3 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Öğe Memlûkların idaresi altında hilafet kurumu(Batman Üniversitesi, 2014) Akın, Mehmet; Ağır, Abdullah MesutHazırlamış olduğumuz bu çalışmamızda konu olarak Abbasilerin yıkılmasından sonra Memlûklar tarafından Mısır'da yeniden kurulan İslam Halifeliğini yani Memlûklarda Hilafet kurumunu seçtik. Çalışmamızda Mısır'a taşındıktan sonra İslam halifelerinin otoritesinde yaşanan değişim incelenmiştir. Çalışmamızın içeriği hilafet kurumunun ortaya çıkışı, Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve Memlûklar döneminde halifelerin durumu etrafında şekillenmiştir. Birinci bölümde hilafet kurumunun Hz. Peygamberin vefatından sonra ortaya çıkış süreci anlatılmış, Dört Halife Dönemi, Emeviler ve Abbasiler döneminde hilafetin genel durumu üzerinde durulmuştur. Halife otoritesinde ve Hilafet kurumunda meydana gelen değişimlerin anlatılmasına gayret edilmiştir. İkinci ve asıl bölümde ise Memlûk devletinin kuruluşu ve İslam halifeliğinin Mısır'a taşınması konularına yer verilmiştir. Mısır'da halifelik makamına geçen Abbasi halifeleri sırasıyla işlenmiş ve halifelerin Memlûk devletindeki durumu üzerinde durulmuştur. Ayrıca halifelerin görev süreleri boyunca Memlûk Sultanlarıyla olan ilişkileri ele alınmaya çalışılmıştır. Böylece Memlûk Sultanlarının halifelere olan bakış açıları incelenmiştir.Öğe Memlûkların Güneydoğu Anadolu'da bıraktığı mimari izler(Batman Üniversitesi, 2013) Uluçam, Zeynep Mehlika; Sağır, Abdullah Mesut1250-1517 let sistemi bakımından dünya çapında yılları arasında Mısır ve Suriye'de hükmeden ve devlet sistemi bakımından dünya çapında bir orijinaliteye sahip olan Memluk Devleti, Ortaçağ Türk-İslam devletleri arasında müstesna bir öneme sahiptir. Ayrıca hükümdarlıklarını neredeyse yarım asır sürdürmeleri de Memluk'u tarihte önemli kılmaktadır. Böyle güçlü ve uzun dönemli bir devletin, elbette sanat alanında bıraktığı eserleri de çeşitlidir ve kaçınılmaz şekilde şahsına münhasırdır. Memlukların el yazmaları, günlük kullanılan eşya üretimi, mimari alan ve süsleme tekniklerine kendi karakterlerini yansıttıkları bilinmektedir. Özellikle mimari alanda hem yapım hem de bezeme tekniklerinde Memluk imzası sayılan birçok özellik bulunmaktadır. Memluklar'ın en ihtişamlı eseleri başkentlerinde yani Kahire'dedir. Ancak sınırlarını genişlettikçe ulaşılan şehirlerde de mimari doku üzerine varlıklarını nakletmeyi başardıkları görülmektedir. Sultan Melik ez-Zahir Rükneddin Baybars el-Bundukdari döneminde Memluk bugün ki Kayseri sınırlarına kadar ulaşmayı başardı. Bugün ki Güneydoğu Anadolu, parçalanmaya başlayana ve nihayetinde Osmanlı Devleti tarafından kendi topraklarına dahil edilene kadar Memluk Devleti'ne aitti. Tahta geçen sultanlar, Memluk Devleti sınırları içindeki her şehirde olduğu gibi Güneydoğu Anadolu'daki şehirlerde de tahrip olan kale, cami, medrese gibi mimari yapıları onardı veya kendi isimlerine ait yeni yapılar inşa etti veya kullanım eksiklerine göre bazı kalelere ekleme yaptı. İşte mimarideki tüm bu gelişmeler esasında Memluklar kendilerinden bir izi bu yapılarda bırakmayı başardı. Güneydoğu Anadolu'da Memluk Devletine ait üç şehirde; Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman, mimari eserler bulunmaktadır. Bu yapılara ait özelliklerin Memluklara ait olup olmadığı mimari yapı ve bezemelerden anlaşılmaktadır.Öğe Ahiretü’l Memâlik Ev Vakıatü’s-Sultan Gavrî Mea Selimü’l Osmanî adlı kitabın çevirisi ve değerlendirmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-01-03) Uygur, İzzet; Özturhan, AhmetAhiretü’l Memâlîk Ev Vakıatü’s-Sultanü’l Gavrî Mea Selimü’l Osmanî İbn Zünbül’ün en önemli eserlerinden biridir. Müellif hem Memlûklar dönemine hem de Osmanlı devletinin Mısır’a hakimyeti dönemine tanıklık etmiş ve eserinde işlemiştir. İbn Zünbül’ün hayatı hakkında kısıtlı bilgilere sahip olsak da eserini halk ağzıyla yazdığı anlaşılmaktadır. Abdülmün’im Amr 1961 yılında eseri yeniden neşretmiştir. Eserde; Memûk Devletinin idari yapısından, onları Osmanlı Devleti ile savaşa götüren nedenlerden, sultanların birbirleriyle mektuplaşmalarından, aralarında cereyan eden savaşlardan, Memlûk emirlerinin destansı çarpışmalarından –özellikle Tuman Bay ve Şadi Beg-, dönemin askeri yapısından, kullanılan silahlardan ve Mısır’ın Osmanlı hâkimiyetine geçiş sürecinden bahsetmiştir. İbn Zünbül eserinde şiirlere de yer vermiştir. Ayrıca eserde destansı bir anlatım ön plana çıkmaktadır. Özellikle savaş sahnelerini tasvir ederek anlatmayı tercih etmiştir. Müellif bu anlatılan olaylara bizzat tanıklık etmiştir. Bu durum eserin ehemmiyetini daha da arttırmaktadır. Dolayısıyla eser, bu alanda araştırma yapanlar için önemli bir referans kaynaktır.