Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 2 / 2
  • Öğe
    B. Nihan Eren’in Kör Pencerede Uyuyan adlı öykü kitabı üzerine bir inceleme
    (RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2021-06) Karadeniz, Mustafa
    Çağdaş Türk öykücülüğünün genç yazarlarından biri olan B. Nihan Eren’in Kör Pencerede Uyuyan adlı öykü kitabı, bilinçle kurgulanmış ve birbirine sıkıca bağlı yirmi öyküden oluşur. “Gece” ve “Gün” adlı iki bölümden oluşan kitaptaki öyküler, ortak bir zaman diliminde ve mêkanda geçer. Aynı zaman ve mekân üzerine kurgulanan öyküler, birbiriyle kesişerek birbirine işaret ederek ve birbirini aydınlatarak gelişir. Öykülerin içerdiği bu özellik, Kör Pencerede Uyuyan’a bir romandaki gibi bütünlüklü bir yapı da kazandırır. Başka öykücülerde sadece atmosfer oluşturmak için kullanılan nesne veya ayrıntılar, Eren’in öykülerinde olay örgüsünü aydınlatan bağlantı noktaları olarak işlev kazanır. Kitaptaki öykülerde yalnız, mutsuz, kaygılı, umutsuz, geçmişinde hayal kırıklıklarını ve terk edilmişlikleri barındıran muhtelif yaş gruplarına ait insanlarla karşılaşılır. Eren, aynı toplumsal yapı ve zaman diliminde yaşama tutunmaya çalışan “kırık hayatlar”dan manzaralar sunar. Bu manzaralar yoluyla, öykü karakterlerinin yaşadıklarının aslında toplumsal yapıya hâkim olumsuzluklardan kaynaklandığını ima etmeye çalışır. Kitaptaki öykülerde görünüşle gerçek arasındaki derin uçurum ve topluma hâkim ikiyüzlülük Eren’in eleştiri oklarının temel hedefi olur. Eren’in öykülerindeki bu kurgu ve içerik uyumu, dil ve anlatım tutumuyla da desteklenir. Kör Pencerede Uyuyan adlı öykü kitabına yönelik biçim, kurgu, dil ve muhteva eksenli bir inceleme bu makalenin temel konusunu oluşturmaktadır. Bu inceleme yoluyla Eren’in öykü anlayışının temel bileşenlerini ve bunların birbiriyle olan ilişkisini saptamaya çalışmak amaçlanmıştır
  • Öğe
    İshak bağlamında Onat Kutlar’ın öykücülüğü ve “Çatı” öyküsünün tahlili
    (Turkish Studies, 2013-02) Karadeniz, Mustafa
    “1950 Kuşağı” olarak adlandırılan öykücüler, biçim ve içerik konusundaki tutumlarıyla Türk öykücülüğünde modernist bir dönüşümün / yeniliğin zeminini hazırlamışlardır. Sait Faik, Vüs’at O. Bener ve Nezihe Meriç gibi öncü yenilikçilerin birikimini Varoluşçuluk, Sürrealizm gibi Batı kaynaklı düşünce ve sanat akımlarından mülhem etkilerle sentezleyen bu öykücüler, “birey”i ve onun iç yaşantısını, yalnızlığını, bunalımını, iletişimsizliğini modernist tekniklerle kurgu düzlemine taşımıştır. Onat Kutlar, henüz yirmi üç yaşındayken yazdığı İshak adlı öykü kitabıyla bu kuşağın önemli yazarlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Dokuz öyküden oluşan bu tek öykü kitabıyla 1960 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazanan Kutlar, İshak’ta, dâhil olduğu edebî anlayışa paralel temaları ve teknik özellikleri kendine özgü bir tutumla kullanmıştır. Hayatın monotonluğundan bunalarak bulunduğu ortamdan kaçıp kurtulmak, yeni ve başka bir yaşam kurmak isteyen muhtelif insanların çabaları, İshak’taki öykülerin tematik bağlamını oluşturmaktadır. Bu paralelde, öykülerde, ev içi yaşantıların ve aile çevresinin sert kalıpları içinden çıkmanın yolunu / yordamını arama çabasındaki karakterlerle karşılaşılır. Fantastik / gerçeküstü / kafkaesk öğeler, öykülerin kurgu düzlemindeki temel motifler olarak dikkat çeker. Genel bir nazarla bakıldığında, İshak’taki öykülerin dil, kurgu, atmosfer ve içerik özellikleri bakımından bütünlüklü bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Kitaptaki dördüncü öykü olan “Çatı”ya yönelik bir tahlil denemesi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Tahlile katkıda bulunulacağı düşüncesiyle, çalışmanın giriş bölümünde, kabaca, “1950 Kuşağı” öykücülüğünü hazırlayan iç ve dış dinamiklere işaret edilmiş, ardından İshak dolayımında, Kutlar’ın öykücülüğüne dair genel birtakım tespitlerde bulunulmaya çalışılmıştır.