24 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 24
Öğe Devlet borçlanmasının ekonomik büyüme üzerine etkisi: Türkiye 2002-2008/2008-2019 dönemi üzerine uygulama(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-10-06) Mirzade, Kadriye; Şiriner, İsmailDevletler, kamu harcamalarının finansmanında her ne kadar yoğun olarak vergi gelirlerini kullansa da günümüzde borçlanmaya başvurulması oldukça alışılmış bir uygulamadır. Artık olağan gelirler arasında kabul gören borçlanma, özellikle 1980 ve sonrası dönemde Türkiye’nin de içinde bulunduğu dış ekonomiye açılma rüzgarıyla oldukça yoğunlaşmıştır. Borçlanma gelirlerinin kullanım alanları ve yöntemine bağlı olarak enflasyonist etkiler yaratabilmesi, özel sektörü dışlayarak üretim ve istihdam düzeyini olumsuz etkileyebilmesi, gelir dağılımda adaletsizliğe yol açabilmesi, yatırımları olumsuz etkileyebilmesi, vergilerde artışa sebep olarak gelecek kuşaklar üzerinde yük oluşturması gibi sakıncalarından dolayı, devletlerin borçlanma yoluna gitmesinin ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği gibi, temeli Klasikler olan birçok teorinin yanında; ekonomideki atıl kaynakların borçlanma yoluyla üretime entegre edilmesiyle veya borçlanılan kaynakların verimli alanlara yatırılması yoluyla borçlanılan miktarın üzerinde gelir edilerek yeni gelir kaynaklarının yaratılması gibi temeli Keynesyen olan birçok anlayış mevcuttur. Dolayısıyla devletlerin borçlanmaya yaklaşımı konusunda literatürde fikir birliği söz konusu değildir. Borçlanmaya yaklaşımın değişmesi ve devletlerin kolayca başvurduğu bir yol olmasıyla, borçlanmanın değişkenler üzerindeki etkisi, literatürde oldukça ilgi çekici konular arasına girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti gibi borçlu doğmuş bir ülkenin günümüze kadar artarak devam eden borçlanma serüveninin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi yapılan birçok ampirik analizle incelenmiştir. Çalışmamızda Türkiye’nin kamu borçlarının büyüme üzerindeki etkisi Granger Nedensellik Analizi ile incelenmeye çalışılmıştır. Dönem olarak; 2002 yılı ile global krizin patlak verdiği 2008 dönemi kamu borçları ile 2008’den günümüze kadar olan dönemdeki kamu borçlarının ekonomik büyümeye etkisi karşılaştırılmalı olarak incelemiştir. Sonrasında 2002-2019 dönemi kamu iç borçları ile kamu dış borçlarının büyüme üzerine etkileri analiz edilerek borçlanma performansı incelenmiştir.Öğe Sürdürülebilir kalkınmada yenilenebilir enerji: Türkiye örneği(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-16) Ekinci, Numan; Aydın, Halil İbrahimDünyada gelişmekte olan ülkelerin nüfusu her geçen gün artmakta ve sosyal yaşam standardı iyileşmektedir. Buna bağlı olarak, enerji kaynaklarına olan ihtiyaç da artmakta ve sanayileşme faaliyetleri giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durumda, teknoloji geliştikçe enerji talebinin artmaya devam edeceği ve önümüzdeki yıllarda da benzer süreçler yaşanacağı tahmin edilmektedir. Fosil yakıtlar olarak bilinen doğal enerji kaynakları, geçmişten günümüze enerji ihtiyacını karşılamak için yıllardır yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yakıtların önemli çevre sorunlarına yol açması ve yakın gelecekte rezervlerinin tükenecek olması ciddiye alınması gereken bir sorun olarak görülmektedir. Fosil yakıtlar enerji ihtiyacını karşılamak üzere yenilenebilir enerjiye ana alternatif olarak kullanılmaktadır. Türkiye yenilenebilir enerjiye olan ilginin arttığı bu dönemde özel ve kamu sektörünün motive ettiği önemli yatırımlara imza atmış, yenilenebilir enerjide çok zengin bir altyapıya ve hammaddeye sahip olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'nin mevcut enerji potansiyelini analiz etmek ve ülkenin yenilenebilir enerji politikalarını incelemektir.