Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 12
  • Öğe
    TIG ergitme yöntemi kullanılarak AISI 1040 orta karbonlu çelik yüzeyinin grafit takviyeli ferro ti ile kaplanabilirliğinin incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-29) Gök, Serkan; Kılıç, Musa
    Yüzey modifikasyonu olarak ifade edilen Tungsten Inert Gas (TIG) ile kaplama yönteminde, arzu edilen bileşim ve oranlarda, yüzeyde ince bir tabaka oluşturmak için, esas malzemeye metalurjik olarak bağlanmış kaplama malzemesinin hızlı katılaştırılması işlemine dayanmaktadır. Gaz tungsten ark yöntemiyle yapılan kaplama teknolojisi yeni bir yöntem değildir. Fakat yapılan işlem bakımından, üretimin aynı şartlarda daha kalın bir tabaka elde etmenin ve istenilen bileşim ve oranlarda bir kaplama tabakası oluşturmanın çok daha kolay uygulanması ve ucuz olması bakımından benzer yöntemlere göre daha avantajlıdır. Bu tez çalışmasında, alt tabakası 1040 paslanmaz çelik yüzeyine farklı oranlarda grafit takviyeli TiC/Grafit tozu TIG kaynak yöntemi kullanılarak yüzey kaplama işlemi yapılmıştır. Kaplama işlemi sonrası numuneler kaplama kalınlıkları ve mikroyapı morfolojisi optik mikroskop ile incelenmiştir. Ayrıca numunelerin taramalı elektron mikroskobu (SEM), Enerji dağılımlı spektrometresi (EDS), X-Işını kırınımı (XRD) cihazları ile mikroyapı, elementel dağılım ve faz bileşenleri analiz edilmiştir. Ayrıca kaplama tabakasının mekanik özelliklerini belirlemek için mikrosertlik ve aşınma cihazları kullanılıp sertlik değerleri ölçülmüş olup aşınma sonuçları mikroyapı ile karakterize edilmiştir. SEM ve EDS analiz sonuçlarından daha düzgün ve homojen kaplamaların oluştuğu ve yoğun dendritik yapıların olduğu gözlenmiştir. Kaplama ve alt tabaka arasında iyi bir metalurjik bağın oluştuğu optik mikroyapı ve SEM sonuçlarından tespit edilmiştir. EDS sonuçlarından görüldüğü üzere kaplama tabakasından alt tabakaya doğru gidildikçe Ti, C elementinin azaldığı gözlemlenmiştir. C elementinin ise kaplama tabakası ile birlikte arayüzün alt kısımlarına doğru gidildikçe artışını devam ettirdiği bunun temel nedeni olarak da alt tabakada yer alan C elementinin yüzeye doğru çıkmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.XRD analiz sonucunda tüm numunelerde baskın fazın TiC fazı ile birlikte Fe7C3, Fe3C, martenzit fazlarının olduğu, düşük pik değerlerinde α-Fe ve δ-Fe fazlarının da oluştuğu tespit edilmiştir. Optik mikroskop yardımı ile ölçülen kaplama kalınlıklarında ise 1144 j/mm enerji girdisine sahip N2 numunesinde kaplama kalınlığı 2270 μm iken, 899 j/mm enerji girdisine sahip N4 numunesinde ise 580 μm olarak ölçülmüştür. Elde edilen sonuçlar ile TIG yöntemi ile kaplama çalışmasında kaplama kalınlığında enerji girdisinin önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir.Kaplama yüzeylerinden alınan mikrosertlik ölçüm sonuçları değerlendirildiğinde %5C takviyeli numunenin 857 HV0.1 değeri ile en yüksek ortalama mikrosertlik değerine sahip olduğu gözlemlenmiştir. En düşük sertlik değeri ise %1 C takviyeli numuneden ise 756 HV0.1 ortalama mikrosertlik değeri elde edilmiştir. Takviyesiz olarak ölçüm yapıldığında ise 715 HV0.1 ortalama mikrosertlik değeri elde edilmiştir. Sonuç olarak C miktarı arttıkça sertliğin de buna bağlı olarak arttığı gözlemlenmiştir. Yüksek değerlerin ana kaynağının ergime akabinde katılaşma sonrası kaplama bölgesinde oluşan karbür fazlarının etkisi olduğu düşünülmektedir. C ilavesiyle birlikte mikrosertliğin en yüksek %5 C kaplama numunesinden elde edilmiştir. Aşınma sonuçları değerlendirildiğinde C ilavesine bağlı olarak sürtünme katsayısının düştüğü ve aşınma direncinin