Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 2 / 2
  • Öğe
    Türk heykel sanatı ve ilk heykeltıraşlar
    (Gece Kitaplığı, 2014) Uzun Aydın, Derya
    Sanayii Nefise Mektebi`nin Türk Heykel Sanatındaki Yeri ve İlk Heykeltraşlar ismini taşımakta olan bu çalışmada amaç, Türk Heykelinin mektep sayesinde kazandığı önemi vurgulamak ve Osmanlı`nın son döneminden Cumhuriyet`in ilk yıllarına (1930`lu yıllar) kadarki süreçte ismi geçen heykeltıraşları değerlendirmektir. Bununla birlikte Sanayii Nefise Mektebi de, tüm bölümleriyle beraber değerlendirilmeye çalışılmıştır. İzlenilen çalışma yöntemini; kaynak taramaları dışında yapılan arşiv çalışmaları oluşturmuştur. Yazım aşamalarında, önemli olan detaylar &`;italik” olarak vurgulanmaya çalışılmıştır. İncelenen çalışmalardan biri olan Seçkin Naipoğlu`nun &`;Sanayii Nefise Mektebi`nde Sanat Tarihi Yaklaşımı ve Vahit Bey, Ankara 2008” isimli tezi, mektep hakkında ders programları ve ders içerikleri hakkında bilgiler içermektedir. Ancak bu çalışma, mektebin sanat tarihi dersi ve Vahit Bey üzerine ağırlık kazanması ile yaptığımız çalışmadan ayrılmaktadır. Neticede bu çalışma mektebin ders programlarından öte; mektebin heykel bölümü ve heykel sanatçıları üzerine yoğunlaşmaktadır. Aynı şekilde, Fatma Ürekli tarafından yazılmış olan &`;Sanayii Nefise Mektebi`nin Kuruluşu ve Türk Eğitim Tarihindeki Yeri, İstanbul 1997” isimli çalışma, özellikle arşiv çalışmalarımız için yardımcı bir kaynak olmuştur. Bu doğrultuda, Başbakanlık Osmanlı Arşivi taranmış ve Osmanlıca belgelere ulaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Sevay Okay`ın &`;Anıt Heykeller Dışında Türk Heykeli, Ankara 1990” isimli tezi incelenmiş, bu çalışmada ayrıca anıt heykellerden de bahsedilmiştir. Yine Okay`ın çalışmasından farklı olarak; tezimiz Osmanlıca belgeler ve gazetelerle desteklenirken, görsel güncellemeler yapılmıştır.
  • Öğe
    Basında çıkan haberlerle sakıncalı heykeller
    (Türkiye Alim Kitapları, 2015) Uzun Aydın, Derya
    Bir eğitim kurumundan yola çıkarak kamusal alanları süsleyen bir sanat dalı haline gelen heykel, özellikle açık alanlarda sıkıntılar yaşamış mıdır? Günümüzde, heykel sanatının "özellikle de bir heykeltıraşın" sıkıntılar yaşamadığı söylenilebilir mi? Kırılan, parçalanan ya da yerinden sökülüp kaldırılan eserlerin sorumlusu kimdir? Bu sürece nasıl gelinmiştir? Dini inanışlar mı yoksa müstehcenlik mi buna etki etmiştir? Yaşanan bu süreçte izlenen siyasetin, toplum ve dolayısı ile sanat üzerindeki etkisi belirleyici olmuş mudur? Yoksa sanatı artık başkaları mı yönetmektedir? İşte bu sorulara cevap bulmak amacıyla yola çıkan bu yazıda, soruların yanıtını alabilmek amacıyla basında çıkan haberlerden yararlanılmış, bu bilgiler ışığında, "sanatı bugün kim yönetiyor" sorusuna bir cevap bulmaya çalışılmıştır.