3 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Öğe Cudi Dağı Vadisi'nde bir geç neolitik merkez: Şah Vadisi çanak çömleklerinin kimyasal ve mineralojik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi, 2019-06-19) Kaynak, Esra; Bayazit, Murat; Coşkun, NilgünArkeometri, arkeolojik kazılarda açığa çıkan buluntuları çeşitli bilim dalları ile disiplinler arası çerçevede değerlendirilen bir alandır. Kazılarda ele geçen buluntuların kimyasal, mineralojik, fiziksel ve mikroskobik tanımlamaları geçmiş uygarlıklara ait birçok bilgi vermektedir. Buradan yola çıkılarak, mevcut tez çalışmasında Şırnak ilinde yer alan Şah Vadisi’ne ait Neolitik Dönem seramik buluntuları arkeometrik olarak incelenmiştir. Şırnak’ta 19. yüzyıl başlarından itibaren yapılan ilk bilimsel gezi ve araştırmalar batıdaki Cizre-Silopi ovalarında yoğunlaşmıştır. Bölgede yapılan araştırmalarda çok sayıda yerleşim tespit edilmiştir. Ortaya çıkarılan merkezlerden toplanan çanak çömlekler Mezopotamya etkili olarak değerlendirilmiştir. Şah Vadisi yamaç yerleşiminde bulunan çanak çömlekler Hassuna Samara kültürünün en doğudaki örneklerini temsil etmektedir. Bu seramiklerin karakterize edilmesi amacıyla mevcut çalışmada kimyasal ve mineralojik içeriklerin belirlendiği teknikler kullanılmıştır. Taşınabilir XRF ve XRD analizlerinde elde edilen sonuçlar sırasıyla seramiklerin kalkerli hammadde kaynakları ile üretildiklerine ve genel olarak 700-800oC gibi göreceli olarak çok yüksek olmayan sıcaklık aralıklarında pişirildiklerine işaret etmiştir. Petrografi analizinde elde edilen sonuçlar seramiklerde kil, kiltaşı ve marn kayaç içeriklerinin yanında mineral olarak da çoğunlukla kuvars, plajiyoklaz, biyotit ve opak minerallerin yer aldığını ortaya koymuştur. Ayrıca çoğu örnekte grog ihtivası da (hacimce % 1-2 olarak) belirlenmiştir. Elde edilen arkeometrik veriler incelenen Şah Vadisi Neolitik Dönem seramiklerinin basit üretim teknikleri ile göreceli olarak düşük sıcaklıklarda pişirildiklerine ve dolayısıyla bu örneklerin büyük ihtimalle günlük kap ürünlerine ait olabileceklerine işaret etmiştirÖğe Eski ve yeni dönem arkeolojik araştırmalar ve yazılı kaynaklar ışığında Sultantepe Höyüğü'nün olası kültürel tarihi(Batman Üniversitesi, 2018-08-01) Güngör, Akarcan; Kozbe, GülrizAnadolu ve Mezopotamya arkeoloji için önemi yadsınamayacak bir yerleşim yeri olan Sultantepe Höyüğü, Yeni Assur İmparatorluğu'nun, Anadolu'daki en büyük ve içerdiği yazılı kaynaklar açısından en önemli yerleşmelerinden birisidir. Sultantepe Höyüğü'nde 1951-1952 yıllarında gerçekleştirilen kısa süreli kazı ve sondaj çalışmalarından yaklaşık olarak 60 yıl sonra Prof. Dr. Gülriz Kozbe Başkanlığı'nda gerçekleştirilen Sultantepe Höyüğü 2011 yılı intensif yüzey araştırmaları çerçevesinde yüzeyden toplanan seramiklerden yola çıkılarak yerleşimin Neolitik Döneme kadar uzandığı saptanmıştır. Daha çok bir Assur kalesi olarak bilinen Sultantepe'de eski dönem çalışmaalarında tespit edilen mimari, seramik, küçük buluntu ve en önemlisi çok sayıdaki tabletleriyle kültürel dokunun zenginliği dikkat çekmektedir. Yeni dönem çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen intensif yüzey araştırmasında Neolitik Dönem'den, Hellenistik-Roma Dönemi'ne kadar yerleşimin olduğunu gösteren seramik örnekleri saptanmıştır. Bununla birlikte çok sayıda küçük buluntu tespit edilip envanterlik ve etütlük eserler Şanlıurfa Müzesi'ne teslim edilmiştir. Ayrıca yeni dönem çalışmlarının diğer bir ayağını ise höyük üzerinde farklı alanlarda yapılan jeofizik radar çalışmaları ile yerleşime dair mimari yapılar hakkında net bilgiler edinilmesini sağlamıştır. Söz konusu Yukarı Dicle Bölgesi'nde yer alan Assur eyalet merkezlerinden Üçtepe ve Ziyaret Tepe gibi önemli yerleşim yerlerinde gerçekleştirilen kazılar sayesinde Assurlular hakkında önemli bilgiler edinilirken Orta Fırat Bölgesi'nde yer alan ve oldukça zengin kültürel bir dokuya sahip Sultantepe'de gizemini halen koruduğu gibi gün geçtikte höyük üzerinde ve çevresinde modern yapılaşma ve beşeri tahribata maruz kalmıştır. Söz konusu Fırat Havzası'ndaki bir Assur eyalet merkezi olduğunu düşündüğümüz Sultantepe Höyüğü'nde sistemli arkeolojik kazıların başlamasıyla bu tez çalışmasının bir ön hazırlık oluşturacağını ümit ediyorum. Sultantepe'de ivedilikle gerçekleştirilecek sistemli arkeolojik kazı çalışmaları ile Harran Ovası'ndaki Assurlular hakkındaki bilinmeyenleri aydınlatılacağı gibi gerekli koruma önlemlerinin de alınmasını sağlayacaktır.Öğe Identification by SEM EDX analyses of ceramics found in the Roma Theatre excavation in Ankara Turkey(METU, 2014-06-03,05) Aydın, Mahmut; Torgan, Emine; Karadağ, RecepSüleymaniye Mosque (1550-1557) is an inspirational edifıce for many fıelds such as architectural acoııstics and materials Science. In its original state. thc mastery of acoııstics vvithin the Mosque is a coınmon belief. Due to the scarcity of knovvledge on its authentic acoustical features, comprehensive studies are needed to assess the acoııstical conditions of the Mosque in relation to its architectural elements and interior fmishing materials contributing to those features. In the context of this study acoustical simulation that relies on recent field tests are carried on. The combined interpretation of the overall architectural and acoustical data exhibited the presence of very high reverberation time values, especially at low frequencies, for the cıırrent state. As the previous fıeld tests presented the unoccupied condition of the Mosque, the acoustical simulations are performed initially to discuss sonıe activity patterns for the occupied state, and later to experiment the effects of historical lime-based plasters on the acoııstics of the Mosque. Considerable improvement in the sound field of the main prayer zone are observed due to the replacement of cıırrent cement-based plasters with the historical lime-based ones, collected from some other structures of the same era. The results pointed out the necessity of further investigations on historical lime-based plasters in terms of their acoustical performances and raw materials characteristics in order to scientifıcally prove their contribution to the acoustical features of Süleymaniye Mosque and to re-achieve its original acoustical comfort conditions.