Yazar "Soydan, Ersoy" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Batman Yezidileri ve Yezidi sözlü kültürü(Batman Üniversitesi, 2012) Cebe, Rohat; Soydan, ErsoyBatman’ın solan renklerinden biri de Yezidilerdir. Yakın zamana dek Batman ve özellikle Beşiri’nin köylerinde Türkiye’nin en kalabalık Yezidi nüfusu yaşamaktaydı. Beşiri’nin Oğuz ve İkiköprü Beldeleriyle, Onbaşı, Deveboynu, Kuşçukuru, Yolkonak, Uğurca, Üçkuyular, Kumgeçit, Uğrak ve Kurukavak (Hamduna) köyleriyle, Ekinciler ve Meydancık mezralarıyla, Batman’nın Yolveren köyü Yezidi köyleri olarak bilinmektedir. Müslüman halkın Yezidilerin şeytana taptığına inanması, birlikte yaşadıkları yerlerde onlara karşı önyargılı davranılmasına, baskı yapılmasına ya da dışlanmalarına neden olmuştur. Bu yüzden son 20-30 yıl içinde Türkiyeli Yezidilerin büyük bölümü başta Almanya olmak üzere Belçika ve Fransa gibi Avrupa ülkelerine göç etmiştir. Türkiye genelinde nüfusları 500 kişinin altına inen Yezidiler Batman’da da çok azalmış, neredeyse yok olma noktasına gelmişlerdir. Yezidiler kendilerini Ezidiyan ve Ezidi olarak adlandırır, 1930’lardan sonra Yezidi terimini de kullanmaya başlamıştır. Yezidi adının, Kürtçe “ezdam (beni yaratan)” sözcüğünden türediği kabul edilir. Yezidiler için birçok tanımlama yapılmaktadır. Bunlar arasında İslam dininden sapmış bir mezhep olduğu, Zerdüştlüğün devamı dolayısıyla Kürtlerin asıl ve eski dinleri olduğu, kökeni Orta Asya’ya dayanan bir Türk inancı olduğu ve son olarak farklı dinlerin birleşmesinden oluşan bir inanç olmak üzere dört farklı görüş bulunmaktadır. Yalnızca Yezidi olarak doğanların Yezidi olabilmesi nedeniyle “etnik din” olara da kabul edilmektedir. Yezidiler Kürtçe konuşmaktadır, ancak Yezidilik ulusal bir kimliği olmayan dini bir cemaattir. Yezidilerin Süryanilerin güneş kültü inancını sürdürmeleri, Şeyh Adi’nin Lübnanlı bir Arap dervişi olması ve ona ilk inananların Araplar oluşu, Yezidi Şeyhi Muaviye bin İsmail’in atalarının Asurlar olduğunu öne sürmesi, büyük bölümünün ana dilinin Kürtçe oluşu, Yezidiliğin ulusal bir kimlik olmaktan çok, sentez bir inanç olduğunu kanıtlamaktadır. Yezidi inancında birçok din ve inancın izi görülmektedir. Yezidilikteki Güneş ve Aya tapınmanın putperestlikten; dualizmin Zerdüştlükten; vaftiz, takdis ayini ve şarap içmenin Hıristiyanlıktan, sünnet, oruç ve kurbanın Müslümanlıktan Yezidi inancına geçtiği kabul edilmektedir. Yezidilerle Sabiiler arasında da üç vakit kılınan namaz gibi özellikle ibadet açısından büyük benzerlikler bulunmaktadır. Arap kökenli ve Müslüman bir din adamı olduğu bilinen Şeyh Adiy bin Misafir Yezidiliğin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Yapısındaki farklılıklarıyla Mezopotamya’daki diğer dinlerden ayrılan Yezidilerin dini ve kültürel tüm anlatıları sözlü kültüre dayanmaktadır. Yezidi sözlü kültürü Müslüman Kürtlerle benzerlikler taşımakla birlikte belirgin farklara da sahiptir. Stranlar (müzik eşliginde söylenen şarkılar) ve Kilamlar (Dengbejler -icracılar tarafından söylenen farklı konulardaki şarkılar) Yezidi sözlü kültürün önemli kaynakları arasındadır.Öğe Batman’da yeni bir keşif: Deraser (Arık) mağara resimleri(Journal of Turkish Studies, 2013-01) Korkmaz, Ferhat; Soydan, ErsoyDoğu Anadolu'nun yüksek ve karlı dağlarından doğup kurak bölgelere can veren Fırat ve Dicle nehirleri tarih boyunca Mezopotamya ve çevresinde yaşayan topluluklar için yaşamsal önem taşıyordu. Mezopotamya uygarlıkları Fırat ve Dicle’ye komşu olan topraklarda gelişmiş, bu iki nehrin kıyısında çok sayıda yerleşim yeri kurulmuştur. Tarihi yerleşim birimlerinden biri de bugün Batman ilinin Gercüş ilçesine bağlı Deraser (Arık) mezrasıdır. Burada çok sayıda tarihi kalıntı bulunmaktadır. Gercüş ilçesine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan ve Dicle nehrine hakim bir noktada kurulan Deraser (Arık) mezrasında çeşitli yapı kalıntıları, kayalara oyulmuş mezarlar ve mağara duvarlarına çizilmiş tarihöncesi olduğu tahmin edilen resimler bulunmaktadır. Anadolu’da kayalara çizilmiş tarihöncesi resimlere birçok yerde rastlanmaktadır ancak kırmızı ve siyah boyayla fresko tekniğiyle yapılmış resimler nadir olarak görülmektedir. Bu nedenle Deraser’deki (Arık) Berha Nivisandi (Yazılı Mağara) olarak adlandırılan toprak ya da kök boyayla yapılmış kırmızı ve siyah renkli resimlerin bulunması önemli bir gelişmedir. Buradaki mağara resimlerinde genellikle evcil hayvan tasvirleri, vahşi hayvan mücadeleleri ve kadınlıerkekli şenlik sahneleri bulunmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde bulunan tarihöncesi mağara resimleri ile tematik olarak benzeşmekle birlikte çizim tekniği bakımından özgün bir biçime sahiptir. Çalışmamızda daha önce bölgede çalışan araştırmacılar tarafından çeşitli nedenlerle farkına varılamayan Deraser (Arık) mağaralardan derlenmiş resimlere ve bu resimlerle ilgili olarak yapılan araştırma sonuçlarına yer verilecektir