Fen - Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, Kitap ve Kitap Bölümleri Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 14 / 14
  • Öğe
    Batman’da yaşayan kadınların dinsel yaşam ile ilgili bazı görüşlerinin incelenmesi
    (Gece Kitaplığı, 2020-06) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler alanında özgün araştırma ve derleme türünden çalışmaların yer aldığı bu kitapta, birbirinden bağımsız olarak çok değerli bölümler yer almaktadır. Gece Kitaplığı Yayınevi tarafından 2020 Mart ayı içerisinde ilk kısmı yayımlanan ve aynı zamanda alanında temel eser olma iddiasını da barındıran kitabın ikinci kısmı büyük bir emek ve titizlikle ortaya çıktı. Kitapta yer alan tüm bilgi ve belgelerin akademisyen, araştırmacı, öğrenci ve ilgili tüm okuyucuya yeni yaklaşım ve fikirlerle farklı bakış açıları kazandırması dileğiyle..
  • Öğe
    Covid-19 salgınına yönelik Batman Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencilerinin görüşleri
    (Literatürk Academia, 2020-04) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    İnsanlık, her dönemde içinde bulunduğu cendereden bir şekilde çıkmış; türünü sürdürebilmeyi ve ilerlemeyi başarmanın bir yolunu bulmaya gayret ederek kendi tarihini yazmıştır. Çünkü insan dediğimiz varlık kendini, yaşadığı toplumu ve tüm evreni ön görme ve bilme isteğini gidermek için soru sormaya ve cevap aramaya devam etme istidadındadır. Varlığın bilgisi irdelendikçe, insanlık tarihi kendini gerçekleştirmeye devam edecektir. Fraktal geometri çalışmalarına göre bir ormandaki ağacın tüm özellikleri, ormanın bütünü ile oranlıdır, orman ile ilişkili ve ona bağlıdır. Genel olarak bilim tarihine baktığımızda da, doğanın bilgisi ile varlığın bilgisini birbirinden ayırmanın olanaksız olduğu karşımıza çıkacaktır. O halde, dünyada var olan tüm bilimler, insan için ve insana içkindir; “varlık, insan’a mahmûldür”. İnsanın anlamını araması için ön koşulu düşünmedir, bilgidir. Sosyal bilimler ise evrende sorunlu ve sorumlu tek varlık olan insanın anlamını araması için kullandığı bir anahtardır. 21. yüzyıl bir yandan bilim ve teknoloji açısından türlü gelişmelerin yaşandığı bir çağ olurken bir yandan insanlığın ekonomik krizlerle, savaşlarla, göçlerle uğraştığı, ulus devlet kavramının sorgulandığı bir çağ olarak tarihe yazılmaya devam etmektedir. Farklı coğrafyalarda uğraşılan farklı sorunlar bir yana, çağımızda tüm insanlığın ortak bir problemi olarak gün yüzüne çıkan bir salgın gündemimize taşınmıştır. Tüm dünyayı hızlı bir şekilde etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin yarattığı küresel ekonomik, sağlık, sosyal ve çevresel sorunlarla, insanlık “normal” kavramının sorgulanmaya başlandığı yeni bir düzene adım atmıştır. Küresel boyutta ve her alanda sürdürülebilirliğin oluşması için ortak adımlar atılmaya başlanmıştır. İnsani bilme eylemleri, önsezilerin aklî tahkike, yani makule tercümesi ile ve en başta temel formel bilimler, doğa bilimleri sosyal bilimler ve dil bilimleri alanlarında somut üretimin arttırılması ile mümkündür
  • Öğe
    Belediyeler ve doğal afetler
    (Nobel Bilimsel Eserler, 2020-05) Özkan, Abdurrahman; Çakı, Fahri; Uzun, Alper; Şentuna, Barış; Gültekin Özbayrak, Goncagül; Egi, Ali
    21. yüzyıl, insan ve doğa kaynaklı afetlerin yoğunluk kazandığı bir dönem görünümü vermektedir. Geçmişe kıyasla bu yüzyılda toplumların tehdit, tehlike ve risklere karşı hassasiyetleri yükselmekte, yaşam tarzlarında önemli değişimler gözlenmektedir. Artık kaynağı dahi bilinemeyen yerel ve küresel riskler, yarattığı kaygı ve korkuyla birlikte ülkeleri afet öncesi hazırbulunuşluk eylemlerine yöneltmektedir. Dünyanın birçok yerinde merkezi hükûmetlerle birlikte yerel topluluklar da hazırbulunuşluk süreçlerinde aktif rol almaktadırlar. Geleneksel olarak afet sonrası müdahaleye odaklanan Türkiye'de özellikle 1999 Marmara Depremi deneyiminden beri afet odaklı tartışmaların yoğun yaşandığı bir ülke olmuştur. Aradan geçen 20 yıllık süre içerisinde Türkiye'de yerel topluluklar düzeyinde afetlere hazırbulunuşluk, algı, tutum ve