7 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Öğe Toplumsal güveni sağlamada Kur’ân’ın rolü(Batman Üniversitesi, 2021-12-14) Solmaz, MekkiKur’ân-ı Kerîm nazil olduğu toplumu ıslah ettiği gibi, sonraki toplumları da öğretileri ve değerleri ile ıslah etmiştir. Bugünkü çağdaş diye nitelendirdiğimiz toplumları da ıslah etmeye, sorunlarını tedavi ettirmeye, yenilenebilir sıkıntıları da ele alıp halletmeye kadirdir. Bu sorunlardan en önemlisi de toplumsal güveni sağlama mevzuudur. Kur’ân bunu sağlama noktasında özne konumundadır. Zira o, toplumsal olarak büyümenin, çağdaşlaşmanın ve yenilenmenin tüm öğelerini taşıyan bir kitaptır. Her ne kadar özellik itibariyle Kur’ân’ın nazil olduğu toplumdan az veya çok farklı özellikte sorunlar ve problemler olsa bile Kur’ân’ın ahkâmı ve öğretileri ile hayatı idame etme yaklaşımı farklı zaman ve zeminlerde tüm dertlere deva, sorunlara çözüm ve kötülüklerden de korunmadır. Toplumsal güven, Kur’ân-ı Kerîm tarafından başlatılan bir dizi eylem ve ilke ile sağlanır. Aksi halde ise ceza ilkesi devreye girer. Toplumsal güveni sağlamak için desteklenen unsurların bir kısmını analiz eden ilmin ve bilimin kökeni ve temeli olan Kur’ân-ı Kerîm’i tanıtmak, O’nun ceza ilkesi yoluyla toplum için kamu ve özel güvenliğin sağlanması üzerindeki etkisini vurgulamak, toplumsal güveni sağlamak yolunda Kur’ân-ı Kerîm’in evrenselliğini göstermek araştırmamızın gayesi olacaktır.Öğe Kur'ân ayetleri bağlamında ayrılıkların giderilmesi ve toplumsal birliğin sağlanması(Batman Üniversitesi, 2017) Aydın, ŞükrüAllah'ın yarattığı en değerli varlık olan insan, toplumsal bir varlıktır. Tarihi süreçte her toplumda olduğu gibi, Müslüman toplumlarda da bölünmeler, parçalanmalar, buna bağlı olan stereotipik bakışların (kalıp yargılar) etkisiyle toplumda iç çekişmeler, savaşlar ve acılar yaşanmış, günümüzde de yaşanmaktadır. Kur'ân'da peygamberlerin ve ilâhî kitapların gönderilmesindeki temel amaçlardan birinin de, ayrılığa düşülen hususlarda hüküm vermek ve onları çözüme kavuşturmak olduğu belirtilir. (Bakara, 2/213; Zuhruf, 43/63) Dolayısıyla bütün peygamberler, tevhid dinini ikame etmek, toplumdaki birlik ve kaynaşmayı sağlamak, kıskançlık ve tefrikayı engellemek için gönderilmişlerdir. Bu açıdan onların getirdiği dinin kilit taşı olan tevhid, sosyal yaşamı, ilim ve dini bir bütün olarak ele alır ve onları birbirinden ayırmaz. Bu bakış açısı aynı zamanda evren - insan ve tanrı bütünlüğünün sağlanmasıdır.Öğe Kemalizmin propaganda araçları veya araçsızlığı(Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-11) İlyas, AhmetBu çalışmanın amacı 1930’lardan itibaren hâkim ideoloji konumdaki Kemalizm’in Türk siyasal ve toplumsal hayatındaki etkinliğini ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle Kemalizm’in bir ideoloji olup olmadığı, ardından kavramın ilk defa nerelerde kullanıldığı ve Kemalizm adına neler yapıldığı ifade edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca “izm”ler dönemi olarak değerlendirilen 1930-1945 yılları arasındaki ideolojilerin yayılma alanlarıyla birlikte ele alınarak Kemalizm’in kendini yürürlüğe sokma argümanlarına da genişçe yer verilmiştir. Çalışmanın eksenini, Kemalizm’in yayılma sahasında kullandığı araçların toplum üzerinde ne kadar etkili olup olmadığı oluşturur. Söz konusu araçlar değerlendirilirken, o dönemin hâkim