Yazar "Nerse, Serdar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 24
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Batman'da suç mağduriyeti korkusu ve riskinin değerlendirilmesi(İksad Yayınevi, 2017-08) Nerse, SerdarBu çalışmada, Batman’da yaşayan 15 yaş ve üstü kadınların suç mağduriyetini algılayış biçimleri, suç mağduriyetini tetikleyen toplumsal değişkenleri neticesinde suçluluğa ilişkin korku düzeyleri incelenmiştir. Çalışma, genel bir literatür çerçevesi içinde korku ve riskin ayrımı, suçluluk, suçluluk düzeyi ve suçluluk mağduriyetinde toplumsal değişkenlerin etkileri ele alındıktan sonra, kadınların suç mağduriyetleri de çeşitli modelleriyle değerlendirilmiştir. Çalışma, Batman ve Şırnak illerinde yürütülmüş olup, Batman’da 90 ve Şırnak’ta 65 kişilik bir örneklem grubuyla gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla, çalışmanın güvenilirliği için Batman ve Şırnak illerinin oluşturduğu evrenin nüfus yapısı dikkate alınarak her iki ilden farklı oranlarda katılımcı araştırmaya dahil edilmiştir. Katılımcılar; yaş, eğitim durumu, gelir durumu, medeni durum ve meslek yapısı gibi genel değişkenlerin yanı sıra özel kriterlere dikkat edilerek seçilmiştir. Nicel yöntem esaslarına göre yürütülen çalışmadaki katılımcılar da tabakalı ve basit tesadüfi örnekleme tipiyle seçilmiştir. Çalışmada suç mağduriyet düzeyinin Şehirlere göre farklılığının yanı sıra, korkunun en çok hangi il ve kesimde hissedildiği ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Dış değişkenlerin suç mağduriyeti ve korku oluşumu üzerindeki etkileri de bu bağlamda ele alınmıştırÖğe Bölgesel kalkınma uygulamaları ve Doğu Anadolu’da kırsal yoksulluk(Muş Alparslan Üniversitesi, 2016-09) Nerse, SerdarTürkiye, uzun bir süreden beri uyguladığı teşvik sisteminden vazgeçmiş ve bölgesel gelişime dayalı yeni ekonomi-politik anlayış eksenindeki kalkınma uygulamalarına başlamıştır. Bu çerçevede araştırmanın konusu, eski ve yeni kalkınma uygulamalarının kırsal eşitsizliğe etkilerine ve aynı zamanda kalkınma uygulamalarının yoksulluk düzeylerine etkilerini inceleyeceğiz. Kırsal alandaki yeni uygulamalar, kırsal toplumsal kalkınmada ciddi yararlar sağlayabilir. Ancak uygulama ve politikaların büyük bölümünün bölgesel bileşenlerden uzak olması kırsalda yoksulluğu ve eşitsizliği derinleştirmektedir. Bu çalışmada kırsal yoksulluk bir bölge örneğiyle ele alınmıştır. Kırsal yoksulluğu uygulamalı bir şekilde açıklamak için TRA2 Bölgesi’nden köyler seçilmiştir. Uygulamada, TRA2 Bölgesi’nden katılımcılarla derinlemesine görüşmeler yaptık. Doğu Anadolu’da yoksulluk durumu köylülerle yapılan derinlemesine görüşmelerle nitel bir çerçevede analiz edildi. TRA2 Bölgesi’nde hayvancılık, tarım desteklerinden yararlanma durumu, diğer faaliyetler, gelir ile yoksulluk arasındaki ilişkisi sorgulanmıştır. Analizler neticesinde, yoksulluk ve eşitsizlik temelli sınıfsal yapıya dair ayrımlar ortaya çıktı.Öğe Çevrimiçi topluluklar: kimlik, sınıf ve sermaye(Duvar Yayınları, 2020-12) Nerse, SerdarÖğe Çocuk filmlerinin değişimi: farklılaşma, süreklilik ve dijital imkanlar(Çizgi Kitabevi, 2020) Nerse, SerdarBütün sosyal, kültürel ve sanatsal pratikler gibi sinema da zaman içindeki yolculuğunda büyük dönüşümler yaşadı. Yirminci yüzyılın teknolojik gelişmelerine bağlı olarak sessiz ve siyah-beyaz sinemaya bu yolculuğunda ses ve renk katıldı. Yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde ise toplumsal alanların tamamında yaşanan dijitalleşme süreci sinemayı da etkiledi. Artık film izlemek için herhangi bir sinema salonuna gitmenize gerek kalmadı. İnternet bağlantısı olan herhangi bir televizyon, bilgisayar, tablet veya cep telefonundan film izleyebilme imkânı doğdu. Başta Netflix olmak üzere Tivibu, PuhuTV, Filmbox, beIN Connect, MUBI, YouTube gibi dijital platformlar film yapım, pazarlama ve izleme pratiklerini büyük oranda değiştirdiler. Bu anlamda beyaz perde, dijital perdeye dönüştü.