânı sunar.
  • Öğe
    Müebbet Krizalit: Özcan Ergüder'in öykücülüğü
    (Sonçağ Akademi, 2021) Karadeniz, Mustafa
  • Öğe
    Cümle bilgisi
    (Sınırsız Kitap yayıncılık, 2015) Bozkurt, Kenan
  • Öğe
    Ali Nihad Tarlan
    (Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2019) Bozkurt, Kenan
    Dağıstan'dan Erzurum'a göçmüş bir aileden olup 1898 yılında İstanbul'da doğar. Babası üçüncü ordu muhasipliğinden emekli Mehmed Nazif Beydir. Babasından ilk eğitimini alır, ondan Farsça Gülistan ve Bostan'ı okur (Tarlan, 1995:1).Babasının görevinden dolayı Manastır ve Selanik'te kalır, eğitimini burada sürdürür. İstanbul'a ailesinin dönüşü üzerine Vefa İdadisi'ne devam eder. Burada Fransızca öğrenir, Fars edebiyatına yönelir. Askerliğini Dördüncü Sahra Topçu Şubesi ile Şube-i Mahsusa'da Osmanlı Kanunlarını Farsçaya tercüme göreviyle tamamlar. Darülfünun'un Fransızca ve Farsça bölümlerini, 1920 yılında da Edebiyat Fakültesi'ni bitirir. 6 Nisan 1919'da Gazi Osman Paşa İdadisi'ne Fransızca öğretmeni olarak tayin edilir. Bu görevden sonra birçok Türk ve azınlık okulunda Farsça, Fransızca, edebiyat ve Türkçe öğretmenliği yapar. 20 Ağustos1933 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne metinler şerhi doçenti olur. 1 Ağustos1941'de profesörlüğe yükselir. 1 Ağustos 1972'de emekliye ayrılır. 30 Eylül1978'de vefat eder. Cenazesi, İçerenköy Kabristanı'na defnedilir. Tarlan, metin şerhi, metin neşri, biyografi eserleri, edebî, dînî, içtimaî vb. konulardaki yazılar, tercüme ve telif çok sayıda eser kaleme almış önemli bir ilim adamı olmakla beraber şiirler de kaleme almıştır. Şiir yazmaya küçük yaşta başlayan Tarlan, edebiyatın değişim ve dönüşüm sürecine paralel olarak Servet-i Fünûn üslûbunda soneler, divan tarzında Türkçe ve Farsça gazeller, âşık ve tekke edebiyatı vadisinde koşma ve nefesler, Millî Edebiyat cereyanının etkisinde manzumeler, serbest vezinde şiirlerle devam etmiştir (Kut, 2011:109) Bu şiirlerinde değişik akımların etkisinde kalmıştır. Tarlan'ın şairliğinin önemli bir yönü de tarih düşürmesidir (Çelebioğlu, 1989:20-21). Tarlan, edebi gayeyle yazdığı şiir ve nesirleri Güneş Yaprak, Kuğular adlı eserlerinde toplamıştır (Erdoğan2018:695).
