Fen Bilimleri Enstitüsü, Otomotiv Mühendisliği Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe İzopropanol-bütanol-etanol (ıbe)’ün dizel ve biyodizel yakıtları ile karışımlarının bir dizel motorunda yanma ve emisyon karakteristiklerine etkisi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-11-30) İlçin, Kudbettin; Altun, ŞehmusBu tez çalışmasında, izopropanol-butanol-etanol (IBE)’den oluşan karışım alkol yakıtının tek silindirli, dört zamanlı ve direk püskürtmeli bir dizel motorunda yakıt olarak kullanılmasının yanma ve egzoz emisyon karakteristiklerine etkisi araştırılmıştır. Bu amaç ile IBE’nin hacimsel olarak %10, %20 ve %30 oranlarında petrol kökenli ticari dizel yakıtı ile karıştırılması ile elde edilen IBE10, IBE20 ve IBE30 karışım yakıtları 2400 devir/dakika sabit motor hızında ve maksimum torkun %20, %40 ve %60’ına karşılık gelen farklı yük durumlarında, 300 bar püskürtme basıncı ve 190KMA püskürtme avansında test edilerek yanma ve egzoz emisyonlarındaki değişim dizel yakıtı kullanımına göre karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Deneysel sonuçlar ticari dizel yakıtına IBE eklenmesi ile düşük yük şartlarında yanmayı geciktirdiği ancak yükün artırılması ile bu gecikmenin azaldığını göstermiştir. Bununla beraber IBE’nin kullanılması silindir gaz basıncı değerlerinde düşük yük durumu hariç bir artışa neden olmuştur. Isı salınımı ise tüm yük kademelerinde artış göstermiş olsa da bu artış yakıttaki IBE miktarı ile orantılı olmamıştır. CO emisyonu yük ve IBE oranı ile önemli bir değişim göstermemiş ancak yanmamış HC emisyonları düşük yük koşullarında IBE’nin artması ile artarken %60 yükte azalmıştır. IBE’nin kullanılması ile duman yoğunluğu önemli bir derecede azalırken NOx emisyonlarındaki değişim karışım oranı ile orantılı olmamıştır. %20 yükte IBE10 kullanımı NOx emisyonlarında artışa sebep olurken; IBE20 ve IBE30 kullanımında ise NOx azalmıştır. Benzer bir durum %60 yük koşullarında da gözlenmiştir. %40 yükte ise IBE’nin artması ile NOx artmıştır. Bu durumda çalışmayı daha ileri getirilmesi adına IBE30 karışım yakıtı önce %60 yük koşullarında ancak farklı avans değerlerinde tekrar denenmiştir. Püskürtme avansının 190KMA’dan sırası ile 150KMA ve 170KMA’ya getirilmesi basınç ve ısı salınımı değerlerinde aynı zamanda NOx’te azalmaya neden olmuş ancak 210KMA ve 230KMA’da yapılan testlerde bu değerlerin daha da arttığı görülmüştür. IBE30 yakıtı önceki koşullarda hacimsel olarak %80 ve %60 oranlarında biyodizel ile karıştırılarak testler tekrarlanmıştır. Biyodizel katılması basınç ve ısı salınımını artırmış bununla beraber yanmamış HC ve NOx emisyonlarını düşürmüştür.Öğe Biyoyakıtın jeneratörlü bir dizel motorunda performans, emisyon ve yanma karakteristikleri üzerindeki etkilerinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-09-04) Seraç, Mehmet Reşit; Aydın, SelmanBu çalışmada soya yağından yeniden esterleştirme (transesterifikasyon) yöntemi ile üretilen biyoyakıttan ve referans dizel yakıttan (DY) deney testleri için karışımlar hazırlanmıştır. Bu karışımlar; hacimsel olarak %5 biyoyakıt +%95 dizel yakıtı (SYB5), %10 biyoyakıt +%90 dizel yakıtı (SYB10), %20 biyoyakıt + %80 dizel yakıtı (SYB20) ve %50 biyoyakıt +%50 dizel yakıtıdır (SYB50). Motor testlerinden önce bütün test yakıtlarının fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Daha sonra sırasıyla DY, SYB5, SYB10, SYB20 ve SYB50 yakıtları 4 zamanlı 4 silindirli, direkt püskürtmeli, sabit devir (1500 dev/dk) ve 3,6 