Öğe Çocuk tüketim alışkanlığında farklılıklar ve toplumsal yeri(İksad Yayınevi, 2017-12) Nerse, SerdarBu çalışmada, çocukların tüketim alışkanlıkları araştırılarak, çocuk sosyolojisi ve tüketimine ilişkin kavramsal katkıda bulunmayı amaçlamaktayız. Çocukların tüketimi konusunda giderek artan bir araştırma grubu mevcut olmasına rağmen, çocuklar ve çocukluk genellikle yalnızca tüketimin gerçekleştiği bağlamlardan biri olarak görülmektedir. Ayrıca, tüketim uygulamaları, çocukların beceriksiz (çocuk) yetkin (yetişkin) tüketiciye taşınması şeklinde sosyalleştiği bir şey olarak görülüyor. Güçlendirilmiş ve istismar edilen çocuk tüketiciler arasında da ayrımlar bulunurken, aynı zamanda çocuklar tüketim kültürü olabilecek ilişkiler de üretmektedir. Diğer taraftan, tüketim alışkanlığı çoğunlukla, çocukluk deneyimi dışında duran bir alışkanlık olduğundan bunun bir sonucu olarak sömürücü ve yönlendirilemeyen, çocuğun yaşamında yetki sahibi olan, bir şey olarak görülmektedir. Bu çalışma, sosyal bilimler alanında gerçekleştirilen varsayımların ötesine geçerek, 6-10 yaş arası bir çocuk grubuyla tüketim biçimlerini öğrenmeye ilişkin bir uygulamaya dayanmaktadır. Çocukların tüketim alışkanlıklarını detaylı bir şekilde anlatılabilmesi için derinlemesine görüşme tekniği tercih edilmiştir. Çocukların alışveriş gezileri ve günlük hayattaki kültürel, oyun ve diğer eğlence tüketimlerine ilişkin sorulara yer verilmiştir. Çocukların tüketim yolları ve farklılıkları araştırılmış ve özellikle aile, akran grupları ve piyasa etkisi incelenmiştir. Dolayısıyla, çocukların tüketim uygulamasında, yalnızca küçük tüketicilerden ziyade tüketim yönlerini içeren kendi toplumsal dünyalarını sürekli yaratan ve yeniden yaratan sosyal aktörler olduklarına dair özgün bir bakış açısı sağlanması amaçlanmaktadırÖğe Çocuklarda korku kültürünün oluşumuna ilişkin bir karşılaştırma: gerçek ve sanal gerçeklik(İksad Yayınevi, 2017-10) Nerse, Serdarçinde yaşadığımız çağda bilgiye erişim ve iletişim eskiye oranla çok daha kolay bir şekilde ulaşılabilir durumdadır. Bilgi erişimi; özellikle kitle iletişim araçları, sosyal medya uygulamaları ve son dönemde bunların tamamının altyapısı durumunda olan internet ile çok daha kolay bir duruma gelmiştir. İnternet; söylentiler ve çeşitli uygulamalar ile korku alanı ve kaos ortamı da olmaya başlamıştır. Bireysel iyinin oluşumunda olduğu gibi toplumsallaşmanın oluşum ve hareket halinde de geçmişten günümüze şiddet ve korku olguları siyasal ve kültürel alanda birlikte yer bulmuşlardır. Korku olgusu, siyasal olarak toplumların yönetim biçimleri ve kültürel olarak da yaşayış biçimlerine kadar önemli bir yer tutmuştur. Bir yaşayış biçimi olarak korku, Frankfurt Okulu’ndan Max Horkheimer’ın da üstünde durduğu medya kavramıyla araçsal bir biçimde verilmekte ve sonrasında toplumun ideal ve hedefleri değiştirilerek ya da alınarak amaçsallaştırılmaktadır. İnternet ve sanal hayat güvenliği, toplumsal güvensizlik, internet ile yayılan söylentiler, riskler sonrasında çocuklarda korkuların nasıl oluştuğu bu çalışmanın temel amacıdır. İnternet korku ve risklerini öğrenmek üzere çocuklara bir anket formuyla sorular yöneltilmiştir. Araştırmada tabakalı ve sistematik örnekleme kullanılmıştır. Elde edilen veriler, SPSS analiz programı ile analiz edilmiştir. Çalışma neticesinde, gerçek ve sanal ortamdaki benzer ve farklı korkular, gerçek hayatın yerine geçmeye başlayan sanal ortamda korkunun yerine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.