Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 1 / 1
  • Öğe
    Artuklu Dönemi tarihi yapılarındaki figürlü süslemeler ve Orta Asya kültürünün etkileri
    (Batman Üniversitesi, 2014) Turan, Çimen; Uluçam, Abdüsselam
    Çağlar boyunca hemen her kültürde ve farklı malzemelerde görülen figürlü süslemeler, bir yandan bulunduğu yere estetik bir görünüm kazandırırken diğer yandan içerdiği sembolik manalarla zengin ve gizemli bir dünyayı gözler önüne sererler. İnsan figürleri, doğada yer alan çeşitli hayvanlar ve fantastik yaratıklar sanatçının ustalığıyla birleşerek değişik biçimlerde karşımıza çıkar. Kimi toplumlarda daha yoğun ve sevilerek kullanılan bu süsleme türü, bazılarında dini kuralların etkisiyle geri planda kalmış ve daha az kullanılmıştır. İslam sanatında figür kullanımına çok sıcak bakılmamasına rağmen zaman zaman figürlü süslemelerle karşılaşılmaktadır. Kullanılan figürler, İslam sanatının yayıldığı uzun zaman dilimi göz önüne alınınca, çok az sayıda yer kaplamaktadır. Bunda İslam'ı kabul eden toplulukların sanat geleneklerini sürdürmeye devam etmeleri etkili olmuştur. Selçukluların İslamiyet'i kabulünden sonrasında İslam kültüründe tasvir alanında ciddi bir atılım yapılmıştır. Anadolu-Türk Sanatında kabul gören genel kanı, figürün mimari süslemede kısıtlı kullanıldığı ve mevcut örneklerin de daha ziyade din dışı yapılarda uygulandığı yolundadır. Ancak zaman zaman İslam mimarisinin odak noktası olarak görülen camilerde de figüre yer verilmiştir. Figürlerin yapının iç mekânına değil de dış cephelere yerleştirilmesi, dini yapılara figür işlenmemesi kuralına kısmen de olsa uyulduğunu göstermektedir. Anadolu coğrafyasında gelişen Selçuklu kültür ve medeniyetinin; yaşam biçimi İran kültürü ile Orta Asya Türk geleneklerinin etkisine, dinsel inancı ise Hıristiyanlıkla kaynaşmış ve eski Şaman inancının izlerini taşıyarak İslâm dinine dayandığı söylenebilir. Anadolu'ya yerleşen Türkler bu dönemde Orta Asya geleneksel yaşam biçimlerinden tam olarak kurtulamadığı için tam anlamıyla İslâmlaşamamıştır. Orta Asya gelenek ve yaşam biçimlerini bir süre daha koruyarak devam ettirmişlerdir. Bu durum Anadolu Selçuklu sanatına da yansıyarak İslam sanatından farklı bir şekilde gelişmesine neden olmuştur. Anadolu'nun fethiyle bu coğrafyaya yerleşen Artuklular, Hasankeyf – Diyarbakır, Mardin ve Harput gibi önemli merkezlere yerleştikten sonra göçebe kültüründen yavaş yavaş kurtularak yerleşik kültüre geçmeye başlamıştır. Buna rağmen göçebe etkilerini kültürel yaşamda uzun süre devam ettirmişlerdir. Yaşadıkları kentlerde önemli mimari yapılar inşa ederek kendilerinden sonraki dönemlere öncülük eden Artuklu Sanatı'nda göçebe kültürün etkileri özellikle süslemede kendini hissettirmektedir. İslam inancının henüz tam olarak yerleşmediği bu dönemlerde özellikle figürlü süslemelerin yoğunlukta kullanıldığı görülür. Diyarbakır, Silvan, Mardin, Cizre ve Hasankeyf'te karşımıza çıkan gerek mimari gerekse günlük yaşamda kullanılan eserlerdeki figürlerin büyük bir bölümü Artuklu dönemine aittir. Biçimsel ve içeriksel bakımdan İslam öncesi örneklerle güçlü bir benzerlik gösteren figürler, göçebe geleneğinin etkinliğinin devam ettiğinin kanıtıdır. Artuklu sultanlarının Anadolu'da uzun yıllar alp, kutlug, yabgu gibi İslam öncesi Türk ünvanlarını kullanmaları söz konusu geleneğin devam ettiğini göstermektedir. Artuklular Anadolu'ya getirdikleri sanat geleneklerini, hâkim oldukları bölgelerin etkileşim içinde bulunduğu kültür alanlarının yansımaları ile karıştırarak sanatsal anlayışlarını geliştirmişlerdir. Dini mimaride figüre yer verilmezken, kale, köprü, saray gündelik yaşamda kullanılan eşyalarda yoğun bir figür kullanımı söz konusudur. Figürler içinde kartal, aslan, boğa başta gelmektedir. Bunlar ya taht ve av sahnelerinde yer almış ya da mücadele eder şekilde tasvir edilmişlerdir. Artuklu dönemi süslemeleri, siyasi bağlantılar ve coğrafi yakınlığa da paralel olarak, Zengi ve Eyyubi sanatıyla benzer bir görünüm sunmakta ve Anadolu dışında Suriye ve Irak'la birlikte düşünülmesi gereken bir nitelik taşımaktadır. Bunun yanı sıra yerli etkiler ve Anadolu öncesi Türk etkilerinin de görüldüğü Artuklu süslemeleri belirli bir üslupsal çerçeveye oturtulamamıştır. Bu nedenle etki alanlarını açıkça belli eden unsurların bir arada kullanılması, karmaşık bir görünüm ortaya çıkarmaktadır.