3 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Öğe Eski ve yeni dönem arkeolojik araştırmalar ve yazılı kaynaklar ışığında Sultantepe Höyüğü'nün olası kültürel tarihi(Batman Üniversitesi, 2018-08-01) Güngör, Akarcan; Kozbe, GülrizAnadolu ve Mezopotamya arkeoloji için önemi yadsınamayacak bir yerleşim yeri olan Sultantepe Höyüğü, Yeni Assur İmparatorluğu'nun, Anadolu'daki en büyük ve içerdiği yazılı kaynaklar açısından en önemli yerleşmelerinden birisidir. Sultantepe Höyüğü'nde 1951-1952 yıllarında gerçekleştirilen kısa süreli kazı ve sondaj çalışmalarından yaklaşık olarak 60 yıl sonra Prof. Dr. Gülriz Kozbe Başkanlığı'nda gerçekleştirilen Sultantepe Höyüğü 2011 yılı intensif yüzey araştırmaları çerçevesinde yüzeyden toplanan seramiklerden yola çıkılarak yerleşimin Neolitik Döneme kadar uzandığı saptanmıştır. Daha çok bir Assur kalesi olarak bilinen Sultantepe'de eski dönem çalışmaalarında tespit edilen mimari, seramik, küçük buluntu ve en önemlisi çok sayıdaki tabletleriyle kültürel dokunun zenginliği dikkat çekmektedir. Yeni dönem çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen intensif yüzey araştırmasında Neolitik Dönem'den, Hellenistik-Roma Dönemi'ne kadar yerleşimin olduğunu gösteren seramik örnekleri saptanmıştır. Bununla birlikte çok sayıda küçük buluntu tespit edilip envanterlik ve etütlük eserler Şanlıurfa Müzesi'ne teslim edilmiştir. Ayrıca yeni dönem çalışmlarının diğer bir ayağını ise höyük üzerinde farklı alanlarda yapılan jeofizik radar çalışmaları ile yerleşime dair mimari yapılar hakkında net bilgiler edinilmesini sağlamıştır. Söz konusu Yukarı Dicle Bölgesi'nde yer alan Assur eyalet merkezlerinden Üçtepe ve Ziyaret Tepe gibi önemli yerleşim yerlerinde gerçekleştirilen kazılar sayesinde Assurlular hakkında önemli bilgiler edinilirken Orta Fırat Bölgesi'nde yer alan ve oldukça zengin kültürel bir dokuya sahip Sultantepe'de gizemini halen koruduğu gibi gün geçtikte höyük üzerinde ve çevresinde modern yapılaşma ve beşeri tahribata maruz kalmıştır. Söz konusu Fırat Havzası'ndaki bir Assur eyalet merkezi olduğunu düşündüğümüz Sultantepe Höyüğü'nde sistemli arkeolojik kazıların başlamasıyla bu tez çalışmasının bir ön hazırlık oluşturacağını ümit ediyorum. Sultantepe'de ivedilikle gerçekleştirilecek sistemli arkeolojik kazı çalışmaları ile Harran Ovası'ndaki Assurlular hakkındaki bilinmeyenleri aydınlatılacağı gibi gerekli koruma önlemlerinin de alınmasını sağlayacaktır.Öğe Gaziantep Tilbaşar Höyük'te ele geçen Erken Tunç Çağı mutfak kapları ve şerit perdahlı seramiklerin arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi, 2018-06-04) Ekinci, Osman; Bayazit, MuratBu tez çalışmasında, Gaziantep iline bağlı Oğuzeli ilçesinin güneydoğusunda yer alan ve kazı başkanlığını Dr. Öğr. Üyesi Elif GENÇ'in yapmış olduğu Tilbaşar Höyük'te ele geçen Erken Tunç Çağı'na tarihlenen 10 adet şerit perdahlı ve 14 adet mutfak kaplarından oluşan toplam 24 adet temsili seramik numunesinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Bu amaçla, numunelerin karakterizasyonunda, XRD (X-ray Difraksiyon), petrografi, SEM/EDX (taramalı elektron mikroskobu/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri-Diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılmış ve üretim özelliklerinin (hammadde, pişirim şartları vb.) belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanılan analitik analiz yöntemleri ile elde edilen sonuçlar ışığında seramiklerin kimyasal ve mineral/faz içerikleri belirlenmiş ve pişirim özellikleri (maksimum sıcaklık aralığı, atmosfer, pişirim tekniği vb.) hakkında öngörülerde bulunulmuştur. EDX analizi sonucunda