Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Finansal istikrarı sağlamaya yönelik bir araç: Rezerv opsiyon mekanizması
    (2017) Ergin Ünal, Ayşe; Aydın, Halil İbrahim
    Küresel kriz sonrası gelişmiş ülkelerin merkez bankaları tarafından benimsenen genişletici para politikası sonucu finansal piyasalara yoğun bir şekilde nakit akışı gerçekleştirilmiştir. Yaşanan bu süreç gelişmekte olan ülke merkez bankalarını ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nı yeni para politikası araçları bulmaya ve hayata geçirmeye yönlendirmiştir. Tam da bu noktada, Merkez bankası tarafından geliştirilen Rezerv Opsiyon Mekanizması karşımıza çıkmakta ve önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, Rezerv Opsiyon Mekanizmasının finansal istikrarı sağlamaya yönelik avantajlarını ortaya koymaktır.
  • Öğe
    Göç, kent ve bölgesel kalkınma:trc3 bölgesi (Mardin-Batman-Siirt-Şırnak) örneği
    (Marmara Belediyeler Birliği Yayınevi, 2017-05) Türk, Emrullah; Aydın, Halil İbrahim; Çayın, Mücahit
    Bir insanın bulunduğu bir yerden iktisadi, siyasi, kültürel veya diğer nedenlerle başka bir yere hareket etmesi şeklinde açıklanan göç olgusu, illiyet bağı çerçevesinde analiz edildiğinde hemen hemen bütün dünya ülkeleri için önem arz eden ekonomik ve sosyal bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de de göçün tarihi uzun yıllar öncesine dayanmakta ve bu sorunu çözümleyebilmek için çeşitli politikalar uygulanmaktadır. Son yıllarda yaşanan göç uluslararası düzlemde kendini göstermekte ve bu süreç kentlerin nüfusu ile fiziki yapısını değiştirmenin yanı sıra sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapısında da değişikliğe neden olmaktadır. İnsanların iktisadi, siyasi, kültürel durumların yanı sıra özellikle savaş durumunda farklı coğrafyalar arasında yer değiştirmesi olarak ifade edilebilen uluslararası göçün üst düzeyde yaşandığı günümüzde kentler bu durumdan etkilenmekte ve çarpan etkisiyle ekonomik kalkınma sürecine etki etmektedir. Nitekim göç, kent ve ekonomik kalkınma sürecinin birbirleriyle yakın etkileşim halinde olduğu gün yüzüne çıkmaktadır. Bu bağlamda çalışma; göç, kent ve bölgesel kalkınma arasındaki ilişkiyi TRC3 bölgesi (Mardin-Batman-Siirt- ırnak) örneği üzerinden ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Zira söz konusu bölge bir taraftan iç göç olarak negatif net göç hızını yaşarken diğer taraftan son yıllarda başta Suriye'li olmak üzere on binlerce yabancı kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Bu noktada bölgedeki göç olgusunun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan incelenmesi önem arz etmektedir. Çalışma kapsamında öncelikle göç, kentleşme ve bölgesel kalkınma ilişkileri olgusu teorik olarak izah edilmiş daha sonra TÜİK verileri ve söz konusu İllerin Göç idaresi Müdürlüklerinden alınan veriler doğrultusunda iç ve dış göç hareketleri detaylı bir şekilde irdelenmiştir. Elde edilen veriler ile yapılan değerlendirme sonucunda TRC3 Düzey 2 (Mardin-Batman-Siirt- ırnak) bölgesi Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNKS) göre sürekli göç vermektedir. Bununla beraber aldığı dış göç rakamları ise sürekli artmaktadır. Gerek iç göç gerekse dış göç hareketleri beraberinde sosyo-ekonomik ve sosyokültürel problemleri getirmek suretiyle bölgesel kalkınma sürecini olumsuz etkilemektedir. Söz konusu problemlerin bertaraf edilmesi için de merkezi ve yerel birimlerin birlikte hareket etmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
  • Öğe
    Avrupa Birliği üyelik sürecinde Türkiye’nin yeşil büyüme göstergelerinin değerlendirilmesi
    (Toros Üniversitesi, 2020-12-31) Aydın, Halil İbrahim; Nasıroğlu, Muhammed Mansur
    Tüm ülkeler mutlak suretle büyümek ve ilerlemek için çaba sarf etmektedir. Ülkeler büyüme ve kalkınma süreçlerini tamamladıktan sonra ise sürdürülebilir büyüme trendini yakalamak isterler. Ancak büyüme isteğinin tek amaç haline gelip, insanın ve tabiatın göz ardı edilmesiyle doğaya zarar verilmesi de kaçınılmaz son olmaktadır. Bu bağlamda yakın geçmişte bazı ülkeler büyümeden ziyade yeşil büyümeye odaklanmış ve geleneksel büyümeden yeşil büyümeye doğru bir dönüşüm içerisine girmiştir. Son yıllarda gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden ve araştırmalara konu olan Yeşil Büyüme modeli çerçevesinde, Türkiye’de de önemli gelişmeler söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği üyelik sürecinde Türkiye’yi, diğer aday ülkeler ve Avrupa Birliği ile karşılaştırılarak değerlendirilmesi çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Söz konusu değerlendirme veri mevcudiyetine göre 1990-2018 arası yıllarını kapsamaktadır. Ayrıca, ortak veri aralığına sahip seçilmiş OECD yeşil büyüme göstergeleri üzerinden de değerlendirme yapılmaktadır. Yapılan bu değerlendirmeler CO2 verimliliği, enerji verimliliği, çevresel risklerin etkileri, teknoloji ve inovasyon ve ekonomik durum ekseninde gerçekleştirilmiştir.
  • Öğe
    Girişimciliğin ekonomik büyüme ve kalkınmadaki rolü: Seçilmiş AB ülkeleri üzerine panel veri analizi (2001-2015)
    (Iğdır Üniversitesi, 2017-10-13) Aydın, Halil İbrahim
    İktisat yazınında ekonomik kalkınma olgusu, son zamanlarda oldukça ilgi gören konular arasında yer almaktadır. Büyümenin yanı sıra sosyal, siyasal ve kültürel değişimleri de içine alan ekonomik kalkınma kavramı için girişimcilik büyük önem taşımaktadır. Büyüme ve kalkınmanın lokomotifi olan girişimcilik sosyal ve kültürel değişim sürecini de beraberinde getirmektedir. Girişimcilik olgusu muhtevası itibariyle sosyo-ekonomik bir kavram olarak karşımıza çıkmakta olup, bu noktada ekonomik büyüme ve kalkınma süreci ile yakından ilişkisi söz konusu olmaktadır. Girişimcilik bir ülkenin ekonomik büyüme sürecinde istihdam ve refah artışı üzerinden olumlu etkiler doğurmaktadır. Bahse konu pozitif katkılar sayesinde ekonomik gelişme süreci hızlanmaktadır. Bu çalışma, girişimciliğin ekonomik kalkınma süreci üzerindeki rolü ve etkisinin nasıl olduğunu ampirik olarak araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmada, girişimciliğin ekonomik kalkınma süreci üzerindeki etkileri, seçilmiş 15 AB ülkesinin 2001-2015 dönemi verileri kullanılarak yatay kesit bağımlılığını göz önüne alan yeni nesil panel veri analizi metodolojisi bağlamında ekonometrik olarak incelemektedir. Uygulama sonucunda girişimciliğin ekonomik kalkınma üzerindeki etkilerinin inceleme döneminde pozitif yönlü ve istatistiki açıdan anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, çalışmada, girişimcilikten ekonomik büyümeye doğru işleyen pozitif yönlü bir nedensellik ilişkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlara göre girişimcilik ekonomik kalkınma üzerinde önemli bir etkiye sahip olmakta ve girişimciliğin geliştirilmesi ülkenin kalkınması için kilit rol oynamaktadır.
  • Öğe
    Ar-ge yatırımlarının toplam faktör verimliliği üzerindeki etkileri: OECD ülkeleri üzerinde panel veri analizi (1994-2014)
    (Pamukkale Üniversitesi, 2017-01-01) Aydın, Halil İbrahim; Yalçınkaya, Ömer
    İçsel büyüme teorileriyle birlikte teknoloji düzeyindeki gelişmeler genellikle Ar-Ge yatırımlarıyla ilişkilendirilmekte ve farklı nitelikteki Ar-Ge yatırımlarının toplam faktör verimliliği üzerindeki etkileri teorik-ampirik düzeyde araştırılmaktadır. Bu çalışmada, OECD üyesi ülkelerde Ar-Ge yatırımlarının toplam faktör verimliliği (TFV) üzerindeki etkileri 1994-2014 dönemi için yeni nesil panel veri analizi metodolojisi ile ekonometrik olarak incelenmektedir. Ar-Ge yatırımlarının TFV üzerindeki etkilerinin daha tutarlı bir şekilde incelenebilmesi için 29 OECD üyesi ülke toplam Ar-Ge yatırımlarının büyüklüğüne göre OECD-1 ve OECD-2 olarak iki alt grupta analize dâhil edilmişlerdir. Bu yönüyle çalışmada, OECD-1 ve OECD-2 gruplarında yer alan ülkelerin uzun dönemli ekonomik büyüme performanslarının sürdürülebilirliği üzerinde farklı nitelikteki Ar-Ge yatırımlarının etkilerinin nasıl olduğu makroekonomik düzeyde araştırılmıştır. Çalışma sonucunda, inceleme döneminde farklı nitelikteki bütün Ar-Ge yatırımlarının TFV üzerindeki etkilerinin her iki ülke grubunda da pozitif yönlü olduğu ve bu pozitif yönlü etkilerin büyüklüğünün ise beklenildiği gibi OECD-1 grubunda çok daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte çalışmada, OECD-1 ve OECD-2 grupları arasında TFV üzerindeki etkileri itibariyle üniversiteler ve kamu kesimi tarafından geçekleştirilen Ar-Ge yatırımları açısından bir benzerliğin, özel sektör ve toplam Ar-Ge yatırımları açısından da bir farklılığın oluştuğunu belirlenmiştir.