Fen - Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Kitap ve Kitap Bölümleri Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 61
  • Öğe
    Olcaytu Han’ın dini yönü
    (Çizgi Kitabevi, 2019) Gördeğir, Ercan
    Doç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.
  • Öğe
    Olcaytu Han dönemi İlhanlı- Memlûk münasebetleri (1304-1316)
    (İksad Yayınevi, 2019) Gördeğir, Ercan
  • Öğe
    Ortaçağ’da Batman yöresi tarihi
    (Eğitim Yayınevi - Bilimsel Eserler, 2020) Gördeğir, Ercan
    Güneydoğu Anadolu Bölgesi sınırları içerisinde yer alan Batman, esasında 1990 yılında il merkezi statüsüne kavuşmuş genç bir şehirdir. Ancak Batman`ın içerisinde yer aldığı coğrafya, antik dönemlere kadar uzanan kadim bir medeniyetin geleneğini barındıran zengin bir coğrafyadır. Batman ve yöresi doğuyla batının kesiştiği önemli yollar üzerinde yer almasından dolayı Anadolu`ya etki etmiş tüm medeniyetlerin çekim noktasında yer almıştır. Tarihi metinlerde her ne kadar &`;Batman” adına rastlansa da bu ismin bir kent isminden ziyade Batman ve Garzan çayları arasında kalan coğrafi bir bölgeyi temsil ettiği anlaşılmaktadır. Tarihi kaynaklar Batman şehriyle ilgili doğrudan bilgiler sunmasa da günümüzde Batman ilinin birer ilçesi konumunda olan Hasankeyf, Beşiri, Gercüş, Sason ve Kozluk ilçelerinin geçmişte çok önemli birer yerleşim merkezi olduklarını göstermektedir. Bu bağlamda Geçmişten Günümüze Batman Tarih, Ekonomi, Siyaset, Kültür ismi ile ele alınan bu çalışma 14 bölümden oluşmakta ve her biri alanın uzmanları tarafından kaleme alınmış bulunmaktadır. Bu kitapta eski çağlarda, Ortaçağ`da ve Osmanlı döneminde Batman ve çevresi tahlil edilmiş, Batman`ın kentleşme ve nüfus hareketleri ile siyasal hayatı kaleme alınmıştır. On iki bin yıllık tarihi ile Batman ve kültür turizmi, ayrıca kültürel yapısı detaylandırılmıştır. Eğitimden sağlığa, bankacılık ve finans sektörüne, gelir dağılımı ile yoksulluk ilişkisine kadar birçok konu irdelenmiştir. Batman`da tarım, sanayi, enerji, spor gibi alanlar analiz edilmiş ve son tahlilde yatırım alanları ile genel anlamda Batman görünümü ortaya konulmuştur
  • Öğe
    Hûlâgû Han dönemi İlhanlı - Abbasi diplomatik münasebetleri
    (Efe Akademi Yayınevi, 2020) Gördeğir, Ercan
    Devletler arasındaki ilişkileri düzenleme aracı olmasının yanı sıra herhangi bir hükümdarın öteki üzerinde kendini öne çıkarma, üstünlüğünü kabul ettirme ameliyesi olarak tanımlanabilecek diplomasi, egemen devletlerin hükümetleri arasındaki formel ilişkilerin uygulanmasında kolaylık sağlayan zekâ oyunu olarak tasvir edilmiştir.Diplomasi, tarih boyunca uygarlıkların mevcut olanakları; siyasi, askeri ve ekonomik güç durumlarına göre üsluplarının farklılaştığı bir dildir. Diğer bir deyişle devletlerarası münasebetlerde tarafların diplomatik üslubunu belirleyen en önemli etken sahip oldukları güç olmuştur. İnsanoğlunun, tarihi gelişim ve dönüşümü, beraberinde diplomatik dil ve üslubun da değişerek çağın gerektirdiği itibar ve meşruiyet araçları ile süslenmesini sağlamıştır.Orta Çağ devletleri arasında gerçekleşen diplomatik münasebetlerde kullanılan üslup ve ifadelerin can alıcılığı bizi böyle bir çalışmaya yönlendiren en önemli etkendir.Dönemin diplomatik teamülleri incelendiğinde hemen hemen her devletin kendisine bir tanrısal haklılık ve dini meşruiyet atfetmeye çalıştığı görülmüştür. Orta Çağ’ın diplomatik belgelerinde geçen “Ebedî Tanrı, Cengiz Han ve onun soyunu yükseltti. Yeryüzünün hepsini doğudan batıya bize sundu”,“Eğer benim öğüdümü dinlemezsen Tanrının isteğinin nasıl olduğuna bakacağım”, “Tanrının izni ve benim yetkimle”, “Başının, altınının, karının ve çocuklarının sana kalması için kaleden aşağı in ve cihan padişahlığının kulluk kemerini beline bağla.” Bu gibi ifadeler günümüzde bile insanı derinden etkilemektedir.Peki Orta Çağ devletleri bu ifadeleri neden ve hangi amaçla kullandılar? Tahammül sınırlarını aşan bu tehditkâr ifadelerin muhatapları kimlerdi? Bu muhataplar bu tehditler karşısında nasıl bir tavır takındılar? Bu ifadeleri içeren belgeler karşı tarafa nasıl ulaştırıldı? Orta Çağ’da elçiye zeval olunur muydu? Elinizdeki bu çalışma bütün bu sorulara duyulan merakın bir sonucudur.