Öğe Covid-19 pandemi sürecinde merkez bankaları politikalarının karşılaştırmalı analizi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-10-06) Şahin, Ömer; Şiriner, İsmailCOVID-19 pandemisi, 2019 Aralık ayında Çin’de ortaya çıkmasının ardından 2020 yılının ilk çeyreğinde dünya geneline hızla yayılarak küresel hale gelmiştir. Salgının yayılmasını önlemek adına kısıtlama kararlarının alınması sosyal yaşamın yanında ekonomik yaşamı da olumsuz etkilemiştir. Ekonomiler üzerinde oluşan olumsuz etkiyi hafifletmek için parasal, mali ve düzenleyici önlemler uygulanmıştır. Bu tezde, seçili merkez bankaların (TCMB, ECB, FED, BCB, SARB) uyguladıkları para politikaların benzerlikleri ve farklılıkları konumlandırılmış ve bu politikaların ekonomileri üzerindeki yansılamaları analiz edilmiştir. Ayrıca, merkez bankaların salgına karşı uygulamaya aldıkları önlemlerin etkisi belirlenen ekonomik göstergeler (Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Cari İşlemler Dengesi, Toplam İhracat Büyümesi, Toplam İthalat Büyümesi, Kapasite Kullanım Oranı, İmalat PMI, Kişi başı milli gelir) üzerinden 2020 yılı baz alınarak karşılaştırmalı bir şekilde analiz edilmiştir. Parasal önlemlere ek olarak mali ve düzenleyici önlemlere de yer verilmiştir. Seçili merkez bankaları uyguladıkları para politikası ile daha çok olumsuz etkilenen reel sektörü canlı tutmak için kredi akışları sağlanmış ve parasal aktarım mekanizması güçlendirilmiştir. Uygulamaya alınan mali politikalar ile hanehalkı ve işletmelerin gelir kaybı giderilmeye çalışılmıştır. Düzenleyici önlemler ise, bankaların işletmeler ve hanehalkına kredi akışını sürdürmeye yönelik destek/teşvik amaçlı olmuştur. Uygulanan politikalar ile seçili merkez bankaları pandemiye karşı hızlı ve büyük ölçekli önlemler alarak piyasalardaki ekonomik stresi kısa vadede azalttıkları sonucuna ulaşılmıştır. Mali ve para politikaları birbirini tamamlayıcı nitelikte olmuştur. Ayrıca, pandemi ile oluşan ekonomik sorunlar ortaya konularak özellikle başarılı sonuçlar elde etmiş çalışmalardan yola çıkarak politika önerileri üretilmiştir.Öğe Sosyal sermaye yerel ekonomik kalkınma: Batman işletmeleri özelinde bir analiz(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-08-24) Ortaboy, Mahmut Cem; Çayın, MücahitSosyal sermaye son zamanlarda farklı disiplinlerde olduğu gibi iktisat alanında da sıkça çalışma konusu olmaktadır. Nitekim sosyal sermayenin ekonomik büyüme ve kalkınma ilişkisi ile ilgili çalışmalar gün geçtikçe artmaktadır. Yapılan uygulamalı çalışmalar genel anlamda sosyal sermayenin tıpkı fiziki ve beşeri sermaye gibi ekonomik büyüme ve kalkınmada etkili olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada da sosyal sermaye; tanımı, gelişim süreci, çeşitleri, bileşenleri, ölçümü gibi konular açısından kuramsal olarak incelenmiş ardından sosyal sermayenin yerel ekonomik kalkınma üzerindeki etkisi Batman ilindeki işletmeler özelinde araştırılmıştır. Çalışmaya ilişkin veriler; Batman`da faaliyet gösteren 411 firma örnekleminde anket yöntemiyle elde edilmiş ve analiz edilmiştir. Yapılan korelasyon analizi sonucunda sosyal sermayenin göstergeleri olan güven, normlar ve sosyal ağlar ile yerel ekonomik kalkınma arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü ilişki olduğu tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonucunda ise güven, normlar ve sosyal ağların yerel ekonomik kalkınmayı pozitif etkilediği ortaya çıkmıştır.