Öğe Çocuklukla ilgili baskın söylemler: yer, yerellik, küreselleşme ve aidiyet(İksad Yayınevi, 2017-12) Nerse, SerdarTürkiye’de çocuk ve çocukluğa ilişkin kapsamlı uygulamalı ve teorik çalışma ve bunun bir sonucu olarak kavramsallaştırma yetersizken, sosyal bilimler literatüründe çocukların yerine ve çocukluğun sınırları, ulaşabilecekleri fiziksel mekana ilişkin değerlendirmeler ise henüz yoktur. Bu çalışmanın amacı da bahsedilen probleme ilişkin sosyal bilimler ve özellikle de sosyolojideki kavramsal boşluğa, Dünyada ve Türkiye’de çocuk ve çocuklukla ilgili çalışmalara yerelleşme ve küreselleşme bağlamında bir katkı yapmaktır. Toplumsal alanda çocukların mensubu olduğu ailelerinin sosyo-ekonomik yönlerinden kaynaklanan, gelen ve onları etkileyen, yönlendiren pek çok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler çocukların sosyalleşmede harcadığı zamanı da etkilemektedir. Çocukların hayatlarını kontrol altına almaya çalışan ebeveynlerin teknoloji, internet ve elektronik cihaz kullanımını serbestleştirmesinin tek başına bireyselleşmesine yol açıp açmadığı, sosyalleşmesine engel olup olmadığı sorgulanması gereken bir problemdir. Bunun yanı sıra çocukların küreselleşmenin getirdiklerini sahiplenme konusu da dikkate alınmalıdır. Çalışmada, küreselleşme sürecinin yanı sıra, bunun bir sonucu olarak görülen bireyselleşme sonrasında “yerel” ve “topluluk” gibi kavramların önemini yitirdiği tartışılmıştır. Çocukların yereli ya da küresel olanı benimseme ve kimi/neyi kendi topluluğundan, kendi toplumuna ait ve kendini hangi toplumda gördüğüne ilişkin deneyimleri bir soru formuyla öğrenilmeye çalışılmıştır. İnternet ve sosyal ağ gibi iletişim teknolojilerinin etkileri ile medya kullanımının çocukluğun oluşumundaki baskısı incelenmiştir.Öğe Dijital eğitimde eşitsizlikler : Kırsal-kentsel ayrımlar ve sosyoekonomik farklılaşmalar(İnsan ve Toplum / The Journal of Humanity and Society, 2020-12) Nerse, SerdarGelir ve ekonomi temelli eşitsizliklerin yanı sıra toplumu doğrudan etkileyen “sosyal eşitsizlikler” de yeterince anlaşılamamıştır. Bu nedenle farklı bileşenlerle eşitsizlikler en iyi ihtimalle ölçülmekte ve incelenmektedir. Sosyal eşitsizlik; yeni durum, olay ve sorunların gelişmesi nedeniyle göreceli olarak bir dizi yeni boyut, beklenti ve sonuç ortaya çıkarmaktadır. Küresel ve ulusal ölçekte yaşanan yeni gelişme, genişleme ve daralmalar, eğitimde eşitsizliğin tekrar tartışılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada da kırsal-kentsel ayrımlar ile sosyoekonomik farklılaşmalar temelinde Covid-19 salgını sürecinde dijital eğitimde ortaya çıkan eşitsizlikler incelenmiştir. Bu iki ayrıma bağlı olarak salgın sürecinde evde uzaktan eğitime katılmaya çalışan üniversite öğrencilerinin dijital medya, internet, bilgi ve iletişim teknolojilerine (DİB) erişim ve kullanımlarındaki eşitsizliklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Yaş, cinsiyet, ikamet yeri, okuduğu sınıf ve sosyoekonomik statüsüne göre 3 ayrı üniversiteden