davranışların nasıl bir seyir izlediği, hazırbulunuşluk kavramının fiili karşılığı olabilecek değişimlerin ne denli belirdiği bu kitabın yanıt bulmayı amaçladığı temel araştırma sorularıdır. Kitap bu sorulara, doğal afet risklerinin yoğun olduğu bölgelerden birisi olarak Balıkesir ili örneğinde yapılan incelemelerle cevap bulmayı hedeflemektedir. İki yıllık bir saha çalışmasının ürünü olan kitabın; Türkiye'deki yerel toplulukların tipik durumunu yansıtması yönüyle tüm okurlarına faydalı olacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Afetler açısından hanehalklarının farkındalık, hazırbulunuşluk, güven ve sosyal sermaye profilleri
    (Nobel Bilimsel Eserler, 2020-05) Özkan, Abdurrahman; Şentuna, Barış; Uzun, Alper; Çakı, Fahri; Egi, Ali
    21. yüzyıl, insan ve doğa kaynaklı afetlerin yoğunluk kazandığı bir dönem görünümü vermektedir. Geçmişe kıyasla bu yüzyılda toplumların tehdit, tehlike ve risklere karşı hassasiyetleri yükselmekte, yaşam tarzlarında önemli değişimler gözlenmektedir. Artık kaynağı dahi bilinemeyen yerel ve küresel riskler, yarattığı kaygı ve korkuyla birlikte ülkeleri afet öncesi hazırbulunuşluk eylemlerine yöneltmektedir. Dünyanın birçok yerinde merkezi hükûmetlerle birlikte yerel topluluklar da hazırbulunuşluk süreçlerinde aktif rol almaktadırlar. Geleneksel olarak afet sonrası müdahaleye odaklanan Türkiye'de özellikle 1999 Marmara Depremi deneyiminden beri afet odaklı tartışmaların yoğun yaşandığı bir ülke olmuştur. Aradan geçen 20 yıllık süre içerisinde Türkiye'de yerel topluluklar düzeyinde afetlere hazırbulunuşluk, algı, tutum ve davranışların nasıl bir seyir izlediği, hazırbulunuşluk kavramının fiili karşılığı olabilecek değişimlerin ne denli belirdiği bu kitabın yanıt bulmayı amaçladığı temel araştırma sorularıdır. Kitap bu sorulara, doğal afet risklerinin yoğun olduğu bölgelerden birisi olarak Balıkesir ili örneğinde yapılan incelemelerle cevap bulmayı hedeflemektedir. İki yıllık bir saha çalışmasının ürünü olan kitabın; Türkiye'deki yerel toplulukların tipik durumunu yansıtması yönüyle tüm okurlarına faydalı olacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Türkiye’de kırsal tabakalaşma: tarım politikaları, mülkiyet ve kırsal sosyal yapı
    (Nobel Akademik Yayıncılık, 2018-10) Nerse, Serdar
    Tabakalaşma ve eşitsizlik çalışmalarının seyri nasıldır? Son 40 yılda Türkiye’nin toplumsal yapısı ne şekilde değişmiştir? Türkiye’de tabakalaşmanın aldığı yeni biçimleri nelerdir? Türkiye’de eşitsizliklerin yansımaları nelerdir? Türkiye’de 1980’de başlayan küresel entegrasyon ve liberalizasyon 1990’larda yavaşladıktan sonra 2000’lerde hız kazandı. Bu dönemde ekonomi büyüdü, toplam zenginlik arttı ancak bu refahın paylaşımında önemli sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Bu paylaşım sorunu ve eşitsizlik, toplumda farklı tabakaların konumlarında değişimlere yol açtı. Özellikle kentleşmede yaşanan dönüşümler, hizmet sektörünün yükselişi, bilgi ekonomisinin gelişimi ve ekonominin finansallaşması gibi etkenlerden ötürü toplumsal yapı baştan başa değişti. Yaşanan bu değişimlere bağlı olarak yeni katmanlar ortaya çıktı. Bugün sosyal tabakalaşma ve eşitsizliği kapsamlı bir biçimde tartışmaya ihtiyaç vardır. Elinizdeki kitap bu bakımdan bir giriş oluşturmak maksadıyla hazırlanmıştır. Bu ikinci basımda kitaba yeni bölümler eklenerek kitabın kapsamı genişletilmiştir. Kitapta temel konuları güncel verilere dayalı olarak ele alan yazılara yer verilmiştir. Konuya ilgi duyan araştırmacıların başlangıç çerçevesi olarak kullanabilecekleri eserin aynı zamanda meselenin temel bileşenlerini göstermesi bakımından yeni çalışmalara zemin hazırlaması da amaçlanmıştır. Böylece tabakalaşma ve eşitsizlik konusunda mevcut durumun gerçekçi bir resminin çekilmesine katkı sağlanarak sonraki çalışmalara zemin oluşturulmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    Çevrimiçi topluluklar: kimlik, sınıf ve sermaye
    (Duvar Yayınları, 2020-12) Nerse, Serdar
  • Öğe
    Çocuk filmlerinin değişimi: farklılaşma, süreklilik ve dijital imkanlar
