Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 60
  • Öğe
    Numerical and experimental investigation of solar chimney power plant system performance
    (Taylor & Francis, 2020-03-15) Karakaya, Hakan; Durmuş, Aydın; Avcı, Ali Serkan
    A prototype of a solar chimney power plant was performed by modeling in this study. The performed prototype was experimentally confirmed. Temperature, velocity, and radiation values were measured to actualize the confirmation. Experimental data that were obtained to determine the performance of solar chimney whose prototype was actualized by the help of measured values were computationally analyzed. The geometry of a solar chimney in the analysis was bidimensionally (2D) drawn on an axis of symmetry. The numerical simulation was analyzed with computational fluid dynamics (CFD) method. Since analysis results show that there is turbulent flow in system (RNG), k-ɛ turbulence model was used. Continuity, momentum, and energy equations were applied to the solar chimney system via the finite volume method. Moreover, DO (discrete ordinates) model was inserted in analysis to evaluate the radiation effect in the collector area. In addition to all these, correlation results between SPSS 17 statistics program and data obtained were evaluated. Finally, with reference to the comparison between numerical and experimental results, data obtained and numerical data are close to each other; the prototype is applicable to the real systems.
  • Öğe
    Quercetin cu(ıı) kompleksi ile duyarlaştırılmış tio2 tabanlı boya duyarlı güneş pilinin fabrikasyonu ve karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-02-22) Gözel, Musa; Özaydın, Cihat
    Boya duyarlı güneş pilleri (Dye-Sensitized Solar Cell-DSSC) üçüncü nesil güneş pili olup güneş pili türleri içinde çevreye duyarlı ve maliyet açısından avantajlı olmalarına rağmen verimlilik ve kararlılık açısından istenen düzeyde olmamaları en büyük dezavantajlarıdır. Bu dezavantajları DSSC’lerin güneş pili sektöründe söz sahibi olmaları önünde büyük bir problemdir. Bu tez çalışmasında boya duyarlı güneş pillerinde duyarlaştırıcı olarak Quercetin Cu(II) kompleksi kullanılmıştır. Karşılaştırma amacıyla referans pilde duyarlaştırıcı olarak N3 boyası ismi ile bilinen Cis-bis(isothiocyanato) bis(2,2’-bipyridyl-4,4’- dicarboxylato ruthenium(II) kullanılmıştır. ITO kaplı cam üzerine doctor blade tekniği ile kaplanan TiO2 fotoanotlarının XRD ve SEM ile karakterizasyonu yapılmıştır. XRD sonuçlarından TiO2 fotoanodunun anataz fazında olduğu, SEM görüntülerinden de gözenekli süngerimsi yapıda olduğu ve yaklaşık 30 pm kalınlığında olduğu tespit edildi. Tasarlanan pillerden Quercetin Cu(II) ve N3 boya ile elde edilen Voc,Isc, p değerleri 1,5 AM (100mW/cm2) standart şartlarında sırasıyla Voc:0 . 6 V, Isc:0 . 5 7 mA, p: %0.093 ve Vo c : 0 . 7 6 V, Isc : 1.478 mA , p: %0.199 şeklinde olmuştur. Önceki çalışmalarda N3 boya ile elde edilen en iyi verimin %10 olduğu düşünüldüğünde ideal koşular yaratıldığında Quercetin Cu(II) ile hazırladığımız pilin verimi yaklaşık %5 civarında olacağı tespit edilmiştir. Yaptığımız çalışmada pilin performansını doğrudan etkileyen ikinci bir parametre olan karlılığı açısından incelendi. Altı hafta boyunca haftalık periyotlarla alınan ölçümlerde duyarlaştırıcı olarak Quercetin Cu(II) kompleksi kullandığımız güneş pilinin son derece kararlı bir yapı sergilediğini gözlemlendi.
  • Öğe
    Hanedanında aynı isimde iki farklı kadın dünya
    (Paradigma Akademi Yayınları, 2020) Gördeğir, Ercan
    Tarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.
