Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Öğe
    Yerel yönetimlerde karar verme sürecine sivil toplum kuruluşlarının katılımı: Batman örneği
    (Batman Üniversitesi, 2017) Kaypak, Şafak; Bimay, Muzaffer
    Günümüzde demokratik siyasal sistemlerin gelişmişlik ölçütü, siyasal sistemlerin karar süreçlerine katılıma izin vermesine bağlıdır. Katılımın sadece oy verme davranışı olmadığı ve bireylerin karar alma süreçlerinin tümünü etkileme yönünde örgütlü olarak eylemlerde bulundukları yeni süreçte, siyasal sistemlerin veya iktidarların karşısında en önemli dengeleyici güç kuşkusuz sivil toplum kuruluşlarıdır. Bu çalışmada, bireyin taleplerinin yönetimlere iletilmesinde aracı olan sivil toplum kuruluşlarının, vatandaşa en yakın düzeydeki yönetsel birimler olan yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine etkileri Batman özelinde ele alınmaya çalışılmıştır. Batman’daki sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimlerin karar alma süreçlerinde ne kadar etkin oldukları elde edilen veriler üzerinden yorumlanmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    Çevre yönetiminde merkezi ve yerel yönetimlerin rolüne ilişkin bir değerlendirme
    (2021-01-15) Bimay, Muzaffer
    Son iki yüzyılda dünyada, sanayileşme ve hızlı kentleşmeye bağlı olarak artan ve farklılaşan çevre sorunları ve bu sorunlarla mücadele yöntemleri hep tartışılagelmiştir. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren küreselleşme ve buna paralel gelişen yerelleşme sonucu oluşan çevresel farkındalık ve yanı sıra çevre hakkının üçüncü kuşak kolektif haklar temelinde ele alınmaya başlanması ile çevre sorunları, hem devletlerin hem de uluslararası aktörlerin ilgilendikleri öncelikli konulardan biri haline gelmiştir. Bu bağlamda, özellikle 1980’lerden itibaren ülkemizde de çevre yönetimine ilişkin gelişmeler hız kazanmış ve oluşturulan mevzuat ile çevre yönetimi, bakanlıklar ve taşra örgütlenmeleri aracılığıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Sonraki yıllarda, yerelleşme ile birlikte yerel değerlerin ve yerel aktörlerin önem kazanması, çevre sorunlarının halka en yakın birimler aracılığıyla çözülmesi anlayışını geliştirmiş ve çevre yönetiminde yerel yönetimler lehine “eksen değişimi” yaşanmıştır. Bu çalışma ile çevre yönetiminde merkezi ve yerel yönetimlerin değişen rolleri, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde ele alınmış ve günümüze kadar nasıl bir seyir izlediği de belirtilmiştir. Dolayısıyla çalışmada, hızlı kentleşmenin ortaya çıkardığı çevresel sorunlarla mücadelede merkezi ve yerel yönetimlerin görev ve sorumluluklarının dünyadaki gelişmelere paralel olarak nasıl değiştiğini teorik düzeyde yapılan analizlerle tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu çalışmada çevre yönetimine ilişkin merkezi ve yerel yönetimlerin sorumlulukları, ilgili mevzuat kapsamında kendileri için çizilmiş sınırlar dahilinde tartışılmıştır. Bu bağlamda çevre ve çevreye ilişkin gelişmelere değinildikten sonra çevre sorunlarıyla etkin mücadele için çağdaş değerleri esas alan çevreye ilişkin bir yönetim modeli geliştirilmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Büyükşehir belediyelerinin sürdürülebilir çevre yönetim politikaları: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi örneği
    (2020-12-31) Bimay, Muzaffer
