Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü
Bu bölüm için kalıcı URI
Dil "tr" Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 103
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe [2-(3,4-epoksisikloheksil)etil]trimetoksisilan türevi yeni bir sabit fazın sentezi ve karma mod HPLC uygulamaları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-27) Mumin, Mehmet Yaşar; Aral, HayriyeBu tez çalışmasında, daha önce BTÜBAP-2018- FED-3 Projesi kapsamında sentezlenip HPLC kolonu haline getirilen Si-Ch-IlePBA sabit fazın HPLC ile hidrofilik etkileşimi incelendi. Bir kapling reaktifi olan [2-(3,4-epoksisikloheksil)etil]trimetoksisilandan yola çıkılarak silika tabanlı yeni bir karma- mod sabit fazı sentezlendi ve hidrofilik etkileşim/ters fazlı yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) etkinliği incelendi. Polar amid, amin ve alkol gruplarının yanı sıra polar olmayan alifatik ve aromatik grupları taşıyan yeni sabit faz, [2-(3,4-epoksisikloheksil)etil]trimetoksisilan ve izolösin amino asitinden başlayarak sentezlendi ve yapısı elementel analiz, kızılötesi spektroskopi(FTIR), taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve katı hal 13C nükleer manyetik rezonans (CPMAS NMR) ile karakterize edildi. Farklı polaritelere sahip bazı aromatik bileşiklerin, hidrofilik etkileşim sıvı kromatografisi (HILIC) ve ters faz (RP) koşullarında ayrımı incelendi ve başarılı bir ayırma sonucu elde edildi. Yeni sabit fazın HILIC modundaki etkinliğini incelemek için suda çözünen vitaminler ve nükleobazlar test edildi. Altı tane suda çözünen vitamin, gradient elüsyonla, beş tane nükleobaz, izokratik elüsyonla başarılı bir şekilde ayrıldı. Sabit fazın sübstitüe benzoik asitler, klorlu herbisitler, alkil benzenler gibi bir seri orta ve zayıf polarlıkta ve polar olmayan küçük bileşiklere ve polar/polar olmayan aromatik bileşiklerin bir karışımına karşı ters faz (RP) etkinliği incelendi ve başarılı ayırmalar elde edildi. İzokratik elüsyon ile ayrılan tüm analitler için alıkonma faktörü, teorik tabaka sayısı ve pik asimetri faktörü hesaplandı. Geleneksel C18 ve ticari HILIC kolonları ile kıyaslandığında, yeni sabit fazın hem HILIC hem de RPLC performansı sergilediği gözlendi ve böylece daha geniş perspektifte analit sınıflarının ayrımı incelendi.Öğe 6BA/nABA (n=3, 4) sıvı kristal karışımlarının üretimi ve karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-03-16) Eker, Zafer; Okumuş, MustafaBu tez çalışmasında mezojenik olmayan 3-Aminobenzoik asit (3ABA) ve 4-Aminobenzoik asit (4ABA) ile mezojenik olan 4-Hekzilbenzoik asit (6BA) belirli oranlarda karıştırılarak homojen sıvı kristal karışımlar üretilmiştir. Üretilen sıvı kristal karışımların termal, mikroyapısal ve optiksel özellikleri incelenmiştir. Termal analizler Diferansiyel Taramalı Kalorimetre (DSC) cihazı kullanılarak yapılmıştır. DSC dataları kullanılarak sıvı kristal fazlarda faz geçiş sıcaklığı, entalpisi ve aktivasyon enerjisi gibi önemli özellikler incelenmiştir. DSC sonuçları sürekli ısıtma ve soğutma sırasında sıvı kristalik fazları işaret eden Smektik ve Nematik faz geçiş piklerini göstermiştir. Soğutma sırasında elde edilen faz geçiş sıcaklık değerlerinin ısıtma sırasında elde edilen faz geçiş sıcaklık değerlerinden daha düşük olduğu görülmüştür. Sıvı kristal faz adlandırmalarını yapmak için Polarize optik mikroskop (POM) ile çalışmalar yapılmıştır. POM analizleri sonucunda DSC ile uyumlu olarak, üretilen sıvı kristalik karışımlarda Smektik A, Smektik C ve nematik fazları tespit edilmiştir. Faz geçiş pik değerleri kullanılarak her bir faz geçişi için aktivasyon enerjisi değerleri hesaplanmıştır. 6BA/3ABA ve 6BA/4ABA ikili karışımlarının FTIR analizleri yapılarak karışım bileşenlerinin molekülleri arasında hidrojen bağlarının oluştuğu görülmüştür. Ayrıca üretilen numunelerin kristografik yapı özellikleri X-ışını difraksiyonu (XRD) ile incelenmiştir. XRD sonuçları kullanılarak moleküler dizilimlerde bazal mesafe değerleri hesaplanmıştır. Karışımın bazal mesafe değerlerinin bileşenlerin bazal mesafe değerleri arasında olduğu görülmüştür.Öğe Aerojel yalıtım malzemesi üretimi ve karakteristik özelliklerinin belirlenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-09-16) Kayır, Mehmet; Işık, Mehmet ZerakkiAerojel üretimi için beş farklı sentez uygulanmış, gerekli testler yapılmış ve belirlenen veriler incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre üretilen aerojellerin yoğunluklarının 0.66 ile 1.053 g/ml arasında, termal iletkenlik değerlerinin ise 0.067 ile 0.097 W/mK aralığında olduğu belirlendi. Üretim aşamasında sol-jeldeki TEOS ve TMOS konsantrasyonundaki artışın aerojellerin yoğunluklarında ve dolaylı olarak termal iletkenlik değerlerinin de artış gösterdiği belirlendi. Reaktörün geniş iç hacmi ve sıcaklık aşamalarının tam olarak kontrol edilememesi nedeniyle, farklı basınç-sıcaklık geçiş süreçlerinin yapısal etkileri, hedeflenen termofiziksel özelliklere yaklaşımı etkilemiştir. Kurutma işleminin 100 bar gibi yüksek basınç koşullarında gerçekleştirilmesi, hazırlama işleminin uzun ve meşakkatli olması, kullanılan kimyasalların yüksek maliyeti gibi etkenler çözüm denemelerini sınırlamıştır. Geleceğin önemli bir yalıtım malzemesi olarak görülen aerojelin yalıtım özelliğinin gerekli destekler sağlanırsa iyileştirilebileceği düşünülmektedir.