Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 35
  • Öğe
    Molla Ali Turgay ve “Nura İmânê Ji Tefsîra Kur’an’ê” Tefsîri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-23) Kılıç, Sümeyya; Aydın, Şükrü
    Yüce Allah insanlara akıl vermek, onlara hakkı anlatmak için peygamberler ve onlar vasıtasıyla kutsal kitaplar göndermek suretiyle, onları diğer varlıklar arasında üstün bir derecede yaratmıştır. Allah’ın insanlara gönderdiği son peygamber Hz. Muhammed (sav.) ve onun vasıtasıyla gönderdiği Kur’an-ı Kerim de son kutsal kitaptır. İslam dininin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, evrensel bir kitap olup tüm insanlar için toplumsal uzlaşı ve barışın yolunu göstermektedir. Dolayısıyla onu çok iyi anlamak gerekir. Bu gaye ile İslam tarihi boyunca çeşitli dillerde çok sayıda tefsir kitapları yazılmıştır. Son asırlarda Kürt dili ile de Kur’an-ı Kerim mealleri ve tefsir kitapları yazılmaya başlamış ve bu yazım faaliyeti devam etmektedir. Kendi ifadesiyle Molla Ali b. Ahmed el-Ğursi/Molla Ali Turgay da Arap harfleriyle 2 ciltlik Kürtçe bir tefsir kitabı yazmıştır. Molla Ali Turgay 01.07.1924 tarihinde Mardin ilinin Kızıltepe ilçesine bağlı Ğurs vadisinde bulunan Üzeyir köyünde (Ulu köy) dünyaya gelmiştir. Babası, Üzeyir köyünü kuran Üzeyir ağanın torunlarından Ahmet Turgay’dır. Üzeyir köyü, cennet misali Ğurs vadisinin üst tarafındadır. Molla Ali Turgay’ın annesi, cevzat/Cevizli köyünden Bozo ağanın oğlu Hacı Bekir’in kızı Huriye’dir. Üzeyir ağanın torunlarından Şeref’in torunu Ömer Turgay'ın kızı Zerife ile evlenen Ali Turgay’ın bu evlilikten üç kızı ve yedi oğlu dünyaya gelmiştir. Molla Ali Turgay, “Muhtasaru’t-Temcîd Şerhu Cevhereti’t-Tevhîd” adlı kitabının başında kendisini “Molla Ali b. Ahmed el-Ğursî” diye tanıtmıştır. Bu nedenle isim tekrarlarında kendisini “Ğursî” lakabı ile kaydetmiş bulunuyoruz. Ğursî, zamanında Türkiye ve Suriye’de meşhur pek çok hocadan ders alarak medrese eğitimini tamamlamıştır. O, başta ailesinden olmak üzere çok sayıda öğrenci yetiştirmiş, 12.08.2021 tarihinde vefat edene kadar eğitim, öğretim ve tebliğle meşgul olmuştur. Pek çok eser yazan Ğursî’nin en önemli eseri, 2 ciltten oluşan “Nura İmânê ji Tefsîra Kur’anê” adlı Kürtçe yazılmış tefsir kitabıdır. O, bu tesirinde Kur’an’ın ayetlerini birer birer tefsir etmiştir. Ğursî tefsirini, Kur’an’ı Kur’an, sünnet, rivayet, rey ve içtihat ile tefsir etmiştir. Yorumlarında fıkhi, edebi ve benzeri konulara, yer vermiştir. Ayrıca o, tefsirinde Kur’an kıssaları ve az da olsa irap konuları üzerinde durmuştur. Klasik medrese metoduyla Arap harfleri ve Kürtçe yazılmış bu tefsirin, akademik çalışmalara ve okuyuculara faydalı olacağı kanaatindeyiz.
