2 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Öğe Kemalizm’in inşa sürecinde dinsel temaların kullanılması (1930-1935)(Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018-10) İlyas, AhmetKemalizm, dogmatik bir unsur olarak Türkiye’nin önemli yapı taşlarından biridir. Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirlerini, söylemlerini ve yaptığı inkılapları bir düşünsel bir yapı içerisinde somutlaşması ise 1930’ların başında belirmiştir. 1930 yılından itibaren Kemalizm, Türkiye’nin üzerinde yürümesi gereken bir yol olarak belirtilmiştir. Resmi bir ideoloji açısından Kemalizm, Mustafa Kemal’i ön plana çıkarırken, onun fikirleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisi haline gelmiştir. Özellikle Kemalizm dini bir öğreti olarak topluma sunulmaya çalışıldı. Bu çalışmanın amacı Kemalizm’in dinsel bir motif olarak topluma yansıtılması ve kullanılan dinsel mitlerin propaganda aracı olarak belirtilmesi üzerine inşa edilmiştir. Kemalizm’i dinsel bir faktör olarak ortaya koyan anlayışı, edebiyat, tarih, şiir gibi birçok edebi tarihi yazıtlarda görmek mümkün olmuştur. Öyle ki Atatürk üzerine ezanlar, mevlitler bile yazılmıştır. Çalışmada, Kemalizmi bir öğreti olarak kabul eden aydınların, Mustafa Kemal Atatürk’ü yüceltilmeleri ve onu dinsel bir kutsiyet içerisinde değerlendirmeleri de bulunmaktadırÖğe Toplumsal bir kurum olarak din(Route Educational and Social Science Journal, 2018-02) Şutanrıkulu, GülreyhanGünümüz dünyasında birçok din ve dini inanç vardır. İnsanlık tarihi boyunca din, her zaman sosyal hayatın en önemli bileşeni olmuştur. Hızlı değişen dünyada insanlar bir destek noktası ararken bunu manevi bir güçte buluyor ve buda dini faktörün büyümesine yol açıyor. Dinin içinde davranış, sosyal normlar, değerler, roller, inanç, ritüeller, örf ve adetlerin yer alması dinin en önemli toplumsal kurum olduğunu göstermektedir. Din kavramının birçok tanımı vardır. Sosyal bilimlerde bu kavramın tanımında iki ana yaklaşım bulunmaktadır: anlamlı ve işlevsel. Anlamlı yaklaşım dinin özüne odaklanır. Bu yaklaşıma göre din sosyal grubun dâhil olduğu toplu bir aktivitedir. Böylece, din başta toplumu güçlendiren sosyal olgu olarak görülmelidir. Fonksiyonel yaklaşım ise dini davranışın karakteristik özelliklerini araştırmaktadır. Bu yaklaşıma göre insan yaşamının temel sorunları ve inançları bir din tarafından belirlenebilir. Bu iki yaklaşıma göre din – toplumun değişim ve gelişim süreçlerini etkileyen kültürel sosyal ve kişisel sistemleri birleştiren bir fenomendir.