Öğe AISI 4140 malzemesinin tornalanmasında minimum miktarda yağlama (MQL) kullanımının işlenebilirlik üzerine etkisi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-05-28) Gönülaçar, Yunus Emre; Gürbüz, Hüseyinİmalat işlemlerinde kesici takım ömrünü uzatmak, yüzey kalitesini ve boyut doğruluğunu iyileştirmek için kesme sıvılarının kullanılması yaygın bir yöntemdir. Kesme sıvıları ayrıca talaş kırma ve talaş tahliyesini kolaylaştırmaktadır. Bununla birlikte, kesme sıvılarının aşırı kullanımı çevreye ve insan sağlığına zarar vermekte aynı zamanda toplam üretim maliyetini de önemli ölçüde arttırmaktadır. Dolayısıyla, geleneksel kesme sıvılarına alternatif yöntemler belirleme, ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Minimum miktarda yağlama (MQL) gibi teknikler uygulanarak kesme sıvısı tüketimi ve üretim maliyeti azaltılabilmektedir. MQL yöntemi kesme bölgesinde kesici takım ve iş parçasını soğutarak kesici takım ömrünü ve yüzey kalitesini artırmakta aynı zamanda basınçlı hava özelliği aracılığıyla da çıkan talaşları uzaklaştırarak kesme bölgesinde oluşan ısının azalmasına yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, AISI 4140 malzemesinin tornalanmasında MQL kullanımının işlenebilirlik üzerine etkilerini inceleme amaçlanmıştır. Bu doğrultuda farklı işleme şartlarında ve kesme parametrelerinde işleme ve kesici takım aşınma deneyleri gerçekleştirilmiştir. İşleme şartları kuru işleme, ıslak işleme ve üç farklı MQL debisi olarak belirlenmiş ve işlenebilirlik kriterleri kesme kuvveti, yüzey pürüzlülüğü ve kesici takım aşınması açısından değerlendirilmiştir. İşleme deneylerinde kesme parametreleri olarak dört farklı kesme hızı (75, 100, 125, 150 m/dk), üç farklı ilerleme (0.16, 0.25, 0.5 mm/dev) ve sabit kesme derinliği (2.5 mm) kullanılırken kesici takım aşınması deneylerinde ise sabit kesme hızı (125 m/dk), ilerleme (0.16 mm/dev) ve kesme derinliği (2.5 mm) kullanılmıştır. Deneyler sonucunda MQL uygulamasının kuru ve ıslak işlemeye göre esas kesme kuvvetlerini genel olarak azalttığı ve MQL debi artışının esas kesme kuvvetlerini belirli bir yere kadar olumlu etkilediği tespit edilmiştir. Yüzey pürüzlülüğünde en düşük değerlerin genel olarak MQL uygulaması ile elde edildiği ve MQL debi artışına göre yüzey pürüzlülüğü değerlerinde düzenli bir eğilim olmadığı görülmüştür. Kesici takım ortalama yan yüzey aşınmasının MQL uygulaması ile kuru ve geleneksel ıslak işlemeye göre azaldığı ve MQL debi artışından olumlu etkilendiği belirlenmiştir. Ayrıca tüm işleme koşullarında esas kesme kuvveti ve yüzey pürüzlülüğünün ilerleme ile arttığı ve kesme hızı ile genel olarak azaldığı görülmüştür.Öğe Al-Ni/GO ve Al-Ni/TiO2 metal matrisli kompozit malzemelerin üretilmesi ve karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-09-17) Bülbül, Berna; Okumuş, MustafaBu tez çalışmasında, metal matrisli Al10Ni/TiO2 ve Al10Ni/GO kompozitleri farklı katkı oranlarında ve farklı öğütme sürelerinde mekaniksel alaşımlama metodu ile toz olarak üretilmiştir. Preslenen tozlar farklı sıcaklıklarda sinterleme işlemine maruz bırakılmıştır. Öğütme süresinin ve sinter sıcaklığının kompozitin yapısal ve termal özellikleri üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Ayrıca üretilen bazı kompozitlerin belirli yük altında aşınma davranışları incelenmiştir. Üretilen kompozitlerin yapısal özellikleri X-ışını kırınımı (XRD) ile, termal özellikleri ise diferansiyel termal analiz (DTA) ile incelenmiştir. Toz olarak üretilen kompozitlerin preslenmesi, sinterlenmesi, parlatılması ve dağlanması sonrası, yüzey analizleri optik mikroskop (OM) ile incelenmiştir ve ayrıca yüzey mikrosertlikleri de ölçülmüştür. Kompozitlerin deneysel ve teoriksel yoğunlukları hesaplandıktan sonra bazı kompozitlerin 5, 10 ve 15 N yük altında aşınma davranışları incelenmiştir. XRD ve OM sonuçlarına göre öğütme süresi arttıkça daha homojen bir yapı ve tane boyutunda küçülme olmuştur. DTA sonuçları sürekli ısıtma esnasında faz dönüşümü ve kristalleşmeleri işaret eden bir dizi endotermik ve ekzotermik pikler göstermiştir. Sinterleme sıcaklığı arttıkça yeni intermetalik fazların oluşumu ve mikrosertliğin arttığı gözlenmiştir. Üretilen kompozitlerde maksimum mikrosertlik değeri 20 h öğütme ile üretilen ve 500 oC’de sinterlenen Al10Ni/TiO2 kompozit numunesinde 541±10 HV olarak bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlara göre Al10Ni/TiO2 kompozitlerin mekanik özelliklerinin Al10Ni/GO kompozitlerin mekanik özelliklerinden daha üstün olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca elde edilen analiz sonuçlarının birbirleriyle ve literatür çalışmalarıyla uyum içinde olduğu görülmüştür.