Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 38
  • Öğe
    Nazan Bekiroğlu’nun Nar Ağacı romanında evde olmak / olmamak
    (Journal of Turkish Studies, 2014-01) Korkmaz, Ferhat
    Nar Ağacı Nazan Bekiroğlu’nun 2012 yılında Timaş Yayınları arasında çıkan romanıdır. Romanda, köken arayışını yönelen anlatıcı, anneanne ve dedesinin bir araya gelişlerinin izini sürer. Köken arayışı, eserin felsefi atmosferinin oluşmasına olanak tanımıştır. Romandaki anlatıcı “giz”i araştırır. Kullandığı çeşitli ve dinamik anlatım yöntemleriyle arkeolojik bir gezintiye çıkar, şehir ve medeniyetleri bir kavşakta birleştirir, anlatısal bir orman inşa eder. Doğu İran’ın Taht-ı Süleyman kentinden gelen Settarhan’ın öyküsü ile Trabzon’da yaşayan ve Rus işgali sonrasında bir süre şehirden ayrılmak zorunda kalan Zehra’nın simetrik öyküsünün işlendiği romanda, evlerinden ayrılmak ve göç etmek zorunda kalan kahramanların yaşamı ele alınmıştır. Romanda, Trabzon, anlatıcı ve kahramanların evidir, yahut evi haline gelir. Bu çerçevede evin dışına çıkan tekinsiz bir dünyaya atılır. Kendini bulabilmesi ve eve ulaşabilmesi için belli mücadeleler veren karakterler, varoluşlarını yeniden gerçekleştirmek zorunda kalırlar. Romanın fonunda, Osmanlı tarihinin en yoğun savaş dönemi olan Balkan Savaşlarından Birinci Dünya Savaşına uzanan yıkılış öyküsü vardır. Romanın fonundaki bu atmosferde cepheler, sürgünler, salgın hastalıklar, kitlesel ölümler işlenmiştir. Söz konusu fon nedeniyle kahramanlar yeni var oluşlar belirlemek, kendilerini gerçekleştirmek zorunda kalır. Ev, romanda merkezde duran bir anlatı ve varoluş aracıdır. Çalışmamızda, Freud’un üzerinde durduğu ve Heidegger’in felsefi olarak ele aldığı evde olmak (heimlich) ve evde olmamak (unheimlich) kavramları açısından bir değerlendirme yapılacaktır.
  • Öğe
    Necip Fazıl’da tarih ve şiir
    (Dicle Üniversitesi, 2016-09-01) Korkmaz, Ferhat
    Şairliğinin yanı sıra, Namık Kemal ve Mehmet Âkif gibi aksiyoner bir mefkûre şahsiyeti olan Necip Fazıl Kısakürek’in (1904-1983) önemli bir nesir külliyatı ve bu nesir külliyatında genel olarak tarihe ilişkin çeşitli değerlendirmeleri bulunmaktadır. Özellikle Türk tarihini, sanatının önemli bir malzemesi haline getiren Necip Fazıl’ın tarihe kavramsal düzeyde bakışı ve hangi tarih anlayışına dayalı olarak görüşlerini neşrettiği tartışılması gereken bir husustur. Çalışmamızda; Necip Fazıl’ın nesir külliyatı, tarih anlayışı bakımından taranacak ve şiirlerindeki tarih teması değerlendirilecektir
  • Öğe
    Yeni Osmanlılar Cemiyeti kurucularından Mehmed Âyetullah Bey: Dönem-İnsan-Eser
    (Grafiker Yayınları, 2017) Korkmaz, Ferhat
