5 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Öğe Kral Attalos heykeline saygısızlık(SOBİDER, 2015-12) Uzun Aydın, DeryaGünümüzün Antalya (Adalya) kenti, çok eski tarihlerde burayı bir cennet yurdu olarak gören Kral II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama (eski adıyla Pergamon ) Krallığı, uzun süre Kral I. Attalos tarafından yönetilmiştir. Kralın iki oğlu vardır; II. Eumenes ve kardeşi II. Attalos. Kral II. Eumenes döneminde, Bergama (Pergamon) Krallığı’nın ilerlediği bilinmekle birlikte, Romalılar Anadolu’ya girmişlerdir. Bu süreçte Romalılar ile işbirliği yapılmak durumunda kalınmıştır. Bunun sonucunda da, Galatların yenildiği bilinmektedir. II. Eumenes her konuda başarılı bir krallık yönetmiştir. Kendisi M.Ö. 159 yılında 62 yaşında hayata gözlerini kapamıştır. Hayatı boyunca ise, her işte yanında kardeşi II. Attalos bulunmuştur. Attalos, kardeşi II. Eumenes’e büyük saygı duymuş ve sevgisini hiç bir zaman esirgememiştir. Onun bu tutumu, Romalılar arasında da ün salmış ve Attalos’a ‘kendisine saygı ve sevgi gösterilen kişi' anlamına gelen 'Persona Grata' unvanı verilmiştir. Kral II. Attalos, Anadolu'daki egemenliklerini garantilemek isteyen Romalılar tarafından oyuna getirilmek istenmiş ve kendisine ‘kardeşine isyan etmek şartı ile’ Bergama Krallığı'nın bir bölümü önerilmiştir. Ancak Attalos, bu oyuna gelmemiş ve her zaman kardeşinin yanında olmuştur. Kral Attalos, akıncılarının 'cennet' dedikleri ve ülkesini kuracağı Akdeniz’e gelmiş ve burada yeni kentini inşa etmiştir. Bu yeni kente, Kral Attalos'un adından esinlenerek 'Attaleia' ismi verilmiştir. Kral Attalos bahsi geçtiği üzere, her dem kardeşinin yanında olmuş ve bu kardeş severliği herkesin diline düşmüştür. Nitekim günümüz yüzyılında, kente adını veren kral için bir heykel yapılmak istenmiş ancak bu heykel daha yerine dikilmeden bir çok sivil toplum örgütü tarafından eleştiri ve tartışmalara maruz bırakılmıştır. Çünkü heykel, bazıları tarafından çok farklı yorumlanmış ve kardeş severlik” anlamından saptırılmıştır. Oysa bu kente adını veren “Krala” saygısızlık edildiği ise hiç düşünülmemiştirÖğe Halk bilimi folklor’un ya da folklorik öğelerin, Türk heykel sanatındaki yeri üzerine bir araştırma çalışması(ISPEC Journal of Social Sciences Humanities, 2020-05) Uzun Aydın, DeryaTürk sanatında folklorik öğeler arama düşüncesi ile yola çıkılan bu çalışmada görülmüştür ki, özellikle Türk resim sanatında, heykel sanatına oranla daha fazla makale ve kitaplara ve halk bilimi olarak da bilinen folklora ait unsurlara ulaşılabilmiştir. Resimde özellikle Anadolu halkı, toplumsal ve günlük konular, gelenek ve görenekler, köy, köylü hayatı, köy kadınları ve çocuklar gibi temalara ait çok sayıda resim örneğine rastlanmıştır. Heykel sanatında bir konu belirleme çabası, çoğunlukla olduğu gibi işleri zorlaştıran bir uğraşa dönüşebilmektedir; kaynakların az olması, heykel sanatıyla ilgili hep aynı kaynakların varlığı ve kaynaklara ulaşmada kimi zaman sıkıntı çekme ve elbette heykelde çalışma yapan kişilerin daha az olması bunu tetikleyen unsurlar arasındadır. Bu konuyu oluştururken bulunan araştırma kaynakları, bizleri kendi kendine yönlendirmiş, ilk etapta heykel sanatçılarımızın tarihsel sıralaması göz önünde bulundurulmak istense de, çalışmaya folklorik bir düzlem üzerinden başlanmasına karar kılınmıştır. Böylelikle ister istemez heykel sanatında tarihsel sıralamadan çıkılmaktadır. Bir konu üzerine değinen heykel sanatçısı, daha sonra hayli hazırda ismi geçmiş iken başka hangi folklorik temayı işlediyse ona geçilmiş, çalışma da bu girift düzlem üzerine dizayn edilerek devam ettirilmiştir.Öğe Minimalizm sanat akımı ve heykeltraş Şadi Çalık(Route Educational and Social Science Journal, 2018-01) Uzun Aydın, DeryaBir sanat akımı olarak bilinen Minimalizm’in, terim olarak karşılığı “İndirgemecilik” olarak da tanımlanır. Bu, sanat eserlerinde tüm unsurların en basit ve en çıplak hale indirgenmesi demektir. Terim için “içeriği en aza indirgenmiş sanat” ifadesini kullanmak da mümkündür. Minimalizm sanat akımının, birçok kaynakta farklı ifade edilen anlamları mevcuttur. Bunlardan birkaçı şöyledir; ‘ABC’ Sanatı, “Soğuk Sanat”, “Dizisel Sanat”, “Retçi Sanat”, “Temel Strüktürler”. 