Öğe Alçak gerilim elektrik dağıtım hatlarında meydana gelen kayıpların tespiti için nesnelerin interneti tabanlı modüler sistem tasarımı(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-11-15) Güleydin, Murat; İzci, DavutElektrik enerji talebinin gün geçtikçe artış göstermesi toplumların gelişmişlikleri ile paralellik göstermekte, bununla beraber artan ihtiyacın tersi yönde bazı enerji kaynaklarının ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalması ve çevreye zararları yeni enerji kaynaklarının araştırılmasını zorunlu kılmıştır. Enerjinin yetersizliği gerek yaşam standartlarını düşürmekte gerekse de hizmet ve üretimi durdurabilecek kadar riskli, gelecek nesillerin yaşamını olumsuz etkileyecek gibi kritik bir çevresel faktördür. Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırma çalışmaları bununla beraber mevcut enerjinin tüketiminde verimli enerji tüketimi, tasarruf tedbirleri ile kayıpların azaltılmasına yönelik bilinçlendirme kampanyaları, teşvikler; ülkelerin enerji politika ve stratejilerinin ana temaları haline gelmektedir. Ülkemizde de yeni teknolojiler beraberinde teşvik politikalarıyla tasarruflu enerji tüketimini yaygınlaştırma çabaları ve çevresel etkilerinin gözetilmesi eksenli ilerlemektedir. Bu sebeple de teknik kayıpların azaltılması adına yatırım programları genişletilerek eski elektrik şebekeleri yenilenmekte yanı sıra teknik olmayan kayıplar için de elektrik dağıtım firmaları hizmet bölgelerine özgü etkin mücadele yöntemlerini geliştirilmesine çalışmaktadır. Bu çalışmamızda nesnelerin interneti (IoT) tabanlı bir sistem tasarlanarak alçak gerilim seviyesinde teknik ve teknik olmayan kayıpların tespiti problemlerine çözüm üretmiş ve gelecekte özellikle Türkiye’deki yüksek kayıplı elektrik dağıtım hizmeti sunan kuruluşların alçak gerilim yeraltı elektrik enerjisi dağıtım şebekelerine entegrasyonunun sağlanabileceği, mevcuttaki akıllı saha yönetimlerinin bir parçası olması hedeflenmektedir. Bu sayede teknik olmayan kayıpların tespitini kolaylaştırılması, teknik kayıpların da haberleşme teknolojine bağlı olarak daha erken tespit edilebilmesini mümkün hale gelebilecektir. Çalışmamız düşük bir maliyetle elde edilebilen sistem ve donanımsal bir yapıya sahiptir. Sistem tasarımımız, mevcut kullanılan takip sistemlerine entegre edilebilir hem de tek başına çalışabilme yeteneğine sahip esnek bir yapı şeklinde tasarlanmıştır. Bu çalışma ile enerji dağıtım kuruluşları, tüketicilerinin ihtiyaç duyduğu kaliteli enerji hizmeti sunabilen ve akıllı saha yönetimini daha da etkin kullanabilmesini hedeflemekteyiz.Öğe Aramid fiber takviyeli kompozitlerde nanopartikül takviyesinin mekanik ve balistik özelliklere etkilerinin deneysel incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-10-24) Batı, Serkan; Çelik, Yahya HışmanDokuma kumaş takviyeli lamine kompozitler, düzlem içi yönlerdeki yüklere karşı mükemmel direnç sağlarlar. Ancak düzlem dışı yüklere maruz kaldıklarında delaminasyon hasarı nedeniyle kullanılamaz hale gelirler. Delaminasyon hasarı, matris ve takviye malzemeleri arasındaki zayıf ara yüzey bağlarının bir sonucu olarak ortaya çıkar ve malzemenin verimli kullanımını kısıtlayarak önemli bir yapısal sorun oluşturur. Bu çalışma, grafen nanoplatelet (GNP), karboksil (COOH) ile işlevselleştirilmiş çok duvarlı karbon nanotüp (MWCNT) ve bunların hibrit kombinasyonlarını kullanarak epoksi/aramid kompozitlerinin arayüzey bağlarını güçlendirerek mekanik ve balistik özelliklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Mekanik özelliklerde meydana gelen değişimleri daha iyi anlamak için kompozitlerin çekme testi, kısa kiriş tabakalar arası kayma (SBS) testi, tek kenar çentik bükme (SENB) testi, yarı statik penetrasyon testi (QSPT) ve Charpy darbe testi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca kompozitlerin yüksek hızlı darbelere karşı davranışlarını incelemek için balistik testler yapılmıştır. Yapılan tüm testler sonucunda numuneler üzerinde meydana gelen hasarların makro görüntüleri alınarak incelenmiş, ayrıca çekme ve çentik darbe test numunelerinin kırılma yüzeylerinin taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile analizleri gerçekleştirilmiştir. Deneysel sonuçlardan elde edilen verilere göre, farklı nanoparçacık türleri ve oranları ile modifiye edilen epoksi matrisli aramid fiber takviyeli kompozitlerin (AFTK’ların) mekanik özelliklerinde önemli gelişmeler olduğu tespit edilmiştir.