Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Covid-19 salgınına yönelik Batman Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencilerinin görüşleri
    (Literatürk Academia, 2020-04) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    İnsanlık, her dönemde içinde bulunduğu cendereden bir şekilde çıkmış; türünü sürdürebilmeyi ve ilerlemeyi başarmanın bir yolunu bulmaya gayret ederek kendi tarihini yazmıştır. Çünkü insan dediğimiz varlık kendini, yaşadığı toplumu ve tüm evreni ön görme ve bilme isteğini gidermek için soru sormaya ve cevap aramaya devam etme istidadındadır. Varlığın bilgisi irdelendikçe, insanlık tarihi kendini gerçekleştirmeye devam edecektir. Fraktal geometri çalışmalarına göre bir ormandaki ağacın tüm özellikleri, ormanın bütünü ile oranlıdır, orman ile ilişkili ve ona bağlıdır. Genel olarak bilim tarihine baktığımızda da, doğanın bilgisi ile varlığın bilgisini birbirinden ayırmanın olanaksız olduğu karşımıza çıkacaktır. O halde, dünyada var olan tüm bilimler, insan için ve insana içkindir; “varlık, insan’a mahmûldür”. İnsanın anlamını araması için ön koşulu düşünmedir, bilgidir. Sosyal bilimler ise evrende sorunlu ve sorumlu tek varlık olan insanın anlamını araması için kullandığı bir anahtardır. 21. yüzyıl bir yandan bilim ve teknoloji açısından türlü gelişmelerin yaşandığı bir çağ olurken bir yandan insanlığın ekonomik krizlerle, savaşlarla, göçlerle uğraştığı, ulus devlet kavramının sorgulandığı bir çağ olarak tarihe yazılmaya devam etmektedir. Farklı coğrafyalarda uğraşılan farklı sorunlar bir yana, çağımızda tüm insanlığın ortak bir problemi olarak gün yüzüne çıkan bir salgın gündemimize taşınmıştır. Tüm dünyayı hızlı bir şekilde etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin yarattığı küresel ekonomik, sağlık, sosyal ve çevresel sorunlarla, insanlık “normal” kavramının sorgulanmaya başlandığı yeni bir düzene adım atmıştır. Küresel boyutta ve her alanda sürdürülebilirliğin oluşması için ortak adımlar atılmaya başlanmıştır. İnsani bilme eylemleri, önsezilerin aklî tahkike, yani makule tercümesi ile ve en başta temel formel bilimler, doğa bilimleri sosyal bilimler ve dil bilimleri alanlarında somut üretimin arttırılması ile mümkündür
  • Öğe
    Dağıstan-Derbent şehri ve Terekeme köylerinin tarihi ve sosyal yapısı üzerine bir değerlendirme
    (Journal of Turkish Studies, 2014-01) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    Derbent, Rusya Federasyonuna bağlı olan Dağıstan Özerk Cumhuriyetinin tarihi ve önemli ikinci şehridir. Aynı zamanda önemli Türk nüfusunu barındıran Derbent şehri Avrasya ile Ortadoğu arasındaki tek geçit noktası olduğu için birçok millet tarafından yurt edinilmiştir. Kafkasya’nın önemli geçit yollarından biri olması nedeni ile de kanlı savaşlara, ihtilaflara, düşüş ve yükselişlere sahne olmuştur. Asırlar boyu Derbent Güney Dağıstan’ın tek şehri olmuş ve doğu Kafkasya’nın bu bölgesinin hayatında özel bir rol oynamıştır. Erken ortaçağda bu şehir Hazar denizi üzerinde önemli bir liman ve bin yıldan fazla Güney-doğu Avrupa yolu üzerinde en büyük transit ticaret merkezi olmuştu. Bunun dışında, Arap fethinden bu yana uzun süre Derbent, Güney Dağıstan’ın (belki de genel olarak) dini (Müslüman) merkezi oldu. Ayrıca Derbent, her zaman güney Dağıstan’ın büyük zanaat merkezi olarak kalmaya devam etmiştir. Dağıstan tarihi birçok yazar tarafından incelenmiş anacak Türk dünyasına yeterince tanıtılmamıştır Bu çalışmada, ilk çağ, Roma, Sasani ve İslam dönemi Derbent tarihi tanıtılmaktadır. Öte yandan Dağıstan’da yaşayan ve bölgenin en önemli yerli halklarından olan Terekeme Türklerinin tarihinin kısa özeti de verilmektedir. Antik çağdaki coğrafyacısılar ve yazarlar tarafından ele alınmasına rağmen, Terekemelerin yaşadığı bu bölgenin ve özellikle de Terekeme köylerinin tarihi Türk Dünyasında pek tanıtılmamıştır. Bu çalışmanın amacı Derbent ve Terekeme köylerinin tarihini Türk Dünyasına tanıtmaktır.