    Cemiyetçiliği, şairliği ve gazeteciliği ile Osmanlı Devleti’nin son döneminin aydın ve sanatçıları arasında önemli bir yere sahip olan Mehmed Âyetullah Bey, 25 Mayıs 1846’da Kahire’de doğmuştur.” “Edebiyat ve siyasetle erken yaşlarda ilgilenmeye başlayan Mehmed Âyetullah Bey, dedesi Abdurrahman Sami Paşa’nın muhafazakârlığını kabul etmeyerek Şinâsî, Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın açtığı yenileşme hareketi içinde yer almıştır. Mehmed Âyetullah Bey’in yetiştiği Suphi Paşa ve Abdurrahman Sami Paşa konakları tam bir ilim ve irfan meclisi idi. Dünyanın pek çok yerinden gelen bilgin insanlar bu konaklara devam etmiş, Âyetullah Bey de henüz küçük yaşlardan itibaren bu meclislerde bulunmayı bir itiyat haline getirmişti. Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin kurucularından biri olması da şüphesiz yetişme tarzıyla ilgiliydi.” “Mehmed Âyetullah Bey, içinde yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal olayları ile yakından ilgilenmiştir. 1867’ye kadar Tasvîr-i Efkâr gazetesinin matbaasına devam ederek Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ebuzziya Tevfik’in etkisinde gazeteciliğe başlayan Mehmed Âyetullah Bey, arkadaşı Musullu Sami Bey ile birlikte yine 1867 yılının Mayıs ayında Utârid gazetesini 5 sayı olarak çıkarabilmiş, daha sonra Filip’in sahibi olduğu Vakit gazetesinde “baş muharrir” olarak yazılar yazmıştır.”
  • Öğe
    Matbuat tarihine Medhal ilk büyük Muharrirlerden Şinasi
    (Detay Yayıncılık, 2016) Korkmaz, Ferhat
    Eserin elimizdeki ve Latin harflerine aktardığımız nüshası, ilk ve tek baskısı olan Yeni Matbaa tarafından 1927 yılında yayımlanan nüshasıdır. Atatürk Kitaplığı ve Milli Kütüphane raflarında mevcut olan bu nüsha, 160 sayfadan ibaret olup ders kitabı baskısı olan 19x27 cm ebâdındadır.Bugünkü Türkçede nadiren kullanılan yabancı kelimelerin yazılışını aktarırken, ayn ve hemze işaretlerini orijinal yazılışa uygun bir biçimde verdik. Bugün kullanılan ve artık Türkçeye mal olmuş kelimeler ise bugünkü yazılışına uygun bir şekilde verilmiştir. Metinde mümkün olduğu kadar aslî imlâya sadık kaldık ancak hatalı olduğunu düşündüğümüz kelimeleri düzeltilmiş hâliyle verdik.Modern biyografi türünün ilk örneklerinden olan Matbû’ât Tarihine Medhal’den İlk Büyük Muharrirler: Şinâsî, adlı eseri Latin harflerine aktarmamızın nedeni, önemli bir kaynak eseri özgün biçimiyle yeniden istifâdeye sunma düşüncesidir.
  • Öğe
    Anneme söyleyin
    (Yolcu Dergisi, 2017-10-04) Korkmaz, Ferhat
  • Öğe
    Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’de kanun ve kanunun dili
    (2017-12) Korkmaz, Ferhat
    Türk edebiyatının ve dilinin özüne döndürülmesi ve modernleşmesi yolunda ilk çalışmalar Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal tarafından yapılır. Türk edebiyatında toplumsal konuların yoğun olarak işlendiği Tanzimat seneleri, Türkiye’de kanunlaştırma faaliyetlerinin başladığı bir dönemi de ifade eder. Divan edebiyatının süslü nesir ve şiirinden, sade ve açık bir nesre tekâmülün sancılarının yaşandığı bu ilk dönemde, Türkiye’de kanun yazıcılığının dilinin nasıl olması gerektiği hususunda ilk görüş ve öneriler, Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal gibi her fırsatta dil üzerine görüş beyan eden bu sanatkâr ve aydın grubu tarafından paylaşılır. Çalışmamızda Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’in eserlerinden hareketle “kanun” fikirleri ile ilk dönem açısından kanun yazımı konusundaki görüş ve önerileri ele alınmaktadır