1960’larda başta Amerika’da kendini gösteren bu sanat akımı, özellikle endüstriyel malzemelere önem vermektedir. Bu akımda, kimi zaman simetrik düzene rastlanırken, kimi zaman kompozisyonlardan uzak durulmuştur. Akım, geleneksel olandan kaçınır ve klasik model oluşturmalar, yontma ya da kalıp alma işlemleri gerçekleştirilmez. Bu akımda önemli olan, malzemenin sadece kendisidir. Ve bu malzemenin nasıl sunulacağıdır. Bilinen minimalist sanatçılar arasında en önemli isimler; Frank Stella (1936), Carl Andre (1935 s.176, Ad Reinhardt (1913-67), Dan Flavin (1933-96), Donald Judd (1928-94), Sol Le Witt (1928-2007), Robert Morris (1931) ve Richard Serra (1939) dur. Türk heykel sanatının önemli isimlerinden Şadi Çalık (1917-1979), aslında Türk heykel sanatında Minimalizmi ilk örneklendiren sanatçı olmuştur. Kendisi, daha Amerika’da böyle bir akım yokken, “Minimumizm” adlı eserini gerçekleştirmiş, ancak Türkiye’de önemi anlaşılamamıştır. Ancak bu eserle1957 yılında Amerikan Haberler Merkezi’ndeki sergide yer alınca, ortalık karışmış ve eser oldukça dikkat çekmiştir. Yani sanatçı, ABD’de 1960’larda ortaya çıkan Minimal Sanatı çok daha önceden öngörmüş ve bir örneğini sergilemiştir.Öğe Çağdaş veya modern sanat literatüründe-tanımı da düşünüldüğünde-Heykel sanatının örnekler ve düşünceler üzerinden değerlendirilmesi modern üsluplarda kabul gören heykel örnekleri heykel midir değilmidir sorunsalına bir bakış(Researcher: Social Science Studies, 2018-12) Uzun Aydın, DeryaHeykel sanatı, çok eski tarihlerden itibaren genellikle, üç boyutlu, derinliği ve hacmi olan yapıtlar olarak bilinmektedir. Bugünün çağdaş sanat anlayışı ile değerlendirildiğinde ise, sanatçıların yalnız heykel sanatı için değil, tüm sanat dalları için hep yeni arayışlar ve farklı perspektifler oluşturma çabası içerisinde oldukları bilinen bir gerçektir. Bu sanatsal ve düşünsel arayışın doğal bir sonucu olarak da birçok yeni sanat akımı veya üslubu ortaya çıkmış ve sanatçılar eserlerinde özgün ve farklı üsluplar oluşturma çabası içerisinde olmaya başlamışlardır. Sonuçta da, 20. yüzyılı takiben yeni modern sanat akımlarının isimleri ile karşı karşıya kalınmıştır. Başta hazır nesne ya da asamblajların kullanılmasıyla dikkat çeken Dadaizmin ve özellikle de Duchamp’ın “Pisuvar” eserinin öncü sayılabileceği bu akımlardan bazıları; Pop Art, Minimalizm, Kavramsal Sanat, Land Art, Performans Sanatı vb. akımlar olmuştur. Yeni akımların doğması ve gelişmesi sanatın dogmatik bir sonucu olarak ilerleyen süreçte kendini göstermiştir. Ama bir süre sonra, gerek kullanılan malzemeler, gerekse sanatçıların üslupları, heykel sanatının ve heykelin bu sürecin neresinde ve nasıl konumlanacağı noktasında bir takım anlam karmaşaları oluşmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda özellikle heykel sanatını düşünecek olursak; bu akımlar içerisinde heykeli nereye oturtabileceğimiz veya bu eserlere heykel denilip denilemeyeceği noktasında bir takım sorunlar ve sanatsal anlam karmaşaları oluşmaya başlamıştır. Heykel Sanatında, sanatın doğal gelişim ve değişim süreçlerinin oluşturmuş olduğu bu sanatsal karmaşaların doğal bir sonucu olarak bu sorunsalları analiz etmek, derinleştirmek ve çözümleyebilmek adına, kimi isimlerin düşüncelerine de yer vererek eser örnekleriyle birlikte bir cevap bulmaya çalışılmıştır.Öğe Cumhuriyet dönemine ışık tutan iki heykeltıraş; Mahir Tomruk ve Ali Nijat Sirel(İstanbul Sosyal Bilimler Dergisi, 2013-04) Uzun Aydın, Deryaİlk Cumhuriyet kuşağı, artık Cumhuriyeti ve yeni ideolojiyi yansıtmayı düşünmekte, ancak birbirlerini tekrarlayan ve yaratıcılıktan uzak anlayıştan da uzak kalmaya çalışmaktadır. Genel anlamda figürlü çalışmalara ağırlık veren sanatçılar, 1950 ve sonralarında ağırlığı soyut eserlere vermişlerdir. Bu dönem sanatçılara iki önemli isim öncülük eder; Mahir Tomruk ve Nijat Sirel…