  • Öğe
    Şevket ( Mehmed)
    (Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2019) Bozkurt, Kenan
    Şiirlerinde Şevket mahlasını kullanan şâirin asıl adı Mehmed olup 1278/1861-62 yılında Urfa’da doğmuştur. Neccâr-zâde ailesinden olup babası Eyüp Ağa’dır. İlk eğitimini kendisi de şair olan ağabeyi Hikmet’in yanında almaya başlamış ve Şevket mahlasını da ağabeyi vermiştir. Daha sonra eğitimine Hasan Paşa ve Halîlü’r-Rahmân Medreselerinde devam etmiştir. Şair, Abbâs Vâsık Efendi, Halil Hoca ve Hacı Mustafa Hâfız gibi dönemin ileri gelen hocalarından Arapça ve diğer İslâmî ilimleri öğrenmiştir (Alpay, 1986:2017). Kaynaklarda hiç evlenmediği, Hasan Paşa ve Mevlid-i Halil Câmilerinde edebiyat dersi verdiği, buralarda vakit geçirmekten, dost meclislerinde şiir okumaktan zevk aldığı, derviş-meşrep biri olduğundan bahsedilir. Şair, 1337/1918-19 yılında Urfa’da çok sevdiği Dergah’ta vefat etmiştir. Harrankapı Mezarlığı’na defnedilmiştir (Karahan, 1991:9-24). Kaynaklarda 300 kadar şiiri olduğu aktarılsa da günümüze 170 şiiri gelmiştir. Şairin Divan, Kuru Kafa ve Molla Ömer Dağı adlı bilinen üç eseri vardır. Kuru Kafa adlı eseri manzum ve mensur karışık olup 55 sayfadan ibaret küçük bir eserdir. Şiirleri A. Karahan tarafından yayınlanmıştır. Şevket, 19. Asırda klasik şiir zevkini taşrada devam ettiren şairlerdendir. Dönemine göre üslup bakımından başarılı bir şair olup şiirlerinde aldığı eğitimin etkisiyle de edebiyata dair unsurları başarıyla kullanır. Şiirlerinde dinî konulara ağırlık vermiş, Klasik şiirde yer alan dinî şahsiyetler hakkında şiirler kaleme almıştır. Hz. Hüseyin İçin yazdığı mersiyesi duygu yönü ağır basan bir şiirdir. Sade bir dil kullanmış olsa da Arapça ve Farsçanın da etkileri görülür (Karahan, 1991:9-24).
  • Öğe
    Şefaat kavramı ve Pir Muhyiddinin Şefaat - Namesi
    (Gece Kitaplığı, 2020) Bozkurt, Kenan
    Hz. Peygamber’e atfedilen meşhur “Şefaat Hadisi”nin kaynaklık ettiği Pîr Muhyiddîn’in Şefâ’at-nâme’si, klasik Türk edebiyatının bu türde yazılmış önemli eserlerindendir. İki bölüm halinde tertip edilen eser, 2570 beyitten oluşmaktadır. Birinci bölümde ölüm, ölüm sonrası bedenin aldığı haller, kabir azabı, ahiret hayatı ve cehennem ikinci bölümde ise ahirette Hz. Peygamber, dört halife ve ehl-i beytin yapacağına inanılan şefaat konusu işlenmektedir. Eser, halkta dini duyguların gelişimini sağlamak, hayatın geçiciliği karşısında diğer dünyanın ebediliğini vurgulamak, insanların işleyeceği günahlardan dolayı düşeceği durumu gözler önüne sermek ve bu yolla da kurtuluşun yolunu insanlara göstermek amacıyla Arapçadan tercüme edilmiş dinî-tasavvufî bir eserdir. Bu yönüyle Muhammediyye, Vesiletü’n-Necât, Battal-nâme, Maktel-i Hüseyn gibi geniş halk kitlelerine meclislerde okunmak gayesiyle yazılmıştır. Kurmaca metin niteliği taşıyan eserde şefaat olgusu, Ehl-i sünnet ve Şiâ âlimlerinin şefaate dair görüşlerinden hareketle izah edilmiştir. Ancak şair, şefaati ele alırken Anadolu insanının şefaate bakışını da eserine aksettirmekten çekinmemiş; Anadolu insanının Hz. Peygamber’e bakışını, onun şefaatçi oluşunu, onun şefaatine nail olmak için yapılması gerekenleri eserinin kurgusu içinde vermiştir. Bu yönüyle eser, Anadolu coğrafyasının İslam algısını, Hz. Peygamber’e bakışını ve kültürel yapısını içermesi bakımından önemli bir kaynaktır.
  • Öğe
    Sözün silaha dönüşümü: klasik şiirde hiciv
    (Gece Kitaplığı, 2020-06) Bozkurt, Kenan
    Filoloji alanında özgün araştırma ve derleme türünden çalışmaların yer aldığı bu kitapta, birbirinden bağımsız olarak çok değerli bölümler yer almaktadır. Gece Kitaplığı Yayınevi tarafından 2020 Mart ayı içerisinde ilk kısmı yayımlanan ve aynı zamanda alanında temel eser olma iddiasını da barındıran kitabın ikinci kısmı büyük bir emek ve titizlikle ortaya çıktı. Kitapta yer alan tüm bilgi ve belgelerin akademisyen, araştırmacı, öğrenci ve ilgili tüm okuyucuya yeni yaklaşım ve fikirlerle farklı bakış açıları kazandırması dileğiyle..