seçilen toplam 16 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir. Nitel yöntemin uygulandığı araştırmada, veriler, derinlemesine görüşmelerle elde edilmiştir. Görüşme verileri, Maxqda nitel veri analiz programıyla kategorileştirilmiş ve temalara dönüştürülmüştür. Açık, eksenel ve seçici kodlama neticesinde birleştirilen kategori ve temalar görselleştirilmiştir. Katılımcıların bireysel ve aile özellikleri, okulların çevresi ve mali kaynak durumları, kalkınma, özgürleşme, kültürlenme faktörleri etkileşimli şekilde eşitsizliği ortaya çıkarıcı etkiye sahip olduğu gibi dijital eğitim eşitsizliğinde kırsal-kentsel ayrım ve sosyoekonomik farklılaşmaların belirgin olduğu görülmektedir.Öğe Dijital eşitsizlik araştırmalarında öne çıkan temel eksenler ve çoklu formların belirlenmesi(Gece Kitaplığı, 2020-06) Nerse, SerdarÖğe Dijital medya aktivizmi: yeni sınıfsal ilişkilerin imkan ve sınırları(Kafkas Üniversitesi, 2020-12) Nerse, SerdarDijital kullanımların zamanla sınıfsal özellik ve farklılıkları düzleştirdiği iddia edilmektedir. Bu iddiadan hareketle, çalışmada dijital aktivizmin yeni sınıfsal ayrımlar üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Dijital araç ve platformların kullanım sürecinde ortaya çıkan hiyerarşik konumlanma, tabakalaşma biçimleri ve sınıfsal yapıya dair bir analiz gerçekleştirilmiştir. Geleneksel ve dijital bileşenlerin hiyerarşik konumlanma ve sınıfsal yapıdaki görünümlerinin karşılaştırılması örnek bir eylemle değerlendirilmiştir. Çalışmada, “İşgal Hareketi”ndeki tabakalaşma ve sınıfsal biçimlenmesi, Twitter’daki ifadelerle (hashtagler) ortaya çıkarılmıştır. İfadelerde gömülü mesaj ve diğer karakteristik özellikler içerik analiziyle kategorileştirilmiştir. Söz konusu ifadelerle ilgili tüm içerikler tweetreach, twitonomy ve hashtags.org sonuçlarıyla analiz edilmiştir. Politik istikrarsızlık, formel/informel ilişkilerde meşruiyet paradoksu, siyasi tutumlar ve ideolojik görünümlerle dijital kolektif eylemlerin geleneksel bileşenlerin üstüne oturduğu ve hiyerarşik konumlanmayla sınıfsal bir yapının ortaya çıktığı sonucuna varılmıştırÖğe Dijital sosyal teoriye giriş: yapı, fail ve eylem etkileşiminde değişim(Adıyaman Üniversitesi, 2020-12-31) Nerse, SerdarBu makale, dijital sosyal teoride aktör, yapı ve eylem tartışmasını özetlemektedir. Sosyolojik teorilerde yapısal belirleyiciler sürekli değişmektedir. Sosyal teori tartışmalarındaki makro ve mikro yönelimli aktör, yapı ve eylem arasındaki eylemsel ilişkideki değişimlerin benzeri dijital düzlemde de gerçekleşmektedir. Çalışmada da dijital medya araçları, internet, bilgi iletişim teknolojileri sayesinde çevrimiçi alana kayan bu ilişki tartışılmaktadır. Çalışmada, ağ teorisindeki aktör-eylemyapı ilişkisi bireysel aktör, organizasyonel yapı, kolektif formasyonlar ve dijital sunum/ağ içerikleri kombinasyonlarıyla verilmiştir. Bu eylemselliklerin etkileşim biçimleri yeni bir teorik perspektifle değerlendirilmiştir. Dijital toplumsal yapıda aktör eylemlerinin medya üretimi, çıktı, sunum ile tüketim biçimlerini de kapsayan şekilde değiştiğinden, teknolojik gelişimin bir sonucu olarak dijital ortamda aktörlerin yapıyla eylemsel ilişkisinin tanımlanması ve birey veya insan olmayanların eylemsel ilişkisinin vurgulanması amaçlanmaktadır. Bu değişim ekolojik ağlarla bütünleşme, birleşme/köprüleme, çerçevelenme, kümelenme/ yoğunlaşma ve sosyal bulaşma/yayılma şeklinde gerçekleşmektedir.