arttığı belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre en düşük sürtünme katsayısının N6 nolu numunede 0,2 elde edilirken en düşük sürtünme katsayısının ise N1 nolu numunede 0,6 olarak ölçülmüştür. Bu sonuçlar ışığında aşınma ve milkrosertlik değeri düşük olan AISI 1040 çeliğinin TiC/C ile kaplanması sonucunda mikrosertlik değerlerinin yükseldiği ve aşınma direncinin arttığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Investigation of microstructure, hardness values and compressive strengths of SiC/Al composites in different reinforcing rates produced by PM method
    (Fırat Üniversitesi, 2017-10) Çelik, Yahya Hışman; Kılıçkap, Erol
    In this study, the microstructures, hardness values and compressive strength of SiC reinforced Al metal matrix composites in different rates produced by powder metallurgy (PM) method have been examined. Al powders which has 99% purity and 1-210 µm size, and SiC powders which has 98.5% purity and 1-45 µm size were used in experiments. These powders were weighed in proportions pure Al, 4% SiC/Al, 8% SiC/Al, 12% SiC/Al, 16% SiC/Al via precision balance. A mechanical mixing device was used in order to homogeneously mix of the weighed powders. These mixtures were pressed under pressure of 475 MPa. All pressed materials were made into composite by sintering for 120 minutes at 580 ºC. Microstructures, hardness values and compressive strength of the composites were analyzed by polishing the surfaces of the composites. As a result of analysis, it was observed that the SiC reinforces were uniformly dispersed in Al matrix, the hardness values of the composite increased with increasing reinforcement rate and the compressive strength values of the composites were similar to one another
  • Öğe
    Hidrojen bağlı 8OBA/ADA ikili kompleks sıvı kristalin termal ve mikroyapısal özellikleri
    (Iğdır Üniversitesi, 2019-06-01) Sünkür, Murat; Okumuş, Mustafa
    Bu çalışmada, mezojenik 4-oktiloksi benzoik asit (8OBA) ve mezojenik olmayan adipik asit (ADA)’in ikili kompleksinden sentezlenen yeni bir sıvı kristalin termal özellikleri diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) ve mikroyapı özellikleri polarize optik mikroskop (POM) ile incelenmiştir. 8OBA ve ADA arasında hidrojen bağının oluştuğu zayıflatılmış toplam yansıma-kızılötesi spektroskopisi (ATR-IR) ile doğrulanmıştır. Ayrıca, 8OBA/ADA sıvı kristal kompleksinin kimyasal yapısı 1H-NMR çalışmasıyla incelenmiştir. DSC ve POM sonuçları sentezlenen yeni sıvı kristal kompleksin sıvı kristalik özellikler sergilediğini göstermektedir. 8OBA/ADA ikili kompleksi, DSC ile sürekli ısıtma ve soğutma esnasında faz geçiş pikleri göstermektedir. Soğutma esnasında gözlenen smektik C fazı sürekli ısıtma esnasında gözlenmemiştir. Sürekli ısıtma esnasında elde edilen faz geçiş sıcaklık ve entalpi değişim değerleri, sürekli soğutma esnasında elde edilen faz geçiş sıcaklık ve entalpi değişim değerlerinden daha yüksek, fakat nematik alan daha düşüktür. Ayrıca bu değerlerin ısıtma oranına bağlılığı da araştırılmıştır. Isıtma oranı arttıkça faz geçiş sıcaklıklarının arttığı fakat entalpi değerlerinin azaldığı gözlemlenmiştir. DSC ile ölçülen faz geçiş sıcaklık değerlerinin POM ile ölçülen faz geçiş sıcaklık değerleri ile yaklaşık aynı olduğu görülmüştür. 8OBA/ADA sıvı kristal kompleksin faz geçişleri için faz geçiş aktivasyon enerjileri hesaplanmıştır ve elde edilen değerler, faz sırasına göre faz geçiş aktivasyon enerjilerinin arttığını göstermiştir. Bu sonuç da 8OBA/ADA sıvı kristal kompleksin faz geçişlerinin sürekli ısıtma esnasında düzenli olarak gerçekleştiğini göstermektedir.