  • Öğe
    Züleyha
    (İSAM - İslam Araştırmaları Merkezi, 2013) Öztürk, Zehra
    Kur’an’da Yûsuf sûresinde Mısır azizinin eşi ve Yûsuf’a âşık olan kadın olarak yer almasına rağmen Züleyhâ’nın (Zelîhâ) adı geçmez. Tevrat’ta da Mısır azizinden Potifar adıyla söz edilirken eşinin adı verilmez, sadece İslâm sonrası bir yahudi literatüründe (Yashar wa-Yesheb) Züleyha diye anılır. Potifar Arapça kaynaklara Itfir, Kıtfîr, Katîfir, Kutayfer şeklinde intikal etmiş, karısından Zelîha/Züleyha veya Râil/Raîlâ adıyla bahsedilmiş, özellikle Farsça ve Türkçe mesnevilerde ise Zelîha ismi daha yaygın biçimde kullanılmıştır. Bazı mesnevilerde bu ismin Zilha, Zelhâ olarak harekelendiği görülmektedir. Yûsuf sûresinde Züleyha’ya dair şu bilgiler verilir: Yûsuf köle olarak Mısır’da satıldığında çocuğu olmayan hükümdarın veziri (aziz) onu alır ve karısına çocuğu evlât edinmek istediğini ve ona iyi bakmasını söyler. Yûsuf erginliğe ulaşınca Züleyha güzelliğinden dolayı ona göz koyar ve onu elde etmek için çareler arar. Bir gün kapıları kapatarak Yûsuf’u mahremine davet eder. Ancak Yûsuf efendisine ihanet edemeyeceğini söyleyerek ondan kaçar ve kapıya doğru koşar, Yûsuf’a yetişen kadın onu arkasından yakalarsa da gömleği yırtılan Yûsuf bu sayede Züleyha’nın elinden kurtulur. Tam o sırada kapıda azizle karşılaştıklarında Züleyha, Yûsuf’un kendisine saldırdığını ileri sürer. Ancak Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtılmış olması kadının haksızlığını ortaya çıkarır. Diğer taraftan şehrin ileri gelenlerinin hanımları azizin karısının kölesinden murat almak istediği yolunda dedikodu yaparlar. Züleyha da onları evine çağırıp önlerine meyve koyar, ellerine de birer bıçak verir; kadınlar bıçakla meyveleri soyarken Yûsuf’u karşılarına çıkarır. Yûsuf’u gören kadınlar güzelliği karşısında şaşırır ve bıçakla ellerini keserler. Azizin karısı da, “Benim murat almak isteyip karşılık bulamadığım işte bu hârikulâde gençtir diyerek kendini savunur. Buna rağmen Yûsuf dedikoduları önlemek amacıyla zindana atılır. Zindanda iken Mısır hükümdarının gördüğü bir rüyayı tabir etmesi için saraya çağrılınca ellerini kesen kadınlar suçsuzluğunu açıklığa kavuşturmadıkça zindandan çıkmayacağını söyler. Hükümdarın huzuruna getirilen kadınlar Yûsuf’un suçsuz olduğunu bildirirler; azizin karısı da kendisinin ondan murat almak istediğini, ancak bunu kabul etmediğini söyler. Bu olaylar tefsir kitapları ile peygamber kıssalarında daha geniş biçimde ele alınmış, bu anlatımlarda genellikle İsrâiliyat’tan faydalanılmış ve sanatkârlarca süslenmiştir. Yûsuf kıssası çevresinde oluşturulan hikâyeler daha sonra yahudi folkloruna da girmiştir. Yûsuf peygamberin hayatı müslüman milletlerin edebiyatlarında sıkça ele alınmıştır. Onun hikâyesi genişletilip yer yer diğer