Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 13
  • Öğe
    Geç Antik Çağ’da bir kırsal yerleşim : Dede Harabeleri
    (Ege Yayınları, 2019) Kozbe, Gülriz; Caner, Eyüp; Güngör, Akarcan
    MÖ 3. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl sonuna dek yaklaşık 1000 yıl iskân görmüş olan Dede Harabeleri, bu süreç içerisinde tarımsal üretime yönelik kırsal bir yerleşim olarak varlık göstererek Hellenistik Dönem’den Geç Antik Dönem’e kadar bu kimliğini kesintisiz korumuş olmalıdır. Gerçekleştirilen kurtarma kazıları sonucunda, yerleşimde en az beş ayrı mimari tabakanın oluştuğu ve erken dönemden geç dönemlere doğru yerleşimin sınırlarının sürekli genişlediği tespit edilmiştir. Ağırlıklı olarak tarımsal üretime yönelmiş kırsal bir yerleşim şeklinde tanımlanmakla birlikte; Dede Harabeleri’nde yaşayanların standart bir yaşam tarzı içinde, standart tek bir iş koluyla meşgul olmadıklarını; tarımsal üretimin yanı sıra dokumacılık, hayvancılık ve maden işçiliği gibi birden fazla faaliyeti aynı anda gerçekleştirdiklerini söyleyebiliriz. Dede Harabeleri’nde “işlevsellik” her zaman ön plandadır. Yaşam tamamen üretime yönelik faaliyetler çerçevesinde şekillenmiş ve bu durum yerleşim dokusunun tamamına nüfuz etmiştir. Burada mimari, devşirme malzemenin yanı sıra doğadan elde edilen tüm malzemeler, hiçbir işleme tabi tutulmadan gelişigüzel kullanılarak şekillendirilmiştir. Gerek kullanılan seramikler; gerekse mimari sadece araç olarak görülmüş; amaç ise her zaman pratik üretim olmuştur. Türkiye’de kırsal yerleşim arkeolojisi açısından bugüne dek yapılan araştırmaların yetersiz olması nedeniyle barındırdığı kırsal nüfusun dinamik ve üretken yaşamını ortaya koyan Dede Harabeleri bu açıdan Geç Antik Çağ arkeolojisinde farklı bir yere sahip olacak eşsiz bir laboratuvar görünümündedir.
  • Öğe
    Urartu’nun depremle uyumu: Ayanis örneği
    (Ege Yayınları, 2021-03) Caner, Eyüp; Beşikçi, Buket
  • Öğe
    Hasankeyf İmam Abdullah Zaviyesi konservasyon ve restorasyon çalışmaları
    (Batman Üniversitesi, 2016) Eliüşük, Mevlüt; Akgönül, Mustafa Serdar
    Hasankeyf Antik Kenti sınırları içindeki İmam Abdullah Zaviyesi, Eyyubi Meliki el-Melikü’l Muvahhid Takıyyeddin Abdullah tarafından 1249-1294 yılları arasında inşa edilmiştir. Zaviyenin mevcut haliyle yapısal sorunlarından dolayı, neredeyse çökme durumuna gelen bölümlerinin sağlamlaştırılması için 2010 yılında Hasankeyf Kazı Başkanlığı’nca ‘Acil Önlem ve Takviye Projesi’ hazırlatılmıştır. Hazırlanan proje Ilısu Baraj Projesi kapsamında 2012-2013 yılları arasında tamamlanmıştır. Konservasyon ve restorasyon çalışmalarında ilk olarak yapının dış yüzeyindeki çimento esaslı harç ve sıvalar temizlenmiştir. Bu çalışmanın devamında ise yapının duvar ve kubbesinde destekleme çalışmaları yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda ise hazırlanan koruma raporu ile uyumlu olarak kireç, cas ve taş tozundan oluşan harç kullanılmıştır. Kubbede yapılan çalışmalarda mevcut haliyle daire formlu kasnağa sahip olan kubbenin ilk inşasında sekizgen bir kasnağa sahip olduğu anlaşılmış ve mevcut izler doğrultusunda kubbe kasnağının restorasyonu tamamlanmıştır. İmam Abdullah Zaviyesi çalışmaları aslına uygun olarak tamamlandıktan sonra her 6 ayda bir gözlem yapılmış ve kubbede özellikle kış aylarından sonra bakıma ihtiyaç oluştuğu saptanmıştır.
