Güzel Sanatlar Fakültesi, Müzik Bölümü, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Müzik teorisi dersindeki üç sesli akorlar konusunun pratik öğretilmesi üzerine yaklaşımlar
    (Batman Üniversitesi, 2020-12-31) Cebe, Rohat
    Müzik dilinin kurallarını belirleyen ve bunların kullanılışlarını açıklayan, müzikolojiden özerkleşerek kendi başına müziği inceleyen bir bilim dalı olan müzik teorisi, içerisinde birçok konuyu barındırır. Bu konulardan birisi de üç sesli akorlardır. Herhangi bir sesten üçlü ve beşli çıkıldığında kurulan dikey bütünlüğe üç sesli akor denir. Herhangi bir sesten çıkılacak üçlü ve beşlinin niteliği akora verilecek tanımlamayı belirler. Bu açıdan akorların niteliklerinin anlaşılabilmesi için aralık konusunun iyi bilinmesi gerekmektedir. Akor en az üç sesten oluşsa da bazı teori kitaplarında iki sesten oluşan bütünlüğe de akor dendiği görülmektedir. Türkiye’de yayınlanan teori kitaplarında üç sesli akorlar konusu tam olarak anlaşılabilecek bir şekilde detaylandırılmamıştır. Bu çalışmada Müzik Teorisi Dersinin en temel konularından biri olan bu konunun var olan bazı teori kitaplarındaki aktarım biçimleri, bu aktarım biçimleri ışığında konunun detaylandırılması ve detaylandırmaların pratik bir şekilde öğretilmesi üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    Richard Wagner ve Parsifal Operası üzerine bir inceleme
    (Batman Üniversitesi, 2018) Kaya, İlhami
    19. yüzyıl opera sanatının farklı gelişme gösterdiği bir dönemdir. Dönemin bestecilerine bakıldığında opera alanında eski anlayışların yerine, yeni ve olgun yaklaşımların Richard Wagner (1813-1883) tarafından sergilendiği görülmektedir. 19. yüzyılda tüm müzik formları değişim gösterirken opera sanatı da Wagner’in felsefi bakış açısıyla farklı bir yönelim göstermiştir. Böylelikle opera sanatı Wagner’in düşünceleri ile yeni ve özgün bir yapıya sahip olmuştur. Wagner, İtalyan operasının alışılmış kalıplarını kırarak, opera karakterlerini uzun soluklu melodilerle bir bütün olarak yansıtmış ve bu sanatı hayal gücünün ötesine taşımıştır. Bu durum Wagner’in opera tasarımı ve sunumunun dönem itibariyle diğer operalardan belirgin biçimde ayrılmasına neden olmuştur. Böylelikle Wagner operayı bir düşünce sanatı haline getirmiştir. Bu çalışmada, Wagner’in Parsifal operasının yapım aşamaları ve tema içeriği tasarım/düşünce bağlamında ele alınmıştır.
  • Öğe
    Müzikte sembolizm örneği Requiem’in biçimsel değişimi
    (Batman Üniversitesi, 2017) Kaya, İlhami
    Hıristiyanlıkta bireyin hem kabir azabının hafifletmek, hem de merhumun anılması amacı ile müzik eşliğinde söylenen dualar, requiem adı verilen yapıtlar olarak bilinir. Müzik tarihine bakıldığında; kilise bünyesinde yer alan duaların özgür bir biçimi ve yapıtı olan requiem’in bestecilerin bakış açıları ile gelişim gösterdiği görülmektedir. Bu çalışmada Hıristiyanlık inancının çok sesli müzik sembolü olan requiem gelişiminin üç farklı örneği incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca bestecilerin requiem yazma nedenleri, metinleri ve bölümlerinde bulunan değişimler ele alınmıştır.
  • Öğe
    Dengbejlik ve melizma tekniği
    (Batman Üniversitesi, 2012-04) Cebe, Rohat
    Tarih boyunca Kürtlerin oldukça zengin bir sözlü edebiyatı var olmuştur. Çeşitli nedenlerle yazılı edebiyat fazla gelişmiş olmasa da, klasik Kürt sözlü edebiyatının Kürt kültüründe oldukça önemli bir yeri olduğu kabul edilmektedir. Bu kültürün günümüze kadar varolması tarihin derinliklerinden gelen güçlü bir dengbejlik geleneğine dayanmaktadır. Dengbej kelimesi Kürtçede bir sözü sözle aktarmak anlamını içermektedir. ‘Deng’ ses, ‘Bêj’ söyle, aktar anlamındadır. Yani Dengbej, sese nefes ve yaşam verendir. Dengbejler yaşadığımız cografyanın her noktasını karış karış gezmiş, Kürtlerin yaşamlarını çok yakından görmüş, çok iyi analiz etmiş ve bu deneyimlerini sözlü olarak aktarmışlardır. Anlatılanlar tamamen yaşamla ilgilidir, akla gelebilecek her konu dengbejlerin şarkıları (stranları) içerisinde yer almaktaktadır. Dengbejler; doğanın güzelliklerini, insanların içinde kalmış acı ve tatlı söyleyeceklerini, hikayelerini, gizli sevdalarını, kavgalarını ve ihanetlerini, yiğitlik ve kahramanlıklarını sesleriyle dinleyenlere aktarmışlardır. Bu aktarımlar şarkılı ve sözlü olarak bütünleştirilmiştir. Dengbej anlattığı konu içerisinde sadece şarkı söylemeyle sınırlı kalmaz, şarkının içerisinde sözlü aktarımdan da faydalanır. Sözlü ifade bir kenara şarkılı ifadeyi derinleştirmek için dengbejler eski kültürlerde dinleyici farklı bir boyuta ulaştırmak için kullanılan melizma tekniğinden faydalanmaktadırlar. Melizma; şarkı sözlerinde yer alan bir kelimenin herhangi bir hecesinde birden fazla nota kullanabilme durumuna verilen addır. Aktarımda melizmanın kullanılması hem dengbejin ses genişligini iyi aktarabilmesini hemde dinleyici üzerindeki etkisini ve anlatılana odaklanmasını sağlamaktadır.
