Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 2 / 2
  • Öğe
    Yeni Assur İmparatorluğu’nun Yukarı Dicle Bölgesi’nde arazi ve su kullanımı
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-15) Güngör, Akarcan; Kozbe, Gülriz
    MÖ 2. Binyılın başından itibaren tüccar ailelerinden oluşan örgütlenmiş bir uygarlık olarak tarih sahnesindeki yerini alan Assurlular, MÖ 14. yüzyılın ikinci yarısında siyasi ve politik bir oluşum olarak bölgesel bir devlet, MÖ 10 yüzyıldan 7. yüzyılın son çeyreğine kadarki yaklaşık 320 yıllık bir süreçte ise Yakındoğu tarihini emperyalist yayılım politikalarıyla derinden etkilemiş bir imparatorluk olarak bilinmektedir. Yakındoğu’nun büyük bir bölümünü kapsayan çok geniş bir coğrafyada hegemonik bir güç olarak karşımıza çıkan Assur İmparatorluğu’nun sahip olduğu zengin kültürel dokusunda barındırdığı konu çeşitliliği içerisinde arazi ve su kullanımı veya peyzaj arkeolojisi ayrıcalıklı bir alanı oluşturmaktadır. Assur İmparatorluğu’nun emperyalist yayılım politikalarıyla çerçevesinde doğal kaynaklar açısından oldukça zengin ve stratejik önemi baskın bir bölge olarak karakterize edilen Yukarı Dicle Bölgesi, Orta Assur Dönemi’nden itibaren askeri seferlerin hedefindeki odak noktasını oluşturmuştur. Bu dönemden itibaren bölgedeki dönüşümün dinamikleri içerisinde verimli arazileri, hammadde kaynaklarını denetim altına almak adına bazı tahkimatlı yapılar inşa edilmeye başlandığı gibi askeri seferle yağma, vergi ve haraç toplama girişimleriyle genişleme çabaları olmuştur. Özellikle Yeni Assur İmparatorluğu’nda katı kurallarıyla tanınan ve dönüşümün asıl mimari II. Assurnasirpal’ın bu bölgede kalıcılığı sağlamak için uyguladığı emperyalist politikalar sayesinde peyzajın yapılandırıldığı görülmektedir. Yazılı kaynaklar, arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarının sunmuş olduğu veriler doğrultusunda, taşradaki Yukarı Dicle Bölgesi’nin Assur’un emperyalist üst yapısına entegrasyon süreci arazi ve su kullanımını işaret etmektedir. Bu bölgelerin kaynaklarından yararlanmak adına kültürel peyzajın temel unsurları olan eyalet merkezleri, tahkimatlı şehirler, kaleler, kasabalar, köyler, çiftliklerden oluşan ve üretim merkezi olarak bilinen kapru’lardan oluşan birbiriyle yakın mesafelerde ancak dağınık bir yerleşim modeli, doğal çevrenin kültürel peyzaja dönüştürülmesindeki süreçsel gelişiminin temel dayanağını arazi ve su kullanımı oluşturmaktır. Yukarı Dicle Bölgesi’nin zengin doğal kaynakları, verimli tarım arazilerinin yanı sıra bölgelerarası ulaşım trafiğini elinde tutan stratejik mekânsal rolünden yararlanıldığını gösteren yerleşim modeli içerisindeki hiyerarşik düzen, Assur’un arazi ve su kullanımı çerçevesinde bölgedeki yapılandırma sürecindeki yansımaları sunan gelişim ve değişim dinamikleri oluşturulan kültürel peyzajın dönüşümündeki baskın unsurları karakterize etmektedir. Yeni Assur İmparatorluğu’nun bölgedeki arazi ve su kullanımına yönelik yapılandırma faaliyetleri çerçevesinde kültürel peyzajın sahip olduğu karmaşık ilişkilerle fiziki coğrafyayı şekillendiren süreçlere olan genel bakışı, sosyal ve ekonomik hayata ilişkin ayrıntılı güncel verilerle zenginleştirilmiş bu çalışmamın önemi, Yeni Assur Dönemi yerleşim modeline literatüre katkı sağlayacak yaklaşımların yanı sıra MÖ 1. binyılda Assur’un Yukarı Dicle Bölgesi’ndeki arazi ve su kullanımına yeni veriler sağlamış olmasıdır.
  • Öğe
    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde orta ve yeni Assur Devleti’nin varlığı
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-11-06) Gündoğan, Tülay; Kaçmaz Levent, Esra
    Güneydoğu Anadolu Bölgesi, uygun iklim şartları ve coğrafi konumu ile her dönem ön planda olmuştur. Sahip olduğu jeopolitik konumu ve tarıma elverişli toprakları en temel ihtiyaçları karşılayabilmek için uygun şartları sunmaktaydı. Dolayısıyla bölge tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bir tanesi de bir döneme damgasını vuran ve bulunduğu bölgenin en güçlü devleti olan Assur Devleti’dir. Assur Devleti’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerinde siyasal, ekonomik ve kültürel olarak birçok etkisi gözlemlenmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ticaret yolları üzerinde bulunması ve çeşitli bölgeler arası geçiş güzergâhlarına sahip olması Assur Devleti’nin bölge üzerinde hâkimiyet çabalarının başlıca nedenlerindendir. Ayrıca bölgenin hem tarım dışında birçok kaynağa sahip olması ekonomik olarak da Assur’un ilgisini çekmekteydi. Böylelikle Assur, bölge üzerinde askeri seferlerle ve diplomatik girişimlerle hâkimiyet kurma çabalarına girişmiştir ve uzun bir süre bunda başarılı olmuştur. Birçok yerleşimi ve krallığı vergilere bağlayarak ve buralara vassallar atayarak kendine bağlamıştır. Bunlardan en önemlileri Karkamış, Sam’al, Kummuh, Sultantepe, Ziyaret Tepe, Üçtepe, Giricano, Kavuşan Höyük, Hakemi Use, Aşağı Salat, Salat Tepe’dir. Assur’un merkezinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne olan uzaklığı ve hali hazırda bölgedeki yerleşimlerin siyasi yapısı Assur’un bölgedeki hâkimiyet yöntemlerini etkilemiştir. Bölgede var olan devletleşmiş Geç Hitit ve Arami kentlerinin kontrolü ile ırmak kenarlarına konumlanmış yerleşimlerin hâkimiyet yöntemleri farklılık göstermekteydi. Assur hâkimiyetini ya merkezlere vali atayarak ya da kendi taraftarı kralı seçerek veya garnizonlar ve dunnular kurarak sağlamaktaydı. Assur Devleti’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki varlığı hem bölge sınırlarında ele geçen yazılı kaynaklardan hem de yerleşimlerdeki arkeolojik verilerden anlaşılabilmektedir. Bölgedeki yazılı kaynakların yanı sıra Assur’un merkezinden ve de çevre bölgelerden ele geçen birçok tabletten de Assur’un bölgedeki varlığı kanıtlanmaktadır. Ayrıca hem yerleşim yerlerinde hem de merkezlerin yakınlarından ele geçen kaya kabartmaları, steller, seramikler, mimari kalıntılar, küçük buluntular, mezarlar ve mezar buluntuları bu varlığı kanıtlar niteliktedir.