Öğe Politik istikrar ve ekonomik büyüme/kalkınma ilişkisi: Mena-T örneği(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-04) Karahan, Mete Han; Çayın, MücahitTarih boyunca politik istikrar toplumlar için birçok açıdan önem arz etmiştir. Nitekim politik istikrarın sağlandığı toplumlarda huzur ve güvenin daha fazla olduğu ve bu toplumların kalkınmışlık düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca özellikle de politik istikrarın somut bir şekilde ölçülmeye başlanmasıyla birlikte konu ekonomik büyüme ve ekonomik kalkınma açısından ampirik olarak incelenmeye başlanmış ve konu ile ilgili çalışmalar literatürde hızlı bir şekilde yaygınlaşmıştır. Buradan hareketle bu çalışmada da 14 MENA ülkesi ve Türkiye için politik istikrarın ekonomik büyüme ve kalkınma ilişkisi ampirik olarak test edilmiştir. Literatürde konu ile ilgili çalışmaların daha çok politik istikrar ve ekonomik büyüme ilişkisini incelediği buna karşın sınırlı sayıdaki çalışmanın politik istikrar ve ekonomik kalkınma ilişkisini incelediği görülmüştür. Bu nedenle bu çalışmada politik istikrar ve ekonomik büyüme ilişkisine ilaveten kalkınmayı temsilen insani gelişme endeksi (İGE) ele alınmış ve politik istikrar ile insani gelişme endeksi arasındaki nedensellik ilişkisi test edilmiştir. Çalışmanın bulguları söz konusu ülkeler için politik istikrar ve ekonomik büyüme arasında kısa dönemde herhangi bir ilişkinin olmadığını buna karşın iki değişken arasında uzun dönemde ilişkinin olduğunu göstermiştir. Granger nedensellik analizi sonucunda ise politik istikrardan İGE’ye doğru tek yönlü nedensellik tespit edilmiştir.Öğe Sektörel düzeyde enerji tüketiminin büyümeye etkisi: Türkiye örneği(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-07-30) Şahin, Mehmet Şerif; Karhan, GökhanÖzellikle son yüzyılda enerjinin büyümenin ana parametrelerinden biri olduğu açıkça anlaşılmıştır. Bu nedenle bir uygarlık lokomotifi haline gelen enerji artan önemi ile birlikte üretimin ve toplumsal refahın kilit unsuru olmuştur. Sektörel ve toplam enerji tüketiminin büyüme üzerindeki etkisini araştıran bu çalışma kapsamında Türkiye için CO2 tüketimi, toplam nihai enerji tüketimi, sanayi, ulaştırma ve diğer sektörlerin enerji tüketimi ile kişi başı gayrisafi yurtiçi hâsıla değişkenlerine ait 1970-2019 dönemi verileri kullanılmıştır. Bu doğrultuda sırasıyla tanımlayıcı istatistikler, Genişletilmiş Dickey-Fuller (1981) ve Phillips-Perron (1988) tarafından geliştirilen birim kök, parametre tahmini için gecikmesi dağıtılmış otoregresif model (ARDL ve son olarak Hatemi-J Roca (2014) nedensellik testleri kullanılmıştır. Araştırma hipotezleri 3 farklı model kurularak test edilmiştir. Kurulan üç modelde göz önünde bulundurulduğunda sanayi sektöründe kullanılan enerji miktarının artması kişi başına düşen geliri artırırken, ulaştırma ve diğer sektörlerde kullanılan enerji miktarı kişi başına düşen geliri azaltmaktadır. Araştırmanın son aşamasında aralarında eşbütünleşme ilişkisi tespit edilen değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi, Hatemi J-Roca (2014) Asimetrik Nedensellik Testi ile incelenmiştir. Asimetrik Nedensellik Testi nedenselliğin yönüne göre; gelirden sektörlere ve sektörlerden gelire doğru olmak üzere iki ayrı grupta toplanmıştır. Sektörlerden gelire doğru nedenselliğin sınandığı test sonuçlarına göre sanayi sektörü enerji tüketiminden kişi başına düşen gelire doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Bu sonuçlar aynı zamanda ARDL sınır testi sonuçları ile paralellik göstermektedir. Öte yandan diğer sektörlerin enerji tüketim miktarının negatif bileşeninden kişi başına düşen gelirin hem pozitif hem de negatif bileşenine doğru nedenselliğin olduğu tespit edilmiştir. Son olarak toplam enerji tüketiminin negatif bileşeninden kişi başına düşen gelirin negatif bileşenine doğru nedenselliğin olduğu bulunmuştur.