Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • Öğe
    Neolitik Dönemde Güneydoğu Anadolu Bölgesinin mimari açıdan gelişimi
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-07-11) Sucu, Uğur; Gündem, Can Yümni
    İnsanoğlunun göçebe yaşam tarzından yerleşik düzene geçişini ve ardından yaşanan değişim ve gelişmeleri konusu içine alan Neolitik Dönem olarak adlandırılan süreç günümüzde arkeolojinin en çok araştırılan ve tartışılan konusu olmuştur. Anadolu coğrafyası, iklimin yerleşmeye elverişli olması, yer altı ve yer üstü kaynaklarının bolluğu gibi sebeplerden ötürü tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Anadolu coğrafyasının Neolitik Dönem içerisinde en önemli bölgesi de Güneydoğu Anadolu Bölgesidir. Güneydoğu Anadolu Bereketli Hilal bölgesinin bir parçası olmasından dolayı günümüzden on bin yıl önce insanların bu topraklara gelerek yerleşmeye başladıkları bölgedir. İnsanoğlunun konargöçer yaşam tarzından yerleşik düzene geçişi tarihimizdeki en önemli safhalardan biridir. İnsan yaşadığı müddet içerisinde her zaman barınma ihtiyacı duymuştur. Yerleşik düzen anlayışı mimari olgusunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Giderek kompleks hale gelen yerleşimlerde konut yapıları dışında özel yapıların da inşa edildiğini görmekteyiz. Bu da bize insanların inanç dünyasında da birtakım gelişmelerinin olduğunu ispatlar. Erken dönemlerde barınaklar toprağa yarı gömülü, tek odalı, yuvarlak plan gösteren ve hafif malzemelerden yapılar şeklindeyken, süreç ilerledikçe çok odalı, daha kullanışlı dikdörtgen planlı yapılar karşımıza çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu mimari anlayış günümüz sosyal yapısını ve toplumsal ilişkilerini oluşturan, konutlardan basit yerleşmelere daha sonra da kentlere dönüşme aşamasının en önemli adımı olarak görülmektedir. Yaşanan bu dönüşüm sürecinde, gelişmelerin akıl, toplumsallaşma, etkileşim, teknoloji, ekonomi gibi pek çok evrensel faktöre bağlı olduğu ve bu bağlamda her seferinde tekrardan üretildiğini söylemek mümkündür.
  • Öğe
    Tunç Çağ madenci yerleşimi Derekutuğun’un hayvana dayalı ekonomisi
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-07-18) Sarı, Sultan; Gündem, Can Yümni
    Derekutuğun Madenci Yerleşim Yeri, Çorum İlinin Bayat ilçesinde yer almaktadır. 2011 yılında Prof. Dr. Ünsal YALÇIN bilimsel danışmanlığı ve Çorum Arkeoloji Müzesi iş birliğiyle ilk sistemli kazı çalışmaları başlamıştır. 2017 yılı kazı sezonu sonunda Madenci Yerleşim Yerinin kazı çalışmaları sonlandırılmıştır. Yapılan kazı çalışmaları ve C-14 tarihlemelerinin sonucuna göre yerleşim yerinin M.Ö 4.binlerden Roma Dönemi’ne kadar iskân edildiği tespit edilmiştir. Bir madenci kasabası olan Derekutuğun madenci halkının beslenme alışkanlıklarını anlamak ve bunu diğer dönemsel yerler ile karşılaştırarak benzerlikleri ve farkları ortaya çıkarmak çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Derekutuğun Madenci Yerleşim Yeri’nin İTÇ III ve İTÇ III’ten OTÇ III’e Geçiş Dönemlerine (Asur Ticaret Kolonileri Çağı) ait 4426 adet faunal kalıntı incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Faunal kalıntıların