3 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Öğe Türk Modernleşmesi’nin Kıbrıs’taki yansıması: Halkevleri(Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2020-01-07) Turan, OrhanTürkiye’de toplumsal değişim ve dönüşümün önemli bir unsuru olan Halkevleri, Atatürk tarafından 19 Şubat 1932’de açıldı. Tek parti döneminin işlevsel kurumlarından birisi oldu. Halkevleri hem sosyo-kültürel alanda hem de eğitim alanında göstereceği faaliyetlerle toplumu bütünleştirmeyi ve geliştirmeyi amaçladı. Bu doğrultuda kuruluşundan kapatıldığı 1951’e kadar önemli bir kurum oldu. Kıbrıs Türkleri de Atatürk devrimlerini kendisine rehber kabul ederek benzer adımlar attı. Bunlardan birisi de Halkevleri idi. Sadece bu eylem Atatürk devrimlerinin evrensel yönünü bir kez daha vurgulamak için yeterli olsa gerekti. Türkiye için örnek bir kurum olan Halkevlerinin bir benzeri Kıbrıs’ta açılmak istendi. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’ndeki araştırmamız esnasında Kıbrıs’taki “Kurun” gazetesi başta olmak üzere, Kıbrıs basınında bir Halkevi’nin faaliyete geçmesi için düzenli haberler yapıldığı ve makaleler yazıldığı tespit edildi. Kıbrıs Türklerinin “bir Halkevi kurulması ile ilgili talebinin” konsolosluk aracılığı ile Ankara’ya ulaşmasından sonra gerçekleşen bir dizi yazışma sonrası konu hakkında ilerleme sağlandı “Fikir, fiiliyata dönüşmeye başladı.” II. Dünya Savaşı sonrası Kıbrıs Türk basını incelendiğinde de Halkevi açılması hususunda bir fikir birliği olduğu görülmektedir. Bu bağlamda adanın farklı yerlerinde Halkevleri açılmıştır. Bunlar arasında Lefkoşa, Girne, Limasol ve Mağusa bulunmaktadır. Halkevleri bağımsız bir yapı olarak ortaya çıkmıştır. Kurulan Halkevleri, Kıbrıs Türk toplumu için siyasi, sosyal, kültürel birçok etkinliğin gerçekleştirildiği ve önemli kararların alındığı bir merkez konumunda olmuştur.Öğe İngiliz Döneminde Kıbrıs’ta sıtma vakalarına karşı alınan önlemler (1913-1926)(Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2020-06) Turan, OrhanKıbrıs tarihi bir anlamda bulaşıcı hastalıklar tarihidir. Ada halkları yüzyıllardır çeşitli hastalıklarla mücadele etmiştir. Mevcut hastalıklardan biri de sıtmadır. Akdeniz’in “yerli hastalığı” olan sıtma Kıbrıs’ta yüzyıllardır birçok can almıştır. Bulaşıcı hastalıklara karşı Osmanlı Dönemi’nde başlayan kurumsal yapı çalışmaları İngiliz idaresinde de yasal düzenlemeler, sağlık örgütlenmesi ve bilimsel katkılarla devam etmiştir. XX. yüzyıla kadar adada sıtmanın önlenmesi açısından önemli ilerleme sağlanmıştır. Ancak İngiliz bilim insanı Ronald Ross’un adaya gelmesiyle birlikte sıtma ile mücadele bilimsel bir boyut kazandı. Bu bağlamda çalışmanın temel çerçevesi sıtma ile mücadele noktasında; kırsal kesimde yürütülen faaliyetler, kinin ilacı ve Japon balığı dağıtımı, halkın bilinçlendirilmesi çabaları, nüfus yapısının kontrolü, bataklıkların ve küçük su havzalarının ıslahı ile drenaj sistemleri kapsamında yapılan işlemler ele alınmıştır. Dolayısıyla çalışmanın amacı 1913-1926 yılları arasında sıtmanın önlenmesine dönük yapılan faaliyetleri incelemektir.Öğe Kıbrıs Ermeni Toplumu ve Ermeni Kilisesine dair bir İngiliz raporu (1960-1963)(Tarih ve Gelecek Dergisi, 2019-12-27) Turan, OrhanErmenilerin 6. yüzyıldan beri Kıbrıs’ın etnik yapısında yer aldığı bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin adadaki dini liderleri diğer etnik gruplarda olduğu gibi oldukça geniş yetkilere sahipti. Kıbrıs, İngiliz idaresinde başta Anadolu olmak üzere diğer Osmanlı topraklarında ortaya çıkan Ermeni olayları sırasında Ermeniler tarafından bir karargâh olarak kullanıldı. 1915 Sevk ve İskânı’nın ardından bir kısım Ermeni de Kıbrıs’a geldi. Ermenilerin, Kıbrıs’ın İngiltere tarafından ilhak edilmesinden itibaren başlayan macerası Türklerin tamamen ortadan kaldırılmasıyla adanın Helenleştirilmesini amaçlayan Rum saldırılarına kadar sürdü. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “de facto” olarak ortadan kalkmasından sonra Kıbrıslı Türklerle iyi ilişkiler içerisinde yaşayan Ermeniler bu tarihten itibaren önce adanın güneyine sonra da ada dışına göç etmeye başladı. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası adada yaşayan Ermeni, Maruni ve çingeneleri azınlık olarak kabul etti. Ancak özellikle 1963 sonrasında başlayan Türk-Rum çatışmalarından ötürü adada yaşayan Ermeniler, Kıbrıs’ı terk etmeye başladı. Bu çalışma kapsamında tarihsel süreçte Kıbrıs Ermenilerinin geçmişi irdelenecektir. Ayrıca Soğuk Savaş döneminin bir yansıması olarak Kıbrıs Ermeni Kilisesi’ndeki dini bölünmeye dair bakış açısı Kıbrıs Sömürge Yönetimi’nin bir raporu doğrultusunda ele alınacaktır.