Öğe Zorunlu karşılık oranlarının mevduat bankalarının kârlılığı üzerine etkisi: Türkiye uygulaması(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-28) Mağın, Yasemin; Oğuz, Onur2010 yılının son çeyreğinde makro finansal dengesizliklerin azaltılması amacıyla bir para politika aracı olarak zorunlu karşılıklar uygulanmaya başlanmıştır. Zorunlu karşılık oranlarındaki değişimler, kredi hacmini etkileyerek bankaların kârlılığı üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada 2011:1Ç-2022:1Ç dönemi için zorunlu karşılık oranlarındaki değişimlerin mevduat bankalarının kârlılığı üzerindeki kısa ve uzun dönemli etkilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Zorunlu karşılık oranlarının kârlılık üzerindeki etkisini tahminlemek amacıyla oluşturulan modellere bankaya özgü içsel faktörler ve makroekonomik göstergeleri yansıtan dışsal faktörler, kontrol değişkenler olarak dâhil edilmiştir. Sınır testi yaklaşımı ve gecikmesi dağıtılmış otoregresyon (ARDL) yönteminin uygulandığı analiz sonucunda, zorunlu karşılık oranları ile bankaların aktif kârlılığı, özkaynak kârlılığı ve net faiz marjı arasında uzun dönemli eşbütünleşme ilişkisinin varlığı ortaya konulmuştur. Uzun dönemde zorunlu karşılık oranları mevduat bankalarının söz konusu kârlılık oranlarını arttırıcı bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda, zorunlu karşılık oranlarının en fazla özkaynak kârlılığını etkilediği ifade edilebilir. Kısa dönemde ise, zorunlu karşılık oranlarının aktif kârlılık ve özkaynak kârlılığı üzerinde anlamlı bir etkisi bulunamazken, net faiz marjını azaltıcı bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Analiz sonuçlarından yola çıkılarak bankacılık sektörünün güçlenebilmesi için kısa vadeli zararlarına katlanıp, uzun vadede daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması açısından zorunlu karşılık oranlarının aktif olarak kullanılmasının olumlu sonuçlar doğurabileceği bir politika önerisi olarak sunulmuştur.Öğe Eğitim ve ekonomik büyüme ilişkisi: Seçilmiş ülkeler analizi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-05-21) Çiftçi, Veysel; Çayın, MücahitEğitim ve ekonomik büyüme ilişkisi iktisat literatüründe uzun zamandır üzerinde durulan temel konulardan biridir. Son dönemlerde ise konu farklı yöntem ve testlerle daha çok ampirik olarak araştırılmaktadır. Bu ampirik çalışmalarda eğitim ve ekonomik büyüme ilişkisini pozitif olarak bulgulayan çalışma sayısı çok daha fazla olmakla birlikte bu ilişkinin durumu ve yönü ülkeler ve değişkenler bağlamında farklılaşabilmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada da eğitim harcamaları ve ekonomik büyüme ilişkisi 1996-2022 dönem aralığındaki veriler ile Avrupa’nın en gelişmiş ekonomilerine sahip olan Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya ülkeleri için ampirik olarak test edilmiştir. Çalışmada kullanılan Durbin-Hausman eşbütünleşme testi sonucunda eğitim harcamaları ve ekonomik büyüme arasında uzun dönem ilişkinin olduğu görülmüştür. Ancak Augmented Mean Group (AMG) tahmincisi kullanılarak yapılan uzun dönemli katsayı tahmin sonuçlarında ise eğitim harcamalarının ekonomik büyümeye etkisinin istatistiksel olarak anlamsız olduğu ortaya çıkmıştır. Ekonometrik testler kapsamında gerçekleştirilen Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) nedensellik analizine göre ise panelin geneli için eğitim harcamalarından ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir nedensellik bulunmuştur. Fakat ülkeler bağlamında ele alındığında ise sadece İngiltere için eğitim harcamalarından ekonomik büyümeye doğru tek yönlü nedensellik gözlenmiştir. İtalya için ise ekonomik büyümeden eğitim harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik bulgulanmıştır.