  • Öğe
    Anadolu-Gürcistan ekseninde erken Transkafkasya kültürü’nün pastoralizmi
    (Bilgin Kültür Sanat, 2020-06) Koçerdin Öztürk, Emsal; Sezer, Vedat
    Anadolu toprakları tarihin hemen her döneminde önemli kültürlere, uygarlıklara ve topluluklara hem yurtluk yapmış hem de geçiş rotası olmuştur. Bu durumun temel sebebi söz konusu toprakların sahip olduğu olağanüstü konumudur. Bu özellikli lokasyonda en büyük paylardan birini de dağlık Doğu Anadolu toprakları alır. Doğu Anadolu Bölgesi Mezopotamya, İran, Kafkaslar ve Orta Anadolu gibi çok önemli kültür bölgeleri arasında kilit bir konuma sahiptir. Bu bölgelerin birbirleri ile bağlantısı her zaman bu zorlu coğrafya üzerinden gerçekleşebilmiştir. Bu nedenle de bölge hiçbir zaman önemini yitirmemiştir. Gürcistan, Azerbaycan, Nahcivan, İran ve Ermenistan gibi bölge ülkeleri antik çağdan itibaren Anadolu ile birlikte birçok kültür ve medeniyete ortak olarak ev sahipliği yapmıştır. Bu bakış açısı ile arkeolojik çerçevede Erzurum Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından 'Anadolu-Güney Kafkasya İlişkileri Araştırmaları Dizisi' adı altında çalışmaların ve yayınların yapılmasına karar verilmiştir. Bu araştırma dizisinin ilk yayınını aşağıda detaylı bilgisi verilecek olan Anadolu - Gürcistan İlişkileri eksenli bir uluslararası sempozyumda sunulan bildirilerin kitabı oluşturmaktadır. 2018 Ekim ayında gerçekleştirilen bu sempozyum kapsamında yedi farklı ülkeden yüzden fazla katılımcı bilimsel sunumlarını yapmıştır. Bu organizasyonla ülkemizin komşu ülke halkları ve kültürleri ile olan etkileşimlerinin gerek kültürel gerekse de bilimsel anlamda geniş kitlelere duyurulması amaçlanmıştır. Sempozyumda katılımcılar Arkeoloji, Sanat Tarihi, Tarih, Coğrafya gibi bilim alanlarından Tanıtım Metni
  • Öğe
    Pastoralizm ve Doğu Anadolu
    (Bingöl Üniversitesi, 2018-04-13) Koçerdin Öztürk, Emsal
    Ekonomik ve sosyal modeller incelendiğinde, ilk bakışta iki farklı yaşam tarzı ile karşılaşıldığı düşünülmektedir. Bunlar avcı-toplayıcılık ve yerleşik hayattır. Oysa yaşamı şekillendiren önemli unsurlardan ikisi coğrafya ve ekolojidir. Anadolu coğrafyası düşünüldüğünde, yarımada oldukça değişken yüzey şekilleri ve bunun etkisinde iklimsel farklılıklara sahiptir. Bu farklılıklar da ekonomik, sosyal ve politik hayatta aynı ölçüde çeşitlilikler yaratmaktadır. Bu yaşam biçimlerinden biri de “göçebe hayattır”. Bu çalışmada göçebe kültürün kısa tarihçesi, genel özellikleri ve çeşitleri incelenecek, ardından, Doğu Anadolu Bölgesi’nin bu yaşam tarzının neresinde yer aldığına değinilecektir.
  • Öğe
    Doğanpınar Barajı/Dede Harabeleri kurtarma kazıları, 2016-2017
    (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2019-12) Caner, Eyüp; Kozbe, Gülriz
    Doğanpınar Barajı Projesi kapsamında Ekim 2016 tarihinde başlayan Dede Harabeleri Kurtarma Kazıları, Gaziantep Müze Müdürlüğü başkanlığı* 1 ve Batman Üniversitesi'nden Prof. Dr. Gülriz Kozbe'nin bilimsel danışmanlığı altında bir ekip2 tarafından mali yılın devri nedeniyle verdiğimiz 1 aylık ara dışmda kesintisiz olarak Aralık 2017 tarihine dek gerçekleştirilmiştir. Dede Harabeleri yerleşimi, Gaziantep İli, Oğuzeli İlçesi'ne 13 km. uzaklıkta yer alan Tilbaşar Ovası'ndaki Belören (Mezere) Köyü'nün güneyinde yer almaktadır
  • Öğe
    Petrol arama çalışmalarında kullanılan jeofizik yöntemlere genel bir bakış
    (Batman Üniversitesi, 2012) Alpaslan, Nuray; Koca, Derya
