Fen - Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Kitap ve Kitap Bölümleri Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Dil "tr" Fen - Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Kitap ve Kitap Bölümleri Koleksiyonu seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 61
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 17. ve 18. yüzyıllarda Diyarbakır'da sosyo-ekonomik alanda kadın etkinliği(Paradigma Akademi Yayınları, 2020) Nasıroğlu Aydın, MehtapTarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.Öğe 1831 Tarihli Devrek Kazası nüfus defteri(Çizgi Kitabevi, 2020) Alaca, HanifeBu kitap, Osmanlı Devleti`nin yapmış olduğu ilk nüfus sayımında Devrek kazası kayıtlarını içermektedir. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Başbakanlık Osmanlı Arşivi`nde bulunan 675 numara ile kayıtlı M. 1831 tarihli Bolu Sancağı Nüfus Defteri`nin 508 ila 602 varakları arası "Ahâlî-i kazâ-i Devrek der-Livâ-i Bolu" başlığı altında Devrek kazası ve köylerinde bulunan Müslüman nüfusu içermektedir. İlk nüfus sayımlarına göre Devrek kazası bir merkez ve 16 köyden meydana gelmekteydi. Devrek kazasına tabi köylerde toplam Müslüman nüfus 6106 olarak kaydedilmektedir. 1831 yılına ait Devrek kazası nüfus bilgilerini içeren bu çalışmanın, Devrek tarih ve kültürüne ışık tutması ve Devreklilerin kendi geçmişleriyle bağ kurmalarında bir nebze de olsa katkı sağlaması umut edilmektedir.Öğe 19. Yüzyıl sonlarından Birinci Dünya Savaşı’na uzanan süreçte Adana’da salgın hastalıklar ve mücadele yöntemleri(Çizgi Kitabevi, 2019) Karlangıç, OsmanDoç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.Öğe 2. Dönem TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve meclis faaliyetleri(Çizgi Kitabevi, 2019) İdem, TekinDoç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.Öğe Ağa Aşiret Siyaset(Kadim Yayınları, 2016) İlyas, AhmetAnadolu’da kurulmuş olan birçok devletin perifer olarak gördüğü ve iptidai diye nitelendirdiği aşiret yapılması sosyal, siyasal bir varlık olarak günümüzde halen varlıklarını sürdürmektedirler. Osmanlı’da Yavuz Selim’in İdris-i Bitlisi ile yapmış olduğu sözsüz antlaşmanın bir başka versiyonu, Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum ve Sivas kongrelerinde aşiretlerle beraber hareket etme güdümünde buldu. İlk defa İttihat ve Terakki’nin aşiretleri toplum mühendisliğine uygun olarak asilime etme yöntemi olan İskân çalışmaları, kendisini Cumhuriyet’in ilanı neticesinde ortaya çıkan Şeyh Said ayaklanması sonrası raporlara bıraktı. Bu raporların ana amacı ulus-devlet anlayışına uygun olarak aşiret yapısını ortadan kaldırmaktı. Elinizdeki bu çalışma Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişi sırasında yaşanan problemler ve akabinde meydana gelen aşiret-siyaset denkleminin yansımalarını içermektedir. Süreklilik-kopuş açısından bakıldığında bu ilişki ağı günümüze kadar devam etmektedir. Bir tarafta aşiret-şeyh ve yansımaları, diğer tarafta Türkiye’de siyasal hayatının hamasetleri. Aslına bakılırsa küçük bir burjuvazi ayaklanması olarak aşiret yapısı, Türk modernleşmesine karşı koyduğu gibi kendisini güncellemeyi de unutmamıştır. Zira aşiret yapılanmasının devamı için oportünist olma hedefi kayda değerdirÖğe Atatürk’ün dış politika ilkeleri ve amaçları(İksad Publications House, 2020) Turan, Orhanİslam dini ile felsefeyi bütünleştiren el-Fârâbî, Hak yolunda yalnız yaşamayı tercih ederek, hiç evlenmemiş ve mal mülk edinmemiştir. Öğrencilerine de dünyevî ve nefsanî zevklerden uzak, çalışkan, iradeli, doğruyu, erdemi ve ilimi arayan, üstün zekâ ve kavrayışa sahip bir insan olmaları gerektiği konusunda, nasihatlarda bulunmuştur. “Kitabu’l-Musiki’l-Kebir” isimli eseri 1930’da Paris’te basılıp yayınlanmış ve çeşitli dillere çevrilmiştir. Müziğin ruh sağlığı üzerinde etkileri üzerinde çalışmış, makamların psikolojik etkilerini tespit etmiştir.