incelenmesi sonucu yerleşimde yaşamış olan evcil ve yabani türler belirlenmiştir. Tespit edilen evcil türler doğrultusunda yerleşimde İTÇ III Dönemi’nde yaşamış toplulukların beslenme ve üretim ekonomileri araştırılmıştır. Tespit edilen yabani türler ile Derekutuğun Madenci Yerleşim Yeri toplumunun sürü-av stratejileri ve kırmızı et ekonomisine olan katkıları araştırılmıştır. Aynı zamanda belirlenen yabani türler baz alınarak yerleşim yerinin antik doğası hakkında bilgiler elde edilmiştir. Derekutuğun Madenci Yerleşim Yeri’nden elde edilen memeli hayvan faunal kalıntı sonuçlarının hem kendi içinde dönemsel karşılaştırmaları, hem de bölgesel karşılaştırmaları sonucunda, madenci halkın kırmızı et ihtiyacını daha çok evcil faunadaki türlerden karşıladıkları gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Körtik Tepe 2014-2016 kazılarında ele geçen bir grup sürtme taş alet
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-06-11) Sırlan, Kemal; Kozbe, Gülriz
    Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında Körtik Tepe'de 2000-2018 yılları arasında yürütülen kazı çalışmaları ortaya çıkarılan sürtme taş eserlerin 2014-2016 yıllarına ait bir grup örneğin incelenmesi ve bu eserlerin kullanım amaçları hakkında, kaynaklar ışığında yeni bilgiler elde edilebilmektedir. Yaklaşık 12.000 yıllık tarihe sahip olan Körtik Tepe'de ortaya çıkarılan sürtme taş alet grubu üzerinde yapılacak, çalışmalarla Akeramik Neolitik Dönem'e ait yeni bilgiler sunulacaktır. İlk yerleşmelerden birisi olan Körtik Tepe, Neolitik Dönem yerleşim karakterini ve gelişimini algılama, sosyo-ekonomik dokusunu tanımlama işlenmemiş malzemede kavranan çevresel ilişkilerini sorgulama üzerine yoğunlaştırılan kazılarda elde edilen buluntular, genel itibariyle Anadolu'nun, özelde ise Güneydoğu Anadolu'nun Akeramik Neolitik Dönem'in tarihine yeni ışık kaynağı oluşturmaktadır. Avcı toplayıcı yaşam biçiminden yerleşik yaşam biçimine geçişle besin ekonomisinde meydana gelen değişimler, günlük yaşamda kullanılan araç gereçlerin değişimini de beraberinde getirmiştir. Bu değişim insanların gelişmişlik düzeyine ulaştığını, yaşam standartlarının arttığını göstermektedir. Paleolitik Dönem'de üretilen yontma taş aletlerinin yerini Körtik Tepe'de de bulunan daha nitelikli sürtme taş tekniğiyle yapılmış taş aletler almıştır.
  • Öğe
    Eski ve yeni dönem arkeolojik araştırmalar ve yazılı kaynaklar ışığında Sultantepe Höyüğü'nün olası kültürel tarihi
    (Batman Üniversitesi, 2018-08-01) Güngör, Akarcan; Kozbe, Gülriz
    Anadolu ve Mezopotamya arkeoloji için önemi yadsınamayacak bir yerleşim yeri olan Sultantepe Höyüğü, Yeni Assur İmparatorluğu'nun, Anadolu'daki en büyük ve içerdiği yazılı kaynaklar açısından en önemli yerleşmelerinden birisidir. Sultantepe Höyüğü'nde 1951-1952 yıllarında gerçekleştirilen kısa süreli kazı ve sondaj çalışmalarından yaklaşık olarak 60 yıl sonra Prof. Dr. Gülriz Kozbe Başkanlığı'nda gerçekleştirilen Sultantepe Höyüğü 2011 yılı intensif yüzey araştırmaları çerçevesinde yüzeyden toplanan seramiklerden yola çıkılarak yerleşimin Neolitik Döneme kadar uzandığı saptanmıştır. Daha çok bir