  • Öğe
    Hanedanında aynı isimde iki farklı kadın dünya
    (Paradigma Akademi Yayınları, 2020) Gördeğir, Ercan
    Tarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.
  • Öğe
    İlhanlılar devrinde Adıyaman
    (Sonçağ Yayınları, 2020) Gördeğir, Ercan
  • Öğe
    19. Yüzyıl sonlarından Birinci Dünya Savaşı’na uzanan süreçte Adana’da salgın hastalıklar ve mücadele yöntemleri
    (Çizgi Kitabevi, 2019) Karlangıç, Osman
    Doç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.
  • Öğe
    Mehmet Akif Ersoy’un eserlerinde mazi: ideal, iftihar, taştan belgeler
    (İksad Publications House, 2020) Karlangıç, Osman
  • Öğe
    Mehmet Akif Ersoy’un istibdat ve meşrutiyet yönetimlerine bakışı
    (İksad Publications House, 2020) Karlangıç, Osman
    İslam dini ile felsefeyi bütünleştiren el-Fârâbî, Hak yolunda yalnız yaşamayı tercih ederek, hiç evlenmemiş ve mal mülk edinmemiştir. Öğrencilerine de dünyevî ve nefsanî zevklerden uzak, çalışkan, iradeli, doğruyu, erdemi ve ilimi arayan, üstün zekâ ve kavrayışa sahip bir insan olmaları gerektiği konusunda, nasihatlarda bulunmuştur. “Kitabu’l-Musiki’l-Kebir” isimli eseri 1930’da Paris’te basılıp yayınlanmış ve çeşitli dillere çevrilmiştir. Müziğin ruh sağlığı üzerinde etkileri üzerinde çalışmış, makamların psikolojik etkilerini tespit etmiştir.
  • Öğe
    Türk kadınının ”Eğitim Hakkı” ve Isabel Fry’ın tespitleri
    (Çizgi Kitabevi, 2019) Özteke, Fahri
    Doç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.
  • Öğe
    Milli Mücadele’de Güneydoğu Anadolu’da ”Kahraman” bir belde: Silvan
    (Cedit Neşriyat, 2019) Özteke, Fahri
    Millî Mücadele dönemi iç içe geçmiş çeşitli süreçlerden mürekkeptir: Dağılma, toparlanma, direniş ve nihayet zafer ve kurtuluş; ardından da devletin âdetâ yeniden “kuruluş”u… 600 yıldan fazla süren Osmanlı Hanedânının saltanatına son verilerek yeni bir rejim ve devlet şekli ile Dünya milletleri ailesi ve tarih sahnesi önünde, geçmiş son iki asırdakinden de itibarlı biçimde boy gösteren Türkiye Cumhuriyeti bu dönemin eseridir. Millî Mücadele boyunca hem müstevlîlere hem de müstevlîlerle iş birliği içinde olanlara karşı emsalsiz bir mücadele verildiği muhakkaktır. Hâkimiyet-i milliye ve istiklâl-i tâm inancına dayanarak sürdürülen bu mücadelenin Cumhuriyet’le taçlandırılması neredeyse “mukadder”di ve tâbir câiz ise bu mes’ud neticeyi de “mukadderât-ı milliye”den saymamak için hiçbir sebep olmamalıdır. Elinizdeki kitabın çok büyük kısmı - Millî Mücadele’nin 100. yılına armağan olmak üzere - millî devletin kuruluş hikâyesine ve o şanlı hikâyenin baş kahramanına hasredilmiştir. Bunun dışında, “Kurtuluş ve Kuruluş”un ardından, on yıllık kesintisiz savaş döneminin yaralarını sarmak üzere girişilen kalkınma hamlelerinin bazı taraflarına ışık tutan incelemelere de yer verilmiştir
  • Öğe
    Mehmet Şerafettin Yaltkaya - Osmanlıdan Cumhuriyet'e etnosentrik bir din adamı
    (Çizgi Kitabevi, 2020) Özteke, Fahri
