Fen - Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kitap ve Kitap Bölümleri Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Yazar "Zariç, Mahfuz" Fen - Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kitap ve Kitap Bölümleri Koleksiyonu seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Abdülhak Şinasi Hisar(Akademik Kitaplar Yayınevi, 2019) Zariç, MahfuzKendisinin ve yakın çevresindeki arkadaşlarının yeri geldikçe vurguladıkları gibi aslında Hisar, yazılarına aktardığı duygu ve kanaatlerin çoğunu, çocukluğunda veya ilk gençliğinde ne hissetmiş ne aklından geçirmiş ne de dillendirmiştir. Hisar'ın metinlerini tür itibarıyla adlandırırken bu durumun göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Hisar, yazılarında çoğu zaman çocukluk veya ilk gençlik dönemi bakış açılarını kullanmaz; geçmişe bütünüyle yazdığı zamanın değer yargıları ve duygularıyla da bakmaz. Unutulmaması gereken bir diğer husus da sonuçta yazdıklarının kurmaca metinler olduğu gerçeğidir. Bu itibarla yazarın başarısını geçmişi hissettiğini sanmamızda değil; okurlara kelimelerle hissettirebilme gücünde aramalıyız. Hisar 1930'lu yıllarda muhtemelen üzerinde yoğunlaştığı ve 1940'lı yıllarda yayımladığı anı/denemelerinde, vaktiyle küçümsediği mehtap yaşantısını, yazı sanatıyla yüceltir. Çocuk ve ilk gençlik benliğine bugünden o duyguları hissettirir. Hisar'ın duygu dünyasında sıkça sözü edilen "ebedî zaman" bu anlatım tarzına karşılık gelmektedir.Öğe Hüseyin Su Öyküsü - yeni eleştiri bağlamında(Atlas Kitap, 2015) Zariç, Mahfuz"Edebiyatta da, sanatta da temel izlek insanın serüvenidir; insanî serüvendir. Bütün sorunlar bu temel izlek içinde yerli yerinde ve yeterince, insanın çevresinde, insanın doğal eylemleri olarak yer alır. Böyle olmadığında, insanî düzlemde verilemeyen, ele alınamayan her sorun, her tema yapay olarak kalır, sanat eserinin dokusuna gerçek bir insanî eylem olarak sinmez. İnandırıcı bulmadığımız budur işte, gerçekte hayatımızda olup olmadığı değil. Ben bunu yalnızca öykü ya da kısa öykü kuramı açısından değil, bütünüyle sanat kuramı açısından değerlendirebilir bir durum olarak görüyorum. Öyküden romana, şiirden tiyatroya, resimden müziğe, fotoğraftan sinemaya… bu bağın doğru kurulup kurulamadığına bakılmalı. Roman; hikaye, öykü, kısa öykü, kısa kısa öykü; klasik öykü, modern öykü, postmodern öykü… gibi tanımlamalar arasındaki ayrımlar neler olursa olsun, hepsi de temel dokusu, anlatı ögesi tahkiye olan edebiyat metinleridir."Öğe İsmail Safa Muhakematı Edebiyye(Detay Yayıncılık, 2019) Zariç, MahfuzOtuz dört yıllık ömrüne yedi şiir kitabı, bir çeviri roman ve 30 edebi eleştiri yazısı sığdırabilen İsmail Safa edebiyat tarihlerinin kendisinden çoğu kez kısaca söz edip geçtiği yazarlarımızdandır. İsmail Safa; şair Ali Kamil (Akyüz) ve Ahmet Vefa'nın kardeşi, gazeteci yazar İlhami Safa'nın ve romancı Peyami Safa'nın babasıdır. İsmail Safa'nın bugüne kadar eserlerinden sadece iki günümüz yazısıyla yayınlanabilmiştir. Tanzimat ve Servet-i Fünün dönemi şairi İsmail Safa'nın okuyuculara ulaştırılamamış eserlerinden biriside 18 edebi eleştiriden oluşan Muhâkemât-ı Edebiyye adlı eseridirÖğe Orhan Akbal öykülerinde suçluluğa evrilen varoluşçu izlekler(Çolpan Kitap, 2021-09-03) Zariç, MahfuzVarlık ve oluş, felsefenin temel konularındandır. Kişinin kendini nasıl bir süreçte var ettiği ve gerçekleştirdiği sorunu, farklı paradigmalarla sürekli tartışılmıştır. Tartışmanın yoğunluğu ve mutlak bir sonuca ulaşılamaması, varoluş sorununun evren, doğa, toplum ve insanlarla girilen ilişkilerle belirginleşmesinden kaynaklanır. Kendini bir varlık olarak ilişkilerde fark eden özne, kurduğu her ilişkide kendi imgesinin bütünlüğünü gözetir. Bu durum, özgürlük düşüncesini veya insanın özgür olup olamayacağı sorununu doğurur. Böylece varoluşu dinamik bir süreç olarak biçimlendiren kaygı ortaya çıkar. Öznenin görünme veya belirme durumları, bir insan teki veya birey olarak onun varlığını bildirir. Bilim ve teknolojideki yenilikler ve bunlara bağlı olarak değişen toplumsal koşullar, bireyin kaygısını arttırdığı gibi, onun kendini gerçekleştirmesine alan da açar. Birey, değişen