Öğe Bal peteği sandviç kompozitlerde darbe testi sonrası basma davranışlarının incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07-28) Taşkesen, İbrahim Halil; İşcan, BahattinBal peteği sandviç yapılar kompozit malzemeler içinde çok büyük bir öneme sahiptir. Bal peteği sandviç kompozit malzemeler yüksek mukavemet, dayanıklılık, hafiflik ve enerji absorbe etme gibi mekanik özelliklere sahiptir. Bal peteği sandviç kompozit malzemeler özellikle inşaat, otomotiv, havacılık ve uzay uygulamalarında sıkla tercih edilmektedir. Uygulama alanlarında hayati öneme sahip olması sebebiyle bal peteği sandviç kompozitlerin mukavemetleri, mekanik davranış ve özelliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bal peteği sandviç kompozit malzemelerin mekanik davranışlarının karbon fiber takviyeli plakalarla tespit edilmesi planlanmaktadır. Karbon fiber takviyeli kompozit malzemeler ise havacılık ve savunma sanayinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle karbon fiber takviyeli bal peteği sandviç kompozit malzemelerin özelliklerini belirlemek için birçok statik ve mekanik deneyler çekme, basma, darbe, eğme ve yorulma gibi testler yapılmaktadır. Amaç bal peteği sandviç kompozit malzemelerin genel özeliklerinin tespit edilmesi, geliştirilmesi ve arttırılmasıdır. Gerçekleştirilen bu çalışmada genel olarak karbon fiber takviyeli bal peteği sandviç kompozit malzemelerin darbe testi sonrası basma davranışları deneysel olarak incelenmiştir. Çalışmada Al 3003 Alüminyum alaşımı bal peteği hücreler ile karbon fiber yüzey malzemelerine sahip numuneler kullanılmıştır. Yüzey malzemeleri ile hücreler arasındaki bağlantı 3M Scotch-Weld marka DP 460 model epoksi esaslı yapıştırıcı ile sağlanmıştır. Deney numunelerinin tamamının uzunluğu ve genişliği 80 mm x 80 mm ölçülerinde hazırlanmıştır. Bal peteği üç farklı hücre yüksekliği 10 mm, 15 mm ve 20 mm değerlerinde hazırlanmıştır. Karbon fiber yüzey malzemeleri(alt ve üst) 1 mm kalınlığında hazırlanmıştır. Deney numuneleri verilen standartlarda üretilmiştir. Deney numuneleri üretilme işleminden sonra düşük hızlı darbe testi, açılı düşük hızlı darbe, basma testi, darbe testi sonrası basma testleri uygulanmış ve bazı numuneler hasarsız bırakılmıştır. Darbe deneyleri Instron Dynatup 9250 darbe test cihazıyla yapılmıştır. Instron Dynatup 9250 test cihazı ile numunelere üç farklı düşük hızda 2.5 joule, 5 joule ve 7.5 joule darbe enerji parametrelerinde ağırlık düşürme testleri yapılmıştır. Düşük hızlı darbe testleri deney numunelerine üç farklı 0°, 15° ve 30° çarpma açılarında ağırlık düşürme testi uygulanmıştır. Açılı çarpmalardaki ağırlık düşürme darbe testlerinin yapılabilmesi için özel bir destek aparatı üretilmştir. Darbe testi ile ön hasar verilmiş numuneler ile hasarsız numuneler, darbe ön hasarınıın darbe mukavemetindeki düşüşe ve mekanik davranışlarına etkisini incelemek amacıyla basma testine maruz bırakılmıştır. Basma testleri Shimadzu Universal test cihazı ile 250 kN yük hücresi uygulanarak, ilerleme hızı 1 mm/dak seçilmiştir. Darbe ve Basma testleri sonucunda karbon fiber takviyeli bal peteği sandviç kompozit malzemelerde veya numunelerde meydana gelen mukavemet değişimleri, mekanik davranıışlar, hasarsız ve hasarlı numuneler gözlemlenip deneysel olarak incelenmiştir. Çalışmada gerçekleştirilen deneyler sonucunda ortaya çıkan grafik, fotoğraf ve tablolarla ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Tüm çalışmalar deneysel olarak uygulanmış ve değerlendirilmiştir.Öğe Batman ili iklim şartlarında toprak kaynaklı ısı pompası için enerji ve ekserji analizi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-06-21) Ercan, Umut; Yılmaz, Adem; Durmuş, AydınBu çalışmada yatay tip toprak kaynaklı ısı pompasının Batman ili iklim şartlarında enerji ve ekserji özellikleri deneysel olarak araştırılmıştır. Bu amaçla Batman’da, Batman Üniversitesi Batı Raman kampüsünde yerleştirilen konteyner içerisine toprak kaynaklı ısı pompası ve çevresindeki toprak zemine toprakaltı devresi kurulmuştur. Batman Meteoroloji Müdürlüğünden 2016-2021 yılları arası 5-10-20-50- 100cm toprak kalınlıklarının maksimum sıcaklık değerleri alınmıştır. Aralık ayı boyunca yapılan deneysel ölçümler sonucunda 2m derinliğinde toprak sıcaklığının ortalama 21°C olduğu ölçülmüştür. Topraktan ısı çekilip, sistemin çalışması için 600m uzunluğunda toprak ısı değiştirici boruları 2m derinliğe yerleştirilmiştir. Deneyler sırasında iç ortam sıcaklığı, dış ortam sıcaklığı, su (%90)-monoetilen glikol (%10) karışımının buharlaştırıcıya giriş çıkış sıcaklığı, soğutucu akışkanın ısı pompası elemanlarına giriş çıkış sıcaklıkları, ısıtma suyunun radyatörlere gidiş ve dönüş sıcaklıkları ölçülmüştür. Ayrıca kompresör giriş ve çıkış basınçları, su-monoetilen glikol karışımının ve ısıtma suyunun debisi ve güç tüketimleri de ayrıca ölçülmüştür. 2 Aralık günü yapılan deneylerde en yüksek COPıp değeri 2,43, 3 Aralık günü ise en yüksek COPıp değeri 2,40, 4 Aralık günü en yüksek COPıp değeri 2,36 olarak hesaplanmıştır. 2 Aralık günü yapılan deneylerde maksimum COPsis değeri 2,26, 3 Aralık en yüksek COPsis değeri 2,23, 4 Aralık günü en yüksek COPsis değeri 2,20 olarak hesaplanmıştır. Sistem elemanları ile ilgili ekserji analizi sonuçlarına göre ekserji kaybı değerleri; en yüksek akümülasyon tankında 0,84kW daha sonra sırasıyla kompresörde 0,45kW, evaporatörde 0,26kW, radyatörde 0,23kW, kondenserde 0,219kW olarak hesaplanmıştır. Isı pompası ekserji verimi %36,17, TKIP sistem verimi ise %33,6 olarak hesaplanmıştır.Öğe Batman ilinde yayılış gösteren çizgili sırtlanlar (Hyaena hyaena (Linnaeus, 1758)) üzerine araştırmalar(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-01-04) Akpınar, Recep; Yürümez, GökhanHyaenidae familyası yeryüzünde sadece 4 türle (Crocuta crocuta, Proteles cristata Hyaena brunnea ve Hyaena hyaena) temsil edilmektedir. Ülkemizde ise sadece çizgili sırtlan (H. hyaena) yayılış göstermektedir. 2020-2023 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu çalışmada Batman ili sınırları içerisinde çizgili sırtlanın varlığının, yayılış alanının ve türe yönelik tehditlerin tespit edilmesi amacıyla doğrudan ve dolaylı gözlem çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Avcılar, çobanlar ve kırsal alanlarda yaşayan yöre insanları ile yapılan görüşmeler sonucunda belirlenen 104 lokasyonda düzenli aralıklarla doğrudan ve dolaylı gözlemler gerçekleştirilmiş ve dört mevsim süresince belirli periyotlarla bu lokasyonlara foto kapan bırakılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda Batman ilinin 20 farklı lokalitesinde çizgili sırtlan varlığı tespit edilmiştir. Ülkemizde sayıları azalmakta olan çizgili sırtlanlar IUCN (Dünya Doğa ve Doğal Yaşamı Koruma Birliği)’ne göre küresel ölçekte Tehdite Yakın (NT) kategorisinde iken Akdeniz bölgesinde Hassas (VU) kategorisinde listelenmektedir. Ayrıca gözlemler süresince türe yönelik tehditler de belirlenerek koruma önerileri sunulmuştur.Öğe Batman'da çıkarılan ham petrolün ağır metal içeriklerinin AAS ile tayini(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-11-22) Acar, Muhammed; Dağ, BeşirBu çalışmada Batmanda çıkarılan ham petrolde bulunan bazı ağır metallerin (Krom(Cr), Kurşun (Pb), Nikel(Ni), Vanadyum(V) ) derişimleri araştırıldı. Ağır metal tayini için ham petrol numuneleri kapalı sistemde mikrodalga fırın kullanılarak çözünürleştirildi.Sonrasında, çözünürleştirilen ham petrol numuneleri daha önce hazırlanan 5-aminoizofitalikasit hidrazon türevi ile immobilize edilmiş silika jel adsorbentinin analitik ayırma yöntemlerinden biri olan katı faz ekstaksiyonun kolon yöntemi kullanılarak ön deriştirilmesi sağlanmıştır. Modifiye silika jel ile kolon yöntemi kullanılarak ağır metallerin zenginleştirilme şartları incelendi. Çözelti pH'ı, çözelti hacmi, akış hızı, elüsyon çözeltisi türü ve matriks iyonları gibi faktörlerin etkileri incelenerek uygun zenginleştirme şartları belirlendi. Geliştirilen zenginleştirme yöntemi ile çeşitli ham petrol numunelerinde (Krom(Cr), Kurşun (Pb), Nikel(Ni), Vanadyum(V) ) ağır metallerinin tayini yapıldı. Metodun geçerliliği test edildikten sonra ham petrol numunelerinde yukarıda zikredilen eser elementlerin tayini AAS de okundu. Geri kazanım testleri, mikro derişim yöntemi ile tüm analitler için yapıldı ve absorbe edici çözelti olarak 2M, HNO3 asit çözeltisi kullanılarak %96 düzeyinde bir geri kazanım sağlandı. Atomik Absorpsiyon Spektrofotometre ile girişimlerin en aza indirgenmesi için önemli bir unsur olan emici çözelti olarak seyreltilmiş HNO3(nitrik asidin) kullanılması en önemli tercih sebebidir Elementlerin analizinde Alevli Atomik Absorpsiyon Spektrometresi cihazı kullanıldı.