Öğe Basındaki Bilgiler Işığında 12.Uluslararası Kadınlar Birliği Kongresi (18-26 Nisan 1935)(İksad Publications House, 2020) Yaşar, SelmanÖğe Basındaki bilgiler ışığında İlk Kadın Milletvekillerimizden Fakihe Öymen: Hayatı, Meclis’teki çalışmaları(İksad Publications House, 2018) Yaşar, SelmanÖğe Basındaki bilgiler ışığında İlk Kadın Milletvekillerimizden Malatya Milletvekili Mihri Pektaş ve Meclis’teki faaliyetleri(Çizgi Kitabevi, 2019) Yaşar, SelmanDoç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville'in kayıtlarına göre Memlûk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah'ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır'ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nâsır Muhammed b. Kalavun'un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han'ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana'da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry'ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş'ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM'deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.Öğe Batman’da siyasal hayat(Eğitim Yayınevi - Bilimsel Eserler, 2020) İlyas, Ahmet; Çoban, EbruGüneydoğu Anadolu Bölgesi sınırları içerisinde yer alan Batman, esasında 1990 yılında il merkezi statüsüne kavuşmuş genç bir şehirdir. Ancak Batman`ın içerisinde yer aldığı coğrafya, antik dönemlere kadar uzanan kadim bir medeniyetin geleneğini barındıran zengin bir coğrafyadır. Batman ve yöresi doğuyla batının kesiştiği önemli yollar üzerinde yer almasından dolayı Anadolu`ya etki etmiş tüm medeniyetlerin çekim noktasında yer almıştır. Tarihi metinlerde her ne kadar &`;Batman” adına rastlansa da bu ismin bir kent isminden ziyade Batman ve Garzan çayları arasında kalan coğrafi bir bölgeyi temsil ettiği anlaşılmaktadır. Tarihi kaynaklar Batman şehriyle ilgili doğrudan bilgiler sunmasa da günümüzde Batman ilinin birer ilçesi konumunda olan Hasankeyf, Beşiri, Gercüş, Sason ve Kozluk ilçelerinin geçmişte çok önemli birer yerleşim merkezi olduklarını göstermektedir. Bu bağlamda Geçmişten Günümüze Batman Tarih, Ekonomi, Siyaset, Kültür ismi ile ele alınan bu çalışma 14 bölümden oluşmakta ve her biri alanın uzmanları tarafından kaleme alınmış bulunmaktadır. Bu kitapta eski çağlarda, Ortaçağ`da ve Osmanlı döneminde Batman ve çevresi tahlil edilmiş, Batman`ın kentleşme ve nüfus hareketleri ile siyasal hayatı kaleme alınmıştır. On iki bin yıllık tarihi ile Batman ve kültür turizmi, ayrıca kültürel yapısı detaylandırılmıştır. Eğitimden sağlığa, bankacılık ve finans sektörüne, gelir dağılımı ile yoksulluk ilişkisine kadar birçok konu irdelenmiştir. Batman`da tarım, sanayi, enerji, spor gibi alanlar analiz edilmiş ve son tahlilde yatırım alanları ile genel anlamda Batman görünümü ortaya konulmuştur.Öğe Bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları (Ankara’dan Leninakan’a yapılan yolculuk) (11 Haziran 1941)(Çizgi Kitabevi, 2019) Turan, OrhanDoç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.Öğe Bir siyasal kimlik olarak Şeyhlerin siyasal gücü(Bursa Akademi, 2018) İlyas, AhmetÖğe CHP Dönemi Seyhan (Adana) Kadın Milletvekilleri ve meclis çalışmaları (1935-1950)(Paradigma Akademi Yayınları, 2020) İdem, TekinTarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.Öğe CHP Genel Sekreterlik büroları: Patrimonyal devlet geleneğinden karizmatik otoriteye (1931-1946)(Kadim Yayınları, 2020) İlyas, Ahmet; Çoban, EbruAdını rejim ve cumhurun kendisinden alan Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet ile yaşıt bir siyasi partidir. Devletinin bizatihi hafızası konumunda olan parti, Türkiye’nin modernleşme sürecinde önemli bir misyona sahip olmuştur. Reformların yapılmasında toplumsal ve siyasal manada dönüşümün gerçekleştirilmesinde partinin devlet yerine geçtiği bir dönemde CHP, 1930’dan başlayarak partinin devleti yutmaya başlaması sürecine tanık oldu. Yakın dönem tarihçileri ve siyaset bilimcilerin tek partili dönem olarak da ifade ettiği 1930-1945 yılları arasında CHP iktidarı, parti-devlet bütünleşmesinin örneklerinden birini temsil etmektedir. CHP, olağan ve olağanüstü kurultaylar içerisinde tek adamın dışında parti ile devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen ikinci makam konumundaki CHP Genel Sekreterliği’nin de tarihini kapsamakladır. CHP Genel Sekreterliği makamı kendisini bakanlıklar üstü gören bir yapıyı oluşturmaktadır. Genel Sekreterlik sadece parti işlerini düzenlemezdi; kendine bağlı çalışan on üç bürodan oluşan yapısıyla parti-devlet-halk arasındaki sorunların çözümünde ve ilişkilerin düzenlenmesinde de önemli bir görevi ifa etmekteydi. Elinizdeki bu çalışma 1931-1950 yılları arasında CHP Genel Sekreterliği’ne bağlı ve periferi şeklinde örgütlenme içerisinde yer alan büroların parti-devlet bütünleşmesi kapsamındaki rolü üzerine inşa edilmeye çalışılmıştır.