kW, 7,2 kW ve 10,8 kW yüklerinde su ile soğutmalı bir dizel motorlu jeneratör setinde test edilmiştir. Bu testler sonucunda elde edilen verilerden alternatif yakıtları, referans DY yakıtı ile karşılaştırıldığında; silindir içi gaz basıncı, ısı salınım hızı, net ısı salınımı, ortalama gaz sıcaklığı, kütlesel yanma oranı ve vuruntu yoğunluğu eğrilerinde motor yüküne bağlı olarak tüm test yakıtları için artışlar gözlenmiş olup genel itibarı ile eğrilerin birbirine paralel olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bütün yük değerlerinde özgül yakıt tüketimi ve NOx emisyonu artmış olup efektif verim ve CO emisyonu da azalmıştır. Yanmamış HC ise, motor yükünün artmasına bağlı olarak kısmi bir şekilde artığı tespit edilmiş olup tüm yüklerde alternatif yakıtlarda daha fazla HC emisyonu çevreye salınmıştır.Öğe Pamuk yağı ve atık pamuk yağı biyodizelinin dizel motorlu bir jeneratörde yakıt olarak kullanım olanaklarının araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-08-15) Yağız, Selçuk; Karakaya, HakanGünümüzde nüfusun artması ve dünya ekonomisinin büyümesine paralel olarak enerji ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Bununla beraber fosil yakıt kaynaklarının kısıtlı olması, fosil yakıt kaynaklarının çevre kirliliği üzerindeki olumsuz etkileri toplumları alternatif enerji kaynakları arayışına yöneltmiştir. Biyodizelin düşük emisyon profili, doğada çözünebilirliği ve toksik olmaması gibi özelliklerinden dolayı alternatif yakıt olarak kullanılmasını oldukça cazip hale getirmektedir. Bu çalışmada fosil yakıtlara alternatif olarak; transestrifikasyon yöntemi ile pamuk yağı ve atık pamuk yağından bir alkolün, katalizör eşliğinde reaksiyona girerek yağ asidi alkol esterleri ve gliserin oluşturmasıyla elde edilen biyodizelin dizel yakıt ile belirli oranlarda karıştırılarak motor üzerinde yanma, performans ve egzoz emisyonlarının değişimi karşılaştırılmıştır. Alternatif yakıt deneylerinde motor referans dizel yakıt ile test edilip elde edilen performans değerleri motorun alternatif yakıt olarak kullanılacak biyodizel karışımı yakıtlar ile her bir yakıt karışımı için yapılan deney sonuçları dizel yakıt referans değerleri ile karşılaştırılıp grafikler oluşturulmuştur. Sonuç olarak elde edilen biyodizelin motorlarda tek kullanılması motor üzerinde çeşitli sorunlar yaratabileceğinden dizel yakıt ile belirli oranlarda karıştırılarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Öğe Giriş geometrisinin izotermal ve izotermal olmayan boru akışındaki etkilerinin sayısal incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-08-20) Akan, Ümran; Düz, HasanBir rezervuardan (depo veya tank) boruya akışkan geçişinde borunun giriş bağlantı tipi aşağı akım üzerinde etkili olduğundan boru depoya çıkıntılı veya çıkıntısız bağlanabilmektedir. Bu çalışmada borunun rezervuara çıkıntısız (keskin kenarlı, L/D=0), 30mm çıkıntılı (L/D=1) ve 60mm (L/D=2) çıkıntılı şekilde bağlanmasında boru aşağı akım etkileri sayısal çözümle analiz edilmiştir. Çalışmada D=30mm çaplı boru ile 1000, 2000, 4000, 7000, 10000, 15000, 20000 ve 100000 Reynolds sayılarında su akışları simule edilmiştir. Tank çıkışından sonra boru akışı izotermal ve izotermal olmayan durumlar için analiz edildi. İzotermal olmayan durumda sabit duvar ısı akısı 30kW/m2 olacak şekilde 2.7m 'lik boru akışına uygulandı. Çıkarılan sayısal sonuçlara göre çıkıntılı ile çıkıntısız boru girişlerinde hız profillerinin biraz farklı olduğu görüldü. Her üç girişli akışın