4 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Öğe Grafen nanopartikül takviyesinin kompozit malzemelerin mekanik özellikleri üzerindeki etkisinin araştırılması(Batman Üniversitesi, 2018-12-20) Bağatır, Tuba; Çelik, Yahya HışmanKompozit malzemeler günümüzde mühendislik yapılarının büyük bir kısmında kullanım alanına sahiptir. Bu doğrultuda üretilen kompozit malzemelerin mekanik özelliklerinin tespit edilmesi ve bu özelliklerin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Son yıllarda araştırmacılar kompozit malzemelerin mekanik özelliklerini iyileştirmek için yoğunlaşmıştır. Bunun neticesinde nanoboyutlu Grafenin (G), kompozitin mekanik özelliklerini iyileştirmede önemli bir etkiye sahip takviye elemanı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, G'nin kompozitin çekme dayanımı üzerindeki etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda, epoksiye % 0 (takviyesiz); % 0,1; % 0,2; % 0,3; % 0,4; % 0,5 ve % 1 oranlarında G eklenmiştir. G eklenmiş epoksi karışımlar sırasıyla ASTM standartlarına göre hazırlanan kalıplara dökülmüştür ve kürleşmesi sağlanmıştır. Ayrıca ağırlıkça % 0 (takviyesiz), % 0,2 ve % 0,4 oranlarında G içeren epoksi karışımlar, cam fiber (CF), karbon fiber (KF) ve aramid fiber'e (AF) elle yatırma yöntemi ile ilave edilmiştir. Böylece farklı ranlarda G içeren cam fiber takviyeli plastik (CFTP), karbon fiber takviyeli plastik (KFTP) ve aramid fiber takviyeli plastik (AFTP) kompozitler üretilmiştir. G takviyeli epoksi matrisli kompozitler ile CF, KF, AF ve G takviyeli kompozitler çekme deneylerine tabii tutulmuştur. G takviyesinin epoksi matris malzemesi ve kompozitler üzerinde önemli bir mukavemet artışı sağladığı tespit edilmiştir. Takviyesiz epoksi malzeme en düşük çekme mukavemetine sahipken, epoksi matrisli G takviyeli kompozitlerde en yüksek çekme mukavemeti % 0,2 G içeren kompozitten elde edildiği görülmüştür. Epoksiye % 0,2'ye kadar G takviyesi eklenmesiyle malzemenin çekme dayanımı artmıştır. Daha fazla oranda eklenmesiyle bu artış düşüşe geçmiştir. Bu doğrultuda maksimum çekme dayanımı % 0,2 G takviyeli epoksi kompozitte gözlemlenmiştir. Ayrıca CF, KF ve AF'ye, G takviyesinin eklenmesiyle elde edilen G/fiber takviyeli kompozitlerin çekme dayanımları sürekli artmıştır. Ancak % 0,4 G takviyeli fiber kompozitlerin çekme dayanımı en yüksek değeri almasına rağmen % 0,2 G takviyeli fiber kompozite nazaran belirgin bir artış görülmemiştir. Ayrıca fiber takviyeli kompozitlerde, matris malzemesine G takviyesinin eklenmesiyle çekme mukavemetleri farklı davranışlar sergilemiştir. G nano partikülün CF, KF ve AF'ye eklenmesiyle elde edilen G/fiber takviyeli kompozitlerde, en fazla artış KFTP kompozitin çekme dayanımında görülürken en az artış AFTP kompozitin çekme dayanımında görülmüştür.Öğe Beton ve balpeteği çekirdek malzemesine sahip karbon/epoksi ve cam/epoksi tüplerinin bası davranışı(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-08-21) Altın, Mehmet Beşir; Deniz, Mehmet EminBu tez çalışmasında, üç farklı hücre boyutuna (25 mm, 50 mm, 100 mm), üç farklı hücre yüksekliğine (30 mm, 60 mm, 120 mm) ve iki farklı elyaf oryantasyon ([-45°/+45°]4 ve [0°/90°]4) açısına sahip cam/epoksi ve aynı hücre boyutu ve yüksekliği ile üç farklı oryantasyon ([-45°/+45°]4, [-60°/+60°]4 ve [0°/90°]4) açısına sahip karbon/epoksi kompozit kare tüplerin üretimi el yatırma yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Üretilen kompozit tüpler için çekirdek malzemeler (dolgu malzemeleri) alüminyum balpeteği (honeycomb) ve C25 sınıflı hazır beton kullanılmıştır. Tez çalışmasının amacı, kompozit kare tüplerin eksenel bası davranışı üzerine numune boyutu, elyaf malzemesi tipi, oryantasyon açısı, çekirdek malzemesi gibi parametre etkilerinin deneysel belirlenmesidir. Deneyler, 250 kN yük kapasiteli Shimadzu marka üniversal test cihazı kullanılarak oda sıcaklığında gerçekleştirilmiştir. Deney sonrası kompozit kare tüplerde oluşan deformasyon aşamaları şekillerle yorumlandı, çekirdek malzemelerin yapısal ve dayanım özelliklerinin bası davranışı üzerindeki etkileri araştırıldı. Tüm parametreler için elde edilen sonuçlar, kendi içinde ve birbirleriyle karşılaştırıldı. Farklı numune boyutları ve malzeme türlerine sahip, değişik dolgu türleri kullanılarak üretilen kompozit tüplerin çok amaçlı şekillerde kullanılabileceğini, kompozit tüplerin fiziksel, kimyasal, mekaniksel özelliklerinin karakterize edilebileceğini, kompozit yapıların direncinin artırabileceğini, bu yapıların uygulama performanslarını optimal duruma getirilebileceğini göstermektedir.