hikâyelerle zenginleştirilerek âdeta bir destan haline getirilmiş, meclislerde anlatılmış, şairler tarafından müstakil eserler kaleme alınmıştır. Züleyha’nın edebiyatta işlenen kimliğiyle tarihî kimliği birbirinden farklıdır. Dinî kaynaklarda kendisinden fazla bahsedilmez, hatta ismi bile anılmaz. Bazı eserlerde azizin karısı ve kötü niyetli bir kadın olarak tanıtılır. Hz. Yûsuf’u konu alan hikâyelerde ise kendisinden söz edilerek yaptıklarından dolayı âdeta mâzur görülmüş, sevdiğine kavuşmak için her şeyi göze alan bir âşık kimliğiyle takdim edilmiştir. Nitekim çok güzel olan ve nazla büyütülen Züleyha daha Mağrib Hükümdarı Taymus’un kızı iken rüyasında Yûsuf’u görerek ona âşık olur. Yûsuf rüyada kendisinin Mısır azizi olduğunu, ileride evleneceklerini, bu sebeple hiçbir erkeği kabul etmeyip kendisini beklemesini söyler; evlenecek çağa geldiğinde Züleyha rüyası sebebiyle hiç görmediği Mısır aziziyle evlenir. Fakat karşısına rüyada gördüğü kişi değil Kıtfîr çıkar. Yıllar sonra Kıtfîr, Yûsuf’u köle olarak eve getirince Züleyha onun rüyada gördüğü genç olduğunu anlayarak ona kavuşmanın yollarını arar. Bir başka anlatıma göre Züleyha, Yûsuf zindana atıldıktan sonra yaptıklarına pişman olur. Yûsuf zindandan çıkıp Mısır’da önemli mevkilere geldikten ve aziz öldükten sonra Züleyha tamamen gözden düşer, servetini kaybederek bir kulübede yaşamaya başlar. Zaman içinde yaşlanıp gözleri kör olur, ayrıca puta tapmaktan vazgeçip hidayete erer. Yûsuf bir gün atıyla saraya dönerken Züleyha onun yoluna çıkar ve tekrar karşılaşmış olurlar. Züleyha Yûsuf’tan kendisi için dua etmesini ister, Yûsuf’un duasıyla gençleşip gözleri açılınca Yûsuf onunla evlenir. Daha önce evlenmiş olmasına rağmen Yûsuf Züleyha’nın bâkire olduğunu anlar; böylece Züleyha’nın da rüyasında gördüğü Yûsuf’a verdiği sözü tutmuş olduğu anlaşılır. Züleyha’nın Yûsuf’tan Efraîm ve Mîşâ adlı iki oğlu ile Rahmet adlı bir kızı dünyaya gelir. Züleyha, Yûsuf ile evlendikten sonra kendini tamamen ibadete verir, bu defa Yûsuf ona yöneldiği halde Züleyha kaçar. Hatta bir seferinde kaçarken eteği arkadan yırtılarak Yûsuf’un elinde kalır, Züleyha da ona, “Bu öncekinin karşılığıdır” der. Yûsuf, Züleyha için bir ibadethâne yaptırır ve Züleyha ömrünü ibadetle geçirir. Konuyu işleyen mesnevilerde, özellikle Abdurrahman-ı Câmî’nin Farsça eserinde ve Türkçe yazılmış “Yûsuf ve Züleyha” kıssalarından Şeyyad Hamza, Hamdullah Hamdi, Kemalpaşazâde ve Taşlıcalı Yahyâ Bey’in eserlerinde Züleyha’ya geniş yer verilmiş, hikâye âdeta Züleyha’nın Yûsuf’a olan aşkı üzerine kurulmuştur (bk. YÛSUF ve ZÜLEYHÂ). Divan edebiyatında mesneviler dışında gazellerde de Züleyha kıssası mazmun olarak yer almış, teşbih ve telmihlerle ondan bahsedilmiştir. Züleyha’nın aşkı, rüyaları, güzelliği, hilekârlığı, Yûsuf’u