42 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 42
Öğe Müslüman Doğunun tarihine giriş(Batman Üniversitesi, 2014) Pilatin, İhsan; Şen, Mehmet EminBu çalışmada, orijinali Jean Savuaget tarafından yazılan ve Claude Cahen tarafından gözden geçirilerek başta Fransızca daha sonra İngilizce olarak yayınlanan "Introduction to the History of the Muslim East" adlı bibliyografik eserin Türkçeye "Müslüman Doğunun Tarihine Giriş" adıyla tercümesi yapılmış, tanıtılmış ve değerlendirilmiştir. Eser; İslamiyet'in öncesinden 1960'lı yıllara kadar Müslüman Doğu ile ilgili yazılmış birçok eserin tanıtımını yapmaktadır. Bu haliyle, Müslüman Dünyasını araştırmak isteyen araştırmacılar için değerli bir bibliyografik eser niteliğindedir. Böyle bir eserin, Arapça ve Farsça tercümeleri olmasına rağmen, Türkçe tercümesine rastlanmadığı için Türkçeye tercüme edilmiş ve tanıtımı yapılmıştır. Eser, İngilizcesinin bire-bir tercümesi olarak "Müslüman Doğunun Tarihine Giriş" adıyla Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır. Bu çalışma, Giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Girişte Oryantalizm ile Jean Sauvaget ve Claude Cahen hakkında bilgi verilmiştir. Birinci Bölümde, Müslüman Doğunun Tarihine Giriş'in Çevirisi yer almaktadır, ikinci bölümde de Müslüman Doğunun Tarihine Giriş'in Değerlendirmesi yapılmıştır.Öğe 433 numaralı Birecik şer’iye sicili transkripsiyon ve değerlendirmesi(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-08-09) Erez, İbrahim; Alaca, HanifeŞer’iyye Sicilleri Osmanlı Devleti’nde kaza idari birimi altında, davalarda verdikleri kararların ve merkezden gelen emirlerin kaydedildiği defterlerdir. Bizim araştırdığımız tezin konusu ise 433 Numaralı Birecik Şer’iyye Sicilidir. Bu sicilden yararlanarak Birecik’in sosyal, ekonomik, kültürel, bölgesel ve kent yapısını ayrıntılı bir şekilde görebiliriz. Bu yönden şer’iyye sicillerinin ehemmiyeti çok büyüktür. Birecik’e 1899-1900 yılları arasında sosyo-kültürel açıdan baktığımız zaman yoğun olarak Müslümanların kısmende olsa gayr-i müslimlerin hayatlarını idame ettirdiklerini görüyoruz. Genelde Müslümanlar; tarım, hayvancılık, ziraat gibi ekonomik faaliyetlerle uğraşmışlardır. Gayr-i Müslimler ise daha çok sanat ve ticaret gibi şehir yapısını ilgilendiren mesleklerle uğraşmışlardır. Bu çalışmayla 1899-1900 yıllarında Birecik’in sosyal yapısını, ekonomik faaliyet alanlarını, kent olarak; mahallelerini, kazalarını ve köylerini, bu dönemde yoğun olarak kullanılan kişi adlarını ve lakaplarını, Müslümanlar ile Gayr-i müslimler arasındaki sosyal ilişkileri yansıtmaya çalıştık.Öğe 2795 numaralı Van eyaleti gayrimüslim nüfus defterinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-06-26) Uluşık, Rıdvan; Alaca, HanifeOsmanlı İmparatorluğu’nda nüfus sayımları modern anlamda ilk olarak 1831 yılında yapılmaya başlanmıştır. Bu tarihten önceki sayımlar genellikle vergi ve arazi tespitine yönelik yapılan tahrir sayımlarıdır. Bu sayımlar bölgeye ait nüfus özellikleri konusunda aydınlatıcı bilgiler verse de nüfusun tespiti için yetersiz kalmıştır. Modern manada yapılan nüfus sayımları ile devlet, sahip olduğu insan potansiyeli, askeri gücü ve vergi yükümlülükleri hakkında ayrıntılı bilgilere sahip olmaya çalışmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan H.1252 / M.1836 tarihli, NFS.d kodu 2795 numarası ile kayıtlı olan “Van Eyaleti Dahilindeki Gevaş, Karçıkan, Havasor ve Vastan Nahiyelerinin Gayrimüslim Erkek Nüfus Defteri” esas alınarak hazırlanan bu çalışmada Osmanlı’da nüfus ve Van’ın geçmişten günümüze kısa tarihi ele alınmış, daha sonra 2795 numaralı defterdeki veriler incelenerek o zamana ait bölgenin sosyal durumu ve nüfus özellikleri üzerinde durulmuştur.Öğe Hasankeyf'te Eyyûbiler Dönemi ve Eyyûbi sultanlarının politik yapılanmasının mimari yapı stillerine yansıması(Batman Üniversitesi, 2012) Karamustafaoğlu, Tuba; Uluçam, AbdüsselamÖğe 235 No'lu Seydişehir Şer'iyye Sicili'nin transkripsyonu ve değerlendirilmesi: H. 1308 - 1309 / M. 1890 - 1892(Batman Üniversitesi, 2013) Saltekin, Faruk; Şen, Mehmet EminOsmanlı fikir ve pratiğinin uzun süre ayakta kalmasını ve devletin 600 yıl yaşamasını sağlayan temel etken ?Adalet mülkün temelidir? düsturudur. Osmanlı Devleti, klasik döneminden dağılma dönemine kadar adalet kurumuna ayrı bir önem vermiştir. Devletin her yerinde kurulan mahkemeler adaleti tesis ederken, tutulan mahkeme kayıtları araştırmacılara önemli ufuklar açmıştır. Tarihçinin şer'i sicil kayıtlarından edindiği ham bilgiler, ülkenin sosyal ve ekonomik hayatı kadar yerelin tarihi hakkında da bilgi vermektedir. Konya ilimizin Seydişehir ilçesinde de, kadılar tarafından 12 adet defter tutulmuştur. Araştırma konumuz Seydişehir Şer'iyye Sicillerinden 235 no'lu şer'i sicil kayıtlarıdır. 235 numaralı Seydişehir şer'i sicil defterinde 67 adet kaydedilen konu bulunmaktadır. Sicil kayıtları Tanzimat sonrası küçük bir Osmanlı kazası olan Seydişehir insanının 1890-1892 yılları arsında yaşadığı olayları geleceğe taşımaktadır. Seydişehir sicilleri ile ilgili araştırmamızda, kadınların hukuksal mücadeleleri, azınlıklarla olan münasebetler, dönemin ekonomik koşulları, aile kurumu, miras işleri vekillikler hakkında önemli bilgilere ulaşılmıştır.Öğe 417 numaralı Siirt Şer’iyye Sicili transkripsiyon ve değerlendirmesi(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-11-22) Aslan, Ümran; Karlangıç, OsmanBu araştırmanın amacı Osmanlı Dönemi’nde bir Türk şehri olan Siirt ve bağlı yerlere ait mahkeme kayıtlarını ihtiva eden 417 numaralı şer’iyye sicilinin gerekli izahat ve değerlendirmeleri ışığında transkripsiyonunu yapmak, o dönemde Siirt’in sosyal, ekonomik, hukuki ve kültürel yönlerini anlamak ve açıklığa kavuşturmaktır. Üzerinde çalıştığımız defterin kapsadığı tarihlerde Siirt Livâsı Bitlis Vilâyetine bağlı idi. 417 Numaralı defterde Osmanlı mahkemesine intikal eden davalar, vakıflar, arsa-mülk satışları, vasi tayini, askeri konular ve arzuhal kayıtları bulunmaktadır. Bölgede çok kültürlü, farklı etnik kimlikler yaşadığından bu yapı mahkeme kayıtlarına da yansımıştır. Bu nedenle çalışmamızın özünü oluşturan 417 numaralı Siirt Şer’iyye sicili belli bir dine ait kişilerin kaydedildiği defter olmaktan ziyade Müslüman ve gayrimüslimlerin kaydını içeren bir defterdir.Öğe 2587-2588 numaralı (H. 1247/ M. 1832) Harput Sancağı Arapgir Kazası müslüman- gayrimüslim nüfus defterlerinin trankripsiyonu ve karşılaştırmalı değerlendirmesi(2019-02-22) Erman, Ozan; Türkmen, Mustafa Nuriİmparatorluk özelliğine sahip olan Osmanlı’da yürütülen nüfus hizmetleri, geçmişten günümüze kadar devam eden uzun bir tarihi serüvene sahiptir. Osmanlı Devletinin kuruluşundan itibaren asker toplamak ve vergi almak amacıyla belirli aralıklarla tahrir yapılmış ve çeşitli kayıtlar tutulmuştur. Osmanlı’da modern anlamdaki nüfus hizmetleri, 1831 nüfus sayımından sonra Dâhiliye Nezareti bünyesinde Ceride-i Nüfus Nezareti ve bu işleri Sancaklarda yürütecek Defter Nazırlıklarının kurulmasıyla başlamıştır. 1831 tarihinde yapılan ilk genel nüfus sayımından sonra 1844, 1852, 1856, 1866, 1881, 1882 ve 1905 gibi değişik tarihlerde bölgesel veya genel nüfus sayımları yapılarak, kayıtların güncel tutulmasına önem verilmiştir. Osmanlı Devleti’nin XIX. Yüzyıldaki toplumsal, siyasal ve ekonomik tarihini büyük ölçüde nüfus ve nüfus hareketleri belirlemiştir. Nüfus defterleri tutuldukları yerlerle ilgili olarak başta mahalle ve köy isimlerini vermek suretiyle, idari yapılanmayı, erkek nüfusun sayısını ve askerlik durumlarını, vergi mükelleflerini, doğum ve ölüm tarihlerini, kullanılan isim ve lakapları ortaya koyması açısından büyük önem taşırlar. Bu bilgilerin bulunduğu 02587 ve 02588 numaralı Harput Sancağı Arabgir Kazası Müslüman ve gayrimüslim defterleri hicri 1247 Miladi 1832 tarihli nüfus istatistiklerini içerir. Defterdeki bilgiler nüfus, yaş, lakap, meslek, yer değişikliği, vergi, fiziksel engel durumu gibi başlıklar halinde tablolar halinde tasnif edilmiştir. Elde edilen bilgiler üzerinden dönemin demografik, ekonomik ve sosyal yapısı hakkında birçok sonuca ulaşılmıştır.Öğe Artuklu Dönemi tarihi yapılarındaki figürlü süslemeler ve Orta Asya kültürünün etkileri(Batman Üniversitesi, 2014) Turan, Çimen; Uluçam, AbdüsselamÇağlar boyunca hemen her kültürde ve farklı malzemelerde görülen figürlü süslemeler, bir yandan bulunduğu yere estetik bir görünüm kazandırırken diğer yandan içerdiği sembolik manalarla zengin ve gizemli bir dünyayı gözler önüne sererler. İnsan figürleri, doğada yer alan çeşitli hayvanlar ve fantastik yaratıklar sanatçının ustalığıyla birleşerek değişik biçimlerde karşımıza çıkar. Kimi toplumlarda daha yoğun ve sevilerek kullanılan bu süsleme türü, bazılarında dini kuralların etkisiyle geri planda kalmış ve daha az kullanılmıştır. İslam sanatında figür kullanımına çok sıcak bakılmamasına rağmen zaman zaman figürlü süslemelerle karşılaşılmaktadır. Kullanılan figürler, İslam sanatının yayıldığı uzun zaman dilimi göz önüne alınınca, çok az sayıda yer kaplamaktadır. Bunda İslam'ı kabul eden toplulukların sanat geleneklerini sürdürmeye devam etmeleri etkili olmuştur. Selçukluların İslamiyet'i kabulünden sonrasında İslam kültüründe tasvir alanında ciddi bir atılım yapılmıştır. Anadolu-Türk Sanatında kabul gören genel kanı, figürün mimari süslemede kısıtlı kullanıldığı ve mevcut örneklerin de daha ziyade din dışı yapılarda uygulandığı yolundadır. Ancak zaman zaman İslam mimarisinin odak noktası olarak görülen camilerde de figüre yer verilmiştir. Figürlerin yapının iç mekânına değil de dış cephelere yerleştirilmesi, dini yapılara figür işlenmemesi kuralına kısmen de olsa uyulduğunu göstermektedir. Anadolu coğrafyasında gelişen Selçuklu kültür ve medeniyetinin; yaşam biçimi İran kültürü ile Orta Asya Türk geleneklerinin etkisine, dinsel inancı ise Hıristiyanlıkla kaynaşmış ve eski Şaman inancının izlerini taşıyarak İslâm dinine dayandığı söylenebilir. Anadolu'ya yerleşen Türkler bu dönemde Orta Asya geleneksel yaşam biçimlerinden tam olarak kurtulamadığı için tam anlamıyla İslâmlaşamamıştır. Orta Asya gelenek ve yaşam biçimlerini bir süre daha koruyarak devam ettirmişlerdir. Bu durum Anadolu Selçuklu sanatına da yansıyarak İslam sanatından farklı bir şekilde gelişmesine neden olmuştur. Anadolu'nun fethiyle bu coğrafyaya yerleşen Artuklular, Hasankeyf – Diyarbakır, Mardin ve Harput gibi önemli merkezlere yerleştikten sonra göçebe kültüründen yavaş yavaş kurtularak yerleşik kültüre geçmeye başlamıştır. Buna rağmen göçebe etkilerini kültürel yaşamda uzun süre devam ettirmişlerdir. Yaşadıkları kentlerde önemli mimari yapılar inşa ederek kendilerinden sonraki dönemlere öncülük eden Artuklu Sanatı'nda göçebe kültürün etkileri özellikle süslemede kendini hissettirmektedir. İslam inancının henüz tam olarak yerleşmediği bu dönemlerde özellikle figürlü süslemelerin yoğunlukta kullanıldığı görülür. Diyarbakır, Silvan, Mardin, Cizre ve Hasankeyf'te karşımıza çıkan gerek mimari gerekse günlük yaşamda kullanılan eserlerdeki figürlerin büyük bir bölümü Artuklu dönemine aittir. Biçimsel ve içeriksel bakımdan İslam öncesi örneklerle güçlü bir benzerlik gösteren figürler, göçebe geleneğinin etkinliğinin devam ettiğinin kanıtıdır. Artuklu sultanlarının Anadolu'da uzun yıllar alp, kutlug, yabgu gibi İslam öncesi Türk ünvanlarını kullanmaları söz konusu geleneğin devam ettiğini göstermektedir. Artuklular Anadolu'ya getirdikleri sanat geleneklerini, hâkim oldukları bölgelerin etkileşim içinde bulunduğu kültür alanlarının yansımaları ile karıştırarak sanatsal anlayışlarını geliştirmişlerdir. Dini mimaride figüre yer verilmezken, kale, köprü, saray gündelik yaşamda kullanılan eşyalarda yoğun bir figür kullanımı söz konusudur. Figürler içinde kartal, aslan, boğa başta gelmektedir. Bunlar ya taht ve av sahnelerinde yer almış ya da mücadele eder şekilde tasvir edilmişlerdir. Artuklu dönemi süslemeleri, siyasi bağlantılar ve coğrafi yakınlığa da paralel olarak, Zengi ve Eyyubi sanatıyla benzer bir görünüm sunmakta ve Anadolu dışında Suriye ve Irak'la birlikte düşünülmesi gereken bir nitelik taşımaktadır. Bunun yanı sıra yerli etkiler ve Anadolu öncesi Türk etkilerinin de görüldüğü Artuklu süslemeleri belirli bir üslupsal çerçeveye oturtulamamıştır. Bu nedenle etki alanlarını açıkça belli eden unsurların bir arada kullanılması, karmaşık bir görünüm ortaya çıkarmaktadır.Öğe 233 Numaralı Seydişehir Şer'iyye Sicili: Değerlendirme ve transkripsiyonu, Rumi 1304 - 1307 / Miladi 1888 - 1891(Batman Üniversitesi, 2013) Ari, Ahmet; Şen, Mehmet EminBu çalışmamızda toplumun çekirdeğini ve en büyük dinamiğini oluşturan aileyi ele aldık. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi Seydişehir’deki ailenin özellikleri, evlilik, nafaka takdiri, talâk, muhala’a, borç ve miras gibi çeşitli davaların uygulanışı, şer’iyye sicili belgelerinden hareketle nasıl çözüldüğü ortaya çıkarılmıştır. Osmanlı sosyal hayatının mikro tarih anlamında örneklerini teşkil eden köy ve mahallenin Seydişehir'deki yapısı ve fonksiyonları ele alınmıştır. Belgelerde genel olarak miras, borç, boşanma, evlilik, nafaka, mehir borcu gibi davalar bulunmaktadır. Seydişehir mahkemelerinde davaların nasıl çözüldüğü ve bu davalara getirilen çözümler gün ışığına çıkarılmıştır. Seydişehir’de temel tüketim ürünlerinin neler olduğu ve hangi ürünlerin yetiştirildiği ortaya konularak Seydişehir’inin iktisadi hayatına dair somut bilgilere ulaşılmıştır. Bu çalışmamızın sonucunda, Seydişehir’inin dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin, hukukî, iktisâdi, sosyal, idari ve aile tarihine ışık tutabilecek belgeler gün ışığına çıkartılmaya çalışılmıştır. Ticaret, tarım ve hayvancılık ve eğitim gibi konularda olduğu gibi Osmanlı Devleti bünyesinde yaşayan toplumlar arasında oluşturulan düzene bir kez daha şahit olunmuştur. 233 Numaralı Defter’de yer alan Seydişehir’e bağlı yerleşim birimleri ve belgelerin tasnifi üzerinde durulmuştur. I. Bölümde çalışmamızın amacı ve Seydişehir tarihçesi, II. Bölüm’de genel bir değerlendirme yapılmış. III. Bölüm’de ise metnin transkripsiyonu ve orijinali verilmiştir. Özetle bu çalışma ile elde edilecek somut veriler ışığında Seydişehir’in sosyal ve iktisadi yapısını ortaya çıkararak hem şehir tarihçiliğine hem de Osmanlı tarihiyle ilgili bilgilerimize katkı sağlamak amacıyla araştırmacıların istifadesine sunulmuş olacak.Öğe 320 numaralı Midyat Şer'iye Sicilinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi (Hicri 1315-1329/miladi 1897-1911)(Batman Üniversitesi, 2011) Yeşilmen, Gökhan; Ulutürk, MuammerÇalışma konusu olarak seçtiğimiz 320 numaralı Midyat şer'iye sicili 1315-1329 (1897-1911) yılları arasında Midyat ve Midyat'a bağlı nahiye ve köylerde mahkemeye intikal etmiş kayıtları ihtiva etmektedir.Araştırmamıza konu olan 320 numaralı Midyat şer'iye sicili bize, bu sicilin ait olduğu yıllarda Midyat'ın tarihi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatı hakkında ipuçları vermekte ve vekalet defteri olduğu için sonuçlanmış dava kayıtlarını içermemektedir. Şer'iye sicili sadece noterlik işlerinin kayıt altına alındığı bir defter olarak karşımızda durmaktadır.Sicilde gayrimüslimler ve Müslümanlar arasındaki son derece uyumlu toplumsal ilişkiler olduğuna dair bazı sonuçlara varılmıştır.Başbakanlık Osmanlı arşivinde 1897-1911 arasını kapsayan üç defter daha bulunmaktadır. Ancak, bunların tamamı 320 no'lu Midyat şer'iye sicili gibi vekalet davalarını kapsamaktadır. Midyat'ı ilgilendiren başka defter bulunmaması sebebiyle elde ettiklerimiz vekalet davalarıyla sınırlı kalmıştır.