    Petrol, yer altında doğal hali ile sıvı halde bulunan ve atmosferik koşullardan etkilendiğinde de sıvı halde bulunan bir hidrokarbon karışımıdır. Kimyasal ve görünüm olarak koyu sarı, yeşil, haki, kahverengi, koyu kahverengi ve siyah olabilir. Petrol, uzun jeolojik süreçlerde karmaşık fiziksel ve kimyasal işlevler sonucunda oluşmuştur. Petrol aramalarında uzmanların ana hedefinin petrol kapanlarının saptanması olduğu açıktır. Petrol aramacılığında ilk evre, hidrokarbonların mevcut olabileceği jeolojik açıdan uygun yerleri tespit etmektir. Bu aşamada havadan ve uzaydan çekilmiş fotoğraflardan sıklıkla yararlanılır. Petrol aranacak yörenin öncelikle sedimanter (çökel-tortul) kayalardan oluşması gereğinin yanı sıra, petrol oluşturmuş olması muhtemel ana kayanın, oluşan petrolün içinde birikebileceği hazne kayanın, hazne kayanın içinde petrolü kapanlayıp, kaybolmasını önleyecek örtü kayanın varlığı gibi hususlar öncelikle göz önünde bulundurulur. Bu çalışmada, petrol aramada kullanılan jeofizik yöntemler üzerinde durulmuştur. Yerkabuğunun çeşitli fiziksel özelliklerini ölçen, başta sismik olmak üzere gravite, manyetik gibi jeofizik etütler petrol arama çalışmalarında kullanılmaktadır. Yeraltındaki hidrokarbon birikintilerini bulmak için en çok kullanılan yöntem olan sismikte; suni bir kaynaktan yeraltına gönderilen ses dalgaları çeşitli kayalardan yansıyarak yeryüzüne döner ve jeofon adı verilen aletlerle kaydedilirler. Bu kayıtlar bilgisayar programları ile işlenerek yorumlanır ve muhtemel petrol birikintilerinin yerleri tespit edilir.
  • Öğe
    Azerbaycan’ın ilk uzman restoratörü Ferhat Hacıyev (Sanat faaliyeti ve ülke restorasyonu tarihindeki yeri)
    (Batman Üniversitesi, 2013) Hasanova, Ragsana
    Azerbaycan’ın geleneksel el sanatları, halkımızın tarihi kadar eski ve çok zengindir. Kobustan kaya tasvirleri, prehistorik dönem sanatının ilk örnekleri olup, bunu izleyen dönemlerin müzelerde sergilenen seramik, metal, cam ve oyma sanatı örnekleri ile özellikle Ortaçağ’da dünyaca ün yapmış Tebriz’in dokuma ve minyatür sanatının ünik eserleri, tarih ve kültürümüzün zenginliğinden haber vermektedir. Azerbaycan’da ilk müze 1920 yılında, Bakü’de kurulmuştur. Müzecilik tarihi oldukça eskiye dayanan ülkede depolanan eser sayısı, malzeme, tür ve yapım tekniğinden kaynaklı çok çeşitlidir. Dolayısıyla, böylesine zengin eserleri depo ve arşivlerinde bulunduran Azerbaycan, elbette, eserlerin korunması ve sergilenmesi konusunda ilk yıllarda ciddi sıkıntılar yaşamıştır. Bu anlamda, müze eserlerinin restorasyonu, Azerbaycan’da geçen asrın 50’li yıllarında yaşamış, yeteneği ile dikkat çeken eşsiz ressam ve restoratör, Ferhat Hacıyev İbrahim oğlu ile başlamaktadır.
  • Öğe
    Batman İli Gültepe Mahallesi yeraltı yapısının sismik ve elektrik özdirenç yöntemleri ile incelenmesi
    (Batman Üniversitesi, 2014) Öncül, Nuray; Alpaslan, Nuray
    Bu çalışma kapsamında; Batman ili, Gültepe mahallesinde yapılaşma nedeniyle bina temelinin oturacağı yerleşim alanındaki jeolojik formasyonlarının fiziksel özelliklerinin ve yeraltı yapısının ortaya çıkartılması amacıyla jeofizik ve geoteknik araştırmalar yapılmıştır. İki noktada sismik kırılma ve Schlumberger elektrot dizilimli Düşey Elektrik sondajı (DES) yapılarak, yer elektrik kesitleri elde edilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde, tabakaların sismik hız değerleri belirlenerek, sismik hız değerleri açısından üç farklı ortam tespit edilmiştir. Birinci ve ikinci ortamlar, gevşek zemin yapısı özelliklerini taşımakla birlikte, üçüncü ortam sıkı birimleri temsil etmektedir. Yapılan DES çalışması da sismik profillerde elde edilen sonuçları desteklemiştir. Sahada yapılan DES çalışması sonucunda elde edilen düşük özdirenç değerleri altıncı metrede yeraltı suyu olabilirliğini göstermektedir. Bu çalışmada, yapının zemin yapı etkileşimi irdelenmiş, Batman ili kent merkezinde ortaya çıkan zeminsel problemlerin belirlenmesi ve bu problemlere yönelik önlemler alınması önerilmiştir.