  • Öğe
    Orhan Şaik Gökyay'ın şiirlerinde şehadet
    (Kesit Yayınları, 2021) Korkmaz, Ferhat
    Türk-İslam tarihi açısından oldukça önemli bir yer tutan şehadet anlayışı, Halk, Klasik ve modern şiirimizde geniş bir şekilde karşılığını bulmasına rağmen bugüne kadar müstakil bir çalışmaya konu olmamıştır. Türk Şiirinde Şehadet adlı kitap, bu kültüre az da olsa ışık tutmak amacıyla kaleme alınmış; Türkiye'nin farklı üniversitelerinde görev yapan ve alanında uzman olan on dört akademisyenin konuyla ilgili titiz çalışmalarının ürünü olarak ortaya çıkmıştır. TBMM tarafından kabul edilişinin 100. Yıldönümü vesilesiyle İstiklal Marşı'mızın ebedi varlığına ve tüm aziz şehitlerimize ithaf edilen bu çalışmada; Halk, Divan ve Tanzimat şiirinde ve bu hususta öne çıkan; Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı, Faruk Nafiz Çamlıbel, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Arif Nihat Asya, Abdürrahim Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler, Orhan Şaik Gökyay, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Dilaver Cebeci gibi şairlerde "şehit, şehadet, şehitlik" kavramları geniş bir perspektifte ele alınmıştır. Türk şiirinin şehadete bakışı elbette bunlarla sınırlı değildir. Birçok devlet kurmuş, bilhassa Osmanlı Devleti'nin öncülüğünde İslamiyet'in bayraktarlığını üç kıtaya yaymış, vatanı ve milleti için canını feda etmekten çekinmemiş, şehadeti "bir gül bahçesine girercesine" kabullenmiş ve ona büyük değer vermiş bir milletin şiirininde elbette binlerce "şehit" saklıdır. Bizim burada gayemiz, Türk şiirinde "şehit, şehadet, şehitlik" gibi kavramları genel hatlarıyla ortaya koyarak aziz şehitlerimizi bir nebze de olsa yâd edebilmek; toprağın "altındaki binlerce kefensiz yatanı" yeniden idrak edebilmek ve bu hususta çalışma yapacak bilim insanlarında veya meraklı okuyucularda bir nebze olsa bir kanaat uyandırmaktır.
  • Öğe
    İbnülemin Mahmut Kemal’in Ahlâk adlı eseri üzerine bir araştırma
    (Gaziantep Üniversitesi, 2018-05) Korkmaz, Ferhat
    İbnülemin Mahmut Kemal İnal (1871-1957), Osmanlı Devleti’nin son dönem şairleri, müzisyenleri, hat sanatçıları ve devlet adamları üzerine biyografi çalışmalarıyla tanınan bilgin şahsiyetlerdendir. İbnülemin Mahmut Kemal’in 1308 (1891) yılında Mahmut Bey Matbaası tarafından yayımlanan Ahlâk adlı eseri ahlâk konusuyla alakalı 37 sayfalık müstakil bir eserdir. Eser, İbnülemin Mahmut Kemal’in ilk çalışmalarından olup Tercümân-ı Hakîkat ve Mürüvvet gazetelerine yazdığı makalelerini topladığı bir kitaptan oluşmaktadır. Eserde, ahlâk felsefesi, ahlâkın estetik ile olan ilişkisi ve eğitimin ahlâksal yönleri gibi konular üzerinde duran İbnülemin Mahmut Kemâl; benzer yazıları nedeniyle İslâm mütefekkiri ve ahlâkçısı olarak kabul edilmiştir. İbnülemin Mahmut Kemal’in sözünü ettiğimiz eserinin tam metin olarak yeni alfabeye aktarılmadığı; ancak bazı çalışmalarda birtakım alıntılarla sözünün geçtiği görülmektedir. Çalışmamız bu eksikliği gidermek amacı üzerine kurulu olduğundan Ahlâk adlı eserin incelemesi ve yeni harflerle tam metin neşrinden ibarettir.
