9 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Öğe A review on alternative hydropower production methods(Batman Üniversitesi, 2018-09-18) Muratoğlu, AbdullahIncreasing energy prices, exponentially growing power need and detrimental effects of conventional fossil fuel consumption has lead scientists and engineers to find alternative and clean ways of energy production. Hydropower is one of the clean and renewable energy extraction methods providing very high potential of energy with considerably high predictability. Conventional hydroelectric plants (HEPP) are quite old technique of energy production covering about one fifth of electricity need of the world. Hydroelectric energy is site specific and most of the suitable locations for HEPPs are already exploited. Also the conventional technology have high amount of civil works together with serious environmental impacts. In this study, both conventional and alternative hydropower production methods were reviewed with special emphasize on modern technology and processes. Run-of-river hydropower production schemes, tidal energy and other in-stream energy conversion systems, wave energy technologies, ocean thermal and osmotic power stations were analyzed. The methodology and device mechanisms were investigated.Öğe Diyarbakır ile Batman illeri iklim verilerinin lineer regresyon ile karşılaştırılması ve Ilısu Barajı sonrası Batman ilinin gelecek iklim verilerinin elde edilmesi(Batman Üniversitesi, 2012) Batan, MuratSulama, enerji,taşkın kontrolü,akarsu düzenlemesi vb. gibi birçok amaç için yapılabilen barajların ekoloji üzerine olumlu veya olumsuz etkileri bilinmektedir. Bu etkilerin şüphesiz en önemlilerinden biri de bölge ikliminde meydana gelen değişimdir. Bu değişimi incelemek ve henüz inşası bitirilmemiş Türkiyede 4. Büyük HES olma özelliğini taşıyan Ilısu Barajı’nın inşaatının bitiminden sonraki yıllar için geleceğe yönelik Batman ilinin önemli iklim verilerini elde etmek için aynı bölge iklimine sahip, Diyarbakır ile Batman illeri iklim verileri Lineer regresyon yöntemiyle karşılaştırılmış. Aylık Ortalama Sıcaklığın(Co) regresyon katsayısı (R2)0,993, aylık ortalama buharlaşma(mm)’nın regresyon katsayısı (R2)0,852,aylık ortalama nisbi nemin (%) regresyon katsayısı (R2)0,812 çıkmıştır. Bu iklimsel uyumdan dolayı 1997 yılında Diyarbakır’da inşası tamamlanan Karakaya ve Kralkızı barajları öncesi ve sonrası iklim verilerindeki değişim Batman’a uygulanıp Ilısu barajının inşasının tamamlanmasından sonraki (2014 yılından sonra) iklim verileri tahmini yapılmış, grafikleri çizilmiştir.Öğe Petrol arama çalışmalarında kullanılan jeofizik yöntemlere genel bir bakış(Batman Üniversitesi, 2012) Alpaslan, Nuray; Koca, DeryaPetrol, yer altında doğal hali ile sıvı halde bulunan ve atmosferik koşullardan etkilendiğinde de sıvı halde bulunan bir hidrokarbon karışımıdır. Kimyasal ve görünüm olarak koyu sarı, yeşil, haki, kahverengi, koyu kahverengi ve siyah olabilir. Petrol, uzun jeolojik süreçlerde karmaşık fiziksel ve kimyasal işlevler sonucunda oluşmuştur. Petrol aramalarında uzmanların ana hedefinin petrol kapanlarının saptanması olduğu açıktır. Petrol aramacılığında ilk evre, hidrokarbonların mevcut olabileceği jeolojik açıdan uygun yerleri tespit etmektir. Bu aşamada havadan ve uzaydan çekilmiş fotoğraflardan sıklıkla yararlanılır. Petrol aranacak yörenin öncelikle sedimanter (çökel-tortul) kayalardan oluşması gereğinin yanı sıra, petrol oluşturmuş olması muhtemel ana kayanın, oluşan petrolün içinde birikebileceği hazne kayanın, hazne kayanın içinde petrolü kapanlayıp, kaybolmasını önleyecek örtü kayanın varlığı gibi hususlar öncelikle göz önünde bulundurulur. Bu çalışmada, petrol aramada kullanılan jeofizik yöntemler üzerinde durulmuştur. Yerkabuğunun çeşitli fiziksel özelliklerini ölçen, başta sismik olmak üzere gravite, manyetik gibi jeofizik etütler petrol arama çalışmalarında kullanılmaktadır. Yeraltındaki hidrokarbon birikintilerini bulmak için en çok kullanılan yöntem olan sismikte; suni bir kaynaktan yeraltına gönderilen ses dalgaları çeşitli kayalardan yansıyarak yeryüzüne döner ve jeofon adı verilen aletlerle kaydedilirler. Bu kayıtlar bilgisayar programları ile işlenerek yorumlanır ve muhtemel petrol birikintilerinin yerleri tespit edilir.Öğe Siirt- Pervari-Çobanören Köyü kuzeydoğusunda meydana gelen kaya düşmesinin mühendislik jeolojisi kapsamında değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi, 2016-01) Balcı, Mehmet Can; Alpaslan, NurayZeminlerin ve/veya kaya kitlelerinin yerçekimi kuvveti etkisi ile yamaçlardan veya şevlerden aşağıya doğru yavaş veya hızlı bir şekilde hareket etmesi ile kayma ve akma hareketleri meydana gelir. Bu çalışmada sunulan kitle hareketi; Siirt İli Pervari İlçesi Çobanören köyünde meydana gelen kaya düşmesidir. Oluşan kitle hareketinin nedenleri ve inceleme alanına olan etkileri değerlendirilmiştir. Yerinde yapılan ölçümler ile inceleme alanının hakim topoğrafyasını eğim açısı 45-500 arasında değişen yamaçların oluşturduğu belirlenmiştir. Bu yamaçların genel itibariyle orta derecede bozunmuş, bol kırık ve çatlaklı serpantinitlerden (ofiyolitik kayaç) oluştuğu tespit edilmiştir. Serpantinitler jeolojik ve mineralojik olarak bozunma potansiyeli yüksek, oldukça düşük dayanımlı kayaçlar olarak bilinmektedirler. Yamaç üzerinde yapılan gözlemlerde serpantinit birimlerinden çeşitli etkenlerle (iklimsel nedenler ve tektonik deformasyonlar) ayrılıp kopmuş olabileceği düşünülen iri-oldukça iri kaya blokları ile yamaç molozları görülmüştür. Bölge genel tektotik yapısı, jeolojik ve morfolojik özellikleri bakımından aktif heyelan bölgesi olarak bilinmektedir. Bölgenin bu özelliklerinden dolayı yamaçların ve yamaçlarda yer alan kaya bloklarının her an harekete geçebilecek potansiyelde oldukları tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlara göre, düşmenin meydana geldiği alanın mühendislik hizmeti uygulanarak iyileştirilmesinin ve gerekli görülmesi halinde kamulaştırılarak daha güvenli hale getirilmesinin olası bir can ve mal kaybı riskini ortadan kaldıracağı ve daha ciddi kayıpların önüne geçilebileceği düşünülmektedir.Öğe Zemin sıvılaşması ve mekanizması(Batman Üniversitesi, 2013) Alpaslan, NuraySıvılaşma, deprem sırasında zemin hasarlarına neden olan en önemli faktörlerden biridir. Zeminin adeta bir sıvı gibi davrandığı olaydır. Zeminde farklı türlerde deformasyonlara neden olan sıvılaşma, yerleşim alanlarında meydana gelmesi halinde, yapıları olumsuz yönde etkileyerek önemli derecede hasara yol açabilmektedir. Sıvılaşma, zeminin mukavemeti ve sertliğinin deprem titreşimleri ya da diğer hızlı yüklenme ile azaldığı durumda oluşan bir olgudur. Sıvılaşma ve onunla ilişkili olgular çeşitli tarihlerde tüm dünyada meydana gelmiş depremlerde ortaya çıkan çok büyük hasarın nedeni olmaktadır. Bu çalışmada sıvılaşmanın mekanizması ve zemin sıvılaşma potansiyelinin değerlendirilmesi üzerinde durulmuştur. Zemin sıvılaşma potansiyelinin değerlendirilmesinde birçok ampirik bağıntı, analiz ve yöntemler bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan sıvılaşma hesaplamalarında S Dalga Hızı ve SPT (Standart Penetrasyon) arasındaki ilişkinin belirlenmesi oldukça önem kazanmıştır.Öğe Financial comparison of the Kyoto Protocol obligations and the natural disaster losses(Batman Üniversitesi, 2017) Batan, Murat; Toprak, Zeynel FuatThe global climate change (GCC) has occupied the world’s attention in the last few decades. It has serious impacts on all aspects of the life (i.e. ecology, energy, global economy, etc.)It directed the scientists, politicians and non-governmental civil society organizations towards adaptation, mitigation and combat with the problem. It has signed for this purpose both United Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC) and Kyoto Protocol (KP) have been signed in 1992 and 1997, respectively. In this study, by considering a mediumterm target, the impact percentage of the USA on global climate change is projected approximately as 20% for the year 2030. In this content, the financial obligations due to Kyoto Protocol of USA with the cost of natural disasters on USA economy is compared. In this comparison, It has been considered only financial damages of natural disasters. It has not considered the human deaths. As a result, if USA approve the protocol and fulfill the financial obligations arising from Kyoto Protocol; it can reached to conclude that USA will have more profits on the long run.Öğe Estimating the long term average flow rates of tigris basin using machine learning methods(Batman Üniversitesi, 2016) Muratoğlu, Abdullah; Yüce, Mehmet İshakThe discharge of a river is one of the most important parameters of the hydraulic and hydrological studies such as hydropower production, canal design, irrigation, basin management. Each basin has different climate and geological characteristics which influence the regional infiltration capacity and runoff. The aim of this study is to estimate the average annual flow rates of ungauged locations on the Tigris River Basin. In total, eleven machine learning methods were applied to the long-term average annual discharge and the drainage area data of 34 flow measurement stations (FMS). Among all methods employed here, the conventional regression analysis was found to be the most successful test with a correlation coefficient (R 2 value) of 0.96. The equation of the best fitted linear line represents the relationship between the drainage area and the discharge. The results of this study are expected to enable the prediction of the average annual flow rate of any sub-basin of the Tigris River.Öğe Rate effects on the undrained shear strength of compacted clay(Japanese Geotechnical Society, 2016-08-01) Mun, Woongju; Teixeira, T.; Balcı, Mehmet Can; Svoboda, Jenna S.; McCartney, John S.Unconsolidated-undrained (UU) triaxial compression tests were performed on low-plasticity clay specimens compacted to the same void ratio but different initial degrees of saturation to evaluate the impact of axial strain rates ranging from 0.1 to 150%/min on the undrained shear strength. Although an effective stress analysis cannot be performed on the results, they are useful to evaluate the relative roles of initial hydraulic conditions (i.e., matric suction and degree of saturation) and compaction effects (i.e., potential changes in soil structure with compaction water content). This evaluation is relevant due to difficulty in measuring shear-induced pore water and air pressures in consolidated-undrained (CU) compression tests on unsaturated clay. In all tests, the undrained shear strength quantified as the maximum principal stress difference increased log-linearly with axial strain rate, with rates of increase ranging from 4.1 to 9.7% per log cycle of axial strain rate for specimens having initial degrees of saturation ranging from 0.99 to 0.59. The undrained shear strength, rate of increase in undrained shear strength with axial strain rate, and secant moduli all increased nonlinearly with decreasing initial degree of saturation, although compaction effects played an important role in these trends. The increase in undrained shear strength with axial strain rate can be attributed to a reduction in the magnitude of excess pore water pressure, with similar reductions in magnitude for all the degrees of saturation considered. A comparison between the measured undrained shear strength values and the drained shear strength values estimated using the suction stress concept was useful in delineating the impacts of initial hydraulic conditions and compaction effects on the trends in measured undrained shear strength.Öğe Batman ilinde kirletici emisyonlardan kaynaklanan hava kirliliğinin küresel ısınmaya etkisi(Batman Üniversitesi, 2013) Batan, MuratSera gazları olarak bilinen ; SO2 (Kükürtdioksit), NOX (Azotoksitler), CO (Karbonmonoksit), CO2 (Karbondioksit), PM10 (partiküler madde), CFCs (Kloroflorokarbonlar) vd. gibi gazların dünya yüzeyinden yansıyan ultraviyole ışınları tutarak, bu ışınların atmosferden uzaklaşmalarına engel olup ısınmaya neden oldukları bilinen bir gerçektir. Kış aylarında fosil yakıt tüketimi arttığından, bu gazların kış aylarında havadaki oranlarında artış gözükür. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan Batman, hava kirliliği ve aşırı sıcaklıklar ile dikkat çeken bir ilimizdir. Bu bağlamda bu çalışmada, Batman’ın hava kirliliği batmanın sıcaklık değerlerini tetikliyor mu? sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Batman’ da yukarıda sayılan gazlardan SO2 ve PM10 gazları 2005 yılından itibaren ölçülmektedir. Yapılan istatistiki veri araştırması sonucunda , SO2 ölçüm değerleri normal sınırlar dahilinde olduğu görülmüştür. PM10 değerlerinin ise genel olarak hep sınır değerlerin üzerinde ölçüldüğü ve hatta bazı dönemler ölçüm sonuçlarından Batman’ın en kirli il olduğu tespit edilmiştir. Burada, Batman’ın kış ayları, kış sezonu, Ekim ve Mart ayları aylık sıcaklık değerlerinin ortalaması ile kış ayları, kış sezonu, Ekim ve Mart ayları PM10 ve SO2 değerlerinin ortalaması karşılaştırılmış ve değerlendirilmiştir. Bulunan sonuçlar gösterdi ki, kış aylarından Şubat ayı PM10 ortalamaları ile Şubat ayı aylık ortalama sıcaklık değerleri arasında 0,865 gibi yüksek bir ilişki vardır. Özellikle, Batman’ın Ekim ayı PM10 değerlerinde aşırı artış göstermesi dikkat çekmiştir. Bu karşılaştırmalar tablo halinde gösterilip incelenmiştir.