    (Çizgi Kitabevi, 2020) Nerse, Serdar
    Bütün sosyal, kültürel ve sanatsal pratikler gibi sinema da zaman içindeki yolculuğunda büyük dönüşümler yaşadı. Yirminci yüzyılın teknolojik gelişmelerine bağlı olarak sessiz ve siyah-beyaz sinemaya bu yolculuğunda ses ve renk katıldı. Yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde ise toplumsal alanların tamamında yaşanan dijitalleşme süreci sinemayı da etkiledi. Artık film izlemek için herhangi bir sinema salonuna gitmenize gerek kalmadı. İnternet bağlantısı olan herhangi bir televizyon, bilgisayar, tablet veya cep telefonundan film izleyebilme imkânı doğdu. Başta Netflix olmak üzere Tivibu, PuhuTV, Filmbox, beIN Connect, MUBI, YouTube gibi dijital platformlar film yapım, pazarlama ve izleme pratiklerini büyük oranda değiştirdiler. Bu anlamda beyaz perde, dijital perdeye dönüştü.
  • Öğe
    Kırsal dijital sosyalleşmenin teorik perspektifi ve kavramsal dayanakları
    (İksad Kitabevi, 2020) Nerse, Serdar
    Bireycilik-Toplulukçuluk düzleminde Bireycilik, bireylerin sosyal çevrede sadece kendileri ve birinci dereceden yakınlarıyla ilgilenmeyi tercih etmelerine işaret ederken tam karşısında duran Toplulukçuluk, sıkı sıkıya kenetlenmiş bir sosyal çevrede bireyin toplumla genel uyumuna gönderme yapar. Bireyci toplumlardaki benlik algısında “Ben” ön plandayken Toplulukçu toplumlarda “Biz” önem kazanmaktadır. Durkheim’ın “Mekanik-Organik Dayanışma” teorisiyle benzerlikler taşır. Bireyci bir toplumda organik dayanışmada olduğu gibi iş sahasında uzmanlaşma daha fazla olduğu için bireye yapılan atıf daha fazla olurken Toplulukçu bir toplumda mekanik dayanışmada olduğu gibi imece usulü çalışma daha yaygın olarak görülür.
  • Öğe
    Kırsal-kentsel algılamalar ve alan sorunu olarak pandemiler
    (Nobel Akademik Yayıncılık, 2020) Nerse, Serdar
    COVID-19 virüsünün kaynağı ve yayılma alanının yabancı ve uzak bir yer (Wuhan) ve öteki (Asyalı) bir kimlikle ilişkili olduğu ilk haftalardaki nispeten lakayt tutumlar, tehlike sınırlar ötesinde hızla yayılmaya ve eve yaklaşmaya başlayınca yerini hızla artan toplumsal kaygıya bıraktı ve beraberinde medya ilgisi de hızla yükseldi. Bugünlerde ve daha sonrasında artık tehlike evin içine girdiğinde insanlar COVID-19 risklerine rasyonel veya rasyonel olmayan çeşitli tepkiler verdiler. Bu durumda denilebilir ki farklı yerlerde, geçmişte ve şimdi farklı deneyimler yaşayan bireyler ve topluluklar pandemiyi de farklı şekillerde deneyimlemekte, ona farklı anlamlar yüklemekte ve farklı tepkiler göstermektedirler. Pandeminin fiziki/biyolojik nedenlerini ve sonuçlarını anlamanın gerekli ve önemli olması kadar insanların onu nasıl deneyimlediklerini, yaşam dünyalarında onu nasıl ve hangi yollarla anlamlandırdıklarını anlamak da en az önceki kadar gerekli ve önemlidir. Hiç şüphesiz bu ödev sosyal bilimcilerin omuzlarındaki bir sorumluluktur. Pandemiden etkilenen alanların yerel bağlamlarının temel sosyal ve kültürel özelliklerini anlamak ve bunların pandemi müdahalelerine ilişkin stratejileri ve uygulamaları nasıl doğrudan etkileyeceğini öngörebilmek için sosyal bilimciler ve uygulayıcılar arasındaki işbirliği hayati önem taşımaktadır. Pandemileri daha iyi kontrol etmek ve hazırlanmak için onların sosyal, kültürel, ekonomik ve politik bağlamlarını araştırmak gerekmektedir. Bu kitap işte bu ödeve odaklanarak COVID-19 özelinde pandemi gerçekliğine ilişkin bilgi ve anlayışımızın gelişmesine mütevazı bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. Oldukça kapsamlı beş kısım ve yirmi üç bölümden oluşan kitap, doğa ve insan kaynaklı afetler gerçeğine yönelik süreklilik arz eden bir akademik ilginin ürünüdür ve COVID-19 özelinde pandemilere çok disiplinli bir bakış sunmaktadır. Bu yönüyle kitap, okuyucuya birbirinden farklı perspektiflerle pandemi olgusuna nasıl yaklaşılabileceğini görme şansı vermektedir. Bunu yaparken alanında deneyimli akademisyenleri bir araya getirmenin yanı sıra genç ve yetenekli araştırmacılara da alan açan kitap, modernitenin pandemik hâllerine sorgulayıcı bir ışık tutmaktadır.