Öğe Ekonomik özgürlükler ve ekonomik kalkınma ilişkisi: Yeni sanayileşen ülkeler üzerine uygulama(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-07) Okuyan, Tuğba; Çayın, MücahitEkonomi tarihi boyunca ekonomik özgürlükler ve ekonomik kalkınma ilişkisi temel tartışma konularından biri olmuştur. Özellikle 1990`lı yıllarla birlikte ekonomik özgürlüklerin daha somut ve geniş olarak ölçülmesi konu ile ilgili ampirik çalışmaları günden güne arttırmıştır. Bu çalışmada da ekonomik özgürlükler ve ekonomik kalkınma ilişkisi Arjantin, Brezilya, Çin, Filipinler, Güney Afrika, Hindistan, Malezya, Meksika, Tayland ve Türkiye`den oluşan yeni sanayileşen ülkeler (YSÜ) örnekleminde ampirik olarak test edilmiştir. Çalışmada kalkınmayı temsilen insani gelişme endeksi (İGE) ve ekonomik özgürlükleri temsilen de ekonomik özgürlükler endeksi ele alınmıştır. Bu bağlamda öncelikle değişkenlerin yatay kesit bağımlılığı ve homojenliği test edilmiş ardından iki değişken arasındaki nedensellik ilişkisi Kónya (2006) nedensellik testiyle incelenmiştir. Analizler sonucunda Güney Afrika, Meksika ve Tayland ülkeleri için İGE’den EÖE’ye doğru tek yönlü nedenselliğin olduğu, Hindistan ve Malezya için ise İGE ve EÖE arasında çift yönlü nedenselliğin olduğu ortaya çıkmıştır. Arjantin, Brezilya, Çin, Filipinler ve Türkiye için ise herhangi bir nedensellik ilişkisi tespit edilememiştir. Ayrıca EÖE`nin alt endeks nedensellik testlerine göre de ülkeler ve alt endeksler bağlamında farklı sonuçlar bulgulanmıştır. Örneğin Türkiye için ticaret özgürlüğünden İGE`ye, Çin için yatırım özgürlüğünden İGE`ye ve Filipinler için vergi yükünden İGE’ye doğru tek yönlü nedensellik tespit edilmiştir. Yine Arjantin ve Brezilya için hükümet bütünlüğü alt endeksinden İGE’ye doğru tek yönlü nedensellik bulunmuştur.Öğe Mikrokredilerin yerel kalkınmaya etkisi: Batman ili örneği(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-17) Koç, Mehmet Melih; Çayın, MücahitBu çalışmada özellikle son yıllarda birçok açıdan akademik çalışmalar konusu olan mikrokredilerin yerel kalkınmaya olası etkileri incelenmiştir. Bu bağlamda Batman ilinde mikrokredi alan 126 kadın üyeden anket tekniği ile veriler toplanmış ve analiz edilmiştir. Frekans analizleri sonucunda söz konusu kredilerin başta kadınlara istihdam ve gelir oluşturmanın yanı sıra birçok açıdan Batman il kalkınmasında etkili olduğu görülmüştür. Bununla birlikte katılımcıların büyük çoğunluğu mikrokredileri miktar ve çeşitlilik açısından yetersiz görmüştür. Dolayısıyla bu tür mikrokredilerin çoğaltılması ve yaygınlaştırması ile başta kadın istihdamı olmak üzere yerel kalkınmaya birçok açıdan katkı sunması öngörülmektedir. Çalışmada frekans analizlerinin yanı sıra mikrokredilerin avantajları ile ilgili yargılar, mikrokredilerin problemleri ile ilgili yargılar ve mikrokredilerin yerel kalkınmaya etkileri ile ilgili yargıların katılımcıların tanımlayıcı özelliklerine göre istatistiki açıdan anlamlı farklılık gösterip göstermediğini sınamak için hipotezler oluşturulmuştur. Parametrik ve parametrik olmayan fark testleri ile sınanan hipotezlerin tümü reddedilmiştir. Çalışmada ayrıca verilerin normal dağılımına göre korelasyon analizleri gerçekleştirilmiş ancak değişkenler arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »