Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • Öğe
    Mardin ilindeki arkeolojik alanların ilin turizm kalkınması açısından değerlendirilmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-22) Ak, Yasir; Gülbahar, Mehmet Onur
    Mardin’in sahip olduğu 238 Arkeolojik sit alanı, 3 tane kentsel sit ve 1403 tescilli kültür varlığı ile adete bir açık hava müzesi konumundadır. Mardin’de birçok medeniyetin yaşamış olması kültürel açıdan şehri önemli kılmaktadır. Son yıllarda yapılan ziyaretler kültür turizmin önemini artmıştır. Mardin ilinin tarihi dokusu turistlerin ilgisini çekmektedir. Mardin ilinde işsizlik sorunu önemli problemlerden bir tanesidir. Mardin iline bakıldığında işsizlik sorununun giderilmesinde turizmin önemli bir etken olması beklenmektedir. Bölgeyi görmeye gelen turistler, antik şehir ve alanları gezmenin yanında bölgenin ekonomisine katkı sunmaktadır. Emek yoğun bir sektör olan turizm, istihdamı olumlu yönde etkilemektedir. Arkeolojik kazılar neticesinde de istihdam oluşmaktadır. Araştırmanın amacı, Mardin ilindeki arkeolojik alanların ilin kalkınması açısından değerlendirilmesi ve bazı antik yerleşim ve arkeolojik alanların tespit edilip kayıt altına alınması ile gelecek kuşaklara aktarılmasıdır. Araştırma yöntemi olarak nitel araştırma yöntemi tercih edilmiş olup veri toplama tekniği olarak yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın alanı Mardin ili olup örneklem belirlenirken maksimum çeşitleme ve amaca yönelik örnekleme yöntemleri kullanılıştır. Araştırma arkeolojik alanlara vakıf 6’sı arkeolog olmak üzere toplam 16 katılımcı ile yüz yüze yapılmıştır. Elde edilen bulgular betimsel analiz yöntemiyle işlenmiş olup veri haline getirilmiştir. Mardin ilindeki arkeolojik alanlarla ilgili çok çalışma yapılmadığı görülmüştür. Çalışma neticesinde kazı çalışması yapılan veya daha kazı çalışması yapılmayan yeni yerler tespit edilip kayıt altına alınmıştır. Çalışma neticesinde arkeolojik alanların turizme kazandırılması sonucu istihdam yaratacağı saptanmıştır.
  • Öğe
    Görme engellilerin toplumsal hayatta karşılaştıkları zorluklar (Batman örneği)
    (Batman Üniversitesi, 2014-05) Arslan, Yusuf; Şahin, Hacı Murat; Gülnar, Übeyde; Şahbudak, Murat
    Bir kentin yaşanılabilirlik seviyesinin sağlıklı olmasında çocuklar, kadınlar, yaşlılar gibi grupların yararına yönelik toplumsal hizmetler yürütmek önemli parametrelerden birisidir. Diğer bir önemli parametrede kentte yaşayan engelli bireylerin toplumsal hayata katılmalarını sağlayan hizmetlerin sunulmasıdır. Türkiye’de şehircilik planlarında engelliler için kimi iyileştirmeler yapılmıştır ancak, tam anlamıyla engellilerin toplumsal hayata katılmalarını sağlamaya yeterli gelmemiştir. Örneğin kaldırımlar, yollar, sokaklar, yetersiz sokak aydınlatmaları, sesli olmayan trafik ışıkları, ulaşım araçları ve AVM’lerin yapısı engellilerin erişim ve ulaşım ihtiyaçlarını cevap vermekten uzaktır. Şehir planlaması yapılırken engellilerin görüşlerine başvurulmaması bu problemin ortaya çıkmasında en önemli nedenler arasındadır. Engelliler için problemli şehirlerden biri de Batman’dır. Batman sahip olduğu petrol nedeniyle sürekli dış göç almakta, nüfus hızla artmakta, işsiz nüfus hızla çoğalmakta, şehrin sosyo-ekonomik yapısı her geçen yıl karmaşıklaşmaktadır. Kentin bu hızlı yapısal değişikliğinden olumsuz etkilenen gruplardan en önde geleni görme engellilerdir. Bu makalede hızlı bir kentleşme sürecine giren Batman’da görme özürlülerin toplumsal hayatta yaşadıkları zorlukları anlamak hedeflenmektedir. Araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri bir arada kullanılmış, veriler anket ve görüşme tekniği ile toplanmıştır. Araştırma Batman’da yaşayan görme engelliler ile sınırlı olup, diğer engel türlerine giren bireyler kapsam dışı bırakılmıştır. Araştırma sonucuna göre görme engellilerin istihdam ve özürlü maaşlarının düşüklüğünden kaynaklı yaygın bir sorun yaşadıkları tespit edilmiştir. Bununla beraber eğitsel, sosyal ve ulaşılabilirlik gibi uygulamalardaki yetersizliğinde görme engellilerin toplumsal yaşama katılmaları önünde sorun olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Covid-19’un emek piyasası üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik uluslararası çalışma normlarına dayalı politikalar
    (Batman Üniversitesi, 2020-12-31) Işık Erol, Sevgi
    Covid-19 salgını nedeniyle içinde bulunduğumuz kriz süreci, geçmiş krizlerden çok farklı bir süreçtir. Covid-19 krizi sadece halk sağlığını tehdit etmekle kalmamakta; aynı zamanda insanların uzun vadeli geçimlerini ve refahlarını da tehdit etmektedir. Salgın nedeniyle 2020 yılında dünya çapında milyonlarca tam zamanlı işin kaybedileceği tahmin edilmektedir. Ancak işgücü piyasaları hakkında daha da endişe verici olan, Covid-19 salgını nedeniyle son aylarda işlerini ve geçim kaynaklarını kaybedenlerin çoğunun yakın zamanda işgücü piyasasına tekrar girme ihtimalinin düşük olmasıdır. Konunun önemi nedeniyle, bu çalışmada, Covid-19’un emek piyasası üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün uluslararası çalışma normlarına dayanan politikaları ele alınmaya çalışılmıştır. Teorik bir çerçevede ele alınan bu çalışmada, ILO, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) gibi uluslararası kuruluşların verileri kullanılmıştır. Bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen araştırma bulgularına göre, uluslararası çalışma normlarına dayanan politikalar, Covid-19 salgınının neden olduğu kriz ortamında iş, işveren ve çalışanların korunması açısından önemli koruma politikalarıdır.
  • Öğe
    İşkur tarafından yürütülen işbaşı eğitim programlarının etkinliği: Batman ili örneği
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-01-24) Aslan, Şeyhmus; Işık Erol, Sevgi
    Toplumları olumsuz yönde etkileyen ve ciddi sorunlara yol açan işsizlik sorunu, gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş tüm ülkeler için çözüm bekleyen en ciddi sorunlar arasında yer almaktadır. Ülkelerin ekonomik büyümesine rağmen işsizlik sorununun devam ettiği görülüyor. Ülkelerin, vatandaşlarının refahını artırmak ve onlara daha iyi yaşam koşulları sunabilmek için yeterli istihdam olanakları yaratarak işsizlik sorununu çözmeleri gerekiyor. Bu noktada ülkeler işsizlikle mücadele kapsamında aktif istihdam politikalarından faydalanmaktadır. Türkiye'de uygulanan aktif istihdam politikalarından biri de işbaşı eğitim programlarıdır. Bu nedenle bu çalışmada 2018-2022 yıllarını kapsayan TRC3 bölgesindeki Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak illerinde İŞKUR tarafından uygulanan işbaşı eğitim programlarının etkililiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Batman ili için biraz daha ayrıntılı analizler yapılarak TRC3 bölgesindeki durumunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında işbaşı eğitim programları, yıllara göre program ve katılımcı sayısı, cinsiyet, yaş, öğrenim durumu ve program açılan meslekler ile ilgili istatistiki verilerden yararlanılarak analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışmada, kadın katılımcı sayılarının hemen hemen erkek katılımcı sayılarına eşit şekilde olduğu görülmektedir. En fazla katılımcı sayısının 15-29 yaş aralığını kapsayan genç işsizlerden oluştuğu, öğrenim durumlarına göre ilköğretim mezunu katılımcı sayısının en fazla olduğu ve yükseköğretim seviyesinde katılımcı sayısının az olduğu ortaya çıkmaktadır. En çok katılımcısı olan meslekler verisine göre dokuma konfeksiyon makineci, konfeksiyon işçisi, makineci (dikiş), müşteri hizmetleri görevlisi/asistanı, reyon görevlisi, garson (servis elemanı), satış danışmanı (uzmanı) mesleklerin öne çıktığı görülmüştür. Çalışmada yapılan analizler neticesinde elde edilen verilerin, aktif istihdam politikalarını yürütmekte olan İŞKUR’a işbaşı eğitim programlarının etkinliğini ve verimliliğini artırmak için yapılacak çalışmalarda katkı sunacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Türkiye’de kadın istihdamına yönelik düzenleme ve faaliyetler: Batman örneği üzerinden bir değerlendirme
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-10-06) Baran, Güler; Pınarcıoğlu Ocakhan, Nihal Şirin
    Kadınların çalışma yaşamına katılımı, hem toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında hem de refah seviyesinin yükselmesi ve sürdürebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesinde en önemli unsurlardan birini oluşturmaktadır. Ancak Türkiye’de istihdama katılımda cinsiyetler arasında çok ciddi farklar bulunmakta ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği öne çıkmaktadır. Bu nedenle kadın istihdamının toplumsal cinsiyet bağlamında detaylı analizi önem arz etmektedir. Bu çalışmada “kadın istihdamına yönelik politikalar Batman örneğinde nasıl karşılık bulmaktadır?” sorusundan hareketle, dünya genelinde ve Türkiye’de kadın istihdamının durumu, tarihi gelişimi, kadın istihdamının önündeki engeller ve kadın istihdamını artırmaya yönelik politikalar ele alınmış, gerçekleştirilen alan araştırmasıyla Batman özelinde kadın istihdamına yönelik politika ve faaliyetler değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamında Batman Valiliği, Batman Belediyesi, İŞKUR, Batman Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Dicle Kalkınma Ajansı ve KOSGEB ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Kadınların işgücü piyasasına katılmasına etki eden birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler, eğitim, sosyo-ekonomik durum, medeni durum, yaş ve çocuk sayısı olarak sıralanabilir. Bunun dışında sosyo-kültürel birçok etken vardır. Batman’da kadın istihdamına yönelik yapılan çalışmalar yetersiz olup önemli bir karşılık bulamamıştır. Bu faktörlerin kadınlar lehine iyileştirilmesini sağlayan politika ve uygulamaların hayata geçirilmesi kadın istihdamını artırmada önemlidir.