  • Öğe
    Armox 500 çeliğinin TRD yöntemi kullanılarak NbC kaplanabilirliğinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-04-28) Güneş, Dara Hamit; Kılıç, Musa
    Kutu sementasyon diğer bir tanımıyla termoreaktif Difüzyon (TRD) yöntemi diğer yöntemlere nazaran daha basit ve daha ekonomik bir kaplama yöntemidir. Ayrıca diğer yöntemlere göre oldukça yüksek kalitede kaplama tabakalar elde etmesini sağlar. Bu tez çalışmasında, ARMOX 500 zırh çeliği TRD yöntemi kullanılarak farklı sıcaklık (950, 1000 ve 1050 °C) ve farklı bekleme sürelerinde( 1, 2 ve 3 saat) NbC ile kaplanmıştır. İşlem sonrası kaplanmış numunelerin kaplama kalınlıkları ve mikroyapı morfolojisi optik mikroskop ile incelenmiştir. Ayrıca herbir parametrede üretilen kaplamalar taramalı elektron mikroskobu (SEM), Enerji dağılımlı spektrometresi(EDS), X-Işını kırınımı (XRD) cihazları ile mikroyapı, elementel dağılım ve faz bileşenleri analiz edilmiştir. Kaplama sonrası kaplama tabakası yüzeyinde oluşan mikro sertlik değerlerini belirlemek amacıyla sertlik değerleri ölçülmüştür. SEM ve EDS analiz sonuçlarından kaplama sıcaklık ve süresine bağlı olarak daha düzgün ve homojen kaplamaların oluştuğu yapılan analizler sonucunda tespit edilmiştir. EDS sonuçlarından görüldüğü üzere kaplama tabakasından alt tabakaya doğru gidildikçe Nb elementinin azaldığı, alt tabakadan kaplama tabakasına gidildikçe Fe elementinin tükendiği tespit edilmiştir. C elementinin ise kaplama tabakası ile birlikte arayüzün alt kısımlarına doğru gidildikçe artışını devam ettirdiği bunun temel nedeni olarakta alt tabakada yer alan C elementinin yüzeye doğru çıkmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca arayüz bölgesinde Fe ve Nb elementiyle birlikte C elementinin belirlenmiş olması kaplama ile ara tabaka arasında difüzyonun gerçekleştiğini göstermektedir. XRD analiz sonucunda tüm numunelerde baskın fazın NbC olduğu bununla birlikte a - Fe fazınında oluştuğu tespit edilmiştir. Kaplama yüzeylerinden alınan mikrosertlik ölçüm sonuçlarında en düşük sertlik değerinin 950 C sıcaklık ve 1 saat süre ısıl işleme tabi tutulmuş numunede 390 HV ile alt tabakadan elde edilirken, en yüksek sertlik değeri ise 1050 °C sıcaklık ve 3 saat süre ısıl işleme tabi tutulmuş numunede 3825 HV ile kaplama tabakasından ölçülmüştür. Sertlik değerleri sonucunda uygulanan sinterleme sıcaklığına bağlı olarak kaplama tabaka yüzeyinin daha homojen ve daha yüksek sertlik değeri ile sonuçlandığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Bazı üçlü karıştırılmış hidrojen bağlı sıvı kristallerin termal özelliklerine 4-oktiloksi-4'-siyanobifenil (8OCB) mezojeninin etkisi
    (Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2017-04-24) Okumuş, Mustafa