yerel kayıp katsayıları Re=20000 'e kadar üs kuvveti şeklinde düşerken daha sonraki Reynolds sayılarında ise sabit kaldığı görülmüştür. Burada 60mm çıkıntılı girişin kayıp katsayısı en yüksek ve çıkıntısız olanı ise en düşük çıkmıştır. Her üç giriş tipinin tanktan sonra sürtünme faktörüne etkilerinin benzer olduğu görüldü. İzotermal olmayan boru akışında ise çıkıntılı ve çıkıntısız akışlarda sürtünme faktörleri arasında bir farkın olduğu görüldü. Boru akışında yerel taşınım ısı transfer katsayısının gelişen akışta üs kuvveti şeklinde değişirken tam gelişmiş akışta değerinin sabit olduğu görüldü. Isıl olarak gelişmiş akış bölgesinde çıkıntılı girişli akışların ısı transfer katsayılarının çıkıntısız girişli akıştan biraz daha yüksek olduğu görüldü. Boru akışı boyunca sıcaklık değişim eğrisinin deneysel çalışmadaki değişim eğrisiyle benzerlik gösterdiği görüldü.Öğe İsdemir Kuvvet Santrali enerji ve ekserji analizi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-08-15) Kurtaran, Ahmet; Düz, HasanFosil yakıtların sınırlı, maliyetli olması ve küresel ısınma gibi problemler fosil enerji tüketimlerinde optimizasyon ve tasarruf gerektirmektedir. Termik santrallerde yakıt ısısının ancak üçte birinin elektriğe dönüşmesi, ısıl verimi artırmaya yönelik yapılan çalışmaların ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Çevrimdeki tersinmezlikler, gerçek ısıl verimlerin Carnot ısıl veriminden çok daha düşük olmasına neden olmaktadır. Isı makinelerinde ısıl verim artırmanın bir yolu da hal değişimlerinde görülen bu tersinmezliklerin tespit edilmesi ve minimize edilmeye çalışılmasıdır. Bu nedenle bu çalışmada İSDEMİR Enerji tesisleri kuvvet santralinde çevrimdeki tersinmezliklerin tespit edilmesi amacıyla ekserji analizleri yapılmıştır. Kuvvet santrali ara buhar almalı bir Rankine çevrimidir. İşletme halindeki verilerden çevrimin ısıl verimi %29 ve II. yasa verimi ise %66.7 bulunmuştur. Ejektör ve kondenser en düşük ikinci yasa verimine sahipken, kazan ve P1 pompası ise en yüksek II. yasa verimine sahip olmuştur. Türbin ve kazan dışında en yüksek ekserji kaybı degazörde tespit edilmiştir.Öğe Koniksel girişin aşağı akım akışına etkilerinin sayısal incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-07-12) Altuğ, Ramazan; Düz, HasanFan, pompa, kompresör, manifold ve hava kanalları gibi akışlı sistemlerde enerji kayıplarının doğru bir şekilde hesaplanması önemli olduğu gibi enerji kayıplarının azaltılması da ayrıca önemlidir. Bu çalışmada boru girişlerinde enerji kayıplarının azaltılmasına yönelik sayısal bir çalışma yapılmıştır. Bir rezervuardan boruya akışkan geçişinde boru giriş ağzı aşağı akım akış özellikleri üzerinde önemli etkilere sahiptir. Uygulamalarda koniksel boru girişi, çıkıntılı boru girişi ve keskin kenarlı boru girişinin kullanıldığı görülmektedir. Bunlardan koniksel giriş akışkanın boruya geçişini düzgün bir hız profili ile sağladığından diğer iki giriş tipine göre en az türbülans üreten ve en az enerji kaybına neden olan eleman olarak literatürde bildirilmiştir. Koniksel akış girişi fan, kompresör ve içten yanmalı motor gibi cihazların performanslar üzerinde önemli iyileştirme sağlayabilmektedir. Koniksel giriş eliptik, kanat profili ve yuvarlatılmış yarıçap olarak üç farklı şekilde tasarlanabilmektedir. Bu tez çalışmasında eliptik koniksel giriş tipinin akış üzerinde en iyi performansı göstereceği geometrik parametreleri araştırılmıştır. Bunun için boru çapı değiştirilmeden konik geometrisinin