zindana attırması, Yûsuf’un eteğinin yırtılması gibi olaylar birer mazmun halinde çeşitli bağlantılarla şiirlere girmiştir. Fuzûlî’nin, “San Züleyhâ halvetidir gonce-i der-beste kim / Çıktı ondan dâmen-i çâk ile Yûsuf-vâr gül”; Bâkî’nin, “Gülün pirâhen-i Yûsuf gibi dâ-mânı çâk olmuş / Nesîm-i perde-dâr kıldı meger mekr-i Zelîhâ’yı”; Zâtî’nin, “Dôstum onun Zelîha-yı fenâ ardıncadur / Yûsuf-ı hüsnün kalır sanma ki dâmânı dürüst”; Nef‘î’nin, “Züleyhâ tâ ebed nevmîd olurdu zevk-i vuslattan / Bu istiğnâ vü bu nâzı göreydi düşte Yûsuf ger”; Nâilî’nin, “Biziz ol âşık-ı kullâb-nazar kim dilesek / Yûsuf’u dest-be-dâmân-ı Züleyhâ ederiz” beyitleri bunlara örnek verilebilir. Bursalı Ahmed Paşa’nın, “Yâ felek Mısr’ında sultân oldu bir Yûsuf-cemâl / Yâ Züleyhâ’dır tutar nâ-renc-i zer-peyker güneş” beyti, Yûsuf’un güzelliğini gören kadınların şaşkınlıkla ellerini kesmeleri hadisesiyle ilgilidir. İzzet Molla’nın, “Bin şîvesi vardır bu Züleyhâ-yı cihânın / Ey Yûsuf-ı hüsn eyleme zindânı ferâmûş” beyti de Yûsuf-zindan ilişkisi bağlamında yazılmıştır. Seyyid Vehbî’nin, “Kaçırdı Yûsuf-ı savmı Züleyhâ-yı felek şimdi / Hilâl-i îd sanma elde kaldı tarf-ı dâmânı” beyti ise konunun bir bayramiyyede ele alınışına güzel bir örnektir.
  • Öğe
    Üniversiteler için Türk Dili ve Anlatım
    (Sınırsız Kitap yayıncılık, 2015) Korkmaz, Ferhat; Zariç, Mahfuz; Öztürk, Zehra; Duran Oto, Elif; Karadeniz, Mustafa
  • Öğe
    Hanımlara mahsus gazete
    (İSAM - İslam Araştırmaları Merkezi, 2016) Öztürk, Zehra
    19 Ağustos 1311 (31 Ağustos 1895) tarihli ilk sayısında derginin sahibi İbnülhakkı Mehmed Tâhir Efendi, “Tahdîs-i Ni‘met-Ta‘yîn-i Meslek” başlığı altında yayın politikalarını “okuyup yazmayı seven, eğitimli, dindar, iyi ahlâk sahibi, iyi eş ve iyi anne özelliklerine sahip Osmanlı müslüman hanımı yetiştirmek” diye açıklamıştır. Bu amaçla kemâl-i edeb ve iffet dairesinde yazılmak şartıyla kadınlara mahsus her türlü ahval, faydalı makaleler ve günlük havâdisler neşredilecektir. Derginin gelirinden yüzde beşinin kimsesiz gelinlik kızlara çeyiz parası olarak verileceği ifade edilmiştir. Önceleri haftada iki defa, 202. sayıdan itibaren bir defa sekiz ile on iki sayfa olarak çıkan dergi 1895-1908 yılları arasında kesintisiz devam ederek 624 sayı neşredilmiştir. Hanımlara Mahsus Gazete’de Fatma Şâdiye Hanım “müdîre”, Nigâr bint Osman başyazar olarak görünmektedir. 