Öğe Bazı meşe gallerinin kolinesteraz, tirozinaz ve üreaz enzim inhibisyonu ile antioksidan aktivitesinin belirlenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-24) Doğan Abdioğlu, Merve; Haşimi, NesrinBu çalışmada, Quercus brantii L. üzerinde, oluşumu Andricus quercustozae, Andricus cecconii tarafından indüklenen ve Quercus infectoria üzerinde, oluşumu Andricus quercusramuli tarafından indüklenen gallerin metanol ekstrelerinin enzim inhibisyon ve antioksidan aktiviteleri araştırılmıştır. Enzim inhibisyon aktivitesi; asetil ve bütiril kolinesteraz, tirozinaz ve üreaz enzim inhibisyonlarının spektrofotometrik ölçümüyle belirlendi. Ekstrelerin toplam fenolik miktarları gallik asite, toplam flavonoit miktarları kersetine eşdeğer olarak tayin edildikten sonra antioksidan aktiviteleri DPPH serbest radikali giderim, ABTS katyon radikali giderimi ve CUPRAC yöntemleri kullanılarak belirlendi. Kolinesteraz enzim inhibisyonu sonuçlarına göre; ekstrelerin asetilkolinesteraz enzim inhibisyonunda aktif olmadığı, bütiril kolinesteraz enzim inhibisyonunda ise aktivite gösterdikleri sonucuna varılmıştır. En yüksek aktiviteyi %31.33±1.25 inhibisyon oranı ile A. quercustozae gal ekstresi göstermiştir. Tirozinaz enzim inhibisyonu sonuçlarına göre en yüksek aktiviteyi %61.16±0.72 inhibisyon oranı ile A. quercustozae gal ekstresi göstermiştir. Üreaz inhibisyon aktivite sonucunda, A. quercustozae gal ekstresinin %40.98±1.41 oranında aktivite gösterdiği, A. quercusramuli ve A. cecconii gal ekstrelerinin ise aktivite göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Ekstrelerin toplam fenolik içeriklerinin toplam flavonoit içeriklerinden yüksek olduğu saptanmıştır. Ekstreler genel olarak yüksek antioksidan aktivite göstermiştir. Öyle ki; bazı ekstreler pozitif kontrollerden daha yüksek aktivite göstermiştir. Bu tez çalışması ile A. quercustozae, A. cecconii ve A. quercusramuli gal ekstreleriyle söz konusu biyolojik aktiviteler açısından ilk kez araştırılmıştır.Öğe Bazı yeni hidrazon bileşiklerinin sentezi, karakterizasyonu ve antioksidan aktivitelerinin belirlenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-28) Esmer, Yusuf İslam; Çınar, Ercan; Başaran, EyüpBu araştırmada, bir aril sülfonat parçası (2a-i) taşıyan bazı yeni heterosiklik hidrazon bileşikleri ilk kez başarılı bir şekilde sentezlendi ve bazı spektroskopik tekniklerle (FT-IR, 1H ve 13C NMR) aydınlatıldı. Sentezlenen tüm moleküllerin asetilkolinesteraz (AChE), butirilkolinesteraz (BChE), tirozinaz enzimleri üzerindeki inhibitör potansiyelleri araştırıldı. Ayrıca tüm moleküllerin DPPH serbest radikal giderimi, ABTS katyon radikali giderimi ve CUPRAC antioksidan aktiviteleri incelendi. BChE inhibisyon aktivitesi yönteminde 2-formilfenil 4-klorobenzensülfonat (1a) (IC50=10,45 μM), 5-(dietilamino)-2-formilfenil 4-Klorobenzensülfonat (1h) (IC50=10,12 μM) ve 1-( (2-nikotinoilhidrazono)metil)naftalen-2-il 4-klorobenzensülfonat (2i) (IC50=9,89 uM), standart bileşik galantaminden daha etkili bulundu. DPPH serbest radikal giderimi testinde, 2-((2-nikotinoilhidrazono)metil)fenil 4-klorobenzensülfonat (2a) (IC50=361,03 μM) ve 5-metoksi-2-((2-nikotinoilhidrazono)metil)fenil 4-klorobenzensülfonat (2e) ( IC50=348,9 μM) en yüksek antioksidan aktiviteyi gösterdi. Öte yandan, 1a, 1h, 2i bileşikleri ve galantamin moleküllerinin moleküler elektrostatik potansiyel (MEP) haritaları incelenmiştir.Öğe Bazı yeni hidrazon türevlerinin sentezi, karakterizasyonu ve karbonik anhidraz ve kolinesteraz enzim inhibisyon aktivitelerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-04-29) Akış, Berna; Çakmak, Reşit; Şentürk, Muratİnsan karbonik anhidraz I ve II izoenzimleri (hCA I ve II) ve kolinesteraz enzimleri, yani asetilkolinesteraz (AChE) ve butirilkolinesteraz (BChE), çeşitli fizyolojik ve patolojik süreçlerle yakından ilişkili önemli metabolik enzimlerdir. Bu çalışmada, hidrazon ve sülfonat grupları içeren bazı yeni hibrit moleküllerin (2a-g) hCA I, hCA II, AChE ve BChE'ye karşı inhibisyon aktivitesini araştırdık. Hibrit moleküllerin kimyasal yapıları elementel analiz ve bazı spektroskopik tekniklerle karakterize edildi. Test edilen tüm hibrit bileşikler, hCA I'e karşı 30.4 ila 264.0 nM, hCA II'ye karşı 23.2 ila 251.6 nM, AChE'ye karşı 12.1 ila 114.3 nM ve BChE'ye karşı 76.4 ila 134.0 nM aralığında IC50 değerleriyle düşük nanomolar inhibisyon gösterdi. Bu bileşikler, hCA I ve AChE'yi referans moleküller olan asetazolamid (AZA) ve neostigmin'den daha fazla inhibe etti. Test edilen bileşikler arasında 2c ve 2e bileşiklerinin bu enzimlere karşı en iyi inhibitör olduğu belirlendi.Öğe Binalarda ısı yalıtım malzemelerinin enerji verimliliği üzerine etkisinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-07-08) Ögetürk, İlknur; Argunhan, ZekiBinaların ısıtılmasında, enerji verimliliğinin sağlanabilmesi için ısı yalıtımı tasarımı uygulamaları büyük önem kazanmıştır. Termodinamik temellere dayanılarak oluşturulmuş TS 825 ısı yalıtım standardı ile binaların ısıtılmasında enerjinin verimli kullanılması amaçlanmıştır. Bu tez çalışmasında Diyarbakır İli Dicle Üniversitesi Kreş Binasında ısı yalıtımı hesabı yapılarak, Binalarda Isı Yalıtım Malzemelerinin Enerji Verimliliği Üzerine Etkisi araştırılmıştır. Enerji, enerji verimliliği ve bu açıdan binalarda ilk olarak sağlanması gereken ısı yalıtımı konusunun temeli olan termodinamik yasaları incelenmiş, bu yasaların uygulandığı TS 825 standardı hesap metodu ve hesap programı hem tanıtılmıştır, hem de uygulanarak sonuçlar elde edilmiştir. Yalıtım malzemeleri için yıllık ısıtma maliyeti m2 hesabı sonucu Diyarbakır ili için en uygun yalıtım malzemesinin Fenol sert köpük olduğu görülmüştür. Ancak yalıtım malzemesinin birim fiyatı gözönüne alındığında XPS’nin daha avantajlı olduğu görülmüştür.Öğe Bir grup erken tunç çağı kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerin arkeometrik incelemesi: Tilbaşar, Gaziantep(Batman Üniversitesi, 2019-02-22) Tanyeri, Fürkan; Bayazit, MuratBu tez çalışmasında Gaziantep ili Oğuzeli ilçesinin, 12 km güneydoğusunda yer alan ve 2015 yılından bu yana Gaziantep Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda ve Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Elif GENÇ’in sorumluluğunda yürütülen Tilbaşar Höyük kazısında bulunan Erken Tunç Çağı’na ait kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerden oluşan toplamda 24 adet temsili seramik numunesinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Bu doğrultuda, numunelerin karakterizasyonunda XRD (X-ışını difraksiyon), petrografi (optik mikroskop), SEM/EDX (taramalı elektron mikroskopi/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri-Diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılarak örneklerin üretim özelliklerinin (hammadde, pişirim şartları vb.) belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanılan analiz yöntemleri ile elde edilen sonuçlar ışığında seramiklerin kimyasal ve mineral/faz içerikleri belirlenmiş ve pişirim özellikleri (maksimum sıcaklık aralığı, atmosfer, pişirim tekniği vb.) hakkında öngörülerde bulunulmuştur. Buna göre, her iki seramik grubunun da kalkerli hammaddeler kullanılarak üretildiği ve bölgenin jeolojik formasyonu dikkate alındığında bu seramiklerin büyük olasılıkla yerel üretime ait olduğu öngörülmüştür. Seramiklerin mineral/faz içeriklerine bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerin genel olarak düşük sıcaklıkta (700-800 oC), yalın basit seramiklerin ise çoğunlukla daha yüksek sıcaklıklarda (800-900 oC) pişirildikleri saptanmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan FTIR ve TG-DTA analizleri seramiklerin mineral içeriklerini teyit edici nitelikte sonuçlar vererek başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Mikro yapısal açıdan bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerde çoğunlukla vitrifikasyon belirtisine rastlanmazken, yalın basit seramiklerin bazı örneklerinde bölgesel vitrifikasyon davranışının olduğu gözlemlenmiştir. Çalışmada elde edilen veriler iki seramik grubu arasında üretim teknolojisi bakımından farklılıklar olduğuna işaret etmiştir.Öğe Bor katkılı elmas elektrot ile Vindesin'in elektroanalitik özelliklerinin incelenmesi ve miktar tayini(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-14) Tingaz, Buse Nur; Önal, GülayBu tez çalışmasında, ilk defa vinka alkaloidlerinden olan Vindesin ilacının bor katkılı elmas (BDD) elektrot yüzeyinde, Döngüsel voltametri (CV) tekniği ile elektrokimyasal özellikleri incelenmiştir. Kare-dalga adsoptif sıyırma (SW-AdS) voltametri tekniği ile de miktar tayini araştırılmıştır. Farklı destek elektrolitler ve farklı pH değerlerinde incelemeler yapılmış, çalışılacak destek elektrolit ortamı ve pH değeri belirlenmiştir. Çalışma koşulları optimize edilmiş ve pH üzerinde anyonik, nötr ve katyonik (SDS, TRT X-100, CTAB) sürfaktanların etkisi araştırılmıştır. Vindesin maddesinin çalışma ortamı olarak, SDS içeren Britton-Robinson (BR, pH 2.0) tampon ortamı seçilmiştir. SW-AdS voltametri tekniğiyle yapılan miktar tayin çalışmalarında gözlenebilirlik sınırı (LOD 0.00675 µM) ve tayin alt sınırı (LOQ 0.0225 µM) hesaplanmıştır. Geliştirilen bu yöntemin farmasötik numuneye uygulanabilirliği test edilmiştir.Öğe Bor tozu ilavesinin SHS yöntemi ile üretilen NiAl ve Ni3Al alaşımlarına etkilerinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-12-27) Batı, Serkan; İşcan, BahattinNikel aluminyum intermetalik bileşikleri son yıllarda geleneksel malzemelerin yerine birçok sektörde kullanılmaya başlanmış malzemeler olup, farklı çalışma koşullarına uygunlukları nedeniyle teknolojik anlamda cazip hale gelmişlerdir. Kendiliğinden ilerleyen yüksek sıcaklık sentezi (SHS) yöntemi ileri bir malzeme üretim tekniği olup her geçen gün hızla gelişmekte ve yayılmaktadır. En büyük avantajı sentezleme için devamlı bir enerji tüketimi gerekmemesi, dolayısıyla maliyetinin düşük olmasıdır. Yapılan tez çalışmasında amaç Ni3Al ve NiAl intermetalik bileşiklerinin SHS yöntemiyle sentezlenmesi ve belirli oranlarda mikronize bor tozu ilavesinin etkilerinin incelenmesi olmuştur. Yapılan incelemeler neticesinde bor tozu ilavesinin artmasıyla gözenekliliğin azaldığı ve malzemelerin mukavemetini öncelikle yükseldiği daha sonrasında düşürdüğü belirlenmiştir. Ayrıca tane boyutunu küçülttüğü ve mikrosertliği artırdığı belirlenmiştir.