siyasal, toplumsal ve kültürel iklimi içerisindeki seyrine de dikkat edilmiştir. Ayrıca sosyal bilimler alanında problematik unsurlar içeren Kemalizm’in ideolojik aygıtlarının toplumsal alt yapısına da değinilmiştir. Çalışmada disiplinler arası bir dikkat gözetilerek kapsam itibariyle bir konu bütünlüğü oluşturulmasına gayret edinilmiştir. Bu çalışmanın önemli taraflarından biri de diğer ideolojilerde olduğu gibi Kemalizm’in de eğitim, sanat ve müzik gibi kültürleme öğelerini kendi tanımları içerisinde nasıl kullandığına işaret etmektir. Ayrıca siyasal kültür içerisinde Kemalizm’i kökleştirme çalışmaları da tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Özellikle eğitim alanında Atatürk köşelerinin oluşturulması, Atatürk’ün ölüm yıl dönümlerinin resmileştirilmesi, onun adına romanlar, şiirler ve tiyatro oyunlarının yazılması önemli bir noktaydı. Bu noktadan yola çıkılarak Mustafa Kemal için sanat alanında heykellerinin yapılması, sokak, cadde ve bulvarlara onun adının verilmesi, Kemalizm’in somutlaştırılmasına yönelikti.Öğe Sanatsal bir ifade biçimi olarak yapıta dönüşen beden(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-11-19) Özaydın, Özlem; Aydın, MenekşeTezin kapsamını oluşturan beden kavramının ortaya çıkmasında, toplumsal yapı temelinde, çatışmaların hafızamda bıraktığı sosyal ve duygusal izler rol oynamıştır. Yaşantıların bırakmış olduğu kırılganlıkların beden üzerinde bıraktığı etkiler sonucunda sanat ve beden ilişkisi üzerine incelemeler yapıp, yazılı dokümanlar incelenip nitelikli bir şekilde araştırılma yapılmış ve görsel sanatlar bağlamında çalışmalarımın şekillenmesine sebebiyet vermiştir. Tezin ilk bölümünde Tarih boyunca topluma göre şekillenen beden algısı incelenmiştir. Sanat Tarihi içerisinde yansıtılmış yeni yaklaşımların oluşmasıyla hareketlilik kazanmış, sanatsal anlatımlarda büyük yankı uyandırmıştır. Bu durum, yeni yeni gelişmeye, yaygınlaşmaya başlayan yeni sanat üretme yollarını açmıştır. Yaşamın içerisinde kendini biçimlendirip farklı zamanlarda farklı sanatsal uygulamalarla anlamlandırmıştır. Bu tez çalışmasında sanat ve sanatçının gelişim süreci ele alınmıştır. Sanatçılar üzerinden örnekler verilerek görseller analiz edilmiştir. Sanatçı ve beden arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu incelemelere araştırmacının kendi çalışmaları da dahil edilerek bedenin çektiği ruhsal sıkıntıları, gündelik hayatın yaratmış olduğu şiddeti resimler kayıt altına alınarak somutlaştırılıp sunulmuştur.Öğe Kur’ân’da birey ve toplumun inşası(Batman Üniversitesi, 2022-07-04) Solmaz, Mekkiİnsan, Yüce Yaratıcıya kulluk için yaratılmıştır. Yaratıcıya kulluk, ona bağlılık, onunla irtibatlı olarak ve onun ölçüleri doğrultusunda yaşamaktır. Bu amaç doğrultusunda insan hem maddî hem manevî yönden en güzel biçimde ve donanımlı olarak yaratılmıştır. İlk âyetin inzali ile Kur’ân’ın toplumu inşa etme süreci başlamıştır ki bu süreç yaklaşık yirmi üç yıl devam etmiştir. Bu süre zarfında iman, ibadet, ahlâk ve diğer alanlarda değişimler gerçekleştirilmiştir. Asıl amaç yeni bir hayat tarzı inşa etmektir. İlahî iradenin uygun gördüğü hususlar aynen kalmış veya kısmen değiştirilmiştir. Kur’ân, yeni bir toplum inşa çalışmasında öncelikle iman esasları üzerinde durmuş, daha sonra toplumsal meselelere değinmiştir. İmanî meselelerde tedrîcîlik kabul edilmediği