Assur kalesi olarak bilinen Sultantepe'de eski dönem çalışmaalarında tespit edilen mimari, seramik, küçük buluntu ve en önemlisi çok sayıdaki tabletleriyle kültürel dokunun zenginliği dikkat çekmektedir. Yeni dönem çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen intensif yüzey araştırmasında Neolitik Dönem'den, Hellenistik-Roma Dönemi'ne kadar yerleşimin olduğunu gösteren seramik örnekleri saptanmıştır. Bununla birlikte çok sayıda küçük buluntu tespit edilip envanterlik ve etütlük eserler Şanlıurfa Müzesi'ne teslim edilmiştir. Ayrıca yeni dönem çalışmlarının diğer bir ayağını ise höyük üzerinde farklı alanlarda yapılan jeofizik radar çalışmaları ile yerleşime dair mimari yapılar hakkında net bilgiler edinilmesini sağlamıştır. Söz konusu Yukarı Dicle Bölgesi'nde yer alan Assur eyalet merkezlerinden Üçtepe ve Ziyaret Tepe gibi önemli yerleşim yerlerinde gerçekleştirilen kazılar sayesinde Assurlular hakkında önemli bilgiler edinilirken Orta Fırat Bölgesi'nde yer alan ve oldukça zengin kültürel bir dokuya sahip Sultantepe'de gizemini halen koruduğu gibi gün geçtikte höyük üzerinde ve çevresinde modern yapılaşma ve beşeri tahribata maruz kalmıştır. Söz konusu Fırat Havzası'ndaki bir Assur eyalet merkezi olduğunu düşündüğümüz Sultantepe Höyüğü'nde sistemli arkeolojik kazıların başlamasıyla bu tez çalışmasının bir ön hazırlık oluşturacağını ümit ediyorum. Sultantepe'de ivedilikle gerçekleştirilecek sistemli arkeolojik kazı çalışmaları ile Harran Ovası'ndaki Assurlular hakkındaki bilinmeyenleri aydınlatılacağı gibi gerekli koruma önlemlerinin de alınmasını sağlayacaktır.
  • Öğe
    Mor Kuryakos Manastırı ve bozulma nedenleri
    (Batman Üniversitesi, 2018) Üner, Osman Fadıl; Aydın, Mahmut
    Bu çalışmanın asıl amacı, günümüze ulaşan Mor Kuryakos Manastırı'nın yapısal bozulmasını detaylı bir şekilde belgelemek ve yapıyı tanımlamaktır. Ayrıca, yerel mimari model içindeki yapının sorunlarını belirtmek suretiyle önemini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Tarihleme süreci ve yapıların işleyişi ile ilgili sorunlar saptanıp, çözüm önerileri yapılmıştır. Bu tez üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, araştırmanın temel sorunsalına atıfta bulunarak bir giriş yapılmıştır. İkinci bölümde, Asur-Süryani toplumunun dil, din, tarih ve kökeni hakkında genel bilgiler verilmektedir. Bu bölüm ayrıca Tur Abdin bölgesi ve Mardin'de yaşayan Süryanilerin merkezi olan coğrafi sınırları hakkında bilgi içermektedir. Asurilerin günlük yaşamları, toplumsal, dini kurallarına ve sanat anlayışına gönderme yaparak tasvir edilmektedir. Üçüncü bölümde, giriş kapısı, iç portal, avlu, patrik odaları, pencereler ve mezar taşları gibi Mor Kuryakos Manastırı'nın mimari unsurları ve coğrafi konumu tanıtılmıştır. Yıkılmasının nedenleri çözüm önerileri ile birlikte ele alınmıştır. Bu araştırmanın literatür araştırması öncelikli olarak Mardin Deyrulzafaran Manastırı Kütüphanesi'nde yapılmıştır. Çalışma, birçok otantik materyali, akademik tezleri ve çalışmaları ifade eder. Sözlü tarih, aynı zamanda çalışma için bir kaynak ve çıkış noktası olarak alınır. Bu anlayışla, manastır tarihi ile