Öğe Çift yakıtlı bir dizel motorda sıkıştırma oranının LPG kullanımına etkilerinin deneysel olarak araştırılması(Batman Üniversitesi, 2019-02-08) Çavgun, Erdal; Aydın, HüseyinGünümüzde teknolojinin ilerlemesi ile birlikte araçların güç performans oranları artmakta buda dizel yakıt kullanım maliyetini arttırırken ayrıca dizel araçların çevre kirliliği sorununu daha da belirgin bir hal almasına sebebiyet vermektedir. Bunun ile birlikte üreticiler dizel yakıtlı motorlarda alternatif yakıtların kullanılması ile ilgili yaptıkları araştırmalar da LPG'nin (Sıvılaştırılmış Petrol Gazı) araçlarda yakıt olarak kullanımını gündeme getirmiştir. LPG'nin temin edilebilme ve depolanma şartlarının kolaylığı, düşük maliyetli olması, egzoz emisyonlarının diğer yakıtlara göre düşük ve olması dizel motorlarında alternatif yakıt olarak kullanımını cazip hale getirmektedir. Yapılan bu çalışmada; saf dizel yakıtı ve %5, %10, %20 ve %40 oranlarında LPG ile karıştırılarak; motor performansı, yanma parametreleri ve egzoz emisyonlarına etkileri deneysel olarak karşılaştırılmıştır. Ayrıca farklı sıkıştırma oranları kullanılarak LPG40 yakıtının yanma parametrelerine etkileri araştırılmıştır. Yapılan karşılaştırma sonucunda; farklı sıkıştırma oranlarında %40 LPG kullanıldığında, sıkıştırma oranı artıkça silindir basıncı, ortalama gaz sıcaklığı ve ısı salınım hızı yükselmiştir. Normal sıkıştırma oranlarında ise; LPG kullanımı artıkça silindir basıncı, ortalama gaz sıcaklığı (MGT) ve ısı salınım hızı (HRR) azalmıştır. Ayrıca farklı sıkıştırma oranları ve farklı dizel+LPG kullanım oranlarında; CO emisyonun farklı LPG kullanımı ve sıkıştırma oranlarının artışına bağlı olarak artmıştır.Öğe Dede Harabeleri (Gaziantep) kazılarında açığa çıkan çatı kiremitlerinin arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-06-30) Akgün, Yunus; Bayazit, MuratBu tez çalışmasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Orta Fırat bölümünde yer alan Gaziantep ilinin Oğuzeli ilçesine bağlı Belören Köyü’nde bulunan ve bilimsel danışmanlığı altında kurtarma kazılarını Prof. Dr. Gülriz Kozbe’nin yapmış olduğu Dede Harabeleri yerleşim yerinde tespit edilen Geç Antik Çağ’a (MS 5. yüzyıl – MS 7. yüzyıl sonu) ait 30 adet temsili çatı kiremidinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Tez çalışması kapsamında, numunelerin karakterizasyonu için X-Işını floresans (XRF), X-Işını difraksiyon (XRD), Fourier dönüşümlü kızılötesi (FTIR) spektroskopisi, termogravimetrik -diferansiyel termal analiz (TG-DTA), ince kesit (petrografi), taramalı elektron mikroskobu ve enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi (SEM-EDX) analizleri yapılarak kiremitlerin üretim özelliklerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, kazı alanını çevreleyen bölgeden temin edilen 6 adet kil (toprak) örneğinin de kimyasal ve mineralojik içerikleri belirlenerek provenans (hammadde kaynak analizi) çalışmasına katkı sağlanmıştır. Elde edilen sonuçlar, kiremitlerin bünyelerinde yüksek CaO olduğunu ve yoğun biçimde kalsit mineralinin baskın olarak hammaddede yer aldığını göstermiştir. Kiremit üretiminde kullanılan hammaddenin iki numune için killi kireç taşı (tortul kayaç), kalan diğer 28 numune için ise bazalt (volkanik kayaç) kökenli kayaç kaynaklı olduğu ve örneklerin çoğunda kalsit, kuvars ve opak minerallerin olduğu belirlenmiştir. Bu durum hammadde kaynağının genel olarak aynı olduğuna işaret etmiştir. Kiremitlerin DTA eğrilerinde kalsit bozunumuna bağlı olarak 700-850oC aralığında belirgin bir endotermik etki görülmüştür. Bu etkiye bağlı olarak da ağırlık kayıpları TG eğrilerinde aşağı doğru bir eğilime neden olmuştur. Bahsedilen sıcaklık aralığında yalnızca iki numune (DH-13 ve DH-22) için endotermik etkinin göreceli olarak diğerlerinden oldukça zayıf olduğu ve buna bağlı olarak da ağırlık kaybının daha az olduğu görülmüştür. Bu numunelerin XRD paternlerinde ve FTIR spektrumlarında yüksek sıcaklık fazlarının oluştuğu gözlemlenmiştir. Dolayısıyla, söz konusu kiremitlerin üretim teknolojisi bakımından diğerlerinden farklı olabileceği öngörülmüştür (özellikle DH-13). Kil örnekleri ile kiremitlere ait kimyasal ve mineralojik içeriklerin birbiriyle uyumlu olması hammadde kaynağının bölgesel olduğuna ve dolayısıyla yerel üretime işaret etmiştir. Kiremit bünyelerinin mikro yapısal incelemesinde genel olarak camlaşmanın sınırlı olduğu ve çoğunlukla da bölgesel vitrifikasyon şeklinde oluştuğu belirlenmiştir.