Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 39
  • Öğe
    Görüntülerin esinleyici gücünün geleceğe yönelik yeni düşünceler oluşturmasındaki rolü
    (Ankara Üniversitesi, 2012-11) Uzun Aydın, Derya; Cereci, Sedat
  • Öğe
    Sanatta insanların temel ihtiyaçlarından olan uyku, dinlenme ve uzanma gibi olguların yansıtıldığı eser örneklerinin ve sanatçılarının değerlendirilmesi
    (Saybilder Yayıncılık, 2018-09-15) Uzun Aydın, Derya
    nsanlığın temel ihtiyaçlarından olan uyku, yerde, kırda, bahçede, koltuk, yatak vb gibi yerlerde oturması, dinlenmesi veya uzanması, insanoğlun varoluş sürecinden beri süregelen olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultular ışığında, bu yaşam ihtiyaçlarının sanat hayatına da yansıyıp yansımadığı düşünülmüş ve araştırmalar bu çalışmanın oluşmasına neden olmuştur. Neticede, sanatçıların da toplumun birer parçası olduğu düşünüldüğünde, gördüğü ya da yaşadığı buna benzer olguları eserlerine yansıtması kadar doğal bir şey olamaz. Bunun doğal bir sonucu olarak da farklı üsluplarda, farklı sanatçılar tarafından bu konuya değinenler, kendi bakış açıları ve üslupsal değerlendirmeleri ışığı altında ele almışlardır. Bu yönde yapılan çalışmalara dikkat edildiğinde görülmüştür ki, mitolojik temalardan etkilenerek yapılmış örnekler, bir eğlence, parti, gezinti veya sahilde oturmuş dinlenenler veya uyuyanlar ya da özellikle yıkanırken dinlenme ihtiyacını gerçekleştirenler ya da sadece uykuya dalmış figürler de görülmüştür. Özellikle mitolojik esinlenmelerin getirisi olduğu düşünülen “çıplak veya nü” figürler, çalışmada sıklıkla görülecektir. Giorgione’nin “Uyuyan Venüs”ünden, Anne-Louis Girodet de Roussy-Trioson’un “Endymion’un Uykusu”na, Courbet’nin “Uyku”suna kadar benzer çalışmalar bunlara örnek olarak gösterilebilir. Böylelikle, görülenin arkasında yatana, ayrıntıya inen çalışmalara tanıklık edilmiş olur
  • Öğe
    Cizre Kalesi ortaçağ kabartma bezemeli sırsız seramikleri
    (Vekam(Vehbi Koç Ankara Ar. Uy ve Ar.), 2015-10) Kozbe, Gülriz; Gök İpekçioğlu, Sevinç
    Association Internationale pour L’Etude des Céramiques Médiévales et Modernes en Méditerranée (AIECM3), Orta Çağ ve Modern Akdeniz dünyası seramik çalışmalarını destekleyen ve bu alanda çalışan araştırmacıların deneyim ve bilgilerinin paylaşılmasını teşvik eden bir dernektir. Dernek her üç yılda bir işbirliği içerisinde olduğu ülkelerin yerel kuruluşları ile Uluslararası Akdeniz Orta Çağ Seramik Kongresi’ni gerçekleştirmektedir. XI. AIECM3 Uluslararası Orta Çağ ve Modern Akdeniz Dünyası Seramik Kongresi, Türkiye’de ilk kez Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) tarafından, 19-24 Ekim 2015 tarihleri arasında Antalya AKMED‘de gerçekleştirilmiştir.Özellikle Doğu Akdeniz bölgesinde yürütülen çalışmalara bir giriş ve genel bir değerlendirme yapmayı amaçlamayan kongrede Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Almanya, Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Hollanda, Tunus, Macaristan, Rusya, Bulgaristan, Makedonya, Ermenistan, Ukrayna, Avusturya gibi çeşitli ülkelerden gelen konuşmacılar tarafından 85 sözlü, 64 poster sunumu yapılmıştır. İki ciltten oluşan bu yayında, 19-24 Ekim 2015 tarihlerinde Antalya’da gerçekleşen kongrede sunulan 106 adet bildiriye orijinal dilinde yer verilmektedi