    "M. Şerafeddin'in Türk tefekkür âlemindeki değerini Türkiye sınırları haricine çıkaran hadise, meşhur Türk âlimi Katib Çelebi'nin Bibliyografyası'nın yeni tab'ı izhar hususunda sarf ettiği himmet ve faaliyette görülüyor. Esere üstadın yazdığı Arapça mukaddime, an'anesizleştiği ve körleştiği iddia edilen kültür kudretimizin icabında göstereceği yaratıcılık için bir nümune sayılabilir". A. Cüneyd Köksal, M. Âsım Köksal-Hayatı, Çağlayan Matbaası, İzmir 2007, s. 27. "Mevcut imam ve hatipler ise her gün azalmakta ve yerleri her zaman boşalmaktadır. İmam hatip yokluğundandaha büyük cihet de bugün müftü vaiz gibi dini âlim ve mürşitlerin bulunması güçlüktür. İlmi ihtisasa bağlı olan bu meselede bütün bütün adam yokluğu ile karşılaşılmaktadır". BCA, 14 Nisan 1942, 30.10. 00. 26. 151. 16. Diyanet İşleri Başkanı - M. Şerafettin Yaltkaya. "Menkübers bin yalın kılınç (kısa adıyla Bekbers) usul ve fıkıha vakıf eyi bir fakih olmakla beraber başına sarık sarmaz idi. Sırtına asker elbisesi giyer ve başına askere mahsus olan serpuşu koyar idi. Bağdat Halifesi başına sarık sarmak şartıyla kendisine Bağdat kadıyulkuzatlığı (baş kadılık) teklif etmiş ise de giymekte olduğu asker elbisesini sırtından çıkarmamak ve başına sarık sarmamak için bu yüksek rütbeyi kabul etmemiş idi. Menkübers vefatından sonra da Ebu Hanife'nin yanına defnolunmuştur". M. Şerafettin Yaltkaya, Türk Kelamcıları Osmanlılardan Evvel-1, Darü'l fünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası, 1932, S. 23, s. 6.
  • Öğe
    Modern dönemde Türkiye’de heykelciliğin gelişimi: Güneydoğu Anadolu örnekleri
    (Detay Yayıncılık, 2020) Özteke, Fahri; Gümüş, Murat; Dilek, Sebahattin Emre
    Bu kitap, kültürel miras ve turizm ilişkisini disiplinlerarası bir bakışla ele alarak, insanlığın ortak mirası olan ve koruması dönemin kurumsal yapılarında olan (devletler) bir zenginliği yok etmeden geleceğe taşmayı savunmaktadır. Ekonomik fayda bulunmayan her şeyin yok sayıldığı gerçeğinden hareketle, turizm hareketleriyle bu zenginlikleri koruma ve paylaşma iddiasındaki her kurum, yapı veya birey için bir anlama hareketinin temelidir. Üreteninin kimliğine özen göstererek, tarihsel ve kültürel birikimlere saygılı ve korumacı olundukça her kesimin kazanacağı açıktır.
  • Öğe
    Vatan yahut Darülfünun (1918-1923)
    (Gece Kitaplığı, 2021-09) Özteke, Fahri
  • Öğe
    1831 Tarihli Devrek Kazası nüfus defteri
    (Çizgi Kitabevi, 2020) Alaca, Hanife
    Bu kitap, Osmanlı Devleti`nin yapmış olduğu ilk nüfus sayımında Devrek kazası kayıtlarını içermektedir. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Başbakanlık Osmanlı Arşivi`nde bulunan 675 numara ile kayıtlı M. 1831 tarihli Bolu Sancağı Nüfus Defteri`nin 508 ila 602 varakları arası "Ahâlî-i kazâ-i Devrek der-Livâ-i Bolu" başlığı altında Devrek kazası ve köylerinde bulunan Müslüman nüfusu içermektedir. İlk nüfus sayımlarına göre Devrek kazası bir merkez ve 16 köyden meydana gelmekteydi. Devrek kazasına tabi köylerde toplam Müslüman nüfus 6106 olarak kaydedilmektedir. 1831 yılına ait Devrek kazası nüfus bilgilerini içeren bu çalışmanın, Devrek tarih ve kültürüne ışık tutması ve Devreklilerin kendi geçmişleriyle bağ kurmalarında bir nebze de olsa katkı sağlaması umut edilmektedir.
  • Öğe
    XVI. Yüzyıl Prizren Sancağı Dirlikleri
    (İksad Publications House, 2020) Alaca, Hanife