Öğe Devlet feminizmi ve Nezihe Muhiddi(Paradigma Akademi Yayınları, 2020) İlyas, Ahmet; Keskin, AslıhanTarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.Öğe Diyarbakır’da 1950 seçimleri ve Milletvekili Ahmet Kamil Tayşi(Ensar Yayınları, 2018) İlyas, Ahmet; Çoban, EbruModern dönemlerde göz ardı edilen İslâm şehrinin farklılıklar şehri olma özelliği, İslâm şehir teorilerinin merkezinde yer alması gereken bir özelliktir. Burada altı çizilmesi gereken ana mesele İslâm şehrinin salt bir Müslüman şehri olmadığıdır. Diyarbakır/Amid örneğinde olduğu gibi şehir, hem Hristiyan hem de Müslüman şehridir. Etnik olarak ise hem Süryani hem Ermeni hem de Kürt ve Türk şehridir. Bir İslâm şehri olarak Diyarbakır’da bütün bu dinî ve etnik unsurların kendine ait bir şeyler bulduğu ve şehri sahiplendiği bir geleneksel anlayış hâkimdir. Unutulmamalıdır ki bütün bunları bir araya getiren temel unsur, bütün çoklukları ve farklılıkları Allah’ın birliğinin veya tevhid düşüncesinin bir tezâhürü olarak gören anlayıştır. Bu aynı zamanda kesrette vahdeti bulan anlayışın sonucudur. Burada asıl olan farktır. Farklılığa müdahale etmek tanrısal bir rol üstlenme teşebbüsüdür. Bu yaklaşım çerçevesinde farklılıkların bir arada yaşaması İslâm şehrinin en belirgin özelliğidir.Öğe Ebul Abbas Ahmed b. Arabşah’ın Sultan Çakmak için yazdığı medhiye eseri(Kimlik Yayınları, 2019) Ağır, Abdullah MesutÖğe Hanedanında aynı isimde iki farklı kadın dünya(Paradigma Akademi Yayınları, 2020) Gördeğir, ErcanTarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.Öğe Hûlâgû Han dönemi İlhanlı - Abbasi diplomatik münasebetleri(Efe Akademi Yayınevi, 2020) Gördeğir, ErcanDevletler arasındaki ilişkileri düzenleme aracı olmasının yanı sıra herhangi bir hükümdarın öteki üzerinde kendini öne çıkarma, üstünlüğünü kabul ettirme ameliyesi olarak tanımlanabilecek diplomasi, egemen devletlerin hükümetleri arasındaki formel ilişkilerin uygulanmasında kolaylık sağlayan zekâ oyunu olarak tasvir edilmiştir.Diplomasi, tarih boyunca uygarlıkların mevcut olanakları; siyasi, askeri ve ekonomik güç durumlarına göre üsluplarının farklılaştığı bir dildir. Diğer bir deyişle devletlerarası münasebetlerde tarafların diplomatik üslubunu belirleyen en önemli etken sahip oldukları güç olmuştur. İnsanoğlunun, tarihi gelişim ve dönüşümü, beraberinde diplomatik dil ve üslubun da değişerek çağın gerektirdiği itibar ve meşruiyet araçları ile süslenmesini sağlamıştır.Orta Çağ devletleri arasında gerçekleşen diplomatik münasebetlerde kullanılan üslup ve ifadelerin can alıcılığı bizi böyle bir çalışmaya yönlendiren en önemli etkendir.Dönemin diplomatik teamülleri incelendiğinde hemen hemen her devletin kendisine bir tanrısal haklılık ve dini meşruiyet atfetmeye çalıştığı görülmüştür. Orta Çağ’ın diplomatik belgelerinde geçen “Ebedî Tanrı, Cengiz Han ve onun soyunu yükseltti. Yeryüzünün hepsini doğudan batıya bize sundu”,“Eğer benim öğüdümü dinlemezsen Tanrının isteğinin nasıl olduğuna bakacağım”, “Tanrının izni ve benim yetkimle”, “Başının, altınının, karının ve çocuklarının sana kalması için kaleden aşağı in ve cihan padişahlığının kulluk kemerini beline bağla.” Bu gibi ifadeler günümüzde bile insanı derinden etkilemektedir.Peki Orta Çağ devletleri bu ifadeleri neden ve hangi amaçla kullandılar? Tahammül sınırlarını aşan bu tehditkâr ifadelerin muhatapları kimlerdi? Bu muhataplar bu tehditler karşısında nasıl bir tavır takındılar? Bu ifadeleri içeren belgeler karşı tarafa nasıl ulaştırıldı? Orta Çağ’da elçiye zeval olunur muydu? Elinizdeki bu çalışma bütün bu sorulara duyulan merakın bir sonucudur.