  • Öğe
    Batman il sınırları içinde kalan Ilısu Barajı etkileşim alanının jeomorfolojisi
    (Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları, 2015-05) Kozbe, Gülriz
  • Öğe
    Preliminary results of an archaeometrical study on red brown wash ware samples from the upper tigris region
    (Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, 2017-09) Güngör, Akarcan; Bayazıt, Murat; İssi, Ali; Işık, İskender
    Yukarı Dicle Bölgesi tarih boyunca önemli gelişmeler ve kültürel etkileşimlere tanıklık etmiştir. Günümüzde ise bu bölge Ilısu Barajı’nın faaliyete geçmesiyle su altında kalma veya barajın etki alanı altında kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu çalışma Yukarı Dicle Vadisi’ndeki çeşitli alanlarda ele geçen Kızıl Kahve Boya Astarlı Mallar’ın (Red Brown Wash Ware: RBWW) karakterizasyonunu içeren bir araştırma projesinin ön sonuçlarını sunmaktadır. Bu seramikler Erken Tunç Çağı’nın sonları ve tüm Orta Tunç Çağı’nda bölgede ortaya çıkmıştır. Mevcut çalışmada temsili RBWW örnekleri için uygulanan kimyasal analiz (XRF) sonuçları seramiklerin üretiminde kullanılan başlangıç hammaddelerindeki farklılık veya benzerliklerin ortaya çıkartılması kapsamında ele alınmıştır. Temel oksitler (SiO2+Al2O3) ve alkali-toprak alkali oksitlerin toplamları (MgO+K2O+Na2O+CaO) ile CaO ve Fe2O3 içerikleri seramiklerin muhtemel yapısal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla değerlendirilmiştir
  • Öğe
    Anadoluda ana tanrıça kültü kadın din ilişkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2015-12) Oral, Ebru
  • Öğe
    The effect of interactive applications on visitors’ experience: a case of Gobeklitepe, Turkey
    (IGU Tourism Commission, 2018-10) Kozbe, Gülriz; Doğan, Mustafa; Dilek, Sebahattin Emre;
  • Öğe
    Anadolu’da Asur ticaret kolonileri çağı mühürleri üzerinde boğa-adam tasvirleri
    (ECLSS 2017b, 2017-10) Oral, Ebru
    Anadolu tasvir sanatında insan-hayvan karışımı yaratıkların betimlendiği bilinmektedir. çeşitli işler. Söz konusu tasvirler bilgi aktarımı açısından büyük önem taşımaktadır. o dönemin toplumlarının sosyo-kültürel yapıları ve dini inançları hakkında. Birkaç toplumda Mezopotamya, Mısır ve Anadolu gibi çok tanrılı din anlayışının baskındı. Âlemin manevi dünyasına hâkim olan çok tanrılı din anlayışı toplumlar, dünyanın manevi dünyasında bazı doğaüstü yaratıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. zaman içinde insanlar. İnsan-hayvan karışımı yaratıklarla ilgili olarak Anadolu tasvirlerinin eserlerinde tasvir edilen bu yaratıklar, hem tanrıların görevlerini yerine getirdiler. onları teslim etti ve insanların hayatlarını etkiledi. “Asur Ticaret Kolonileri” olarak tanımlanan dönem Anadolu'da "Dönem", birçok ticari ve ekonomik faaliyetin gerçekleştirildiği dönem olarak bilinmektedir. Mezopotamya ile Anadolu arasında yoğun bir şekilde yürütülmüştür. Bu dönemde anlaşılmaktadır ki, Mezopotamya ile kurulan sosyo-kültürel ve ekonomik ilişkilerin şekillenmesinde büyük etkisi olmuştur. Anadolu'nun dini inançları aynı zamanda.