  • Öğe
    Batman Yezidileri ve Yezidi sözlü kültürü
    (Batman Üniversitesi, 2012) Cebe, Rohat; Soydan, Ersoy
    Batman’ın solan renklerinden biri de Yezidilerdir. Yakın zamana dek Batman ve özellikle Beşiri’nin köylerinde Türkiye’nin en kalabalık Yezidi nüfusu yaşamaktaydı. Beşiri’nin Oğuz ve İkiköprü Beldeleriyle, Onbaşı, Deveboynu, Kuşçukuru, Yolkonak, Uğurca, Üçkuyular, Kumgeçit, Uğrak ve Kurukavak (Hamduna) köyleriyle, Ekinciler ve Meydancık mezralarıyla, Batman’nın Yolveren köyü Yezidi köyleri olarak bilinmektedir. Müslüman halkın Yezidilerin şeytana taptığına inanması, birlikte yaşadıkları yerlerde onlara karşı önyargılı davranılmasına, baskı yapılmasına ya da dışlanmalarına neden olmuştur. Bu yüzden son 20-30 yıl içinde Türkiyeli Yezidilerin büyük bölümü başta Almanya olmak üzere Belçika ve Fransa gibi Avrupa ülkelerine göç etmiştir. Türkiye genelinde nüfusları 500 kişinin altına inen Yezidiler Batman’da da çok azalmış, neredeyse yok olma noktasına gelmişlerdir. Yezidiler kendilerini Ezidiyan ve Ezidi olarak adlandırır, 1930’lardan sonra Yezidi terimini de kullanmaya başlamıştır. Yezidi adının, Kürtçe “ezdam (beni yaratan)” sözcüğünden türediği kabul edilir. Yezidiler için birçok tanımlama yapılmaktadır. Bunlar arasında İslam dininden sapmış bir mezhep olduğu, Zerdüştlüğün devamı dolayısıyla Kürtlerin asıl ve eski dinleri olduğu, kökeni Orta Asya’ya dayanan bir Türk inancı olduğu ve son olarak farklı dinlerin birleşmesinden oluşan bir inanç olmak üzere dört farklı görüş bulunmaktadır. Yalnızca Yezidi olarak doğanların Yezidi olabilmesi nedeniyle “etnik din” olara da kabul edilmektedir. Yezidiler Kürtçe konuşmaktadır, ancak Yezidilik ulusal bir kimliği olmayan dini bir cemaattir. Yezidilerin Süryanilerin güneş kültü inancını sürdürmeleri, Şeyh Adi’nin Lübnanlı bir Arap dervişi olması ve ona ilk inananların Araplar oluşu, Yezidi Şeyhi Muaviye bin İsmail’in atalarının Asurlar olduğunu öne sürmesi, büyük bölümünün ana dilinin Kürtçe oluşu, Yezidiliğin ulusal bir kimlik olmaktan çok, sentez bir inanç olduğunu kanıtlamaktadır. Yezidi inancında birçok din ve inancın izi görülmektedir. Yezidilikteki Güneş ve Aya tapınmanın putperestlikten; dualizmin Zerdüştlükten; vaftiz, takdis ayini ve şarap içmenin Hıristiyanlıktan, sünnet, oruç ve kurbanın Müslümanlıktan Yezidi inancına geçtiği kabul edilmektedir. Yezidilerle Sabiiler arasında da üç vakit kılınan namaz gibi özellikle ibadet açısından büyük benzerlikler bulunmaktadır. Arap kökenli ve Müslüman bir din adamı olduğu bilinen Şeyh Adiy bin Misafir Yezidiliğin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Yapısındaki farklılıklarıyla Mezopotamya’daki diğer dinlerden ayrılan Yezidilerin dini ve kültürel tüm anlatıları sözlü kültüre dayanmaktadır. Yezidi sözlü kültürü Müslüman Kürtlerle benzerlikler taşımakla birlikte belirgin farklara da sahiptir. Stranlar (müzik eşliginde söylenen şarkılar) ve Kilamlar (Dengbejler -icracılar tarafından söylenen farklı konulardaki şarkılar) Yezidi sözlü kültürün önemli kaynakları arasındadır.