    4-Hekzilbenzoik asit (6BA), 4- (oktiloksi) benzoik asit (8OBA) ve 4- (desiloksi) benzoik asit (10OBA)'ten 1:1:1 ağırlık oranında üretilen üçlü karışımların termal ve sıvı kristalik davranışlarına sıvı kristal 4- oktiloksi-4'-siyanobifenil (8OCB) etkisi, diferansiyel tarama kalorimetresi (DSC) ile ve tespit edilen mezofazlar polarize ışık mikroskobu (PLM) ile araştırıldı. DSC deneylerinde ölçülen faz geçiş sıcaklıkları PLM gözlemleri ile uyumludur. Deneysel sonuçlar yeni kompleks karışımların da saf sıvı kristal özelliklerini sergilediğini göstermektedir. Hazırlanan tüm homolog kompleks karışımların morfolojik yapılarının smektogenik ve nematik mezofaz olduğu bulunmuştur. 8OCB eklenmesi ile üretilen yeni kompleks karışımın nematik aralığı, hem saf 8OCB'nin hem de 6BA/8OBA/10OBA karışımının nematik alanlarından daha büyük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, kompleks karışımda 8OCB'nin ağırlık oranı artışıyla nematik-izotropik geçiş sıcaklığının azaldığı görüldü. Üstelik, ısıtma oranı arttıkça kompleks karışımın faz geçiş sıcaklık ve entalpi değişim değerleri artmıştır, ve hesaplanan aktivasyon enerjisi yeni kompleks karışımların iyi bir nematik termal stabiliteye sahip olduğunu göstermiştir.
  • Öğe
    Farklı takviye oranlarındaki B4C/Al kompozitlerın sertlik ve mikroyapılarının araştırılması
    (International Engineering, Science & Education Group (INESEG), 2016) Çelik, Yahya Hışman; Seçilmiş, Kübra
    Toz metalürjisi ile şekillendirilen parçalar ikinci bir işleme ihtiyaç duyulmadan nihai ürün olarak üretilebilmekte ve bu malzemelere istenilen üstün mekanik özellikler kazandırılabilmektedir. Bu üstün özellikler, toz metalürjisi yöntemi ile elde edilen parçaların pek çok alanda kullanımını arttırmaktadır. Bu çalışmada, toz metalürjisi yöntemiyle üretilen farklı oranlardaki B4C takviyeli Al metal matrisli kompozitlerin sertlikleri ve mikroyapıları incelenmiştir. Saflıkları %99,9 ve boyutu 325 mesh olan Al ve B4C tozları hassas terazi yardımı ile belirlenen (saf Al, %4 B4C/Al, %8 B4C/Al, %12 B4C/Al ve %16 B4C/Al) oranlarda tartılmış ve mekanik karıştırma cihazında karıştırılmıştır. Bu karışımlar 350 MPa basınç altında preslenmiştir. Uygun sinterleme sıcaklığının belirlenebilmesi için %8 B4C takviyeli Al matrisi 560 ºC, 580 ºC ve 600 ºC‘de 90 dakika boyunca sinterlenmiştir. En yüksek sertlik ve basma mukavemetinin 580 ºC sinterleme sıcaklığından elde edildiği görülmüştür. Bu doğrultuda farklı takviye oranlarında preslenmiş tüm malzemeler 580 ºC‘ de sinterlenerek kompozit haline getirilmiştir. Yapılan deneysel çalışmalar, takviye oranının artmasının kompozitin sertlik değerinin artmasına katkı sağladığını göstermiştir. Bu durumun mikroyapıdaki takviye oranının sıklığı ve matris içerisindeki dağılımı ile ilgili olduğu gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Toz metalürjisi yöntemi ile üretilmiş farklı oranlarda B4C takviyeli Al matrisli kompozitlerin aşınma davranışlarının araştırılması
    (Batman Üniversitesi, 2017-04-18) Seçilmiş, Kübra; Çelik, Yahya Hışman