1904-1908 arasında Ziya Şakir dergi müdürlüğünü üstlenmiştir. Yazar kadrosunda Fatma Aliye ve Emine Semiye (Ahmed Cevdet Paşa’nın kızları), Zeyneb (Ahmed Cevdet Paşa’nın torunu), Leylâ (Saz), Fatma Makbule Leman, Ayşe Sıdıka, Hamiyet Zehra, Gülistan İsmet, Keçecizâde (Elif) İkbal, Münire, Nedime, Zekiye, Rânâ bint Saffet, Hatice Aliye, Fatma Fahrünnisa (Ahmed Vefik Paşa’nın torunu), Hâlide bint Edib (Halide Adıvar), Güzide Sabri (Aygün) gibi hanımlar yanında İbnülhakkı Mehmed Tâhir, Ahmed Midhat Efendi, Ahmed Râsim, Avanzade Mehmed Süleyman, Nazikîzâde Mehmed Hilmi, Mustafa Âsım, Fâik Sabri, Ali Muzaffer, Ziya Şakir gibi erkekler de yer almaktadır. Ayrıca “Aile Hekimi”, “Bir Muallime”, “Bir Köylü Kadını”, “Çingene Kızı”, “Satılmış” gibi takma adlar kullanan yazarlar ve kadın kimliğiyle yazan erkek yazarlar da mevcuttur. Ahmed Râsim “(Elif) Râsime, Leylâ Feride”, Hüseyin Remzi “Hoca Hanım” takma adlarını kullanmıştır. 1904-1908 yıllarında çıkan sayılarda imzasız yazılar çoğunluktadır. Dergide resmî yazılar, duyurular, haberler dışında makale, mektup, roman, hikâye, şiir gibi edebî türlere, eleştirilere ve yabancı yazarlardan tercümelere yer verilmiştir. Makalelerde kadınların eğitimi ve kız çocuklarının okutulması konusu sıkça işlenmektedir. Ayrıca sağlık, din, evlilik ve aile hayatı, çocuk yetiştirme, ailede terbiye, ev idaresi, giyim kuşam, güzellik, fen bilimleri, güzel sanatlar, bulmaca, müzik gibi hususlar dergide yer almaktadır. Okuyucu mektupları da burada önemli bir yer tutmuştur, dolayısıyla derginin çok sayıda okuyucusunun olduğu anlaşılmaktadır. Sadece İstanbul ve diğer Osmanlı topraklarından değil Fransa ve Kafkasya’dan da okuyucu mektupları gelmiştir. 1896’da çıkan 64. sayıda Hayriye Mağmûme’nin Tiflis’ten yolladığı “Büyük İftihar” başlıklı mektupla 1901 yılına ait 114/316 sayılı dergide “Avrupa’da Hanımlara Mahsus Gazete” başlıklı bir haber-yazı mevcuttur. Derginin genellikle moda, biçki dikiş, nakış, elbise ve işleme örnekleri, bilmece gibi konuları içeren “Hanımlara Mahsus Gazete’nin İlâvesi” ve “Kısm-ı Musavver” gibi adlarla çıkmış bol resimli ekleri de vardır. Bunun dışında uzunca bir süre “Hanım Kızlara Mahsus Nüsha” adıyla ayrı bir ek yayımlanmış, dergide zaman zaman “Çocuklara Mahsus Gazete”, “Çocuklara Mahsus Resimli Hikâye” gibi bölümlere yer verilmiş, “Hanımlara Mahsus Gazete Kütüphanesi” başlığı altında çeşitli kitaplar tanıtılmıştır. Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilen eserlerin bir kısmı kendi matbaasında basılarak kitap halinde çıkmış, dergide bunlara dair “Matbaamızda Tab‘ Olunarak Satılmakta Bulunan Kitaplar” başlığı altında bilgi verilmiştir. Hanımlara Mahsus Gazete hayır işleriyle ilgili faaliyetlere de katılmış, bunlarla ilgili organizasyonlarda yer almıştır. Kimsesiz gelinlik kızlara, öksüz ve yetimlere, yaralı askerlere ve asker ailelerine, şehid yetimlerine yardım konusunda komisyonlar kurulmuş, sergiler düzenlenmiştir. Hanımlara Mahsus Gazete’nin yöneticileri devletten teşvik ve taltif görmüştür. Arşivdeki bir belgeye göre, padişahın İslâm kadınını ilerletmek için açtığı yol sayesinde pek çok müslüman kadının bu gazetede yazısı çıkmış, böylece