  • Öğe
    Effects of ethanol addition to biodiesel fuels derived from cottonseed oil and its cooking waste as fuel in a generator diesel engine
    (Taylor & Francis, 2020-03) Karakaya, Hakan
    Exploration of energy sources such as renewable and non-edible vegetable oils has been continued during the recent two decades of 2000s. Cottonseed oil is a non-edible, abundant oil and is generally used as cooking oil. In the present study, the usability of biodiesel derived from both cottonseed oil and its cooking wastes was investigated by blending them with ULSD or ethanol in 50 percentages. B50, WB50, B50E50 and WB50E50, biodiesel and ethanol-contained fuels and ULSD were prepared for experiments. Combustion, performance, and emissions tests were conducted on a diesel engine used for power-producing electrical generator. In the combustion tests, cylinder pressure, HRR, CHR, MGT, and MFB were analyzed while MFC, BSFC, exhaust manifold temperature, and thermal efficiency were obtained in the performance tests. In the emissions tests, CO, HC, and NOx emissions were measured and compared with the results of ULSD. Combustion and performance findings of ULSD contained biodiesel blends were found more similar to those of ULSD. The duration of combustion stage can clearly be seen to be narrowed for ethanol-contained blend because of the rabid combustion characteristics of ethanol. Besides, the peak of HRR was found 10% higher for B50E50 while it was found averagely 8% for WB50E50 blends. NOx emissions were found 48% lower averagely for ethanol contained biodiesel blends that it is the most important finding of ethanol using with biodiesel. Besides, HC emissions were also found about 75% for biodiesel contained diesel fuel blends.
  • Öğe
    Kıbrıs Temsilciler Meclisi`nden Cumhuriyet Meclisi`ne Kıbrıs`ta Türk Yönetimleri ve parlamenter sistemin kuruluşu (1960-1983)
    (Fenomen Yayıncılık, 2020) Turan, Orhan
    Kıbrıslı Türkler, İngiliz Sömürgeciliği altında olumsuz koşulları zorlayarak demokratik bilincini tarihsel süreç içerisinde geliştirmiş, ulusal kimliğini ve varlığını korumuştur. Dolayısıyla bu çalışma aynı zamanda ada Türklerinin demokrasi hareketinin, yaşama unsurlarının ve özgün toplumsal varlığının geçmişten geleceğe bir yolculuğunu sunmayı amaç edinmiştir. Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesi 1878`de adanın İngiltere`ye kiralanmasıyla başlamış ve yıldan yıla artmıştır. Bu mücadele aynı zamanda Rumların Enosis idealine karşı olduğu gibi İngiliz Sömürge Yönetimi`nden toplumsal hakları almak hedefinde olmuştur. Kıbrıs`ın İngiltere`ye devri ile adadaki Ortodoks Rum unsur, İngilizlerin vermiş olduğu vaatlerle cesaretlendirilirken; ada Türkleri üzerinde ise &`;terk edilmişlik” duygusu hâkim olmuştur. Nitekim bu tarihten itibaren Türk nüfusu ve kalkınmasında gerileme yaşanmıştır. Diğer taraftan Rumların da ilhak ümitleri artmaya başlamıştır. Ada Türkleri üzerine yapılan akademik çalışmaların geneli &`;Kıbrıs Sorunu” odaklı olmuştur. Bunların çoğu Türklerin durumunu uluslararası hukuk ve siyasi bağlamda değerlendirmiştir. Ancak bu çalışmada, Kıbrıs Türklerinin halk olma bilincine evrilen süreçten, bağımsız bir devlet kurmalarına değin geçen süre zarfındaki siyasal örgütlenmelerine ışık tutulmaya çalışılmıştır. Araştırma, giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında, Türklerin adanın 82 yıllık İngiliz Sömürge Yönetimi`ndeki kimlik mücadelesi ve Enosis`e karşı sergilenen kurumsal çare arayışları ana hatlarıyla ele alınmıştır. Birinci Bölümde, Kıbrıs Cumhuriyeti`nin kuruluş süreci, cumhuriyetin idari yapısı, hükümette görev alan Türk bakanlar, Cumhurbaşkanı Makarios`un Anayasa`da 13 maddelik değişiklik önerileri incelenmiş ve cumhuriyetin fiilen yıkılması değerlendirilmiştir. Bu bölümde Kıbrıs Türklerinin, Rum liderliği tarafından uluslararası kamuoyunda azınlık gibi gösterilmesinin kabul görmeyerek anlaşmak zorunda kalması irdelenmiştir. Kıbrıs Devleti, 1960 yılında Türk ve Rum halklarının siyasal eşitliğine dayalı bir Ortaklık Cumhuriyeti olarak kurulmuştur. Ancak üç yıl süren bu ortaklık bozulmuş olmasına rağmen sonrasında ortaya çıkan zorlu süreç, Kıbrıslı