  • Öğe
    Eşgüdümlü iki alan: Eğitim öğretim ve modernleşme
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-10) Demir, Mehmet Salih; Özteke, Fahri
    Eğitim-öğretim toplumu dönüştüren temel dinamiklerin başında gelmektedir. Toplum, eğitim aracılığıyla çağın koşullarına uyarak, başta iktisadi ve teknolojik olmak üzere her alanda rekabet yeteneği kazanır. Eğitimin işlev ve tanımı siyasi, ekonomik ve toplumsal gereksinime göre dinamik bir süreç olarak sürekli evrime uğrar. Eğitim toplumsal değişimin motor gücü olarak, toplumu dönüştürme gücü yanında, kendisi de bu değişim-dönüşümden etkilenerek, toplumsal ihtiyaca göre sürekli tekâmül geçiren bir olgudur. Eğitim bu anlamda kapsamlı bir süreç olup her tür terbiyeyi bünyesinde barındırır. Toplum eğitim aracılığıyla öğrendiği marifeti günlük yaşamda kullanarak, iklim, coğrafya ve benzeri koşullara daha rahat adapte olma, doğaya hükmetme ve her tür zorlukla mücadele etme yeteneği edinir. Sanayi İnkılâbı neticesinde, üretim etkinliklerinin büyük oranda insan gücü yerine makine gücüne dayanmaya başlanması, üretimde ihtiyaç duyulan nitelikli işgücüne olan talebi arttırdı. Bu değişimin eğitime yeni anlamlar yüklemesi ve eğitimin üretime daha çok entegre olması gerektiği yönünde beklentileri artırdı. Eğitim, artık üretim ve kalkınmanın lokomotifi olarak itibar görmeye başladı. Gelişmiş ekonomi ve başarılı eğitim sistemine sahip ülkelerde gözlemlendiği gibi, eğitim kalkınma aracı olarak kullanılmaktadır. Bu kapsamda günümüzde eğitim – öğretim etkinlikleri ve uygulamalı mesleki-teknik eğitime, doğrudan üretimi ve istihdamı arttırmaya dönük önemli bir araç olarak itibar edilmelidir. Aynı amaç tarihsel evrimde hep hedeflenmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’nin eğitim – öğretim meselesi, acilen çözüme kavuşturulması gereken önemli konu başlıkları arasında önümüzde durmaktadır. Mesleki ve teknik eğitimin ortaokul 7.ve 8.Sınıf seviyesine kadar çekilmek suretiyle, ülkenin üretim kapasitesinin arttırılmasında kullanılmasıyla istihdamı arttırma ve kalkınmayı sağlamaya dönük çabalar, Türk eğitim sisteminin nihai hedefi haline getirilmelidir. Türkiye en değerli sermayesi olan beşeri potansiyelini, üretimde değerlendirmeyi başardığı takdirde, ülkede ekonomik parametrelerin hızla değişeceği kesindir. Türk ekonomisine uygulamalı eğitim sistemi aracılığıyla bir dinamizm kazandırmak için, eğitimde başarılı ülke örneklerinden yola çıkarak kalkınma atılımı başlatılmalıdır. Bunun için Türk eğitim sisteminde yeni bir yapılanma, tercihten öte bir zorunluluk olarak kendini dayatmaktadır. Türk eğitim sistemi, mesleki ve teknik liselerde uygulanan üretim odaklı sisteme, ortaokulları da dâhil ederek, mesleki ve teknik hüviyete kazandıracak bir müfredat uyguladığı takdirde, üretimde nitelik, verim ve istihdam artacak, ülke kalkınmasına dönük ciddi bir hamle gerçekleştirilecektir. Böylece Türkiye’nin iktisadi gücü kuvvetlenecektir. Bunu başarmanın yolu, Türkiye’de mevcut eğitim sistemini, gerek müfredat gerek altyapısıyla, üretim odaklı hale getirmekten/dönüştürmekten geçer.