boyutları değiştirilerek dokuz ayrı koniksel giriş modeli oluşturulmuştur. Bu dokuz farklı konik boyut 0.34 < L/De < 0.8 aralığındaki boyutsuz konik boyutlarına denk gelmektedir. Bu dokuz ayrı konik giriş ile 20000Öğe Biyodizel kullanılan bir dizel motorlu jeneratörde soğuk ve sıcakta ilk çalıştırma sırasında oluşan egzoz emisyonlarının incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-18) Çelik, Ziya; Altun, ŞehmusDizel motorlar yüksek verimleri ve dayanıklı olmaları nedeniyle taşımacılık, inşaat, tarımsal ve endüstriyel faaliyetler gibi birçok alanda yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Bununla beraber jeneratör setlerinde de mekanik enerji kaynağı olarak tercih edilmektedir. Çoğunlukla yaşam alanlarına yakın ve atmosfere açık yerlerde konumlandırılan jeneratör setleri elektrik kesintilerinde çoğunlukla soğuk işletme şartlarında olmak üzere devreye girmektedirler. Jeneratör setlerinin kullanımın artması soğukta veya sıcakta ilk harekete geçiş durumunda oluşan egzoz emisyonlarının araştırılmasını önemli kılmaktadır. Bununla beraber biyodizel yakıtının bu çalışma şartlarında oluşan egzoz emisyonları üzerindeki etkisinin araştırılması da önem arz etmektedir. Bu çalışmada, soya yağı esaslı biyodizel ile petrol kökenli dizel yakıtının bir dizel motorlu jeneratör setinde soğuk ve sıcakta ilk harekete geçiş şartlarında egzoz emisyonlarına etkileri araştırılmıştır. Çalışmalar sabit motor devir sayısında, yüklü (%50) ve yüksüz durumlarında gerçekleştirilmiştir. Deneyler her iki test yakıtı için benzer şartlarda gerçekleştirilmiştir. Yapılan deneyler sonucunda, soğukta ilk harekete geçişte biyodizel kullanımında yakıt tüketiminin arttığı; egzoz ve motor soğutma sıvısı sıcaklığında ise hafif bir düşme olduğu gözlemlenmiştir. Egzoz emisyonları değerlendirildiğinde, biyodizel yakıtının kullanıldığı yüklü durumda ve soğukta ilk harekete geçiş dışındaki tüm koşullarda yanmamış HC emisyonunun petrol dizel yakıtına göre önemli ölçüde azaldığı, NOx emisyonunun ise tüm koşullarda azaldığı belirlenmiştir. Buna karşın duman emisyonlarında artış olduğu görülmüştür.Öğe Yakıt hücresinde hidrojen tüketiminin zamana bağlı değişiminin incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-18) Zengin, Yunus; Yılmaz, AdemGünümüzde gün geçtikçe artan enerji ihtiyacı, fosil yakıtların giderek azalması ve fosil yakıtların enerji üretiminde kullanılmaları neden olduğu olumsuz çevresel etkiler nedeniyle artık yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması kaçınılmaz bir duruma gelmiştir. Yakıt pili bir elektrolit ve iki elektrottan oluşur. Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren bir cihaz olup elektrotlarda meydana gelen kimyasal reaksiyonlar ile elektriği üretir. Yanma olmaksızın elektrik üretildiği için daha az kirlilik meydana gelmektedir. Bu çalışmada 3x3cm ebatlarında ve 8 adet hücreden oluşan yakıt pili kullanılmıştır. Yakıt hücresi çeşidi olarak Polimer Elektrolit Mebran Yakıt Hücresindeki (PEMYP) kütlesel olarak kullanılan hidrojenin zamana bağlı olarak ürettiği güç ve enerji ölçüm cihazlarıyla tespit edilmiştir. Deneyler esnasında nem %60, hat sıcaklığı 70°C, hücre sıcaklığı 41°C’de sabitlenerek deneyler yapılmıştır. Çalışmada yakıt hücresinin H2 ve O2 değerleri ayrı ayrı 0,1 - 1ml/dk aralığında değiştirilerek elde edilecek güç hesaplanmıştır. Tek hücreden H2 debisi 0,2ml/dk, O2 ise 0,4ml/dk değerinde 1,065W değerinde güç elde edilmiştir. Veriler ışığında denklemlerden elde edilen bulgular