    Toz metalürjisi yöntemi sayesinde metal tozlarının istenilen şekle çok kısa zamanda dönüştürülmesi ekonomik anlamda seri imalatı mümkün kılmaktadır. Bu durum, malzemelerde talaşlı işleme ihtiyacını ortadan kaldırarak çok az malzeme kaybıyla, karmaşık ve boyutsal hassasiyeti yüksek parçaların üretilmesine olanak sağlamaktadır. Özellikle alüminyum ve alaşımları, ticari alanlarda vazgeçilmez malzemeler olarak toz metalürjisi yöntemi ile üretimde yerini almıştır.Bu tez çalışmasında, toz metalürjisi yöntemiyle üretilmiş B4C takviyeli Al matrisli kompozitlerin farklı takviye oranlarının aşınma davranışına olan etkileri incelenmiştir. Saflıkları %99,9 ve boyutu 325 mesh olan Al ve B4C tozları, saf Al, %4 B4C/Al, %8 B4C/Al, %12 B4C/Al ve %16 B4C/Al olacak şekilde hazırlanmıştır. Hazırlanan bu karışımlar 350 MPa basınç altında preslenerek 580oC'de 90 dakika boyunca atmosferik ortamda sinterlenmiştir. Üretilen numunelerin mikrosertlik ve aşınma deneyleri gerçekleştirilmiştir. Bu kompozitlerin aşınma deneyleri özel olarak imal edilen test düzeneği ile 0,46 m/s sabit hızda, farklı uygulama yüklerinde (5N,10N ve 15N) ve farklı kayma mesafelerinde (250m,500m,750m ve 1000m) yapılmıştır. Ayrıca üretilen malzemelerin aşınmış ve aşınmamış yüzeylerindeki mikroyapısal değişimleri belirlemek için optik mikroskop, SEM, EDS analizleri yapılmıştır. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda Al matrisli kompozitlerde B4C takviye oranının artması sertliğinin artmasına ve aşınma kaybının azalmasına yol açtığı tespit edilmiştir. Ayrıca kayma mesafesi ve uygulanan yükün artması ile aşınma miktarının arttığı görülmüştür. Bu durum, SEM görüntüsü ve EDS analizlerinden de görüldüğü gibi mikroyapıdaki takviye oranının sıklığı ve matris içerisindeki dağılımı ile ilgili olduğu gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Termoreaktif difüzyon yöntemiyle niyobyum karbür-bor (nbc-b) kaplanan hardox 400 çeliğin mikroyapı özelliklerinin incelenmesi ve taguchi yöntemiyle aşınma davranışının değerlendirilmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-01-14) Ertem, Mehmet; Çelik, Yahya Hışman
    Genel olarak çelik malzemelerin mekanik etkiler sonucunda kullanım dışı kalarak ülke ekonomisinde yüksek hasarlara sebebiyet verdiği bilinmektedir. Hem aşınma hem de korozyon gibi etkileşimlerin yol açtığı kayıplar ülke ekonomisine zarar verdiğinden, akademik ve sanayi toplulukları harekete geçmiş ve aşınma özellikleri açısından güçlü malzemeler aramaya başlamışlardır. Dolayısıyla sanayide sıklıkla kullanılan çelik malzemelere difüzyon, kimyasal çökeltme ve fiziksel çökeltme kaplama yöntemleri uygulanmaya başlanmıştır. Bu tez çalışmasında, altlık malzeme amacıyla yararlanılan Hardox 400 çeliği, katı ortam Termoreaktif Difüzyon (TRD) yöntemi ile karbür yapıcı element tozlarından Ferro Niyobyum ve Ferro Bor tozları kullanılarak kaplanmıştır. Kaplama işlemi üç farklı sıcaklık (950, 1000 ve 1050 °C) ve üç farklı zaman aralığında (1, 2 ve 3 saat) gerçekleştirilmiştir. TRD yöntemiyle kaplama işlemi gerçekleştirilen her bir parametre sonrasında numunelerin optik mikroskop, Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), Enerji Dağılımlı X-Işını Spektrometresi (EDX) ve X-Işını Kırınımı (XRD) ile mikroyapıları incelenmiş ve kaplama yüzeylerindeki sertlik değerleri ölçülmüştür. Kaplama parametrelerinin kaplama kalınlığına ve sertliğe etkileri analiz edilmiştir. Ayrıca sertliğin ve kaplama parametrelerinin aşınmaya etkisini tespit etmek için numuneler aşınma testlerine tabi tutulmuştur. Aşınma deneylerinde, Taguchi deney tasarım