Öğe General conditions, problems and expectations of Syrian migrants in Turkey(Akademisyen Kitabevi, 2019-06-17) Türk, Emrullah; Nerse, SerdarThe directors of Academician Publishing House, have been conducting their commercial activities for a long time by transferring their 30 years of broadcasting experience to their legal entities. In the said period, it was proud to publish 750 books, particularly health and social sciences, cultural and artistic topics. The Academician, that defines the platform of being an international publishing house, is in the pursuit of creating a global brand in addition to broadcasting in Turkish and foreign languages. The books, which are considered as permanent documents of scientific and intellectual studies, are the witnesses of hundreds of years as an information recording platform. The future of the book, which has built on a solid basis with the invention of the printing press, will certainly have a place in our lives for a long period of time, even though it has moved into orbit of new inventions. Academician Publishing House has started the process of publishing books in international quality and quantity with its own name of “Scientific Research Book” series in Turkish and English. The publication process, which will take place in March and September every year, will continue with thematic sub titles. We owe to our thanks to all of our researchers who supported this process, which was starting with about 30 books, and to everyone in the backgroundÖğe Kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde Zeytinburnu tekstil işçilerinin geleceği(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, 2013-10) Nerse, SerdarBu çalışmada; Zeytinburnu'ndaki riskli binaların zemin ve zemin altı katlarında bulunan deri konfeksiyon atölyelerinin Zeytinburnu Pilot Projesi (ZPP) çerçevesinde durumlarını ele aldık. Çalışmamızda Zeytinburnu deri konfeksiyon atölyelerinde yapılan çalışmanın sonuçları ve mümkün çözüm yolları sunulmuştur. İşveren ve işçilerin ZPP hakkındaki görüşlerini öğrendik. Çalışma boyunca teorik bilgi ve alan araştırması verileri karşılaştırıldı.Öğe Kentsel tarım üreticilerinin yönelim stratejileri ve farklılaşma eğilimleri(Çizgi Kitabevi, 2020-12) Nerse, SerdarÖğe Kırsal alandaki engellilerin sorunları ve etkileşim farklılıkları(e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi, 2020-08-31) Nerse, SerdarEngellilik kavramsal açıdan sosyal bilim ve diğer bilim alanlarında çokça çalışılan bir konu olsa da “kırsal alandaki engelliler”in sorunları yeterince çalışılmamıştır. Dolayısıyla kırsal alanda engellilerin durumunu ortaya çıkaracak çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı sosyoloji alanyazınında tartışılmayan kırsaldaki engellilerin sorun ve durumlarını farklı bileşenlerle tartışmaktır. Araştırma Türkiye’nin sosyoekonomik bakımdan en dezavantajlı illerinden Mardin, Batman ve Şırnak’ın köylerinde yürütülmüştür. Mardin, Batman, Şırnak illeri ile bu illere bağlı köylerde yaşayan iki engelli grubuyla çalışılmıştır. Araştırma kırsal alanda ikamet eden, hastane veya rehabilitasyon merkezlerinde yatılı kalmayan iki farklı grupla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmış olup, iki gruba ayrılan toplam 192 kişiye anket uygulanmıştır. Katılımcılar amaçsal ve küme örneklemeyle belirlenmiştir. Kırsal alandaki engellilerin i) eğitim, ii) istihdam, iii) evlilik durumları, iv) duygusal problem, v) sosyal düzenlemeler ve aile algısı ile vi) toplumsal aktivitelere katılım durumlarına ilişkin sorular sorulmuştur. Bu değişkenler bağlamında katılımcıların engellilik durumları ve toplumsal yaşama katılımları arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Araştırma neticesinde kırsal alanda yaşayan engellilerin sosyal durumları, ekonomileri ve diğer ilişkilerinde olumsuzluklar olduğu tespit edilmiştir.