kullanılarak grafikler çizilip, yorum ve tartışmaya sunulmuşturÖğe Bir dizel motorlu jeneratörün ilk hareket ve ısınma sürecinde oluşan emisyonları üzerinde biyoetanol kullanımının etkisi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-18) Adin, Muhammed Şakir; Altun, ŞehmusBu çalışmada dizel motorlu bir jeneratör setinde soğukta ilk çalıştırma ve ısınma sürecinde oluşan egzoz emisyonları üzerinde petrol kökenli dizel yakıtı ve biyoetanolden oluşan alternatif yakıt karışımlarının etkisi araştırılmıştır. Alternatif yakıt karışımları ile elde edilen sonuçlar petrol kökenli dizel yakıtı kullanımına göre karşılaştırılmıştır. Deneysel sonuçlara göre; petrol kökenli dizel yakıtı ve biyoetanolden oluşan yakıt karışımları kullanımı sonrasında CO (karbonmonoksit) değerinin, petrol kökenli dizel yakıtına göre yüksüz durumda bir miktar artış gösterdiği ancak yakıt karışımlarındaki biyoetanol oranının ve motor yükünün artırılması ile CO miktarında bir azalma olduğu görülmüştür. Ayrıca %15 biyoetanol içeren karışım yakıtın en düşük CO emisyonuna sahip olduğu görülmüştür. İlk çalıştırmada (yüksüz durum) 50 ppm ile en yüksek yanmamış HC değeri petrol kökenli dizel yakıtıyla elde edilirken en düşüğü ise hacimsel olarak %10 biyoetanol içeren (BE10) yakıt karışımı ile 43 ppm olarak ölçülmüştür. Isınma sürecinde motor yükünün artırılması ile yine benzer sonuçlar elde edilmiştir. Yüksüz durumda ilk harekete geçişte petrol kökenli dizel yakıtı ile en yüksek BE15 ile en düşük NOx emisyonu ölçülmüştür. Isınma sürecinde yük ile beraber BE10 yakıtı ile yüksek NOx ölçülürken; petrol dizeli ve BE15 karışım yakıtı ile birbirine yakın değerler ölçülmüştür. Motor yüksüz durumda iken duman koyuluğunun en düşük olduğu yakıt türü BE15 iken, en yüksek duman koyuluğu BE10 yakıtında olduğu gözlemlenmiştir. Motora yük verildiğinde duman koyuluğu bir miktar artmış ve en yüksek duman koyuluğu BE10 yakıtı ile en düşük duman koyuluğu da BE15 ile tespit edilmiştir.Öğe Demir klorür (FeCI3) katkılı biyodizel - dizel yakıt karışımlarının bir dizel motorda kullanımı(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-04-22) Beytekin, Ahmet; Aydın, Selman; 72Bu çalışmada, referans dizel yakıtı ile atık hayvansal yağlardan elde edilmiş biyodizel yakıtı belirli oranlarda karıştırıldıktan sonra hazırlanan yakıtların ikisine fiziksel ve kimyasal özelliklerini iyileştirmek amacıyla 100 milli litre yakıta 1,59 milli gram miktarında FeCI3 katkısı eklenmiştir. Bu yakıtlar DY (dizel yakıt), HB8 (%8 hayvansal biyodizel ve %92 dizel yakıtı), HB15 (%15 hayvansal biyodizel ve %85 dizel yakıtı), HB35 (%35 hayvansal biyodizel ve %65 dizel yakıtı), KHB15 (%15 hayvansal biyodizel, %85 dizel yakıtı ve FeCl3 katkısı) ve KHB35 (%35 hayvansal biyodizel, %65 dizel yakıtı ve FeCl3 katkısı) biçiminde hazırlandıktan sonra her yakıt manyetik karıştırıcıyla 30 dakika karıştırılıp ve bekletildikten sonra fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Deney yakıtları tek silindirli, direkt püskürtmeli, su soğutmalı ve sıkıştırma oranı değiştirilebilen bir dizel araştırma motorunda 4 kg (%8), 8 kg (%16) ve 12 kg (%24) yüklerde test edilerek, yanma ve performans değerleri alınmış ve grafiksel olarak karşılaştırılmıştır. Deney sonuçlarına bakıldığında; test yakıtlarının tüm yüklerde silindir iç basınçları ve vuruntu yoğunluğunun birbirine çok yakın olduğu, katkılı yakıtların kütlesel yanma oranının katkısız yakıtların kütlesel yanma oranından daha düşük olduğu görülmüştür. 