  • Öğe
    Kadının değişen toplumsal rolü ve aile hayatı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2015-12) Şutanrıkulu, Gülreyhan
  • Öğe
    Batman’da yaşayan kadınların dinsel yaşam ile ilgili bazı görüşlerinin incelenmesi
    (Gece Kitaplığı, 2020-06) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler alanında özgün araştırma ve derleme türünden çalışmaların yer aldığı bu kitapta, birbirinden bağımsız olarak çok değerli bölümler yer almaktadır. Gece Kitaplığı Yayınevi tarafından 2020 Mart ayı içerisinde ilk kısmı yayımlanan ve aynı zamanda alanında temel eser olma iddiasını da barındıran kitabın ikinci kısmı büyük bir emek ve titizlikle ortaya çıktı. Kitapta yer alan tüm bilgi ve belgelerin akademisyen, araştırmacı, öğrenci ve ilgili tüm okuyucuya yeni yaklaşım ve fikirlerle farklı bakış açıları kazandırması dileğiyle..
  • Öğe
    Dağıstan kısa tarihi
    (Yeni Türkiye, 2015) Şutanrıkulu, Gülreyhan
  • Öğe
    Toplumsal bir kurum olarak din
    (Route Educational and Social Science Journal, 2018-02) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    Günümüz dünyasında birçok din ve dini inanç vardır. İnsanlık tarihi boyunca din, her zaman sosyal hayatın en önemli bileşeni olmuştur. Hızlı değişen dünyada insanlar bir destek noktası ararken bunu manevi bir güçte buluyor ve buda dini faktörün büyümesine yol açıyor. Dinin içinde davranış, sosyal normlar, değerler, roller, inanç, ritüeller, örf ve adetlerin yer alması dinin en önemli toplumsal kurum olduğunu göstermektedir. Din kavramının birçok tanımı vardır. Sosyal bilimlerde bu kavramın tanımında iki ana yaklaşım bulunmaktadır: anlamlı ve işlevsel. Anlamlı yaklaşım dinin özüne odaklanır. Bu yaklaşıma göre din sosyal grubun dâhil olduğu toplu bir aktivitedir. Böylece, din başta toplumu güçlendiren sosyal olgu olarak görülmelidir. Fonksiyonel yaklaşım ise dini davranışın karakteristik özelliklerini araştırmaktadır. Bu yaklaşıma göre insan yaşamının temel sorunları ve inançları bir din tarafından belirlenebilir. Bu iki yaklaşıma göre din – toplumun değişim ve gelişim süreçlerini etkileyen kültürel sosyal ve kişisel sistemleri birleştiren bir fenomendir.
  • Öğe
    Küreselleşen Türk toplumunda cinsiyet sorunu
    (Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, 2017-05) Şutanrıkulu, Gülreyhan
  • Öğe
    Dağıstan Derbent Bölgesi Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki cinsiyet kalıp yargıları
    (Turkish Studies Social Sciences, 2021-02) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    Bu makalede Dağıstan Derbent bölgesinde ikamet eden Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki cinsiyet kalıp yargılarını ele alınmaktadır. Dağıstan çok uluslu bir ülkedir. Bu uluslar birbirinden sadece dil olarak değil, kültürel, etnopsikolojik ve her birine özgü özellikleri ve özgünlüğü açısından da farklıdırlar. Dolayısıyla her ulus kendi kültürel değerlerini bildiği gibi diğer ulusların da kültürünü bilmekte ve buna saygı duymaktadır. Geleneksel kültürlerin hayatta kalmasını ve sürdürülebilir olmasını sağlayan unsurların en başında o kültürde saklı olan kültürel değerler gelmektedir. Geleneksel kültürü tanımlarken cinsiyet boyutunu ele almadan tanımı eksik yapılmış olur. Cinsiyet kavramı insanın zihnine yaşadığı toplum tarafından çocukluk yıllarında yerleştirilmektedir. Cinsiyet kalıpları davranışsal ve ahlaki olarak hem sosyo-kültürel bağlamda hem de günlük hayatta mevcut olduğundan erkek ve kadın arasındaki farklılıklar her toplumda her zaman önemli bir yer tutmuştur. Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki ahlaki değerleri, gelenekleri ve toplumsal cinsiyet tutumlarını, düzgün cinsiyet kimliğinin oluşmasında en önemli rol ailenindir. Genel olarak geleneksel kültürlerde kadın ve erkek rolleri açısından neredeyse bütün toplumlarda ister az isterse çok gelişmiş olsun erkekler kadınlara göre daha baskın bir konuma sahiptirler. Geleneksel yaşam alanlarından uzaklaşmasına rağmen kadın ve erkek arasındaki ayırım devam ederek etnik kimliğin desteklenmesini sürdürmektedir. Terekeme Türklerinin geleneksel kültürünün bu açıdan ele alınmasının bilim dünyasına bir katkıda bulunacağı düşüncesindeyiz.
  • Öğe
    Derbent Bölgesi Terekeme Türkleri’nin aile yaşantısındaki sosyo-kültürel değişimler
    (Batman Üniversitesi, 2015) Şutanrıkulu, Gülreyhan
    Bu çalışmada Derbent Bölgesi Terekeme Türklerinin aile, doğum, düğün/evlilik ve ölüm gibi gelenekleri ve bununla beraber İslam örf ve adetleri ele alınarak incelenmiş ve bu gelenekleri etkileyen faktörler irdelenmiştir. Modernleşme sürecinin Derbent Bölgesi Terekeme Türklerinin geleneklerini etkilediği sonucuna varılmıştır. Bununla beraber İslam örf ve adetleri Sovyet Dönemi sonrasında Dağıstan’da yeniden canlandığı, bu durumun aile içi ilişkilerine de nüfuz ettiği gözlemlenmiştir.