  • Öğe
    İbnu’r-Rûmî ve şiirleri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-25) Alanko, Muhammed; Suzan, Yahya
    İbnu’r-Rûmî hicrî 3. yüzyılda Abbâsî döneminde yaşamış önemli Arap şairlerinden biridir. Derin hayalleri ve ilginç görüşleri ışığında nazmetmiş olduğu beyitlerle Arap edebiyatının harika örneklerini sunan şair, çağdaşı Buhturî’den sonra zamanının en iyi şairi olarak kabul edilmiştir. Özellikle hiciv alanında yazmış olduğu beyitler, edebî çevre tarafından hayranlıkla takip edilmesini sağlamıştır. Nitekim rekabet halinde olduğu Buhturî, ona karşı bir haset içerisinde olmasına rağmen onun hiciv alanındaki dahiliğini ikrâr etmiştir. Bunun yanı sıra çocukluğundan itibaren aile fertlerini birer birer kaybeden ve bunun neticesinde karamsar bir ruh hali yaşayan şair, vefat eden aile fertleri üzerine yazdığı beyitlerle Arap edebiyatının harika örneklerini teşkil edecek mersiyeler kaleme almıştır. Şiirleri üzerinde bir takım çalışmalar olmasına rağmen muhteva açısından yeterli bir çalışma söz konusu değildir. Bu eksiklikten yola çıkarak yaptığımız çalışma bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde şairin yaşadığı dönem siyasî, sosyal ve ilmî açıdan ele alınmıştır. Birinci bölümde şairin hayatı ve edebi kişiliği işlenmiş ve bu unsurların şiirlerindeki etkisi ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. İkinci bölümde ise nazmettiği şiirlerin muhtevasına yer verilmiştir.
  • Öğe
    Online seslifoto (OSF) yöntemiyle üniversite öğrencilerinin tasavvuf anlayışını keşfetmek
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-04) Tanhan, Abdurrahim; Erin, Abdulvehap
    Bu çalışmada araştırmacı, Online Seslifoto (OSF) yöntemiyle Türkiye’de yardım meslekleriyle ilgili bölümlerde (ilahiyat/İslami ilimler, PDR, sosyal hizmet, hemşirelik, tıp vb.) okuyan öğrenciler ile belirtilen bölümler dışında farklı bölümlerde okuyan üniversite öğrencilerinin tasavvuf konusundaki algılayışlarını kendi biricik perspektiflerinden inceleyerek keşfetmeye çalışmıştır. Araştırma, öğrencilerin tasavvufa dair anlayış ve algılayışlarını, ortaya çıkacak ana temalar yoluyla farklı bölümler arasında karşılaştırma yaparak ortaya koyma amacıyla nitel olarak kurgulanmıştır. Nitel çalışmanın yanında nicel bazı sorularla da öğrencilerin tasavvuf anlayışlarının kaynağı, dindarlık ve maneviyat düzeyleri ile tasavvuf eğitimine dair görüşleri incelenmiştir. Araştırmaya toplam 409 üniversite öğrencisi katılmış, 69 kişi verilerinin araştırmada kullanılması için onam vermediğinden, 23 kişi ise verisi yeterli kriterleri taşımadığından nihai olarak 103 erkek 214 kadın toplam 317 kişi ile veri analizi yapılmıştır. Tüm katılımcılardan elde edilen temalar doğrultusunda toplam 21 ana tema oluşmuştur. En önemli ana temalar ve oranları şöyle olmuştur; hoşa giden duygular: Huzur, aşk, sevgi (%25,86, n=82), âlemde Allah’ı görme ve O’nunla iletişim, her şeyin bize O’nu hatırlatması, döngü, bizi rabbe ulaştırır (%25,86, n=82), rabbe bağlılık, yakınlık, O’na duyulan sevgi-ilahi aşk, tevekkül, kendini O’na adama, O’nda yok olma (%22,08, n=70), anlam arayışı, ruhi doyum, farkındalık, hassas bir süreç, maneviyat (%19,55, n=62). Çalışma sonucunda öğrencilerin tasavvufla ilgili olumlu bir anlayış ve algılayışlarının olduğu, tasavvufu; sağlıklı, derin anlamları olan olumlu kelime, kavram, düşünce ve fotoğraflarla ifade ettikleri görülmüştür. Öğrenciler tasavvufu dile getirirken daha çok olumlu duygu ifade eden kelimeler kullanmışlardır. Çalışma sonucunda elde edilen verilere göre aldıkları eğitimin de etkisiyle yardım meslekleri ile ilgili olan bölümlerde okuyan öğrencilerin tasavvufu diğer bölümlerde okuyan öğrencilere göre daha fazla duygu içeren temalarla ifade ettikleri görülmüştür. Sonuçlar, ortaya çıkan ana temalar yoluyla karşılaştırılmış, yardım meslekleriyle ilgili bölümlerde okuyan öğrenciler ile diğer bölümlerde okuyan öğrenciler arasındaki farklılıklar ele alınmıştır. Araştırmacının bir amacı da sonuçları ilahiyat/İslami ilimler fakülteleri, ruh sağlığı uzmanları, eğitimci, öğrenci ve ilgili kuruluşların yöneticileriyle farklı yollarla (ör., konferans, seminer, makale) paylaşmaktır. Böylece tasavvuf gibi önemli bir kavram ve olguya dair öğrencilerin anlayışlarının bilimsel olarak daha iyi anlaşılmasını, bu kavram ve olguyla ilgili olası meselelerin daha etkili bir şekilde ele alınmasını ve bu kavramın genel eğitim ve insanlara yardım/hizmet gibi alanlarda genel iyilik halini ele almada kullanılmasını sağlamaya katkıda bulunmaktır. Araştırmacı bu çalışma için etik kurul izni almıştır.
  • Öğe
    Kur’an ayetlerinin su kaynakları mühendisliği yönünden incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-02) Muratoğlu, Abdullah; Aktaş, Mehmet Nurullah
    Su, insanlar dahil bütün canlı organizmaların ihtiyaç duyduğu en temel maddelerden biridir. Biyolojik süreçleri oluşturan ve değiştiren istisnai bir molekül olup diğerlerinden farklı davranmak suretiyle sıra dışı ve kendine özgü nitelikler barındırır. Günümüzde, çok sayıda bilimsel disiplin suyun farklı durumlardaki davranış ve özelliklerini araştırmaya adanmıştır. Bu kadar yoğun araştırma faaliyetlerine rağmen insanlar hâlâ suyun özellikleri hakkında oldukça sınırlı bilgi birikimine sahiptir. Su kaynakları mühendisliği, yeryüzünde insan ve çevresinin kullanımına uygun su kaynaklarının hareketi, döngüsü, depolanması, miktar ve kalitesi gibi unsurları akışkanlar mekaniği, hidrolik ve hidroloji gibi bilim dallarının temel prensipleri çerçevesinde mühendislik yaklaşımı ile inceleyen uygulamalı bir alandır. Mevcut su kaynaklarının miktar ve kalitesi hem canlı ekosistemlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve yeryüzündeki gıda güvenliği açısından, hem de medeniyetlerin toplumsal, ekonomik ve sıhhi gelişimi açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmanın temel amacı, Kur’ân-ı Kerîm’deki ilgili ayetlerin ve tefsir literatüründeki yorum ve açıklamaların modern su kaynakları mühendisliği yönünden incelenmesidir. Kur’ân-ı Kerîm’e bakıldığı zaman, suyun önemi, dünyadaki döngüsü ve dolaşımı, tatlı su kaynakları, bunlardaki sınır ve ölçüler, su, gıda ve ekosistem güvenliği arasındaki ilişki gibi modern su kaynakları mühendisliği kapsamına giren konularda birçok mesaj verildiği görülmektedir. Suyun Kur’ân’da bu kadar farklı yönü ile ele alınması ve klasik müfessirlerin Kur’ân’dan çıkardıkları anlamların, modern çağda bilim insanları ve mühendisler tarafından peyderpey ulaşılmış gözlem ve bulgularla yakın uyumu gerçekten ilgi çekicidir. Çalışmamızdaki temel bulgulara göre Kur’ân ayetleri ve tefsirinin; mühendislik bakış açısında oldukça önemli bir yere sahip olan korunum yasaları ve madde ve enerjinin sınırlı olduğu görüşünü desteklediği görülmekte, modern bilim tarafından hidrolojik döngü kapsamında açıklanan sistem ve süreçler ile ilgili bilgilerle son derece uyumlu olduğu ortaya çıkmaktadır. Kur’ân yorumunda yağmurun en temel su kaynağı olması, su-gıda güvenliği ilişkisi, bir yıllık su döngüsü, kaynakların heterojen dağılımı, buharlaşma, bulutları oluşturması, suyun havzalarda toplanması, yerde ve atmosferde depolanması, yerüstü ve yeraltı ortamlara yerleştirilmesi, akışa geçmesi, yeraltını beslemesi, derine sızması gibi hususların işlendiği ve özellikle klasik dönemde yaşamış başlıca müfessirlerin bu konuda oldukça zengin yorum ve çıkarımlar yaptıkları tespit edilmiştir. Su bilimi ve mühendisliği yönünden uzmanlık barındıran bu çalışmanın, modern dönem Kur’ân yorumu ile ilgili Temel İslam Bilimleri literatürüne disiplinler arası bir katkı sağlaması beklenmektedir. Ayrıca günümüzdeki bilimsel tefsir çalışmalarına batı takipçiliği, pozitivizm veya indirgemeci bakış açısının yerine zengin İslami literatürden beslenerek, daha özgüvenli ve kapsayıcı bir metotla bakılması gerektiği savunulmaktadır.
  • Öğe
    Kur’an-ı Kerim'de müteradifler ve Diyanet İşleri Başkanlığı mealinin konuya bakışı
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-13) Aslan, Büşra; Akreş, Hasan
    Kur’an-ı Kerim, Allah tarafından tüm insanlığa gönderilmiş son ilahi kitaptır. Bu kitap da insanların hayatını düzene koyan, kolaylaştıran ve mutluluklarını sağlayan ilahi hükümler bulunmaktadır. İnsanların tek yaratıcısı Allah (c.c.) olduğuna göre onları en iyi tanıyan ve bilen de yine O’dur. Bundan ötürü insanların yaşamını olumlu yöne götürebilecek hükümler O’nun bize indirmiş olduğu kitapta mevcuttur. Burada dikkat etmemiz gereken önemli nokta bu hükümlerin doğru anlaşılıp anlaşılmamasıdır. Kur’an-ı Kerim, sadece hayatımıza aktarmamız gereken hükümlerden ibaret bir kitap değildir. Kendisi aynı zamanda kusursuz bir edebi eserdir. O’nun bu kusursuzluğu karşısında indiği dönem de dahil omak üzere bütün zamanlarda herkes boyun eğmiştir. Yüce Allah da kitabında insanlara bu konuda meydan okumaktadır. İnsanlara getirebileceklerse ki bu mümkün değil ama bir ayette olsa örneğini sergilemelerini istemiştir. İndiği dönemde Kur’an- ı Kerim’e inanmayanlar Allah’ın bu meydan okumasına karşılık verememişlerdir. Çünkü Kur’an-ı Kerim edebi özelliği de dahil olmak üzere her yönüyle kusursuz bir ilahi kitaptır. Bizim de bu kitabı doğru bir şekilde anlayabilmemiz için edebi özelliklerini dikkate almamız gerekmektedir. İşte Kur’an-ı Kerim’i doğru bir biçimde anlayabilmemiz için dikkat etmemiz gereken konulardan biri de terâdüftür. Terâdüfün manasına gelecek olursak kısacası eş anlamlılık demektir. Diğer yandan her ne kadar terâdüf birçok sözcüğün aynı manayı ifade etmesi olarak tanımlansa da terâdüf olarak tanımlanan bazı sözcükler arasındaki ince farklar bu çalışmada ortaya konulacaktır. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde terâdüf kavramının lügat ve ıstılahî anlamı üzerinde durulacaktır. Daha sonra terâdüfün ortaya çıkışı, terâdüfle ilgili ihtilafların ortaya çıkışı, Arap dilinde terâdüfün ortaya çıkmasını etkileyen sebepler, terâdüfü kabul eden ve inkâr eden dilbilimciler ve onların delilleri, terâdüfü kabul edenlere göre terâdüfün faydaları, çeşitleri ve başlıkları tek tek oluşturulacaktır. Ayrıca bu başlıklar altında konuyla ilgili araştırmalara yer verilecektir. İkinci bölümde Kur’an-ı Kerim’de teradüf konusu ele alınacak. Ayrıca bu bölümde Kur’an-ı Kerim’de teradüfü kabul edenler ile inkâr edenler aktarılacak ve onların görüşleri incelenecektir. Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’de terâdüfü inkâr edenler üç başlık altında ele alınacaktır. O başlıklar şu şekilde sıralanacak: Dilde kabul edip Kur’an-ı Kerim’de reddedenler, terâdüfü kabul etmediği kullandığı kelimeler arasındaki farktan anlaşılanlar ve terâdüfü Arapça’da ve Kur’an-ı Kerim’de kabul etmeyenler. Üçüncü bölümde Kur’an-ı Kerim’de müterâdif olduğu düşünülen bazı sözcükler, bu sözcüklerin içinde geçtiği bazı ayetler, ayetlerin meâlleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı Meâli’nin konuya bakışını ele alınacaktır. Bu sözcükler Diyanet İşleri Başkanlığının Kur’ân Yolu Meâl ve Tefsir adlı kitabında vermiş olduğu meâllere bakılarak incelenecek ve Diyanet İşleri Başkanlığının bu meâlde, verilen sözcükleri müterâdif olarak görüp görmediği belirtilecektir. Bu çalışmamda kaynaklara ulaşmam açısından fikirlerini aldığım ve desteğinden dolayı babam Doç. Dr. Bedri ASLAN’a ve tez konusunu seçme aşamasında bana yardımlarından ve tez sürecinde bana göstermiş olduğu destekten ötürü danışmanım Dr. Öğretim Üyesi Hasan AKREŞ’e teşekkür ederim.
  • Öğe
    Kur’an ayetleri bağlamında tedrici metodun eğitime katkısı
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-05) Yel, Yasemin; Aktaş, Mehmet Nurullah
    Kur'an'ın toplumun ıslahı için ürettiği çözümlerde bireyi eğitirken aşamalı metot olan tedriciliği uyguladığı; önce farkındalık oluşturduğu, ardından doğru olanı gösterdiği sonra ikaz ve en son kesin men ile istenilen istikamete sağlıklı bir şekilde değişimi gerçekleştirdiği görülmektedir. Hz. Peygamber, bireysel ve toplumsal değişiklikleri ilahi vahyin gölgesinde tedrici metotla; belli bir plân ve program çerçevesinde önemlilerden başlamak suretiyle adım adım, sabır ve kararlılıkla yürütmüştür. O, insanların ve şartların sosyo-psikolojik yapılarını dikkate aldığı için kısa sürede üstün bir başarı elde etmiştir. Bu coğrafyada insanları istenilen istikamette eğitmekle görevlendirilen Hz. Peygamber, ortalama yirmi üç yılda Kur'an'ın izinde, sabırla sürdürdüğü tedrici metotla hedefine ulaşmıştır. Bu hususta ilham aldığımız Kur’an’ın nâzil olduğu çok kültürlü yapı; dini, dili, etnik yapısı farklı ortam, tebliğ ve nüzûl sürecinde uygulanan tedrici metod bize en güzel örnektir. Bu bakış açısıyla hazırladığımız çalışmamız giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır: Giriş bölümünde konunun önemi, tezin amacı, konu hakkında yapılmış çalışmalar ve tezde başvurulan yöntemler yer almaktadır. Birinci bölümde nüzûl kavramına ve nüzûl sürecine yer verilmektedir. Daha sonra tedric kavramı, tedrici metodu gerektiren hususlara, tedrici metodun hikmetlerine; Mekkî ve Medenî ayetlerin özelliklerine, muhteva ve üslûp farklılıklarına, ilahi hükümlerin tedricen vaz’ edilişine dikkat çekilmektedir. İkinci bölümde eğitimin tanımına yer verildikten sonra, nitelikli eğitimin özellikleri üzerinde durulmaktadır. Kur’an-ı Kerim’den seçilen kıssalar öncülüğünde çocuklarda ve yetişkinlerde eğitim konusu işlenmektedir. Davet sürecinde tedricilik başlığı altında; Hz. Peygamber’in insanı eğitme, geliştirme, değiştirme ve dönüştürme amaçlı davet faaliyetleri; kısa sürede üstün bir başarıya ulaşmasına vesile olan tedrici metodu uygulama şekli ve hitap özellikleri üzerinden serdedilmektedir.