Türklerin bir &`;ulus” olduğu gerçeğini yeniden göstermiştir. İkinci Bölümde, 21 Aralık 1963`te başlayan ve ada tarihine &`;Kanlı Noel” olayları adıyla geçen süreçten 20 Temmuz 1974 Türk Barış Harekâtı`na kadar kurulmuş olan örgütlenmeler ve seçimler ele alınmıştır. Siyasi eşitlik noktasında bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti`ne ortak olan Kıbrıslı Türkler silah zoru ile devletten kovulmuştur. Ancak şaşkınlığı üzerinden atarak silahlı mücadeleye başlamış ve sivil yönetimlerini uygulamaya geçirmişlerdir. Bu bölümde toplumlararası çatışmalar döneminde kurulmuş olan Genel Komite, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Yönetimi ve Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi`nin faaliyetleri değerlendirilmiştir. Üçüncü Bölümde, 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı ile başlayan yeni süreç, Kıbrıs Türk Federe Devleti`nin kuruluş evresi, idare yapısı, Anayasası ve Bakanlar Kurulu değerlendirilmiştir. Barış Harekâtı`nın başarı ile sonuçlanmasından sonra Kıbrıs meselesinin askeri safhası sona ermiştir. Siyasi yönü ise belirsizliğini koruyordu. Bu nitelik ancak yeni bir yönetim anlayışıyla mümkündü. Başka bir ifadeyle Kıbrıs Türk Federe Devleti Anayasası, Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçlarına cevap vermesinin dışında siyasi bir çözüme yani Federal Kıbrıs Cumhuriyeti`ne zemin hazırlama amacı taşıdığı da görülmektedir. Dördüncü ve son bölümde ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`nin ilanı, idari yapısı, kurucu meclisin oluşumu, KKTC Anayasası ve seçimler incelenmiştir. Çalışmanın bu bölümünde 1963 Rum saldırılarından sonra kendi devletini kurmak zorunda kalan Kıbrıslı Türklerin yirmi yılın sonunda; 15 Kasım 1983`te kurdukları cumhuriyetin ilanı, aslında var olan bir gerçeğin tezahürü olmuştur.
  • Öğe
    Devlet feminizmi ve Nezihe Muhiddi
    (Paradigma Akademi Yayınları, 2020) İlyas, Ahmet; Keskin, Aslıhan
    Tarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.
  • Öğe
    Milling Inconel 718 workpiece with cryogenically treated and untreated cutting tools
    (SpringerLink, 2021-07-17) Gürbüz, Hüseyin; Baday, Şehmus
    Although Inconel 718 is an important material for modern aircraft and aerospace, it is a kind material, which is known to have low machinability. Especially, while these types of materials are machined, high cutting temperatures, BUE on cutting tool, high cutting forces, and work hardening occur. Therefore, in recent years, instead of producing new cutting tools that can withstand these difficult conditions, cryogenic process, which is a heat treatment method to increase the wear resistance and hardness of the cutting tool, has been applied. In this experimental study, feed force, surface roughness, vibration, cutting tool wear, hardness, and abrasive wear values that occurred as a result of milling of Inconel 718 material by means of cryogenically treated and untreated cutting tools were investigated. Three different cutting speeds (35-45-55 m/min) and three different feed rates (0.02- 0.03-0.04 mm/tooth) at constant depth of cut (0.2 mm) were used as cutting parameters in the experiments. As a result of the experiments, lower feed forces, surface roughness, vibration, and cutting tool wear were obtained with cryogenically treated cutting tools. As the feed rate and cutting speed were increased, it was seen that surface roughness, vibration, and feed force values increased. At the end of the experiments, it was established that there was a significant relation between vibration and surface roughness. However, there appeared an inverse proportion between abrasive wear and hardness values. While BUE did not occur during cryogenically treated cutting tools, it was observed that BUE occurred in cutting tools which were not cryogenically treated. Also, in this study, the statistical validity of the experimental values was tested with the help of secondorder equations and analyses of variance (ANOVA). R2 values obtained as 99.14%, 99.76%, and 97.98% for vibration, surface roughness, and feed force values were modeled statistically with the help of second-order equations, respectively.