İslâm hanımlarının ne kadar ilerlemiş olduğu Batı milletlerince de görülmüştür. Bunun derginin başyazarı Nigâr Hanım’la müdürü Şâdiye Hanım sayesinde başarıldığı bilinmektedir. Dergide yazısı çıkan kadınlara Şefkat nişanı verildiği gibi Nigâr Hanım ve Şâdiye Hanım’a da İslâm kadınlarının ilim tahsiline ve eğitimine katkılarından dolayı 4 Kasım 1897’de üçüncü rütbeden Şefkat nişanı verilmiştir (BA, İ.TAL., nr. 123/30, 1315/C-30). Diğer bir belgeye göre şehid evlâtlarına ve yaralı askerlere yardım sergisinde yardım toplama ve eşya satışı konusunda yayımladıkları makaleler takdire şayan görülerek Nigâr Hanım ile Şâdiye Hanım’ın Şefkat nişanları ikinciye tebdil edilmiştir (BA, İ.TAL., nr. 161/43, 1316/Ş.-43). II. Abdülhamid döneminde en canlı neşriyatını yapmış olan dergi yayımlanmasında maddî sıkıntılarla karşılaştığında devletten yardım almıştır. Nitekim böyle bir durumda iken derginin sahibi Mehmed Bey’in dilekçesi üzerine 8 Ekim 1905’te tahsisattan bir miktar para gönderilmesine karar verilmiştir (BA, DH.MKT. 1014/47, 1323.Ş). Derginin II. Meşrutiyet’ten sonra eski canlılığı kalmamış, sadece bir resimli kadın dergisi hüviyetine bürünmüş ve ardından yayın hayatına son verilmiştir. Hanımlara Mahsus Gazete, 1910 yılında Selânik İttihat ve Terakkî Cemiyeti’ne dayalı olarak kurulan Teâlî-i Vatan Osmanlı Hanımlar Cemiyeti’nin yayın organı şeklinde yeniden yayımlanmıştır. Meşrutiyet’in başlangıç yıllarının en güçlü kadın örgütü olan bu cemiyet 17 Kasım 1909’da Selânik’te kurulmuş ve kısa sürede İstanbul’da da teşkilâtlanmıştır. Hanımlara Mahsus Gazete böylece yayın hayatına elli sayı kadar devam etmiştir. İmtiyaz sahibi yine İbnülhakkı Mehmed Tâhir, müdürü de Fatma Şâdiye Hanım’dır. Esas dergi nüshalarının İstanbul’da bulunduğu kütüphaneler Hasan Duman’ın Arap Harfli Süreli Yayınlar Toplu Kataloğu 1828-1928 adlı kitabında kaydedilmiştir. Dergide yayımlanmış yazıların ve yazarlarının adları İstanbul Kütüphanelerindeki Eski Harfli Türkçe Kadın Dergileri Bibliyografyası’nda toplu halde yer almaktadır. Hanımlara Mahsus Gazete’yle ilgili olarak üniversitelerde şu tezler hazırlanmıştır: M. Fetih Yanardağ, Hanımlara Mahsus Gazete Üzerine Bir Araştırma (1995, yüksek lisans tezi, Dicle Üniversitesi); Elizabeth Brown Frierson, Unimagined Communities. State, Press and Gender in the Hamidian Era (1996, Ph.D. Dissertation, Princeton University); Hale Gürbüz, Hanımlara Mahsus Gazete (2001, yüksek lisans tezi, Erzurum Atatürk Üniversitesi); Arzu Şeyda, Hanımlara Mahsus Gazete (101-200) (Tahlilî Fihrist, İnceleme, Seçilmiş Metinler) (2003, yüksek lisans tezi, Erzurum Atatürk Üniversitesi); Aybala Arı, Hanımlara Mahsus Gazete (201-300) (Tahlilî Fihrist, İnceleme, Seçilmiş Metinler) (2004, yüksek lisans tezi, Erzurum Atatürk Üniversitesi).