ilgili röportajlar Mardin'de Barıştepe köyünde yaşayan Rahip Gabriel (Edip Savcı) ile yapılmıştır. Mor Kuryakos Manastırı’nda farklı zamanlarda Batman Müzesi uzmanları tarafından yapılmış çok sayıda temizlik çalışmaları bulunmaktadır. Bu süreçler sırasında birçok yeni bölümler keşfedildi ve manastıra Sultan Ahmet Han tarafından restorasyonu ile ilgili olarak Osmanlı Türkçesinde yazılmış bir ferman bulunmuş ve uzmanlar tarafından çevrilmiştir. Son olarak, bu çalışmada atıf yapılan tüm kaynaklar bibliyografyada alfabetik olarak listelenmiştir
  • Öğe
    Kilikya, Kommagene ve Antakya mozaiklerinde yapı betimlemeleri ve türleri
    (Batman Üniversitesi, 2018) Özdemir, Batuhan; Zoroğlu, Kamil Levent
    Çeşitli malzemeler üzerindeki yapı betimlemelerinin geçmişi oldukça eskiye gider. MÖ 6. yüzyılda Grek vazolarında, Helenistik Dönem'de resim ve mozaikte, Roma Dönemi'nde özellikle kabartmalarda bunların örneklerini görmek mümkündür. Bu çalışmada, Kilikya ve Kommagene Bölgeleri ile Roma Dönemi'nde mozaik sanatı bakımından en önemli merkezlerden biri olan Antiokheia ve yakın çevresinde günümüze kadar ortaya çıkarılmış olan mozaikler üzerindeki çeşitli yapı betimlemeleri, bu yapıların kompozisyon içindeki işlevi ve bunların tipolojisi ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Bu bağlamda öncelikle mitolojik hikayelerin betimlendiği mozaiklerdeki yapılar bir grup olarak ele alınmıştır. Çalışmanın belki de en önemli grubunu sayıca az olsa da kent betimlemelerinde yer alan yapılar oluşturmaktadır. Bu bağlamda oldukça iyi korunmuş olmalarıyla dikkati çeken iki örnek; Kelenderis Mozaiği ve Antiokheia'dan Yakto Mozaiği çalışmanın bu bölümünün ana malzemesini oluşturmaktadır. Bunlardan Yakto Mozaiği'nin -birçok araştırmacı tarafından değerlendirilmiş olsa da- her zaman yeni yorumlara açık bir örnek olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden bu mozaik hakkında kendi değerlendirmelerimizi de sunmaya çalıştık. Kilikya Bölgesinden tek örnek olan Kelenderis Mozaiği'nde, Madaba Mozaiği'nden farklı olarak ayrıntılı bir şekilde tek bir kentin betimlendiği görülmektedir. Çalışmanın son grubunu ise özellikle Geç Antik Çağ'da Roma dünyasında yaygınlaşan kırsal yaşamın yansıtıldığı ve bu temayla bağlantılı yapıların da betimlendiği "pastoral" manzaralar gelir. Bu grubun en önemli örneği ise Kommagene Germanikeiası'nda gün ışığına çıkarılmış olan mozaiktir. Bu dönemde çok geniş bir alanda benzerlerini gördüğümüz bu mozaikler üzerindeki yapı tipleri değerlendirilmiştir. Çalışmanın değerlendirme bölümünde, mozaikler üzerinde tiplerini belirlediğimiz yapı betimlemelerinin işlevleri üzerine daha önce yapılan değerlendirmeler ele alındıktan sonra varsa kendi önerilerimiz de sunulmuştur. Özellikle farklı dönemlere ait mozaikler üzerindeki yapıların mimari özellikleri ve bunların birbiriyle olan ilişkileri, ünik olan veya birbirine benzeyen tipler ele alınarak bir sonuca varmaya çalışılmıştır. Böylece, iki coğrafi bölgenin ve Antik Çağ'da Suriye'nin bir parçasını oluşturan Antiokheia'nın mozaik sanatında görülen yapı betimlemelerinin karakteri konusunda çeşitli öneriler getirilmiştir.