  • Öğe
    Effect of welding parameters on microstructure and mechanical properties of AA7075/AA5182 alloys joined by TIG and MIG welding methods
    (SpringerLink, 2020) Çelik, Yahya Hışman; Temiz, Şemsettin; Çetkin, Edip
    In this study, V and X welding grooves were opened to the forehead positions of the AA5182 and AA7075 aluminum alloy pairs and these alloy pairs were joined with tungsten inert gas (TIG) and metal inert gas (MIG) methods. Three diferent welding currents were used in joints. Gas fow rates of 12 and 17 l/min at the TIG welding and wire feed rates of 38 and 45 cm/min at MIG welding were selected. The efect of the welding grooves, welding current, gas fow rate and wire feed rate on microstructure and mechanical properties were investigated. Microstructures of welding zones were analyzed by an optical microscope and a scanning electron microscope (SEM). Vickers hardness of these zones was also measured. In addition, tensile and fatigue tests were carried out. Fracture mechanisms of failed specimens were conducted after the tensile tests were examined by using SEM. The highest hardness, tensile and fatigue strengths were obtained from the alloy pairs joined by opening X welding groove with TIG welding method. These values were 89 HV, 262.87 MPa, and 131.5 MPa, respectively. Similarly, the lowest tensile and fatigue strengths were obtained from the alloy pairs joined by opening V welding groove in the TIG welding method. These values were, respectively, 94.48 MPa and 19.1 MPa. However, the minimum hardness value was measured as 58 HV from the alloy pairs joined by opening V welding groove with MIG welding methods. In addition, it was observed on the fracture surfaces that the grain distributions and mechanisms difered depending on the welding methods, welding groove, and welding parameters.
  • Öğe
    Assessment of heavy metal pollution of urban soils of Batman by multiple pollution indices
    (Taylor & Francis, 2021-03-28) Baran, Hacı Alim; Gümüş Kıral, Nurcan
    Heavy metal accumulation is observed in urban soils, sometimes due to anthropological effects and sometimes due to natural geological units. In order to determine the heavy metal content of the Upper MioceneLower Pliocene Selmo Formation, which is observed in the whole study area and consists of conglomerate, sandstone and silt stone, soil and river sediment samples were taken. Within the scope of pollution assessment, geo-accumulation index (Igeo), enrichment factor (EF) and pollution index (PI) calculations of Batman urban soil samples were made and different degrees of pollution values were determined. High pollution values were obtained for As, Mo and Sb elements in all pollution indices calculated. The pollution levels of the three elements were determined as strongly to extremely contaminated according to Igeo values, the others except As (very severe enrichment) according to EF values were determined as severe enrichment, and according to PI, all three were determined as strong polluted. Pollution and element distribution maps were created with a geographical information system software. According to the results of correlation analysis and cluster analysis, the elements found to be contaminated are divided into two groups, whose locations and sources of contamination are different. The first group (Sn, Zn and Pb) is observed in the approximate centre of the study area and developed due to traffic emissions. The elements belonging to the second group (especially As, Mo and Sb) show high pollution values in the south-southeast of the study area. These pollutions are thought to be caused by the inadequate storage of mineral oils and batteries that are changed in the industrial site and from leaks in the oil production, storage, refining and transmission phase in TPAO, TÜPRAŞ and BOTAŞ. The analysed samples were compared with the Soil Pollution Control Regulation and WHO standards, and Co, Ni and As element values were found to exceed the permissible values for health
  • Öğe
    1831 Tarihli Devrek Kazası nüfus defteri
    (Çizgi Kitabevi, 2020) Alaca, Hanife
    Bu kitap, Osmanlı Devleti`nin yapmış olduğu ilk nüfus sayımında Devrek kazası kayıtlarını içermektedir. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Başbakanlık Osmanlı Arşivi`nde bulunan 675 numara ile kayıtlı M. 1831 tarihli Bolu Sancağı Nüfus Defteri`nin 508 ila 602 varakları arası "Ahâlî-i kazâ-i Devrek der-Livâ-i Bolu" başlığı altında Devrek kazası ve köylerinde bulunan Müslüman nüfusu içermektedir. İlk nüfus sayımlarına göre Devrek kazası bir merkez ve 16 köyden meydana gelmekteydi. Devrek kazasına tabi köylerde toplam Müslüman nüfus 6106 olarak kaydedilmektedir. 1831 yılına ait Devrek kazası nüfus bilgilerini içeren bu çalışmanın, Devrek tarih ve kültürüne ışık tutması ve Devreklilerin kendi geçmişleriyle bağ kurmalarında bir nebze de olsa katkı sağlaması umut edilmektedir.