için bu alandaki dönüşüm daha hızlı olmuştur. İmanî meselelerin dışındaki diğer meselelerde ise dönüşüm ve inşa, sürece yayılmıştır. Buradaki dönüşüm ve inşa; ibadetlerin düzenlenmesi, kötülüklerin yasaklanması, bireysel veya toplumsal ahlâkî hastalıkların iyileştirilmesi şeklinde olmuştur. Toplumdaki güzel davranışlar vahiyle takdir edilmiş ve bu davranışların toplumun geneline yayılması istenmiştir. Bu durum Kur’ân’ın bir toplumu inşa ederken dine uygun yönlerinin devamına müsaade etmesine ve geliştirmesine dönük yönünü oluşturmaktadır. Bu çalışmada bireyin ve toplumun inşası genel yönleriyle ele alınmıştır. İnşada öncelikler ve yöntemler ile beraber toplumsal inşa alanları da irdelenmiştir. Kur’ân’ın nüzûlünden sonra hayatın ve dolayısıyla toplumun tedrîcî bir şekilde inşası anlatılmış, Kur’ân’ın nüzûl süreci ve davet metodundan hareketle insanı ve cemiyeti yetiştirme ve inşa sürecinde nasıl bir yol takip edilmiş ise o tespit edilmiştir. Günümüz tebliğicisinin de yaşanılan o süreci okuyup, anlayıp ve irşad görevini o minval üzere sürdürmesi hedeflenmektedir.Öğe Toplumsal bir kurum olarak din(Route Educational and Social Science Journal, 2018-02) Şutanrıkulu, GülreyhanGünümüz dünyasında birçok din ve dini inanç vardır. İnsanlık tarihi boyunca din, her zaman sosyal hayatın en önemli bileşeni olmuştur. Hızlı değişen dünyada insanlar bir destek noktası ararken bunu manevi bir güçte buluyor ve buda dini faktörün büyümesine yol açıyor. Dinin içinde davranış, sosyal normlar, değerler, roller, inanç, ritüeller, örf ve adetlerin yer alması dinin en önemli toplumsal kurum olduğunu göstermektedir. Din kavramının birçok tanımı vardır. Sosyal bilimlerde bu kavramın tanımında iki ana yaklaşım bulunmaktadır: anlamlı ve işlevsel. Anlamlı yaklaşım dinin özüne odaklanır. Bu yaklaşıma göre din sosyal grubun dâhil olduğu toplu bir aktivitedir. Böylece, din başta toplumu güçlendiren sosyal olgu olarak görülmelidir. Fonksiyonel yaklaşım ise dini davranışın karakteristik özelliklerini araştırmaktadır. Bu yaklaşıma göre insan yaşamının temel sorunları ve inançları bir din tarafından belirlenebilir. Bu iki yaklaşıma göre din – toplumun değişim ve gelişim süreçlerini etkileyen kültürel sosyal ve kişisel sistemleri birleştiren bir fenomendir.Öğe Tedebbür’ün mahiyeti, birey ve toplum ıslahı açısından önemi(Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2020-06-30) Solmaz, MekkiMukaddes kitabımız Kur’an, Peygamberimizin en büyük mucizesi, aynı zamanda bizim en büyük dayanağımız ve dinimizin temel kitabıdır. Anlamı ve içeriğiyle tüm insanların ihtiyaç duyduğu iman, itikad, ibadet, muamelat ve ahlak gibi konuları kapsar. Benzerinin meydana getirilmesi mümkün olmayan veciz, insicamlı, intizamlı, ahenkli bir kitaptır. Mana ve lafızdan mürekkep olup bir bütündür. Kur’an bu iki yönüyle muhafaza edilerek günümüze kadar tevatürle gelmiştir. Bu çalışmada, Kur’an’ı tedebbür ile okumanın ve düşünmenin gerek fert gerek toplum ıslahı açısından önemine değinilecektir. Kur’an’la iletişimin ve etkileşimin en önemli esaslarından biri, onun gayelerini, hedeflerini, fert ve toplumda gerçekleştirmek istediği amaçlarını anlamaktır. Makasıd-ı Kur’an, olmazsa olmaz hükmünde olan ve onun hedeflediği temel esaslardır. Özetle Makasıd-ı Kur’an tedebbürün esasıdır. Kur’an’ı anlamaktan maksat, tedebbür ve tezekkürdür