  • Öğe
    Eymen el-Atûm’un romanlarında Kur’ân etkisi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-28) Sevgili, Muhammed İkbal; Şimşek, Şahin
    Arap edebiyatına Napolyon’un Mısır’ı işgaliyle başlayan Modern Arap Edebiyatı döneminde giren roman, içinde bulunduğu toplumun ve dönemin şartlarına bağlı olarak kendine has özelliklerle kendini gösteren bir edebî türdür. Birey ve toplum hayatını iyi bir şekilde yansıtabilen roman, Arap dünyasının içinde bulunduğu toplumsal ve siyasi durumlardan etkilenmiş; toplumun yapısı, sorunları ve siyasetin toplum üzerindeki etkisi Arap romanında ön plana çıkan konular olmuştur. Bu bağlamda Arap dünyasında siyasetle yakın ilişki içerisinde olan cezaevleri, toplumu gerçekçi bir gözle yansıtan mekânlar olmuştur. Bu da cezaevi edebiyatını Modern Arap Edebiyatı’nda ele alınan konuların en yoğun şekilde hissedildiği bir alan hâline getirmiştir. Çalışmamızın konusu olan Eymen el-Atûm, Ürdün cezaevlerindeki siyasi mahkûmiyetinden dolayı cezaevi edebiyatı ile ön plana çıkmıştır. 2012 yılında ilk romanını yayımladıktan sonra yazarın Arap dünyasındaki popülaritesi hızla artmıştır. Yaklaşık on yıllık bir dönemde on yedi tane roman kaleme alan yazar, romanlarını genellikle yaşanmış hayat hikâyelerine dayandırmayı tercih etmektedir. O, başarılı üslûbunun yanı sıra önemli olaylara ve şahsiyetlere değinmesiyle büyük bir şöhret kazanmıştır. Tüm romanlarının isimlerini Kur’ân’ı Kerîm ayetlerinden seçmeyi tercih eden yazarın romanlarında ilim, fikir ve inançlar, baskı ve zulümler, vatan sevgisi, karşı duruş ve kararlılık, hürriyet, ölüm, aile ve arkadaşlık konuları ön plana çıkmaktadır. Romanlarında sıkça Kur’ân’dan alıntılara yer veren yazar hakkında Türkçe bir akademik çalışma bulunmamaktadır. Yaptığımız çalışma yazarın eserlerindeki Kur’ân etkisinin incelemesi açısından bir ilktir. Çalışmamızda yazarın Kur’ân ayetlerini kullanma üslûbu romanlarında ön plana çıkan konulardan örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yazarın ayetleri farklı şekil ve boyutlarda ele aldığı görülmüştür. Anlam ve şekil açısından farklı kullanımları kapsayacak şekilde örnekler, romanların akışına uygun olacak bir şekilde sunulmuştur. Nihâyetinde bu örnekler ışığında yazarın romanlarında Kur’an ayetlerini kullanma üslûbu bütüncül bir şekilde ele alınıp ortaya çıkan görüşler değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Kuzey Irakta kıraât eğitimi veren kurumlar (Nuru’l Hikme Eğitim ve Kültür Vakfı örneği)
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-09-05) Çiçek, İbrahim; Bayraktutan, Osman
    Kur’ân-ı Kerim nazil olmaya başladığı andan günümüze kadar insanlar, sure ve ayetlerin eşsiz nazmı ve güzelliği karşısında aciz kalmışlardır. Şairler ve edipler bu güzellik karşısında hayranlıklarını dile getirmekten kendilerini alamamışlardır. Kur’ân-ı Kerîm ve kıraâti Hz. Peygamber’den itibaren günümüze kadar kuşaktan kuşağa aktarılarak nakledilmiştir. Bu kuşakların en önemli halkasını ise Ashâb-ı Kirâm oluşturmuştur. Kur’ân ve kıraâtlerinin Hz. Peygamber’den sahih olarak nakledilmesinde çok sayıda kıraât âlimi, kurrâ, hafız ve hattatlar büyük gayretler göstermişlerdir. Tüm bunlara rağmen gerek ülkemizde gerekse de Arap dünyasında kimi çevrelerce sahih kıraâtlerin dışında yeni kıraâtler oluşturulmaya çalışılmakta ve tecvidin bidat olduğunu savunulmaktadır. Sahih kıraâtin Hz. Peygamberden geldiği şekli üzere muhafaza edilebilmesi ve uydurma/zayıf kıraâtlerin önüne geçilebilmesi için İslam dünyasının birçok bölgesinde kıraât medreseleri bulunmaktadır. Bu minvalde Kıraât tarihimizin önemli yapı taşlarından birini oluşturan medreselerden biri olan Nuru’l-Hikme Eğitim ve Kültür Vakfı yüksek lisans tezimize konu olacaktır. Sözü geçen vakıf tarihten gelen ilmi geleneği sürdürmesi ve yürütmekte olduğu eğitim programıyla toplum içerisinde sahih kıraâtlerin yaygınlaşmasını, sahih kıraâtlere sahip hafız ve kurrâların yetişmesini sağlamak, sahih kıraâtlerin muhafazasını ve sahih -sahih olmayan ayrımının doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlayabilmeyi hedeflemektedir. Yapacağımız bu çalışma İslam dünyasının farklı bölgelerinin ortak paydası olan İslam ilim geleneğinin muhafazası adına yapmış olduğu çalışmaları bir nebzede olsa gözler önüne serecektir. Çalışmanın bilimsel proje olarak sunulması farklı bölgelerde yapılan kıraât çalışmalarını ortaya koyacağı anlamına geleceğinden, İslam ilim mirasının tek bir kaynaktan beslendiğini ortaya koyması açısından büyük bir önem arz etmektedir.
