Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Diyarbakır Arkeoloji Müzesinden rozet betimli bir Urartu damga mühürü
    (Bilgin Kültür Sanat, 2019) Kaçmaz Levent, Esra; Demir, Timur; Dinç, Münteha Şahan; Ekici, Makbule; Tarhan, Çağrı Murat
  • Öğe
    Yenı̇ Assur dönemı̇ ordusunda kuşatma mekanı̇zmaları koçbaşları ve kuleler
    (Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, 2017) Kaçmaz Levent, Esra
  • Öğe
    Yeni Assur dönemi’nde savaş arabaları
    (IBAD, 2017) Kaçmaz Levent, Esra
    Vehicles that we know as chariot today first appeared in Mesopotamia 3000 B.C. in Summerians. The wooden body of the chariots were covered with animal leather. ln the middle of the 3000 B.C the arrows of the chariots were different from the four wheeled chariots plain arrows. Four horses which drove these chariots were harnessed in order to advance easier and go faster. As a result of these developments a new type of charoit that were very significiant for ancient world history came out. Assyrian chariots were constituting the basic and most remarkable arm of the army. The oldest chariot depiction known was depicted on a cylindrical seal that dates back to ’Ninurta-Tukulti-Aššur (B.C 1133). Later it is possible to see chariot depictions on a white obelisk dates back to Assurnasirpal l. (B.C 1050-1032) period and on broken wall painting dates back to Tukulti-Ninurta ll. (B.C 888-884) period. Howover, viewing palace reliefs dating back to Assurnasirpal (B.C 883-859) period made possible the first systematical studies related to Assyrian chariots. Assyrian chariots which were big and driven by four horses, basicaly were used for sudden attacks. These type of chariots were inspired and developed by taking example multi-purpose older and less heavy chariots used for scout, transportation and sudden attack. Chariots, when the restrictions and weightness over them were taken away, gave heavly armed elite troops opportunity to professionalise in fast and mobile attacks. Chariots and chariot troops were especially responsible for attacking and destroying enemies' imfantry formations and at the same time they were responsible for fighting against seiged castle's defenders.
  • Öğe
    Assur döneminde nehir taşımacılığı, nehir taşıtları ve köprüler
    (Akademisyen Kitabevi, 2018) Kaçmaz Levent, Esra; Gökçe, Bilcan; Pınarcık, Pınar
  • Öğe
    Batman Üniversiteli kadın akademisyenin bilimsel profili
    (Batman Üniversitesi, 2017) Kaçmaz Levent, Esra; Levent, Abdulkadir
  • Öğe
    Yeni Assur dönemi ordusunda süvariler pithaillu
    (Fırat Üniversitesi, 2016) Kaçmaz Levent, Esra
    Assur askeri tarihinde ordunun en önemli kolunu bağımsız bir birim olan süvariler oluşturmuştur. Assur’da MÖ 1. bin yılda ilk kez karşımıza çıkan süvariler, düzenli ve savaşçı bir birlik olarak ilk kez II. Assurnasirpal (MÖ 883-859) Dönemi saray kabartmalarında tasvir edilmişlerdir. Assurlular, süvari birliklerini geliştirirken, Zağros bölgesinde yaşayan Medler ve Persler’in etkisi altında kalmış ve savaş taktiklerini, bilgi ve becerilerini büyük oranda onların süvari birliklerinden almışlardır. Okçu ve kalkan taşıyıcıdan oluşan süvari takımı, savaş arabalarının kullanılamadığı ya da kısıtlı kullanılabildiği çamurlu alanlar, ırmaklar, suyolları, dağlık ve tepelik kırsal kesimler, ormanlar v.s. engebeli ve zor olan arazilerde savaşabilmenin avantajına sahipti. Süvari sınıfında zırh ve mızrağın kullanımının başlamasıyla birlikte süvarileri, savaş arabalarının girmekte zorlandığı elverişsiz bölgelerde en ağır silahlarla donatılmış düşmanlarına karşı savaş arabalarının yerini alabilecek bir sınıf haline getiren etken, onlara ani baskın yapma özelliğinin verilmiş olmasıdır. MÖ 8. yüzyıldan itibaren, Assur ordusunda kaynaklarda okçu ve mızrakçılardan oluşan pithaillu veya sa pethalli olarak karşımıza çıkan süvari birlikleri, zor arazilerde görevlendirilmek için eğitilmiş atlı ekiplerdi. Süvariler, birincil görevleri ne olursa olsun, ordunun ihtiyaçlarına göre diğer görevlerde de yer alabiliyorlardı. Assur ordusundaki süvari birliklerinin gelişme süreci, aşamalı bir yapı sergilemiştir. Assur kabartmaları, bu gelişme sürecini kısmen aydınlatabilmektedir. III. Tiglat-Pileser (MÖ 745-727) dönemine ait kabartmalarda, mızrakçı ve okçular çift olarak savaşmış, okçu atış yaparken; yanındaki mızrakçı atının dizginini tutar vaziyette tasvir edilmiştir. Bu zamanda binicilik henüz pek fazla bir gelişme gösterememiş süvariler, ata eyersiz, üzengisiz olarak binmekte ve atı kolayca yönetemeyecekleri bir biçimde arkaya doğru oturmaktaydılar. Dahası süvarilerin giyindikleri zırh, kuşandıkları kalkan ve giydikleri ağır çizmeler, süvarilerin hareketini büyük ölçüde sınırlamaktaydı. II. Sargon (MÖ 721-705) döneminde süvari sınıfında birtakım gelişmeler olmuştur. Atların zırhla kaplanması bu dönemde görülmüş bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. II. Sargon (MÖ 721-705) döneminde süvariler, mızrakçılar gibi giyinmeye başlamış ve küçük bir yay ya da uzun bir mızrak ile silahlandırılmışlardır. Diğer yandan yine bu dönemde atın eyerini dengelemek ve ata zarar vermemek için at sağrısı ve göğüs bantları kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonraları, bacakları ile atı kontrol etmeyi öğrenen Assur süvarisi, bu sayede at üzerinde ok atma becerisini kazanmıştır. Senharip (MÖ 704-681) dönemi sarayındaki kabartmalar, bu konuda daha somut örnekler sergilemektedir. Örneğin, Assur süvarisinin, Elam okçularına saldırısını ve yokuşu tutan Elam okçularını bozguna uğratışını tasvir eden kabartmalar, bu birliğin savaşlardaki rolünün ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    Eskiçağ dünyası ordusunda tıbbi tedavi
    (Bilgin Kültür Sanat, 2017) Kaçmaz Levent, Esra; Pınarcık, Pınar; Gökçe, Bilcan; Erkek, Mehmet Salih; Coşgun Kandal, Sena
  • Öğe
    Assur döneminde nehir taşımacılığı ve nehir taşıtları
    (İksad Yayınevi, 2018) Kaçmaz Levent, Esra
  • Öğe
    Yeni Assur dönemi karargahlarında günlük yaşam
    (İksad Yayınevi, 2018) Kaçmaz Levent, Esra