  • Öğe
    Petrol, göç ve değişim (Batman kentleşmesi)
    (Çizgi Kitabevi Yayınları, 2020-03-23) Türk, Emrullah
    Türkiye'de bazı kentlerin ortaya çıkışı veya büyümesinde, doğal kaynaklar belirleyicidir. Bu bağlamda, Hasankeyf yakınlarındaki Raman Dağı'nda 1940 yılında Türkiye'deki ilk petrol rezervinin bulunması, Batman kentleşme sürecinin başlangıcını oluşturmaktadır. Yıllar içinde petrol üretimi sayesinde gerçekleşen ekonomik dinamizm, sosyal, kültürel ve mekânsal değişim sağlayarak, Batman kentleşme sürecini son derece özgün kılmaktadır. Bu çalışmada, petrolden doğan kentin, 1950'li yıllarda başlayan kentleşme serüveni ve bu süreçte yaşanan değişim mercek altına alınmaktadır. Batman kentleşme sürecinde, 1955- 1985 periyodunda petrol üretiminin oluşturduğu ekonomik dinamizm ön plana çıkarken, 1985 sonrasında ise sanayileşmeden ziyade zorunlu göçün baskıladığı bir kent fotoğrafıyla karşılaşılmaktadır.
  • Öğe
    General conditions, problems and expectations of Syrian migrants in Turkey
    (Akademisyen Kitabevi, 2019-06-17) Türk, Emrullah; Nerse, Serdar
    The directors of Academician Publishing House, have been conducting their commercial activities for a long time by transferring their 30 years of broadcasting experience to their legal entities. In the said period, it was proud to publish 750 books, particularly health and social sciences, cultural and artistic topics. The Academician, that defines the platform of being an international publishing house, is in the pursuit of creating a global brand in addition to broadcasting in Turkish and foreign languages. The books, which are considered as permanent documents of scientific and intellectual studies, are the witnesses of hundreds of years as an information recording platform. The future of the book, which has built on a solid basis with the invention of the printing press, will certainly have a place in our lives for a long period of time, even though it has moved into orbit of new inventions. Academician Publishing House has started the process of publishing books in international quality and quantity with its own name of “Scientific Research Book” series in Turkish and English. The publication process, which will take place in March and September every year, will continue with thematic sub titles. We owe to our thanks to all of our researchers who supported this process, which was starting with about 30 books, and to everyone in the background
  • Öğe
    Gecekondulaşmadan kentsel dönüşüme: Türkiye'nin kentleşme süreci
    (Paradigma Akademi Yayınları, 2021-01) Türk, Emrullah; Bölükbaşı, Adem
    Ahmet Hamdi Tanpınar, “Saatleri ayarlama enstitüsü” adlı eserinde “saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır…Bu da gösterir ki zaman ve mekân insanla mevcuttur” diye bir cümle kullanır. Tanpınar’ın ifade ettiği gibi zaman ve mekânın insan ve toplumdan bağımsız bir anlam ve gerçekliği söz konusu değildir. İnsan ve onun oluşturduğu toplum, zamanı ve mekânı farklı anlamlar yükleyerek, kullanarak, referans alarak, araçsallaştırarak, özneleştirerek ve nesneleştirerek yeniden üretmektedir. Toplumsal ve tarihsel bir olgu olan kent de bir mekân olarak bu gerçeğe bağlı kalarak varlık bulmaktadır. İnsanın ilişkilerinden kendisi için ürettiği; ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturduğu bir mekân olan kent, yine insan ilişkileriyle bir form kazanmakta ve dönüşmektedir.