düzeneğinden faydalanılmıştır. Elde edilen sonuçlar mevcut şartlarda kullanılan Hardox 400 çeliği ile kıyaslanmıştır. Kaplama parametrelerine bağlı olarak Hardox 400 çelik yüzeyinin TRD yöntemiyle kaplana bildiği, kaplama sıcaklığı ve süresinin artmasıyla kaplama kalınlıklarının arttığı optik mikroskop ve SEM görüntülerinden görülmüştür. Minimum kaplama kalınlığı, 950 °C kaplama sıcaklığı ile 1 saat süreyle kaplanan numunelerde, maksimum kaplama kalınlığı ise 1050 °C kaplama sıcaklığı ile 3 saat süreyle kaplanan numunelerde oluşmuştur. Kaplama tabakasının B, C, Fe ve Nb elementlerinden oluştuğu EDX analizinden, kaplama tabakasındaki fazın NbC-B olduğu XRD analizinden gözlemlenmiştir. NbC-B fazının iv sertliğinin artmasında önemli bir faktör olduğu, dolayısıyla kaplama sıcaklığı ve süresinin artmasıyla sertliğin arttığı tespit edilmiştir. Maksimum sertlik, 1050 °C’de 3 saat süreyle kaplanan numunede 2934,2 HV ölçülmüştür. Aşınma deneylerinde ise aşınma hacminin kaplama sıcaklığının 950 °C’den 1000 °C’ye çıkmasıyla azaldığı, 1000 °C’den 1050 °C’ye çıkmasıyla çok az da olsa artmaya başladığı görülmüştür. Benzer durum kaplama süresi için de söz konusudur. Uygulanan yükün artması, aşınma hacmini arttırmıştır. Taguchi yöntemine göre 1000 °C’de 2 saat süreyle kaplanan numunenin 5 N’luk yük altındaki aşınması minimum, 950 °C’de 3 saat süreyle kaplanan numunenin 15 N’luk yük altındaki aşınması maksimumdur. Minimum ve maksimum aşınma hacimleri yaklaşık 0,063 mm3 ve 0,328 mm3’tür. Kaplanmış Hardox 400 çelikleri ile karşılaştırıldığında, genel olarak kaplanmamış Hardox 400 çelikleri daha fazla aşınmıştır. Ancak 10 N ve 15 N’luk uygulama yüklerinde, 3 saat süreyle 950 °C ve 1050 °C’de kaplanan numunelerin daha fazla aşındığı görülmüştür. Bunun, kaplama tabakası altında bulunan gözenekli yapının aşınma deneyleri esnasında plastik deformasyondan kaynaklı kırılmaya sebebiyet vermesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Microstructure and mechanical properties of AA7075/AA5182 jointed by FSW
    (Journals & Books, 2019-06) Çelik, Yahya Hışman; Çetkin, Edip; Temiz, Şemsettin
    In this study, AA7075 and AA5182 aluminium alloys were joined using different rotation speeds (980, 1325 and 1800 rpm), feed rates (108 and 233 mm/min) and stirred pins having two different geometries (conical helical and triangular). Microstructures of welding joints were examined by an optical microscope and a scanning electron microscope (SEM). Vickers hardness measurements were performed in the welding zone of samples removed from each welded plate. Tensile and fatigue tests were also applied to the test specimens taken from the welded plates. After the tensile tests, the surface fractures and possible welding defects were scanned via SEM. The best mechanical properties were obtained when conical helical shape stirrer pins were used. The values were 265 MPa for tensile test and 159 MPa for fatigue test. The hardness value was very close to each other and varied depending on the rotation speed. The highest hardness value was determined as 87 HV in the weld center at 1325-rpm rotation speed.