  • Öğe
    Çocuklarda korku kültürünün oluşumuna ilişkin bir karşılaştırma: gerçek ve sanal gerçeklik
    (İksad Yayınevi, 2017-10) Nerse, Serdar
    çinde yaşadığımız çağda bilgiye erişim ve iletişim eskiye oranla çok daha kolay bir şekilde ulaşılabilir durumdadır. Bilgi erişimi; özellikle kitle iletişim araçları, sosyal medya uygulamaları ve son dönemde bunların tamamının altyapısı durumunda olan internet ile çok daha kolay bir duruma gelmiştir. İnternet; söylentiler ve çeşitli uygulamalar ile korku alanı ve kaos ortamı da olmaya başlamıştır. Bireysel iyinin oluşumunda olduğu gibi toplumsallaşmanın oluşum ve hareket halinde de geçmişten günümüze şiddet ve korku olguları siyasal ve kültürel alanda birlikte yer bulmuşlardır. Korku olgusu, siyasal olarak toplumların yönetim biçimleri ve kültürel olarak da yaşayış biçimlerine kadar önemli bir yer tutmuştur. Bir yaşayış biçimi olarak korku, Frankfurt Okulu’ndan Max Horkheimer’ın da üstünde durduğu medya kavramıyla araçsal bir biçimde verilmekte ve sonrasında toplumun ideal ve hedefleri değiştirilerek ya da alınarak amaçsallaştırılmaktadır. İnternet ve sanal hayat güvenliği, toplumsal güvensizlik, internet ile yayılan söylentiler, riskler sonrasında çocuklarda korkuların nasıl oluştuğu bu çalışmanın temel amacıdır. İnternet korku ve risklerini öğrenmek üzere çocuklara bir anket formuyla sorular yöneltilmiştir. Araştırmada tabakalı ve sistematik örnekleme kullanılmıştır. Elde edilen veriler, SPSS analiz programı ile analiz edilmiştir. Çalışma neticesinde, gerçek ve sanal ortamdaki benzer ve farklı korkular, gerçek hayatın yerine geçmeye başlayan sanal ortamda korkunun yerine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Yeni Assur totaliter sisteminde psikolojik savaş taktiğinin yansıması: propaganda
    (International Publishers House, 2021-04-24) Güngör, Akarcan
    : Mezopotamya’da köklü bir kültür birikimine sahip Assurlular, MÖ 1. binyıldan itibaren bir değişim sürecine girerek dönemin süper gücü olmuştur. Hiç şüphesiz bunu Yeni Assur İmparatorluğu’nda, II. Assurnasirpal, III. Salmanassar, III. Tiglat Pileser, II. Sargon ve Assurbanipal gibi başarılı Assur krallarının reformları ile güçlü silahlarla donatılmış ve kurumsallaştırdıkları acımasız orduya borçludurlar. Assur’un savaş sanatı dinamiklerinden biri olan kuşatma, maliyetli ve uzun süren bir yöntem olduğundan kuşatılacak kentler dikkatle seçilmekte ve bölge halkına teslim olmaya ikna etme tekniklerinden biri olan şiddet uygulanmıştır. Assurlular, özellikle fethedilen kentlerin halklarına örnek olması adına çeşitli şiddet tekniklerini kullanarak insanları cezalandırmıştır. Yeni Assur krallarının sınırı olmayan, idrak edilmesi zor, acımasız ve şiddet içerikli zihinsel çılgınlıklarını yazılı ve görsel kaynaklarda; yaktım, kesilmiş kafalarından kule inşa ettim, kazığa oturttum, derilerini yüzüp sur duvarlarına serdim, gözlerini oydum, el, ayaklarını kestim, dillerini kopardım gibi propaganda amaçlı, şiddet içerikli ifadeler oldukça sık kullanılmıştır. Kavramsal çerçeve içerisinde birçok Assurlu kralın kudreti, yıkıcı tavırları ve temel hükmetme duygusunun yazılı kaynaklarda sürekli tekrar edilmesinin altında hedef kitlelere iletilmek istenen ideolojik mesaj yatmaktadır. Metodolojik olarak saraylardaki savaş temalı ideolojik unsurlar ile teolojik sistemin odağındaki tanrı imgelerinden ibaret olan rölyef ve heykellerin yanı sıra kil tabletlerin üstlendiği işlevlerin başında hiç şüphesiz merkezi otoritenin sürekliliğini sağlamak üzere genel anlamda bir korku psikozusunun oluşturulması gelmektedir. Bu doğrultuda duyguları yönlendirmeye, davranışları etkilemeye yönelik sistematik kavramsallaştırma ile psikolojik savaş taktiği faktörünü gerçekleştirmiş oldukları görülmektedir. Psikolojik yönü hesaplanmış korkutma olan bu davranış, hem iç, hem dış tehditlere karşı algıları şekillendirmek, bilişleri manipüle etmek adına bilinçli ve sistematik bir girişimdir. Bu araçlara erişim imkânı sağlayan kitleye verilmek istenen mesaj, görsel malzemenin yanı sıra yazılı kaynaklarda dehşete dair eksiksiz bir anlatı sergileyen imgelerle, savaş ve barışta insanların kontrol altına almasını sağlayan; krallık kavramını fiziksel savaş olmadan, pasif işleyiş, politik ve ideolojik manipülasyon yöntemi ile en iyi yansıtan bir uygarlık olması adına oldukça önemli bir parametredir.