Enstitüler
Bu bölüm için kalıcı URI
Tür "Master Thesis" Enstitüler seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 1051
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 02714 numaralı Erzurum-Bayburt kazası nüfus defterinin transkripsiyon ve değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi, 2019-01-15) Gül, Sümeyye Ülkü; Türkmen, Mustafa NuriNüfus, belirli bir zaman diliminde sınırları tanımlanmış bir bölgede yaşayan insan sayısını ihtiva eder. Bilindiği gibi Osmanlı Tarihi incelenirken başvurulan önemli kaynakların başında arşiv kayıtları gelmektedir. Bu arşiv kayıtlarının içerisinde yer alan nüfus defterleri dönemler hakkında bize detaylı bilgiler aktarır. Özellikle şehirlerin tarihini, Sosyo-ekonomik durumlarını, demografik özelliklerini anlamamız için kritik önem arzeder. 19. Yüzyıl öncesinde Osmanlı Devleti’nde yapılan nüfus sayımları modernlik içermemekle birlikte nüfus özellikleriyle de doğrudan ilişkili sayımlar değildi. Tahrir ve avarız olarak adlandırılan bu sayımlarda vergi ödeyecek hanelerin tespiti esas alınıyordu. Fakat 19. Yüzyılda daha modern sayımlar yapılmıştır. Bu sayımlar esnasında kişilerin adları, aile soy bağı derecesi bilgileri, lakapları, mesleki durumları, yaş bilgileri ve fiziksel özellikleri hakkında etraflıca bilgiler verilmiştir. Üzerinde çalışacağımız arşiv kaydı, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki nüfus defterleri kataloğu içerisinde 02714 Numaralı Erzurum-Bayburt Kazası nüfus defteridir. Bu çalışmada, 1842 yılında Erzurum-Bayburt kazasında yaşayan gayrimüslim topluluğun nüfusu ve nüfus hareketleri, meslekleri, göçler hakkında bilgi sahibi olacağız. Aynı şekilde bölge insanının yaş bilgisi, fiziksel özellikleri, özür ve engel durumları detaylı olarak yer almaktadır.Öğe 1067 numaralı hurufat defterine göre Amîd ve çevresindeki vakıflar (1703-1722)(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-01-18) Reisoğlu, Ercan; Alaca, HanifeOsmanlı tarihi araştırmalarında en önemli kaynaklardan bir tanesi de şüphesiz Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan Hurufat Defterleridir. Bu defterlerde vakıf müesseseleri hakkında birçok bilgi bulunmaktadır. Hurufat Defterleri ilmiye sınıfının yürütme organı olan kazaskerlik tarafından düzenlenirdi. Bu organ kendi içinde Anadolu ve Rumeli olarak ikiye ayrılmış olup yetki alanları belirlenmiştir. Böylece defterler Anadolu ve Rumeli olarak ikiye ayrılarak kazalar ’’elif’’ harfinden başlamak suretiyle alfabetik sıraya göre defterlere kaydedilmiştir. Osmanlı Devleti vakıf müesseselerine azami derecede önem verir, bu minvalde devlet teşekkülü en ücra kasaba ve köylere kadar uzanırdı. Defterlerde; kaza, kasaba, köy, mahalle adı, vakfı inşa eden kişi, vakfın adı, görev şekli, görevden ayrılanın adı, göreve yeni başlayanın adı, atama arzını yapan kişinin adı ve atama tarihi yazılırdı. Bu durumda defterlerin çok yönlü olduğu söylenebilir. Özellikle sosyoekonomik ve demografik yapı hakkında ciddi bilgiler içermesi nedeniyle Hurufat Defterlerinin tarih araştırmalarında çok önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir.Öğe 11 Eylül saldırıları sonrası Amerikan sinemasında Afganistan Savaşının temsili: Son kalan (2014) filmi örneği(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-04-07) Doğan, Kadir; Işık, Mehmetİçinde bulunduğumuz dönemin en önemli işitsel ve görsel anlam üretme sistemleri arasında kabul edilen sinema, gerçeklikle en yoğun şekilde ve karşılıklı bir bağa sahip olan sanat dalıdır. Sinema, hem gerçeklikten etkilenir hem de onu etkiler. Çünkü sinema bireylerin davranış, tutum ve düşüncelerini değiştirerek kamuoyu oluşturup modalar yaratabilmektedir. Kitle iletişim araçlarının büyük bir önem kazandığı modern toplumlarda sinema da geniş kitlelere hitap edebilme ve insanları etkileme gücü nedeniyle devletin en önemli ideolojik aygıtlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ulaştığı izleyici kitlesi ve küresel çaptaki etkisi göz önüne alındığında en etkili sinema endüstrilerinin başında gelen Hollywood da Amerikan devletinin en güçlü ideolojik aygıtlarından birisidir. Takvimler 11 Eylül 2001’i gösterdiğinde Amerika, ülke olarak büyük felaketlerden birini daha yaşamış ve toplumsal, psikolojik bir çöküş sürecine girmiştir. Bu travmatik durum Amerika’nın dünya üzerinde lider konumunda bulunduğu bir sektör olarak sinemada da yer bulmuştur. Bu çalışmanın amacı, 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında Afganistan’ın Hollywood sinemasındaki temsilini Son Kalan (Lone Survıvor) filmi örneği üzerinden ortaya koymaktır. Tezin Birinci Bölümünde tezin amaç ve önemi, sinema-savaş ilişkisi, literatür araştırması açıklanmıştır. İkinci Bölümde Afganistan savaşı ve Afganistan konulu filmler incelenmiştir. Bulguların yer aldığı Üçüncü Bölümde bu çalışmanın konusu olan Son Kalan filminin çözümlenmesi yapılarak incelenmiştir. Yapılan bu çözümleme neticesinde; birçok Hollywood yapımı filmde olduğu gibi Amerikan askerlerinin kutsandığı, erdemli, fedakar ve kahraman ordu temalarının ön plana çıkarılmaya çalışıldığı görülmüştür. Bunun karşıtı olarak, Afgan halkı merhametsiz, vahşi, geri kalmış, cahil ve özgürleştirilmesi gereken zavallılar olarak kabul edilmişlerdir. Tek tip olarak gösterme ve ötekileştirme filmde fiziki ve dini nitelikler üzerinden oluşturulan lakaplar vasıtasıyla yapılmakta olup Afganlılar ile ilgili bir genelleme yapılarak onlar ‘ Hacı’ olarak tektipleştirilmektedir.Öğe 11 numaralı Mora ahkâm defteri’nin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-20) Adlim, Kadri; Türkmen, Mustafa NuriBu çalışma, 11 Numaralı Mora Ahkâm Defteri, H. (1189-1212) / M. (1775-1797) tarihleri arası dönemi kapsayan hükümlerin transkripsiyonu, özeti ve değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Bu Ahkâm Defteri’nden hareketle, 18.yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı ve Venedik’in birbirlerine karşı özellikle siyasi, iktisadi ve diplomatik alanlarda nasıl politikalar yürüttükleri hususunda inceleme yapılmıştır. Söz konusu çalışmada, 1718 Pasarofça Antlaşması'nda sağlanan sulh ile beraber devam eden siyasi (diplomatik), ticari, balyos ve konsolosların statüleri, tüccar ve müste’minlerin hak ve muafiyetleri, korsanlık, eşkıyalık ve haksız gasp sorunları, kişiler arasındaki borç, alacak verecek meseleleri, deniz hukuku ve sınır ihlalleri, hak ve sorumlulukları ahidnâme ile güvence altına alınmış diğer Venediklilerin durumları ile mahkeme davalarında ve çözümünde adalet mekanizmasının işlerliği konuları yer almaktadır. Çalışmanın esas kaynağı, incelemeye alınan 11 Numaralı Mora Ahkâm Defteri’nin H. (1189-1212) / M. (1775-1797) tarihleri arasındaki dönemi kapsayan hükümleridir. Asıl problematiğimiz, XVIII. yüzyılda Osmanlı ile Venedik’in Doğu Akdeniz (Levant)' de etkili güç olma mücadelesinde hangi faktör, yol ve yöntemlere başvurdukları ve bunları nasıl kullandıklarıdır. Bu bağlamda, 18. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı ile Venedik siyasi ve ticari ilişkilerinde, balyos ve konsolosların diplomatik misyonları incelenmiş, Osmanlı Devleti’nde gümrük sistemi, ahidnâme politikası ve millet sistemi açıklanmaya çalışılmıştır.