    İnsanoğlunun gelecekte yaşamını sürdürebilmesinin en temel şartlarından birisi sürdürülebilir çevrenin sağlanmasıdır. Dünyada ve Türkiye‟de sanayileşme, nüfus artışı, kentleşme ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak son iki yüzyılda artan çevresel sorunlar, yerel, ulusal ve küresel toplumsal yaşamı tehdit eder hale gelmiştir. Kentlerde meydana gelen bu çevresel sorunları önlemede kimlerin hangi politikaları uygulayacağı ve yetki, görev ve sorumluluk açısından sınırlarının ne olacağı son dönemlerin önemli bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmıştır. Buradan hareketle bu çalışma, hızlı nüfus artışı nedeniyle sürekli büyüyen kentlerin artan çevre sorunlarını çözmek ve bunu sürdürebilir hale getirmek için büyükşehir belediyelerinin ne tür politikalar uyguladıkları ve bu sorunlarla mücadelede yetki, görev ve sorumluluklarının neler olduğunu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi örneği üzerinden açıklamaya çalışmaktadır. Buna ek olarak, çevresel sorunlarla mücadelede dünyadaki ve ülkemizdeki sürdürülebilir çevre politikalarının gelişim seyrine değinilmekte ve büyükşehir belediyelerinin çevreye ilişkin görev, yetki ve sorumlulukları merkez-yerel ilişkileri bağlamında ela alınarak öneriler geliştirilmektedir. Çalışmada kullanılan bulgular, nitel veri toplama yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi‟nde çevre sorunlarıyla ilgilenen birimlerin yetkilileriyle yapılan görüşmelerden elde edilmiştir. Elde edilen bulgulardan, sürdürülebilir çevre konusunda Büyükşehir Belediyesinin görevleri kapsamında hizmet sunmayı içselleştiği, ancak sürdürülebilir çevreyi sağlamada yetki, görev ve sorumlulukları açısından sınırlı kaldığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla sürdürülebilir çevrenin kentlerde sağlanabilmesi için çevre konularındaki tüm görev ve yetkilerin büyükşehir belediyelerinde toplanılması gerektiği ayrıca belirtilmiştir.
  • Öğe
    Küresel salgın (Covid-19) süreci ve yerel yönetimlerin hizmet sunumunda yapısal ve işlevsel değişimler
    (Dicle Üniversitesi, 2022-05-28) Bimay, Muzaffer; Kaypak, Şafak
    2019 yılının sonlarında Çin’de ortaya çıkan ve 2020 yılının başlarından itibaren tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkileyen COVID-19 salgını, toplumsal yapıyı ve bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemiştir. Özellikle kentlerde kamu hizmetlerinin sunumunda birtakım yapısal ve işlevsel dönüşümlere neden olmuştur. Bu bağlamda küresel salgınla mücadele; yerel, ulusal ve uluslararası işbirliklerine dayanan geniş bir yelpazede yürütülmüştür. Bu çalışmanın amacı, COVID-19 salgını sürecinde yerel yönetimlerin kentsel faaliyetleri kapsamında sürdürdükleri hizmetlerde meydana gelen yapısal ve işlevsel değişimleri tespit etmektir. Çalışma literatür taraması yöntemiyle, güncel veriler ve kaynaklar taranarak üç bölüm halinde kurgulanmıştır. Çalışmada, COVID-19 salgını ile mücadelede yerel yönetimlerin ve özellikle belediyelerin başlangıçta temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik tedbirlere öncelik verdikleri, sonrasında koruyucu ve önleyici tedbirler aldıkları, sosyal hizmetler sundukları, ancak bu hizmetlerin yetki, görev ve sorumlulukları açısından sınırlı kaldığı ve farklı uygulamaları hayata geçirdikleri tespit edilmiştir. Bunun en önemli nedenleri arasında salgın yönetimine ilişkin mevzuatın yetersiz olması ve salgını önleme konusunda uygulanan politikaların desentralizasyona dayanmamasıdır. Dolayısıyla yerel yönetimlerin geri plana itildiği bu süreçte merkezi yönetimin daha etkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda yapılan genel değerlendirmede, küresel salgınlarla mücadelede merkezi yönetimin yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde süreci yönetmeleri ve kentsel yaşam alanlarında yürütülebilecek kamu hizmetlerine ilişkin yetkilerin büyük oranda yerel yönetimlere devredilmesi gerektiği ayrıca belirtilmiştir.