  • Öğe
    İslam hukukunda sosyal yardımlaşma
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-04) Ortakaya Büyükhan, Hilal; Aslan, Bedri
    İnsanoğlu fıtratı gereği sosyal bir varlıktır. Bu sebeple doğumundan ölümüne kadar etrafındaki insanlara ihtiyaç duyup onlarla beraber yaşamak durumundadır. Acz ve fakr sahibi olan insan her ihtiyacını bizzat karşılayamayacağı için etrafındaki insanların yardımına muhtaç olduğu gibi aynı yardımı başkalarından da esirgememesi gerekmektedir. Nitekim zor durumda olan insanların yardımına koşmak her Müslümanın görevi olduğu gibi aynı zamanda insani ve vicdani bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun yerine getirildiği toplumlarda her kesimden olan insanlar daha huzurlu, insan ilişkileri daha sağlıklı ve karşılıklı güven ortamı daha yaygındır. Çünkü yardımlaşmanın yoğun olduğu toplumlarda kimsenin gözü başkasının malında olmayacaktır. Yardımlaşmanın sosyal katkılarından burada dile getirilmeyen başka yönlerinin olduğu da bir gerçektir. İslam dini bazı durumlarda zorunlu olarak bazı durumlarda gönüllü bir şekilde ama sürekli olarak yardımlaşma içerisinde bulunmamız için teşvikte bulunmaktadır. Çalışmada genel olarak malî ibadetlerin sosyal yönü ele alınmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda yardımlaşmanın genel ve özel tanımı, İslam’da yardımlaşma, yardımlaşma ile ibadetlerin ilişkisi, zorunlu olan malî ibadetlerle zorunlu olmayan malî ibadetler üzerinde ayrıntılı durulmuştur. Bunun yanında ele alınan ibadetlerin sosyal yardımlaşmaya bakan yönü ve bu ibadetlerin sosyal yardımlaşmaya katkısı incelenmiştir. Detaylı olmasa da bu ibadetlerin kişinin manevi ve ruhî yaşantısında sağladığı faydalara da değinilmiştir
  • Öğe
    Hasan Tahsin Feyizli'nin hayatı, eserleri, Kur’an-ı Kerim ve kıraat ilmindeki yeri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-03-12) Bozkır, Hilal; Bayraktutan, Osman
    Kur'an-ı Kerim, Allah c.c tarafından insanlara hidayet kaynağı olarak gönderilen yüce bir kitaptır. Bu kutsal kitap, Cebrail aracılığıyla Hz. Peygamber'e nazil olmuş olup, hem manen hem de lazfi yönüyle titizlikle okunmasına özen gösterilmiştir. Bu bağlamda kıraat ilmi ortaya çıkmış ve birçok değerli âlimin rehberliğinde o dönemden günümüze kadar süregelmiştir. Bu değerli âlimlerden biri olan Hasan Tahsin Feyizli, çeşitli alanlarda verdiği eserlerle öne çıkmış, özellikle Kur'an-ı Kerim meal ve kıraat ilmi konularında gerçekleştirdiği çalışmalarla alanında önemli bir konum elde etmiştir. Bu çalışmada, Türkiye'deki kıraat ilmi çalışmalarına canlı bir örnek teşkil eden Hasan Tahsin Feyizli'nin hayatı, eserleri, kıraat ilmine olan katkısı ve elektrik mühendisliği alanındaki diğer çalışmaları, detaylı bir şekilde incelenmiştir. Hasan Tahsin Feyizli'nin hayatı hakkında mevcut bir inceleme bulunmaması bizi bu araştırmayı gerçekleştirmeye yönlendirmiştir. Genellikle değerli âlimlerin hayatlarıyla ilgili çalışmaların vefatlarından sonra yapıldığı bilinen bir durumdur. Bu bağlamda, Feyizli'nin kendi yaşamından daha kesin bilgiler edinmek ve hatıralarına ışık tutmak, daha sağlıklı ve mantıklı bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir.