9 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Öğe Yerel yönetimlerde karar süreçlerine katılımda sivil toplum kuruluşlarının rolü(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2017) Kaypak, Şafak; Bimay, MuzafferGünümüzde, demokratik siyasal sistemlerin gelişmişlik ölçütü, sistemlerin siyasal karar süreçlerine yurttaş katılımına izin vermesine bağlıdır. Katılımın sadece oy verme davranışı olmadığı, bireylerin, karar alma süreçlerinin tümünü etkileme yönünde örgütlü olarak eylemlerde bulundukları bu süreçte; siyasal sistemlerin karşısında en önemli dengeleyici güç sivil toplum kuruluşları (STK) olmaktadır. Yerel yönetimlerin demokratikleşmesi yerelde bulunan sivil ya da sivil olmayan tüm örgütlerin işbirliğini gerektirmektedir. Bu işbirliği, yerel halkın ve onu temsil eden sivil toplum kuruluşlarının karar alma süreçlerine katılımıyla gerçekleşecektir. Bu çalışmada, bireyin taleplerinin yönetimlere iletilmesinde aracı olan STK’ların, vatandaşa en yakın yönetsel birimler olan yerel yönetimlerin karar süreçlerine etkileri sonuçlarıyla birlikte irdelenmeye çalışılmıştır.Öğe Spatial, social and environmental effects of forced displacement due to dam construction: The case of Hasankeyf(Harran Üniversitesi, 2021-01-24) Bimay, MuzafferTo meet the growing power and irrigation needs in the world and Turkey, to prevent terrorism, and due to sovereignty concerns on water management, recently dams have been frequently built, and the locations of villages, towns or cities within the areas covered by the dams built or being built are changing. Spatial changes made for compulsory reasons reveal many socio-economic, cultural and environmental problems and related discussions. This study aims to address the social, spatial and environmental impacts of the people of Hasankeyf, who have been living in thousands of caves and historical artifacts for thousands of years, as a result of their forced migration to the New Hasankeyf campus due to the Ilısu Dam and hydroelectric power plant built as a result of a public policy. In this field study, an interview were realized with 214 family members selecting randomly among 734 families who moved to New Hasankeyf, and the findings were obtained via this study were interpreted by making descriptive and relational analyzes. From the data obtained; It was determined that the families who settled in New Hasankeyf were against the dam since the beginning of the project, they were not consulted for the dam construction and the new campus, they lost their income due to the damaging of tourism sector, the destruction of agricultural areas.Öğe Belediyelerde karar verme süreci: Batman örneği(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2017) Eren, Veysel; Bimay, MuzafferGündelik yaşamamızda bireyler, gerek özel gerek iş hayatlarının her anında karar verme davranışı ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Kamu yönetiminde de yöneticiler için en önemli yönetsel faaliyet karar vermedir. Günümüzde hızla yaşanan ve toplumların siyasal ve yönetsel yapılarında köklü değişmelere yol açan gelişmelere aynı hızla uyum sağlayabilmek için karar vericilerin zamanında, hızlı, etkin ve rasyonel kararlar vermeleri gerekmektedir. Bu çalışmada, halka en yakın yönetim birimi olan belediyelerde karar alma süreçlerinin demokratik yerel yönetim anlayışı içerisinde nasıl gerçekleştirildiği ve bu karar süreçlerini etkileyen faktörlerin neler olduğuna ilişkin siyasal ve kurumsal boyutlar Batman Belediyesi örneğinde ele alınmaya çalışılmıştır.Öğe Çevre yönetiminde merkezi ve yerel yönetimlerin rolüne ilişkin bir değerlendirme(2021-01-15) Bimay, MuzafferSon iki yüzyılda dünyada, sanayileşme ve hızlı kentleşmeye bağlı olarak artan ve farklılaşan çevre sorunları ve bu sorunlarla mücadele yöntemleri hep tartışılagelmiştir. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren küreselleşme ve buna paralel gelişen yerelleşme sonucu oluşan çevresel farkındalık ve yanı sıra çevre hakkının üçüncü kuşak kolektif haklar temelinde ele alınmaya başlanması ile çevre sorunları, hem devletlerin hem de uluslararası aktörlerin ilgilendikleri öncelikli konulardan biri haline gelmiştir. Bu bağlamda, özellikle 1980’lerden itibaren ülkemizde de çevre yönetimine ilişkin gelişmeler hız kazanmış ve oluşturulan mevzuat ile çevre yönetimi, bakanlıklar ve taşra örgütlenmeleri aracılığıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Sonraki yıllarda, yerelleşme ile birlikte yerel değerlerin ve yerel aktörlerin önem kazanması, çevre sorunlarının halka en yakın birimler aracılığıyla çözülmesi anlayışını geliştirmiş ve çevre yönetiminde yerel yönetimler lehine “eksen değişimi” yaşanmıştır. Bu çalışma ile çevre yönetiminde merkezi ve yerel yönetimlerin değişen rolleri, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde ele alınmış ve günümüze kadar nasıl bir seyir izlediği de belirtilmiştir. Dolayısıyla çalışmada, hızlı kentleşmenin ortaya çıkardığı çevresel sorunlarla mücadelede merkezi ve yerel yönetimlerin görev ve sorumluluklarının dünyadaki gelişmelere paralel olarak nasıl değiştiğini teorik düzeyde yapılan analizlerle tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu çalışmada çevre yönetimine ilişkin merkezi ve yerel yönetimlerin sorumlulukları, ilgili mevzuat kapsamında kendileri için çizilmiş sınırlar dahilinde tartışılmıştır. Bu bağlamda çevre ve çevreye ilişkin gelişmelere değinildikten sonra çevre sorunlarıyla etkin mücadele için çağdaş değerleri esas alan çevreye ilişkin bir yönetim modeli geliştirilmeye çalışılmıştır.Öğe Küresel göç krizleri ve uluslararası göçlerin geleceğine ilişkin bir değerlendirme(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2022-12-30) Bimay, MuzafferKüreselleşen dünyada adaletsiz dağılan ekonomi, iklim değişikliklerinden kaynaklanan çevresel sorunlar, uluslararası enerji kaynaklarının paylaşım mücadelesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan savaş ve çatışmalar uluslararası göçleri arttırmış ve büyük ölçüde şekillendirmiştir. Bu durumun, bugün olduğu gibi gelecekte de yeni göç krizlerine neden olacağı düşünülmektedir. Buradan hareketle yapılan bu çalışmanın amacı, toplumsal değişmenin en önemli katalizörü olan uluslararası göçün önümüzdeki yıllarda nasıl bir sürece evirileceğini ve hangi göç krizlerine sebep olacağını tartışmaya açmaktır. Bu tartışma çoğunlukla üç göç türü üzerinden gerçekleşen krizlere odaklanmıştır. Bunlar; küreselleşmeyle birlikte teknolojik ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak yapıla/yapılacak gönüllü göçler, savaş, iç çatışmalar gibi nedenlerle yapılan/yapılacak zorunlu kitlesel göçler ve küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliğinin neden olduğu/olacağı iklim göçleridir. Bu bağlamda yapılan çalışma, literatür tarama yöntemiyle teorik düzeyde hazırlanmıştır. Çalışma da, modern öncesi ve sonrası göç krizlerine ilişkin arka plan incelenmiş ve daha sonra muhtemel göç krizleri ve bu krizlere yönelik önlemler irdelenmiştir.