2 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Öğe Eyyûbîler döneminde makâsıd çalışmaları(Batman Üniversitesi, 2021-12-14) Aslan, AbdulğalipFıkıh usûlünün önemli konularından biri olan makâsıd ilmi İslam hukukçularının ilgisini her dönemde çekmiştir. Bunun nüvelerini ilk olarak İmam Şâfiî ve Kaffâl eş-Şâşî’de bulmak mümkündür. Bunların akabinde sırasıyla İmâmü’l-Haremeyn Cüveynî ve Gazzâlî’nin de bununla ilgilendiği ve makâsıd düşüncesine önemli katkılarda bulunduğu görülmektedir. Şâfiî ile başlayan ve adı geçen fakihler ile devam eden bu ilgi Eyyûbîler dönemindeki fakihler tarafından da sürdürülmüştür. Eyyûbîler döneminin önemli fakihlerinden biri olan İbn Abdisselâm tarafından makâsıd müstakil bir ilim olarak tasnif edilmeye başlanmıştır. Öğrencisi Karâfî müstakil bir ilim olarak telakki edilen makâsıdın sistemleşmesine büyük katkıları olmuştur. İbn Abdüsselâm ve öğrencisi Karâfî, çalışmalarında sık sık maslahata vurgu yaparak birçok fıkhî meselelere makâsıd çerçevesinde çözümler getirmişlerdir. Makâsıd düşüncesi, uzun süre Şâfiî mezhebinde tedavülde olan bir olgu olduğu halde Eyyûbî dönemindeki Şâfiî fakihlerin etkisi ile diğer mezhepler tarafından da kullanılmaya başlamıştır. Bu durum mezhepler arasındaki etkileşimde mekasadın etkin bir rolünün olduğunu göstermesi açısında önemlidir. Eyyûbîler döneminde Şâfiî fakihleri dışında diğer mezhep mensupları tarafından da makâsıd ilmi çalışılmaya başlanması, mezheplerin birbirinden etkilenmesi ve birbirine yaklaşması açısından da önem arz etmektedir. Makâsıd odaklı bu çalışmada Eyyûbî dönemi fakihlerinden İbn Abdüsselâm ve Karâfî’nin makâsıd eksenli çalışmaları merkeze alınmış, dönemin diğer fakihlerinin makâsıdla ilgili görüşlerine temas edilerek makâsıd literatürüne katkı sağlamak hedeflenmiştir.Öğe Uluslararası göç ve müslüman kadınlar (Avrupa bağlamında)(Batman Üniversitesi, 2017) Aslan, AbdulğalipKüreselleşme paralelinde kadın göçü önemli bir artış sürecinden geçmektedir. Batı toplumlarındaki özellikle Müslüman kadın göçmenlerin sorunları son yıllarda artmıştır. Giderek siyasi arenada meşrulaşan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı günümüz Avrupasında entegrasyon projelerini altüst eden sosyal bir hastalık haline gelmiştir. Avrupaya göç eden Müslümanlar‘ın maddi açıdan bazı kazanımları olduğu gibi kaybettikleri şeyler de azımsanacak şeyler değildir. Aşırı sağcı, ırkçı ve İslamofobi türünden bazı akımlar günden güne artarak özellikle Müslümanlara karşı düşmanlık tohumlarını ekip onları hedef göstermektediler. Bunun en ağır bedelini tesettürlü kadınlar ve onlarla birlikte aile bireyleri ödemektedir. Herkesin fikirlerini rahatça ifade etmesine olanak sağlanması, farklılıklara saygı gösterilmesi ve herkesin kendi dinini engelsiz yaşamasına imkân verilmesi ayrıca birlikte yaşama olanaklarının temin edilmesiyle Batı ülkelerindeki bu problemin ortadan kalkmasına vesile olacağı kanaatindeyim. Araştırmamızda Avrupa'daki göçmen Müslüman kadınların sorunları ve bunların günümüze yansımaları değerlendirilmektedir.