4 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Öğe Arap Baharının Türkiye-Suriye ilişkilerine etkileri(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-07-17) Besen, Yaşar; Cihangir, MuratOrtadoğu bölgesi tarih boyunca içinde bulundurduğu devletler ile barındırdığı toplumlar açısından, krizlerin ve çatışmaların neredeyse son bulmadığı, etkilerinin sonraki dönemlere yansıdığı ve ilişkilerin bunun üzerine kurgulanıp özellikle de devlet politikalarının bu zeminde belirlendiği bir coğrafya olmuştur. Yakın zaman olarak adlandırabileceğimiz I. Dünya Savaşı ve sonrasında ki gelişmeler bu tarihi mirasın devredildiği bir dönem olarak kendini göstermiştir. Ortadoğu coğrafyası; devletler nezdinde taşların yerine oturtulamadığı bu yeni dönemle, iki kutuplu dünya düzeninin bölgedeki yansımasını ve devletlerin birbirleri ile olan ilişkilerindeki etkilerini günümüze taşımış oldu. Soğuk Savaşın sona ermesiyle beraber Yeni Dünya Düzeni veya Küreselleşme olarak da adlandırılan içinde bulunduğumuz bu dönemle birlikte ülkeler, birbirleri ile olan mücadelelerini yine geçmişteki birikimleri doğrultusunda çoğu kez çekişme bazı zamanlar ise çatışma hali ile geçirmişlerdir. Bu bakımdan Arap Baharı, devletlere ve halklara sirayet eden tarihi mirasın bu dönemdeki yansıması olarak görünebilmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, Arap Baharının Türkiye-Suriye ilişkilerine etkilerini analiz etmektir.Öğe Our endangered values: America's moral crisis(Batman Üniversitesi, 2015) Silinir, MuratGeorge Friedman’a göre, “yirmi birinci yüz yıl üzerinde çalışma yapmak Amerika Birleşik Devletleri üzerinde çalışma yapmak anlamına gelmektedir;” çünkü içinde bulunulan çağ “Amerikan Çağı”dır. Bu çağın anlaşılabilmesi için Amerika Birleşik Devletleri’nin çok boyutlu bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir. Jimmy Carter’ın “Our Endangered Values: America’s Moral Crisis”(Tehdit Altındaki Değerlerimiz: Amerika’nın Ahlaki Krizi) isimli kitabı, Amerika’nın ve dünyanın daha iyi anlaşılabilmesini sağlayabilecek eleştirel bir kitaptır. Bu kitabın Türkçeye çevrilmemiş olması bu kitap incelemesine önem katmaktadır. Carter’ın bu kitabının temel amacı, “Amerikan değerlerinin” hiçbir dönemde olmadığı kadar büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğudur.Öğe Johnson Mektubu ve Türk Dış Politikasında eksen kayması 1965-1980(21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Dergisi, 2015-03) İlyas, AhmetTürk dış politikasının en kritik dönemi olarak addedilen Johnson Mektubu sonrası gelişmeler, Türkiye'nin yeni dönemde çok yönlülüğüne işaret etmektedir. Mektup, Türkiye'nin SSCB ve Üçüncü Dünya ülkeleri ile ilişkilerini yeniden gözden geçirme fırsatını vermiştir. Bu çalışma, temelde Türkiye'nin uluslararası düzeyde belirlemiş olduğu dış politika paradigmalarının, literatürün deyimiyle eksen kaymasını ortaya koymayı hedef edinmiştir. Çalışmada, Türkiye ile ABD arasında zedelenen ilişkilerin Nato'ya yansıması ortaya konulduğu gibi iki devlet arasında büyük bir problem olan Afyon sorununa ve Türkiye'ye uygulanan ambargoya da değinilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın son kertesinde 1945 yılında Türkiye ile ABD arasındaki başlayan halayının 1965-1980 yılları arasında kesintiye uğradığını göreceğiz. Bu yıllar arasındaki gelişmeler, çalışmanın ortak paydasını belirlemesi açısından önem taşımaktadırÖğe Moğolistan dış politikasını hedging (Riskten korunma) kavramı üzerinden incelemek(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-20) Alpaslan, Emine Tuğba; Alım, ErayUluslararası ilişkilerin temel teorileri arasında yer alan Realist teorinin temel argümanı uluslararası sistemin yapısının anarşik olduğu ve devletlerin bu sitem içerisinde güvenliklerini en üst düzeye çıkaran rasyonel aktörler olduğu varsayımına dayanmaktadır. Anarşik sistem içerisinde herhangi bir kural uygulayıcı olmadığı için devletler bu sistemde ayakta kalabilmek için bazı stratejiler kullanmaktadırlar. Hedging bu stratejiler arasında yer almaktadır. Finans alanında kullanılan hedging (riskten korunma) kavramı, uluslararası ilişkiler literatüründe akademisyenler tarafından ikincil devletlerin dış politika davranışlarını incelemek için kullanılmakta ve dengeleme (balancing) ya da peşine takılma (badwagoning) stratejileri arasında üçüncü bir seçenek olarak sunulmaktadır. Hedging stratejisi uluslararası ilişkilerde bir devletin veya aktörün dış politika kararlarındaki risk ve belirsizliklerle, güç dengesi ve peşine takılma stratejilerine başvurmadan, daha etkin bir şekilde başa çıkabileceğini vurgulamaktadır. Bu çalışmanın ampirik olarak inceleme konusu olan Moğolistan, hedging stratejisinin dış politikada uygulanışının net bir örneğini teşkil etmektedir. Tamamen kara parçasıyla çevirili, Rusya ve Çin dışında hiçbir komşusu olmayan ve bu iki ülke arasında tampon bölge konumunda olan Moğolistan, zorlu koşullar altında kendi ulusal çıkarlarını korumaya çalışmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Moğolistan, hedging stratejisini Rusya ve Çin’le ilişkilerini bozmadan, bu iki ülke ile yaşayabileceği sorunlarda riskleri minimize etmek için kullanmaktadır. Netice itibariyle Moğolistan’ın hedging stratejisini başarılı bir şekilde uyguladığı tespit edilmekte ve bu başarının uluslararası iş birlikleri oluşturmak, stratejik ortaklık kurmak ve bölgesel ya da uluslararası örgütlere üye olmak yöntemleri kullanılarak elde edildiği saptanmaktadır.