  • Öğe
    AISI 4140 çelik yüzeyinin grafit takviyeli vanadyum karbür tozları ile kaplanabilirliğinin incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-19) Kösen, İbrahim Halil; Kılıç, Musa
    Bu çalışmada, alt tabaka olarak tercih edilen AISI 4140 çelik yüzeyine GTA (Gaz Tungsten Ark) kaynak yöntemi kullanılarak VC (Vanadyum Karbür) ve VC tozuna farklı oranlarda (ağ.%1,2,3,4,5 C) ilave edilen grafit tozu (VC-C) ile kaplama işlemi yapılarak yüzeyi özellikleri geliştirilmiştir. Kaplama işlemi sonrası numunelerin mikroyapıları optik mikroskop (OM) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM) kullanılarak incelenmiştir. Kaplama bölgesindeki element analizleri enerji dağılımlı spektroskopi (EDS) ile analiz edilmiştir. Kaplama bölgesinde oluşan faz yapılarının tespiti için X-Işını kırınımı (XRD) analizinden faydalanılmıştır. Numunelerin mikrosertlik değerlerinin tespiti için kaplama yüzeyinden alt tabakaya doğru ölçüm gerçekleştirilmiştir. Ayrıca kaplanmış numunelere aşınma testleri yapılarak kaplanmış yüzeylerin sürtünme katsayıları ve aşınma oranları tespit edilmiştir. Kaplama bölgesinden elde edilmiş olan mikroyapı görüntülerinde yoğun ötektik ve dendritik yapıların olduğu görülmüştür. Dendiritik yapılar hücresel, yuvarlak ve çıta benzeri formlarda oluşmuştur. EDS sonuçlarında özellikle koyu gri çakıl benzeri yapıların V ve C yoğun elementler iken ötektik bölgede ise V, C ve Fe yoğun bir yapıdadır. XRD analiz sonuçlarında ise V ve C elementince zengin karbür fazlar birincil dendritik bölge ile dendritler arası bölgelerde VC, α-Fe, FeV, Fe7C3, Fe3C fazları oluştuğu belirlendi. Mikro sertlik ölçüm sonuçlarına göre ilave edilen C oranına bağlı olarak kaplama bölgesindeki mikrosertlik değerilerinde artış tespit edilmiştir. Elde edilen ölçüm sonuçlarında en düşük sertlik değeri alt tabaka bölgesinde N2 (%1 C takviyeli) 318 HV0.5 numunesinde iken en yüksek sertlik değeri ise N6 (%5 C- takviyeli) 1295 HV0.5 olarak ölçülmüştür. Bu sonuçlar ile kaplama tabakasının sertliği alt tabaka sertliğinden yaklaşık 3-4 kat arttığı tespit edilmiştir. Tüm veriler ışığında VC-C kaplamada artan C oranının kaplama sertliğinin artmasına önemli katkı sağladığı söylenebilir. Enerji girdisine bağlı kaplama kalınlık sonuçlarında 720 J/mm enerji girdisine sahip N3 numunesinde 932 μm kaplama kalınlığı elde edilirken, 1296 J/mm enerji girdisine sahip N6 numunesinde ise 2000 μm kaplama kalınlığı elde edilmiştir. Kaplama kalınlık sonuçlarına bağlı olarak enerji girdisinin kaplama kalınlığında önemli etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. Aşınma sonrası 150 m en düşük sürtünme katsayısı 0,2 ile N6 numunesi olurken en yüksek 0,6 ile N1 numunesinde belirlenmiştir. 300 m ilerleme de ise sürütünme katsayıları N1 numunesinde 0,5 iken N6 numunesinde ise 0,15 olarak tespit edilmiştir. Bu sonuçlar ışığında aşınma hacminin C oranına bağlı olarak azaldığı belirlenmiştir. Aşınmış yüzeylerden alınmış SEM sonuçlarında ise aşınma yüzeylerinde mikro çizik, döküntü ve oyuklanmaların oluştuğu gözlenmiştir. Elde edilen veriler ışığında C ilavesi ile kaplamaların mikrosertliklerin arttığı bunun paralelinde aşınma direncide artmıştır. Kaplama yüzeyleri metalurjik olarak düzgün bir yapı sergilemiş herhangi bir gözenek oluşumu gözlenmemiştir.