Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 2 / 2
  • Öğe
    1919'da Amerikan heyetlerinin Doğu Anadolu ve Transkafkasya gezileri ve Ermeni meselesi'ne dair raporları
    (Batman Üniversitesi, 2016) Demirci, Hasan; Türkmen, Mustafa Nuri
    Tarihi kökenleri XIX. yüzyıla uzanan ve Batılı emperyalist devletlerin, Osmanlı Devleti’ni parçalamak üzere “Şark Meselesi” çerçevesinde ortaya attığı Ermeni Meselesi, I. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya barışını tesis etmek ve Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşmak üzere toplanan 18 Ocak 1919 tarihli Paris Barış Konferansı’nda ele alındı. Bu Konferansta Ermeniler, 12 Şubat 1919’da sundukları memorandumda “Batı Ermenistan” olarak iddia ettikleri Doğu Anadolu’da nüfus çoğunluğuna sahip olduklarını ileri sürdüler ve bu bölgeyi “Kafkas Ermenistan”ı ile birleştirip “Büyük Ermenistan” kurmayı amaçladılar. Kurulacak bu devletin her alanda kendi kendini yönetebilme kabiliyetine erişinceye kadar ABD mandası altına alınması tercih ediliyordu. Bu sebepten dolayı, ABD, Ermenistan ve Türkiye’yi bir manda idaresi altına almadan önce sağlam ve mantıklı adımlar atmak, devlet menfaatlerine uygun olup olmadığını tespit etmek ve bölge halkının ihtiyaçlarını belirlemek için Transkafkasya ve Doğu Anadolu’ya araştırma ve inceleme heyetleri göndermeye karar verdi. Bu sebeple, 13 Temmuz-13 Ağustos 1919 tarihleri arasında Doğu Anadolu’ya gelen ve faaliyet yürüten ilk Amerikan heyeti, Amerikan Yakın Doğu Yardım Derneği (American Comitte for Relief of Near East) adına Yüzbaşı Emory H. Niles ve yardımcısı Arthur E. Sutherland Heyeti idi. İkincisi ise Eylül-Ekim 1919 tarihleri arasında bölgeye gelen ve gözlemlerde bulunan General Harbord Heyeti idi. Her iki heyetin sundukları raporlar doğrultusunda, Ermenilerin, gerek savaş öncesi gerek savaş sonrası Doğu Anadolu’da hiçbir yerde çoğunlukta olmadıklarını ve Doğu Anadolu ve Transkafkasya’da asıl mezalimin Ermeniler tarafından yapıldığını ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    Johnson Mektubu ve Türk Dış Politikasında eksen kayması 1965-1980
    (21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Dergisi, 2015-03) İlyas, Ahmet
    Türk dış politikasının en kritik dönemi olarak addedilen Johnson Mektubu sonrası gelişmeler, Türkiye'nin yeni dönemde çok yönlülüğüne işaret etmektedir. Mektup, Türkiye'nin SSCB ve Üçüncü Dünya ülkeleri ile ilişkilerini yeniden gözden geçirme fırsatını vermiştir. Bu çalışma, temelde Türkiye'nin uluslararası düzeyde belirlemiş olduğu dış politika paradigmalarının, literatürün deyimiyle eksen kaymasını ortaya koymayı hedef edinmiştir. Çalışmada, Türkiye ile ABD arasında zedelenen ilişkilerin Nato'ya yansıması ortaya konulduğu gibi iki devlet arasında büyük bir problem olan Afyon sorununa ve Türkiye'ye uygulanan ambargoya da değinilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın son kertesinde 1945 yılında Türkiye ile ABD arasındaki başlayan halayının 1965-1980 yılları arasında kesintiye uğradığını göreceğiz. Bu yıllar arasındaki gelişmeler, çalışmanın ortak paydasını belirlemesi açısından önem taşımaktadır