Öğe Yerel katılım açısından kent ve kentli kimliği, kentsel aidiyet ve kentsel farkındalık düzeyi: Batman örneği(Cenk AKSOY, 2021-02-25) Bimay, MuzafferKentin ortaya çıkışı milattan öncesine dayanmasına rağmen kent ve kentli kimliğinin oluşturulması ve kentsel aidiyet ilişkisinin kurulması, kentsel katılım mekanizmalarının hayata geçirildiği 19. yüzyıla dayanmaktadır. Bu dönem, modern anlamda kentin tanımlandığı, kentin kentliler tarafından sahiplendiği, demokratik yerel yönetim ve katılım mekanizmalarının ortaya çıktığı, yerel kimliklerin farkına varıldığı sanayileşme sonrası dönemdir. Ancak sanayileşme sonrası kentlerin, sosyo-ekonomik ve kültürel olanakları sayesinde maruz kaldığı yoğun nüfus hareketleri nedeniyle kent ve kentli kimliğini korumak, yerel halkın kentsel aidiyet ve farkındalık düzeylerini diri tutmak gittikçe güçleşmiştir. Bu nedenle kentte yaşayanların, kentli hakları açısından, kentsel aidiyet duygusunu ve kentsel farkındalık düzeyini geliştirilebilmeleri için kente özgü davranış biçimlerini benimsemeleri ve yerel yönetim mekanizmalarında katılım olanağı bulmaları gerekir. Buradan hareketle yapılan bu çalışmanın amacı, son yüzyılda hızlı bir kentleşme süreci geçiren Batman’da, kentte yaşayan bireylerin yerel katılım ve kentsel hakları kullanmaları açısından kentsel aidiyet duygularını ve farkındalık düzeylerini incelemektir. Bu bağlamda yapılan saha araştırmasında nicel araştırma yöntemi kullanılarak araştırmanın hedef evrenini oluşturan ve Batman kentinde yaşayan kişiler içinden 18 yaşından büyük 238 katılımcı ile anket yapılmıştır. Anketler 2020 yılı içerisinde uygulamalı bir alan araştırması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan katılımcıların çoğunun çocukluk veya gençlik yıllarını geçirdikleri Batman’da, kentsel haklar bağlamında kentlilik bilincine sahip oldukları ve kentsel hakların farkında oldukları, ancak yerel katılım mekanizmalarının işlevsizliğinden kaynaklanan yetersiz katılım olanakları nedeniyle bu hakları kullanmada sorun yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla kent ve kentli kimliği açısından çoğu katılımcının kentsel aidiyet duygularının gelişmediği de söylenebilir. Çalışmada ayrıca kentsel bilinç düzeyinin geliştirilmesi için kentsel hakların kullanılmasına yönelik katılım olanaklarının genişletilmesi gerektiği de vurgulanmıştır.Öğe Yerel yönetimlerle ilgili gelişmelere bağlı yaşanan yerelleşme ve merkezileşme tartışmaları(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2020-06-30) Bimay, Muzaffer; Kaypak, ŞafakKüreselleşme ve neo-liberal politikalara bağlı olarak son yüzyılda yerelin ön plana çıkması, uluslararası kuruluşların etkileri, teknolojideki gelişmeler, kamu yönetiminde yeni yöntemler ve çevreye olan duyarlılık yerel yönetim alanında yapısal ve işlevsel dönüşüm yapılmasını zorunlu kılmıştır. Ancak farklı kimliklere sahip ulus-devletlerin taşıdığı güvenlik kaygıları, darbeler, uluslararası kitlesel göçler ve salgınlar nedeniyle, Türkiye’de Tanzimat’tan beri sürdürülmeye çalışılan reform çabalarına rağmen yerel yönetimler, merkeziyetçi yapının etkisinden kurtulamamıştır. Bu bağlamda, bu çalışma, iç ve dış dinamiklerin etkisiyle 2010 yılına kadar sınırlı yerelleşmeye, 2010 yılından itibaren ise yerelde merkezileşmeye doğru yönelen yerel yönetimler alanındaki yapısal ve işlevsel reformların yerelleşme ve merkezileşme tartışmalarına olan etkilerini araştırmayı amaçlamıştır. Yapılan bu çalışmayla, yerel yönetimler alanında yapılan, ancak yönü merkezileşmeye doğru kayan reform süreçlerinin sınırlı kaldığı ve merkezi yönetimin daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğünü ortaya konulmuştur. Çalışmada yerli ve yabancı literatür taraması yapılarak elde edilen bulgular çerçevesinde tespitler yapılmış ve çeşitli öneriler geliştirilmiştir.Öğe Dijital çağda yerel yönetimler(Süleyman Demirel Üniversitesi, 2017-12-30) Kaypak, Şafak; Bimay, Muzaffer; Yılmaz, VedatDünya 2000’li yılların sonunda sanayi toplumundan bilgi toplumuna hızlı bir geçiş yapmıştır. Bilgi- iletişim teknolojileri kamu-özel bütün kurumları etkilemiştir. Elbette, bu etkileşimden yerel yönetimler de payını almıştır. Yerel nitelikteki halkın ihtiyaçlarını etkin ve verimli bir şekilde karşılamak amacını taşıyan yerel yönetimler, siyasal, yönetsel, ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel olarak pek çok farklı yapılanma ve beklenti ile karşı karşıya kalmışlardır. Öte yandan, bilgi toplumunun dijital ortamında getirilen yeniliklerin yerel halk tarafından öğrenilmesi, değerlendirilmesi ve katılımının sağlanması kolaylaşmıştır. Çalışma, 2000 yılından günümüze kadar, yerel yönetimler arasında yer alan il özel idareleri, belediyeler ve köylere yönelik yapılan düzenlemelere genel bir bakışla bakmakta ve dijital çağ olarak adlandırılan günümüzde yerel yönetimlerin nereden nereye geldiği, yerel halkın olanaklarının ve şu anki durumunun ne olduğu değerlendirmelerinin yapılması ile olumlu ve olumsuz yöndeki düşünceler ve çözüm yolları hakkında bilgilendirmeler yapma amacını taşımaktadır.Öğe Dijital çağda kamu yönetimi ve etik(2017-11-16) Kaypak, Şafak; Bimay, Muzaffer; Yılmaz, VedatYazının ortaya çıkmasına bağlı olarak bilginin saklanması, depolanması ve bir noktadan başka bir noktaya transferi bilginin değerini arttırmış ve etki alanı genişlemiştir. Özellikle Sanayi Devrimi’nin ardından gelen internetin bulunuşu ve küreselleşme sayesinde yaşanan dijital devrimin etkisiyle toplumlar büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmekte ve ağ toplumu haline geçmektedirler. Toplumların belli dönemlerde bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma ve geliştirme becerileri kaderlerini büyük ölçüde etkilemekte ve bu teknolojilerin kullanım olanaklarına göre toplumlar, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda dünyadaki demokratik ve gelişmişlik endeksinde yerlerini almaktadırlar. Günümüzde kurumlar, etkin ve verimli bir yaşamı sürdürmek için önemli oranda veri ve bilgiye ihtiyaç duymakta, veri ve bilginin dijitalleşerek elektronik ürünlere dönüştürülmesi sayesinde yeni yönetim anlayışları ortaya çıkmaktadır. Kurumların örgüt yapıları değişmekte ve hiyerarşik yapıların yerini daha tarafsız, esnek ve daha bağımsız ağ tipi yönetimler almaktadır. Ancak, hızla artan bilginin sınır tanımazlığı yararları yanında toplumsal ve kültürel birçok felakete de yol açabilmektedir. Özellikle kamuda eşitsizlik, güven ve kişi mahremiyetinin zarar görmesi nedeniyle, kültürel ve kutsal yaşamın kuralları Dijital çağda sanal eylemler gerçekleştirildikçe değerini yitirmekte ve etik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Sanal toplum için uygun etik ilkelerin geliştirilememesi, bu sorunların toplumda meydana getirdiği yıkım etkisini daha çok derinleştirmektedir. Bu çalışmada, Dijital çağda kamu yönetiminin etik bağlamında karşı karşıya bulunduğu olumlu veya olumsuz durumlar analiz edilmeye çalışılmıştır.