örneklerdeki SiO2 miktarı % 39,8-63,9, CaO miktarı % 9,86-40,22, FeO miktarı % 4,65-9,69, Al2O3 miktarı % 11,24-18,08, MgO miktarı % 1,62-3,72, K2O miktarı % 0,75-4,02, P2O5 miktarı % 5,64, TiO2 miktarı % 1,19-2,05, Na2O miktarı % 0,63-0,91 ve SO3 miktarı % 0,24 olarak belirlenmiştir. XRD analizi sonucunda kalsit, kuvars, illit/muskovit, alkali feldspatlar, plajiyoklaz, gehlenit, hematit ve piroksen belirlenen mineraller olmuştur. Kalsit, kuvars, illit/muskovit, piroksen, hematit gibi mineraller FTIR analizinde de belirlenmiştir. SEM görüntülerde seramik örneklerin büyük çoğunluğunda düşük sinterleme davranışı olduğu ve çoğunda vitrifikasyonun gerçekleşmediği veya zayıf olduğu gözlemlenmiştir. Petrografik analizde elde edilen sonuçlar neticesinde genel olarak kalsit, kuvars ve kil minerali örneklerde belirlenen mineraller olmakla beraber, hammaddenin kalkerli olduğu tespit edilmiştir. DTA analizi sonuçlarında genel olarak 700-900°C arasında endotermik pik, TG analizinde ise belirgin bir ağırlık kaybının olduğu belirlenmiştir. Bu durumda örneklerin içeriğinde bulunan kalsit, dolomit gibi minerallerin bozunmadığı ve dolayısıyla pişirim sıcaklığının 900-1000°C'ye ulaşamadığı söylenebilir. Seramik örneklerin genel olarak 700-900°C arasında pişirim sıcaklığına sahip olduğu belirlenmiştir.Öğe Bir grup erken tunç çağı kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerin arkeometrik incelemesi: Tilbaşar, Gaziantep(Batman Üniversitesi, 2019-02-22) Tanyeri, Fürkan; Bayazit, MuratBu tez çalışmasında Gaziantep ili Oğuzeli ilçesinin, 12 km güneydoğusunda yer alan ve 2015 yılından bu yana Gaziantep Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda ve Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Elif GENÇ’in sorumluluğunda yürütülen Tilbaşar Höyük kazısında bulunan Erken Tunç Çağı’na ait kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerden oluşan toplamda 24 adet temsili seramik numunesinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Bu doğrultuda, numunelerin karakterizasyonunda XRD (X-ışını difraksiyon), petrografi (optik mikroskop), SEM/EDX (taramalı elektron mikroskopi/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri-Diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılarak örneklerin üretim özelliklerinin (hammadde, pişirim şartları vb.) belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanılan analiz yöntemleri ile elde edilen sonuçlar ışığında seramiklerin kimyasal ve mineral/faz içerikleri belirlenmiş ve pişirim özellikleri (maksimum sıcaklık aralığı, atmosfer, pişirim tekniği vb.) hakkında öngörülerde bulunulmuştur. Buna göre, her iki seramik grubunun da kalkerli hammaddeler kullanılarak üretildiği ve bölgenin jeolojik formasyonu dikkate alındığında bu seramiklerin büyük olasılıkla yerel üretime ait olduğu öngörülmüştür. Seramiklerin mineral/faz içeriklerine bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerin genel olarak düşük sıcaklıkta (700-800 oC), yalın basit seramiklerin ise çoğunlukla daha yüksek sıcaklıklarda (800-900 oC) pişirildikleri saptanmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan FTIR ve TG-DTA analizleri seramiklerin mineral içeriklerini teyit edici nitelikte sonuçlar vererek başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Mikro yapısal açıdan bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerde çoğunlukla vitrifikasyon belirtisine rastlanmazken, yalın basit seramiklerin bazı örneklerinde bölgesel vitrifikasyon davranışının olduğu gözlemlenmiştir. Çalışmada elde edilen veriler iki seramik grubu arasında üretim teknolojisi bakımından farklılıklar olduğuna işaret etmiştir.