koşullarda kendi sınırlarını da keşfeder. Günah Evinin Gölgeleri - Kurguda Varoluşsal Suçluluk, edebiyat metinlerinde varoluşun izlerinin suçluluk sorunu bağlamında incelendiği bir çalışma. Bununla birlikte, kitapta, varoluşun felsefî boyutuna da alan açılarak sorun buradan kazanılan dikkatle değerlendirilmekte. Kitapta yazıları yer alan on dokuz akademisyen ve yazar, Kierkegaard'dan Jean Paul Sartre'a, Heidegger'den Nietzsche'ye, Camus'den Cioran'a, Hesse'den Sadık Hidayet'e, Yunus Emre'den Can İren'e, Melih Cevdet Anday'dan Oktay Akbal'a, Tezer Özlü'den Ayfer Tunç'a açılan geniş bir yelpazede, varoluşun kurgusal haritasını çıkarıyoÖğe Sezai Karakoç(Akademik Kitaplar Yayınevi, 2019) Zariç, MahfuzSezai Karakoç'a göre Kur'an-ı Kerim'de, kimi yerlerde, tekrar varmış gibi görünmektedir; gerçekteyse tekrar gibi görünen yerlerde bir nüans vardır ve bütün bu nüanslar bir araya gelince Kur'an'ın mucizevi yapısı ortaya çıkmaktadır. Yine Sezai Karakoç'a göre insan, eserindedir; fakat eserdeki "ben" brüt bir "ben"dir ve saf "ben"i bulup çıkaracak çok az okur vardır. Bir yazarı, bir şairi tanımak için de eserlerini incelemek yeterli görülse de sıhhatli bir tanıklık bu tanımayı daha da güçlendirecektir. Elinizdeki çalışma da şairin gösterdiği özü bulma hedefine dönük olarak kaleme alınmıştır. Sezai Karakoç'un bütün eserlerini dikkate alan inceleme eserleri olmakla birlikte mevcut çalışmaların önemli bir kısmı, şairin şiirlerindeki bazı imgeler ve duyarlıklarla; düşünce yazılarındaki bir veya birkaç kavramla veya yazarın sadece bazı cepheleri ile ilgilidir. Bu çalışmada ise Karakoç'un elli altı kitabının tamamı, yayımlanmış hatıraları ve Pazar Postası'ndaki yazıları tek elden bütüncül bir değerlendirme ile incelemek; metinlerindeki nüanslara ışık tutmak; şair ve düşünür Karakoç'un görüş, duyuş ve duyarlıklarını, acı ve öfkelerini, uyarı ve önerilerini, tarihi ve psiko-sosyal saptamalarını, sembol dünyasını ve dünyayı semboller üzerinden okumasını tespit etmek, onun tabiriyle "saf ben"inini bulup çıkarmak hedeflenmiştirÖğe Türkiye ve Güney Kore Milli Marşları(Kesit Yayınları, 2021) Zariç, MahfuzTürk milletinin bağımsızlık sembolü olan İstiklal Marşı'nın 12 Mart 1921'de Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilişinin üzerinden tam bir asır geçti. Bu yüz yıllık zaman dilimi, hem İstiklal Marşı'nı daha iyi anlamamıza hem de Milli Mücadele dönemini daha iyi tahlil etmemize imkân sağladı. Milli marşımız geçen bu süreçte düşüncesi ve görüşü ne kadar zıt olursa olsun herkesin gönlünde taht kurdu. 2021 yılının TBMM'de grubu bulunan partilerin ortak imzasıyla İstiklal Marşı Yılı olarak ilan edilmesi, onun millî bir mutabakat metnine dönüştüğünün de tesciliydi. Kısaca İstiklal Marşı aradan geçen 100 yılda daha da büyümüş, banisi Mehmet Akif Ersoy'la birlikte Milli Mücadeleye ve bağımsızlık ruhuna büyük katkılar sağladığı daha iyi anlaşılmıştı. 100 Ülke 100 Marş / İstiklal Marşı adlı çalışmamız da İstiklal Marşı'na duyduğumuz saygı, vefa ve hassasiyetin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. İstiklal Marşı ile yüz ülkenin millî marşının mukayesesinin yapıldığı bu kitapta Türkiye'nin farklı üniversitelerinden 70 profesör, 19 doçent yer almıştır. Daha önce mukayese hususunda sempozyum, kongre, panel ve makale bazında bazı çalışmalar olsa da müstakil bir kitap ilk kez yayımlanmaktadır. 100 Ülke 100 Marş / İstiklal Marşı bu açıdan kapsamlı olduğu kadar orijinal bir eserdir de. Ayrıca mukayeseler yapılırken bazı akademisyenlerin İstiklal Marşı'nı çok farklı cephelerden yorumlamaları da dikkat çekicidir. Bu durum, kitap boyunca İstiklal Marşı'na dair onlarca farklı tahlil ve değerlendirmenin ortaya çıkmasına da vesile olmuştur. Kitabı okuyanlar sadece mukayeselerle karşılaşmayacak İstiklal Marşı'nın farkı açılardan yorumlandığına da şahit olacaklardır. Bu yüzden kitap, İstiklal Marşı'nın farklı kalemler vasıtasıyla yeniden yorumlanması açısından da orijinal bir özelliğe sahiptir.Öğe Üniversiteler için Türk Dili ve Anlatım(Sınırsız Kitap yayıncılık, 2015) Korkmaz, Ferhat; Zariç, Mahfuz; Öztürk, Zehra; Duran Oto, Elif; Karadeniz, Mustafa