Öğe Kırsal alandaki yaşlıların ölüm yeri ve ölüm deneyimi arasındaki ilişki(Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 2020-12-31) Nerse, SerdarÇalışmada, çoğunlukla sağlık, din, hukuk gibi alanlarda yer bulan ölüm konusu, sosyolojik bir perspektife değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, yaşlıların ölüm deneyimleri (iyi ve mutlu ölüm) esas alınarak ölüm yeriyle ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ölüm yeriyle iyi / mutlu ölüm arasındaki ilişkiyi tespit etmek için 65 yaş ve üstü bireyler demografk, sosyo-ekonomik, sağlık özelliklerine göre tespit edilmiştir. Çalışmada ölüm olayı esas alındığından, amacımıza uygun çok aşamalı bir örneklemle belirlenen toplam 102 katılımcının yakını veya bakıcısına anket uygulanmıştır. Katılımcıların belirlenmesinde temel özelliklerin yanı sıra ) farklı kırsal kesimlerden hastalık tipine sahip olanlar ile ii) eğitimli ve yüksek gelirli yaşlılar karşılaştırılmıştır. Yaşlıların yakını ve bakıcılarının verdikleri cevaplara göre ölüme ilişkin fziksel ve psikolojik durum gözlemlenmiştir. Çalışma sonucunda yaşlı bireylerin temel özellikleri ile sınıfsal konumlarına bağlı olarak, ölüm yeri ve ölüm modelleri arasında bir farklılaşma olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Kırsal dijital sosyalleşmenin teorik perspektifi ve kavramsal dayanakları(İksad Kitabevi, 2020) Nerse, SerdarBireycilik-Toplulukçuluk düzleminde Bireycilik, bireylerin sosyal çevrede sadece kendileri ve birinci dereceden yakınlarıyla ilgilenmeyi tercih etmelerine işaret ederken tam karşısında duran Toplulukçuluk, sıkı sıkıya kenetlenmiş bir sosyal çevrede bireyin toplumla genel uyumuna gönderme yapar. Bireyci toplumlardaki benlik algısında “Ben” ön plandayken Toplulukçu toplumlarda “Biz” önem kazanmaktadır. Durkheim’ın “Mekanik-Organik Dayanışma” teorisiyle benzerlikler taşır. Bireyci bir toplumda organik dayanışmada olduğu gibi iş sahasında uzmanlaşma daha fazla olduğu için bireye yapılan atıf daha fazla olurken Toplulukçu bir toplumda mekanik dayanışmada olduğu gibi imece usulü çalışma daha yaygın olarak görülür.Öğe Kırsal kentsel ilişkilerde değişim: yeni tanımlamalar ve kavram okumaya yönelik bir analiz(Asos Journal Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2017-12) Türk, Emrullah; Nerse, SerdarKöy, kır ve kent tartışmaları ekseninde bugün dünyada yaşanan toplumsal değişimlere yönelik detaylı açıklamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Köy ve kenti açıklayıcı mahiyetteki çalışmaların tamamı köyü ve kenti birbirinden ayırıcı tanımlamalar üzerine inşa edilmiştir. Bir tarafta kırsal alanın ne olduğu ve diğer tarafta onu kentten ayıran özellikler sıralanmaktadır. Yerleşim birimleri olarak köy ve kentin birbirinden farklılıklar gösterdiği söylenmekte, kırsal alanın ise her iki birimi çevrelediği gerçeği çoğunlukla ihmal edilerek ya kent sınırına ya da köyün sınırına dahil edilmektedir. Dolayısıyla son dönemlerdeki gelişmelere de dikkat edildiğinde küresel ölçekte köy ve kentin etkileşim yönünden benzerlikler gösterdiği ortadadır. Bu çalışmada da dünyada yaygın şekliyle bilinen kırsal alan ve Türkiye’de de yerleşim birimi merkezi olarak köy ve kentin bütünleşme linkleri ve etkileşimlerinin ne olduğu temellendirilmekte ve gri set olarak tanımladığımız köy ya da kente yakınlaşmış bölgelere, periferileşmeye yönelik yapılacak kavramsallaştırma ve tanımlamalar için açıklamalar geliştirilmiştir.