Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 1 / 1
  • Öğe
    Feminizmden post-hümanizme bedenin sürüklenişi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-10-25) Alay, Münibe; Balseçen, Haydar
    Kadın geçmişten günümüze bazen doğurganlığı temsil etmiş, bazen bir cadı olarak atfedilmiş ve her şekilde biyolojik ve toplumsal olarak ötekileştirilmiştir. Ataerkil düzen içerisinde kimlik karmaşası yaşarken ve bununla savaşırken, toplumsal cinsiyet rollerine bürünerek, evin en rütbeli kölesi haline gelmiştir. Feminizmin ortaya çıkışından itibaren kadınların kendi bedenleri, kendi hakları üzerinde çeşitli iddiaları olmuş ve bunlara erişebilmek adına büyük çaba sarf edilmiştir. Sanat tarihinin başlangıcından bu yana kadın bedeni sanatın en önemli konularından biri olarak beyaz- erkek sanatçının tuvallerini süslemiş ve izleyicilerin fetiş nesnesi olmaktan öteye gidememiştir. Ancak bazı sanatçılarda kendi bedenlerini eserlerinin hem öznesi hem de nesnesi olarak ortaya koyarak bu durumu yadsıdıklarını vurgulamışlardır. Bu bağlamda farklı sanatçıların eserlerinde kendi bedenlerini sanatın öznesi olarak kullanmaları, feminist eleştiri bağlamında değerlendirilirken bunun yanında yakın geçmişte akademik çerçevede ele alınan ve önemi gittikçe artan post-hümanizm olgusu ile bedenin dönüşüm süreci ve sanat üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Donna Haraway’ın, bedenin kendi sınırlarını aşmasını olağan kılan siborg figürü, toplumsal cinsiyetin ortadan kalkmasına ve kadınlar açısından eril tahakkümden kurtulma imkânına dönüşmektedir. Kadın ve siborg figürünün arasındaki sınır ortadan kalkınca cinsiyetsiz bir toplum oluşmaktadır. Geçmişteki beden algısının yanında gelecekte oluşabilecek cinsiyetsiz toplum şeklinin kadın açısından önemi üzerinde durulmaktadır. Feminizm ve Post-hümanizm bağlamında bedenin sanattaki yeri çeşitli sanatçıların eserleri üzerinden ele alınarak tez kapsamında üretilen sanat çalışmaları ile desteklenerek değerlendirilmektedir.