8 kg yükteki katkılı yakıtların özgül yakıt tüketiminin katkısız yakıtlardan %2,56 düşük olduğu, motor momentinin %2,71 yüksek olduğu, efektif verimin %1,9 ve ortalama efektif basıncın da %3,22 yüksek olduğu tespit edilmiştir.Öğe Bir dizel motorda biyodizel ve metalik katkılı dizel yakıt kullanımında NOx ve duman emisyonlarındaki değişimin incelenmesi(Batman Üniversitesi, 2017) Arca, Zülal; Altun, ŞehmusDizel motorlarında alternatif yakıt olarak biyodizel kullanımı ile eksik yanma ürünü egzoz emisyonlarında önemli bir düşüş olurken; NOx emisyonlarında ise genellikle petrol kökenli dizel kullanımına göre bir artış olmaktadır. Biyodizel yakıtların moleküler oksijen içeriğinden dolayı yanma sırasında is oluşumunun azaldığı bilinmektedir. Bu durum yanma odasında radyasyon ile ısı transferini dolayısıyla ortalama alev sıcaklığını etkilediğinden; biyodizel kullanımı durumunda yanma odası sıcaklığına önemli bir derecede bağlı olan NO oluşumu, is oluşumundan dolaylı olarak etkilenmektedir. Bu çalışmada petrol kökenli dizel kullanılan bir dizel motorunda biyodizel kullanımı ile aynı işletme şartlarında benzer is oluşumu elde edilerek; NO emisyonlarındaki değişimin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla is oluşumunu azaltmak için yaygın olarak kullanılan petrol kökenli dizel yakıtlara metalik katkı maddesi katılması yöntemi ile is emisyonları biyodizel ile elde edilen oranlara düşürülmüştür. Çalışmada metalik baryumdan katkı maddesi sentezi gerçekleştirilmiş ve sentezlenen katkı maddesi hacimsel olarak % 0,25, % 0,50 ve %1 oranlarında petrol kökenli dizel yakıtına ilave edilmiştir. Katkı maddesi eklenmiş petrol kökenli dizel, petrol kökenli dizel ve soya yağı esaslı biyodizel üç silindirli ve direk püskürtmeli bir dizel motorunda sabit devir ve değişik yük şartlarında test edilmiştir. Yapılan deneyler sonucunda; katkı ilaveli test yakıtlarının özgül yakıt tüketimi değerleri dizel yakıtla benzer çıkarken, biyodizelin özgül yakıt tüketimi değerlerinde artış gözlemlenmiştir. Petrol kökenli dizel ve katkılı dizel yakıtlara göre biyodizelin efektif veriminde düşüş olmuştur. Emisyon testleri neticesinde ise, biyodizelin NOx emisyonlarında artış gözlemlenirken, katkı ilaveli dizel yakıtların duman emisyonlarında önemli düşüşler meydana gelmiştir. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre metalik Baryum katkı maddesinin duman emisyonlarını etkin bir şekilde düşürmesine rağmen NOx oluşumu üzerinde önemli bir rolü olmadığı görülmüştür. % 1 oranında katkılı dizel yakıtı ile iki farklı yük durumunda % 5,2 ve % 15 duman emisyonu ölçülürken bu oran biyodizel kullanımında% 10,4 ve % 33 olmuştur. İs (duman) emisyonu değerlerinin hemen hemen eşit olduğu durumda da NOx emisyonu biyodizel kullanımında daha yüksek ölçülmüştür.Öğe Rüzgâr türbini için farklı tip uçak kanat profillerinin sayısal olarak incelenmesi(Batman Üniversitesi, 2017) Yıldız, Serkan; Düz, HasanPetrol ve kömürün bulunması ile yüz yıldır yakılan fosil yakıtlar atmosfere zararlı egzoz gazları salmaktadır. Zamanla atmosferde biriken bu egzoz gazları güneş ışığını fazla absorbe ederek küresel ısınmaya neden olmaktadır. Küresel ısınmanın önüne geçilememesi durumunda ise yakın gelecekte mevsim değişikliklerinin ve çevre felaketlerinin yaşanması ise kaçınılmaz olacaktır. Küresel ısınma problemi ve fosil yakıt rezervlerinin sınırlı olması yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi zorunlu hale getirmiştir. Bugün rüzgâr ve güneş enerjisi yenilenebilir enerjiye geçişte en büyük potansiyele sahip enerjiler olarak görülmektedir. Rüzgâr enerjisinden yararlanma daha ucuz ve yüksek verimlerde yapılabildiğinden güneş enerjisine göre, bugün en çok yararlanılan bir enerji türü olmuştur. Bugün gücü 1MW aşan rüzgâr türbinleri ile enerji üretimi yapılabilmektedir. Bir rüzgâr türbinin verimi doğrudan kullanılan kanadın performansına bağlıdır. Bir kanadın performansı ise rüzgâr hızına ve hücum açısına göre değişkenlik gösterebilmektedir. Her durumda en iyi performansa sahip bir kanat profili bulmak ise imkânsızdır. Genel olarak bir kanadın performansı CL / CD oranı ile ölçülmektedir. Burada CL kaldırma kuvveti katsayısı ve CD ise sürükleme kuvveti katsayısıdır. Bu çalışmada rüzgâr türbinlerinde kullanılmak üzere farklı kanatçık ailesinden beş kanat profili www.m-selig.ae.illinois.edu sitesinden seçilmiştir. Seçilen bu kanatlar farklı hücum açılarında (O< α<20) ve farklı rüzgâr hızlarında (4, 8, 16 ve 32 m/s) performansları sayısal olarak test edilmişlerdir. Sayısal sonuçlar rüzgâr hızının artması tüm kanat performanslarını azalan bir eğimde artırdığını ve tüm kanat profillerinin 4≤α≤7 arası hücum açılarında en büyük performansları sergilediklerini göstermiştir. Kanat yüzeyi üzerinden basınç katsayı dağılımlarının incelenmesiyle iki farklı kanadın profil dataları birleştirilmiş ve yeni bir hibrid kanat profili oluşturulmuştur. Çıkan sayısal sonuçlara göre hibrid kanat profili 4≤α≤7 hücum açılarında her iki kanat profilinden daha yüksek performans göstermiş ve kalan diğer hücum açılarında ise her iki kanadın düşük performans dezavantajlarını gidererek tüm hücum açılarında daha kararlı bir performans sergilediği görülmüştür.Öğe Atık trafo yağlarının dizel motorlu bir jeneratör setinde alternatif yakıt olarak kullanılması(Batman Üniversitesi, 2017) Yıldız, Abdulkerim; Altun, ŞehmusBu çalışmada kullanılmış trafo yağları bir dizel motorlu jeneratör setinde alternatif yakıt olarak kullanılmıştır. Kullanılmış trafo yağlarının konvansiyonel dizel yakıtlara göre çok yüksek olan viskozitesinden dolayı direk olarak kullanımı yerine dizel yakıtı ile karıştırılarak test edilmiştir. Konvansiyonel dizel yakıtına hacimsel olarak %10 oranında artışlar ile eklenen kullanılmış trafo yağının %60 oranına kadar viskozitesinin belirtilen standartlar içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla kullanılmış trafo yağının konvansiyonel dizel yakıtı ile %20, %40, %60 ve %80 oranlarındaki karışımları 4-zamanlı ve 4-silindirli bir direk püskürtmeli dizel motorlu jeneratör setinde sabit hız-değişik yük koşullarında test edilmiştir. Testlerde her bir yakıt için performans ve egzoz emisyonu ile silindir gaz basıncı ölçümleri yapılmıştır. Ölçülen ve hesaplanan değerler aynı şartlarda konvansiyonel dizel yakıtı kullanımına göre karşılaştırılmıştır. Deneylerde ayrıca yüksek oranda (%80 v/v) kullanılmış trafo yağı içeren bir karışım yakıt daha test edilmiştir. Deneysel sonuçlar karışım yakıtların kullanımı ile özgül yakıt tüketiminin yaklaşık %38 oranında düştüğünü bununla beraber efektif verimin ise yaklaşık %39 oranında arttığını göstermiştir. Karışım yakıtların kullanımı ile ortalama NOx ve HC emisyonları konvansiyonel dizel kullanımına göre azalmıştır. Maksimum silindir gaz basıncı değerleri kullanılmış trafo yağı karışımlarında dizele göre daha yüksek ölçülmüştür. Bununla beraber karışım yakıtların kullanımı ile yanma dizele göre daha geç başlarken ortalama gaz sıcaklığı daha yüksek olmuştur.