Öğe Kırsal-kentsel algılamalar ve alan sorunu olarak pandemiler(Nobel Akademik Yayıncılık, 2020) Nerse, SerdarCOVID-19 virüsünün kaynağı ve yayılma alanının yabancı ve uzak bir yer (Wuhan) ve öteki (Asyalı) bir kimlikle ilişkili olduğu ilk haftalardaki nispeten lakayt tutumlar, tehlike sınırlar ötesinde hızla yayılmaya ve eve yaklaşmaya başlayınca yerini hızla artan toplumsal kaygıya bıraktı ve beraberinde medya ilgisi de hızla yükseldi. Bugünlerde ve daha sonrasında artık tehlike evin içine girdiğinde insanlar COVID-19 risklerine rasyonel veya rasyonel olmayan çeşitli tepkiler verdiler. Bu durumda denilebilir ki farklı yerlerde, geçmişte ve şimdi farklı deneyimler yaşayan bireyler ve topluluklar pandemiyi de farklı şekillerde deneyimlemekte, ona farklı anlamlar yüklemekte ve farklı tepkiler göstermektedirler. Pandeminin fiziki/biyolojik nedenlerini ve sonuçlarını anlamanın gerekli ve önemli olması kadar insanların onu nasıl deneyimlediklerini, yaşam dünyalarında onu nasıl ve hangi yollarla anlamlandırdıklarını anlamak da en az önceki kadar gerekli ve önemlidir. Hiç şüphesiz bu ödev sosyal bilimcilerin omuzlarındaki bir sorumluluktur. Pandemiden etkilenen alanların yerel bağlamlarının temel sosyal ve kültürel özelliklerini anlamak ve bunların pandemi müdahalelerine ilişkin stratejileri ve uygulamaları nasıl doğrudan etkileyeceğini öngörebilmek için sosyal bilimciler ve uygulayıcılar arasındaki işbirliği hayati önem taşımaktadır. Pandemileri daha iyi kontrol etmek ve hazırlanmak için onların sosyal, kültürel, ekonomik ve politik bağlamlarını araştırmak gerekmektedir. Bu kitap işte bu ödeve odaklanarak COVID-19 özelinde pandemi gerçekliğine ilişkin bilgi ve anlayışımızın gelişmesine mütevazı bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. Oldukça kapsamlı beş kısım ve yirmi üç bölümden oluşan kitap, doğa ve insan kaynaklı afetler gerçeğine yönelik süreklilik arz eden bir akademik ilginin ürünüdür ve COVID-19 özelinde pandemilere çok disiplinli bir bakış sunmaktadır. Bu yönüyle kitap, okuyucuya birbirinden farklı perspektiflerle pandemi olgusuna nasıl yaklaşılabileceğini görme şansı vermektedir. Bunu yaparken alanında deneyimli akademisyenleri bir araya getirmenin yanı sıra genç ve yetenekli araştırmacılara da alan açan kitap, modernitenin pandemik hâllerine sorgulayıcı bir ışık tutmaktadır.Öğe Problems of Syrian refugees living in the city centres and solution offers: the case of Batman(IJOPEC Publication, 2017-06) Türk, Emrullah; Nerse, SerdarThis study has been done specifically in Batman in order to analyse social problems of Syrian refugees who were forced to migrate to Turkey because of the war in Syria. Interviews have been conducted with some Syrians who live in the city centre. This research which is needed to be conducted to find out the effects of the war on the refugees aims to investigate their problems in social life and to suggest some possible solutions. Through using a semi-structured interview as the data instrument, Syrian refugees living in Batman city centre have been found to have several problems, thus some possible solutions to these problems have been recommended in this study