  • Öğe
    Edip Cansever’in şiirlerinde göz imgesi
    (Journal of Turkish Studies, 2012-01) Korkmaz, Ferhat
    İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çağdaş Avrupa sanatında görülen parçalanmışlık ve anlamsızlık, Türk sanatına da yansır; çağdaş Türk şiirinde de gözle görülür bir değişme yaşanır. Edip Cansever, Türk şiirinin bu kırılma noktasında durur. İlk şiirlerini Garip’in etkisiyle kaleme alan Cansever, İkinci Yeni’nin 1950’li yılların ikinci yarısından sonra belirginleşmeye başladığı dönemden itibaren yeni tarz şiirler yazmaya başlar. Özellikle Yerçekimli Karanfil (1957) adlı şiir kitabıyla İkinci Yeni hareketinin poetikasına uygun eser veren Cansever, ilk şiirlerinin aksine kübizm, sürrealizm ve bilinçaltına meyleder; şiirlerinde sessel, yazımsal, sözdizimsel ve sözcüksel sapmalara, alışılmamış bağdaştırmalara yer verir. Yeni şiir tarzının yaygınlaştığı yıllarda, göz organı resme gerçekte olduğu gibi değil; ya ikiden fazla ya da nispetsiz bir biçimde yansıtılmıştır. Bu durum dönemin güncel sanat eğiliminin dikkat çeken bir hususu olmuştur. Edip Cansever’in şiirlerinde göz sözcüğünün kullanımı belli bir düzeyde artmıştır. Onun şiirlerinde göz, parçalanmışlığın önemli bir odak noktası, bilinçaltı derinliğinin dışavurumunun bir parçası olur. Makalenin amacı, resim ve sinema sanatının şiiri etkilemesi bakımından Edip Cansever’in İkinci Yeni dönemi olarak söz edilen yıllarda göz organını nasıl kullandığını saptamaktır. Çalışmamızda Cansever’in İkindi Üstü (1947), Dirlik Düzenlik (1954), Yerçekimli Karanfil (1957), Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964) adlı şiir kitaplarında göz sözcüğünün anlamsal ve imgesel dönüşümü incelenmiştir.
  • Öğe
    Başlangıcından Cumhuriyet’e Yeni Türk şiirinde melankoli
    (Grafiker Yayınları, 2018) Korkmaz, Ferhat
    Çalışmanın giriş bölümünde melankoli kavramı hakkında genel bir değerlendirme yapılmıştır. Bu bölümde çalışmanın konusu, amacı, yöntemi ve konu kapsamı hakkında bilgiler verilmiştir. Birinci bölümde melankolinin tanımı, melankolik kuram ve melankolik durum, bellek ve imgelem kavramları üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde melankoli kavramının İlk Çağ’dan günümüze kadar dünya bilim ve sanat tarihindeki seyri ele alınmıştır. Çalışmamızın asıl kısmını teşkil eden ve “Yeni Türk Şiirinde Melankoli” başlığını taşıyan üçüncü bölüm, “Kayıp Obje Eksenli Melankoli” ve “Melankolik Duygu Durumları” şeklinde iki ana tasnifle verilmiştir. “Kayıp Obje Eksenli Melankoli” kısmında evlat, anne, eş, gençlik, arkadaş, öz saygı ve vatan toprağı gibi kayıplar konusunda melankoli literatürü doğrultusunda yorumlar yapılmış ve konuya örnek teşkil eden şiirlerden alıntılar verilmiştir. “Kayıp Obje Eksenli Melankoli” kısmında ise hiçlik duygusu, kriz, acı veren keyifsizlik, suçluluk duygusu ve cezalandırılma kaygısı, derunî sitem, söylenme ve sövgü, geçmeyen bir geçmiş ve nûr-i siyeh, melâl-kelâl, intihar ve kendini yok etme eğilimi, anlamlı bağlarda değişme ve aşk melankolisi konuları değerlendirilmiştir.