Öğe Bal peteği ve beton çekirdek malzemesine sahip cam/epoksi ve karbon/epoksi kompozit tüplerinin bası davranışı(Dokuz Eylül Üniversitesi, 2021-01-15) Deniz, Mehmet Emin; Altın, Mehmet BeşirBu deneysel çalışmada, [-45°/+45°]4 ve [0°/90°]4 gibi iki farklı dizilim açısına sahip cam/epoksi ve karbon/epoksi kompozit kare tüplerin K25Y30, K50Y60 ve K100Y120 olarak üç farklı boyutta elle yatırma yöntemi kullanılarak üretimi gerçekleştirilmiştir. Üretilen kompozit tüpler için dolgu (çekirdek) malzemeleri olarak alüminyum bal peteği (honeycomb) ve C25 sınıflı hazır beton kullanılmıştır. Deneysel çalışmanın amacı, kompozit kare tüplerin eksenel bası davranışı üzerine numune boyutu, elyaf malzemesi tipi, dizilim açısı, dolgu malzemesi gibi parametre etkilerinin belirlenmesidir. Deney sonrası kompozit kare tüplerde oluşan deformasyon şekilleri yorumlandı. Dolgu malzemelerin yapısal ve dayanım özelliklerinin kompozit tüplerin bası davranışı üzerindeki etkileri araştırıldı. Tüm parametreler için elde edilen sonuçlar, kendi içinde ve birbirleriyle karşılaştırıldı. Dolgu malzemesi, her üç numune boyutunun bası davranışını iyileştirdiği görülmüştür. Numune boyutu büyüdükçe basma kuvveti değeri de artmıştır. En yüksek basma kuvveti beton dolgulu karbon/epoksi esaslı kompozit tüp numunelerde, en düşük değer ise içi boş cam/epoksi numunelerde meydana gelmiştir. Basma sonrası numune hasarları dizilim açısı yönünde oluşmuşturÖğe Enjeksiyon ve kompaksiyon prensibinde sığ derinlikler için uygulanan zemin iyileştirme yöntemlerinin değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-05-30) Beger, Ali; Beyaz, TurgayBu çalışmada, tasarlanan bir proje için taşıma gücü zayıf olan veya yetersiz kalan bir alandaki zeminin iyileştirilmesi veya güçlendirilmesi için yapılması gereken işlemler anlatılmaktadır. Bu kapsamda, Batman Üniversitesi Batı Raman Kampüsünde 3 farklı lokasyondaki, 5’er alanda; a) her lokasyonda iyileştirme yapılmadan önce, zeminin doğal haldeki jeoteknik özellikleri b) her bir lokasyonda dört (4) ayrı yöntemle zemin iyileştirme uygulandıktan sonraki jeoteknik özellikleri araştırılmıştır. Uygulanan iyileştirme yöntemleri sırasıyla: i) Çimento enjeksiyonu, ii) Kireç enjeksiyonu, iii) Epoksi enjeksiyonu ve iv) Ağırlık düşürme (dinamik kompaksiyon)’dir. Zemin iyileştirmesi yapılmadan önce, zeminin doğal haldeki jeoteknik özellikleri; arazide mikrotremor ölçümleriyle ve laboratuvarda deneyler yapılarak belirlenmiştir. Bu şekilde elde edilen ilk değerler; zeminin orijinal (referans) özellikleri olarak kabul edilmiştir. Literatürde (rapor, makale vb. çalışmalarda) yapılmış uygulamaları anlatılan 4 farklı yöntemle zemin iyileştirme işlemi yapılmıştır. Bu iyileştirme işlemlerinden sonra 28 gün beklenmiştir. Bu süre zarfında, zemine enjekte edilen sıvıların (malzemenin) katılaştığı kabul edilmiştir. Zeminden karotlu sondaj yöntemiyle, Shelby tüpü içerisine zemin örnekleri alınmıştır. Alınan zemin örneklerinin jeoteknik özelliklerini belirlemek amacıyla, laboratuvarda deneyler yapılmıştır. Bu deneylerden elde edilen parametreler, zeminin taşıma gücündeki değişimi hesaplamak için kullanılmıştır. Zemin iyileştirme işlemi yapılan alanlarda, yine mikrotremor ölçümleri yapılmıştır. İyileştirme işlemlerine bağlı olarak, zemin salınım periyodundaki değişim hesaplanmıştır. Bütün işlemlerden sonra, zemin iyileştirme işlemi yapıldıktan sonra belirlenen zemin taşıma gücü değerleri ve zemin salınım periyodu değerleri; zeminin orijinal haldeki taşıma gücü ve salınım periyodu değerleriyle karşılaştırılmıştır. Bu şekilde, zemin iyileştirme işleminin zemine sağladığı bir katkı olup-olmadığı araştırılmıştır. Elde edilen bilgiler yardımıyla; zemin iyileştirmesinin zeminin taşıma gücünü yaklaşık %10-25 arasında artış göstermiştir. Zemin salınım periyodu değeri azalmıştır/düşmüştür, bu düşmenin zemindeki sıkılaşmaya bağlı olduğu, zemin iyileşmesinin gerçekleştiği kabul edilmiştir.