Öğe 11-13 yaşindaki genç futbolculara uygulanan 8 haftalik fifa kids 11 + eğitim programinin denge ve sürat parametrelerine etkisinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-10) Ete, Fethullah; Çelik, Nuri MuhammetBu araştırmanın amacı 11-13 yaşındaki genç futbolculara uygulanan 8 haftalık ve haftada 4 gün fifa kids 11+ eğitim programının denge ve sürat parametrelerine etkisinin incelenmesidir. Çalışmaya Gençlerbirliği U-13, Futbol Takımı ( Kontrol Grubu) 17 futbolcu ve Gültepe Gücü Spor U-13 Futbol Takımından (Deney Grubu) 17 futbolcu olmak üzere toplam 34 futbolcu katılmıştır. Deney grubuna kendi antrenmanları dışında 8 haftalık Fifa Kids 11+ eğitim programı uygulanmıştır. Kontrol grubu sadece kendi futbol antrenmanlarına katılmıştır. Araştırmada veri analizinde SPSS (22) programdan yararlanılmıştır. Dağılımın normalliğine karar vermek için Shapiro-Wilk testi ile basıklık ve çarpıklık değerlerinden yararlanılmıştır. Elde edilen değerlerin anlamlı olup olmadığının yorumlanmasında 0.05 anlamlılık düzeyi ölçüt olarak kullanılmıştır. Bağımlı iki grubun karşılaştırılmasında Paired Sample t testi ve bağımsız grupların karşılaştırılmasında İndependent-Samples T-testi kullanılmıştır. Çalışmamız sonucunda; 8 hafta süre ile uygulanan Fifa Kids 11+ eğitim programının denge ve sürat performansının; 20 metre koşu, 30 metre koşu ve flamingo denge testi performansları ön test-son test değerleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark ortaya çıkmış olup, uygulanan Fifa Kids 11+ eğitim programının 20 metre koşu, 30 metre koşu ve denge performansları üzerinde olumlu etki ettiği görülmüştür. Sonuç olarak; 11-13 yaş grubu futbolculara, futbol antrenmanlarına ek olarak uygulanan 8 haftalık Fifa Kids 11+ eğitim programının futbolcularda, sürat ve denge performanslarını pozitif yönde etkilediği görülmüştür.Öğe 12 – 14 yaş obez çocuklarda rekreatif amaçlı yürüme egzersizinin benlik saygısı üzerine etkisinin incelenmesi(Batman Üniversitesi, 2018) Karaoğlan, Mehmet Ferhat; Taşkın, CengizBu çalışmanın amacı; rekreatif amaçlı yürüyüş egzersizinin obez çocuklarda benlik saygısı üzerine etkisinin incelenmesidir. Yaşları 12-14 arasında değişen 20 obez sedanter çocuk çalışmanın deney gurubunu, yine yaşları 12-14 arasında değişen 20 obez olmayan sedanter çocuk ise kontrol gurubunu oluşturmuştur. Deney gurubu 8 haftalık rekreatif amaçlı yürüyüş egzersizine tabii tutulmuş olup, kontrol gurubu ise herhangi bir egzersiz faaliyetine tabii tutulmamıştır. Araştırmada bireylerin benlik saygısı düzeylerinin belirlenmesinde on sorudan oluşan Rosenberg benlik saygısı ölçeğinin alt kategorisi kullanılmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmasında SPSS 22 IBM istatistik paket program kullanılmıştır. Veriler ortalama ve standart sapma olarak özetlenmiştir. Yapılan analizler sonucunda; Rekreatif amaçlı yürüyüş egzersizi yapan deney gurubunun benlik saygısı düzeylerinde istatiksel olarak anlamlı derecede iyileşme saptanırken, kontrol gurubunu oluşturan bireylerin benlik saygısı düzeylerinde istatiksel olarak herhangi bir değişiklik saptanmamıştır. Sonuç olarak rekreatif amaçlı yürüyüş egzersizlerinin obez çocuklarda vücut kitle indekslerindeki iyileşmeyle birlikte bu iyileşmeye bağlı olarak benlik saygısı düzeylerinde olumlu etkiler yarattığını söyleyebiliriz.Öğe 12-14 yaş grubu çocuklarda masa tenisi antrenmanının seçilmiş performans parametrelerine etkisi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-01-24) Uçar, Burak; Aktaş, SametBu çalışma, 12-14 yaş arasındaki çocuklarda masa tenisi antrenmanının esneklik, çeviklik, dikey sıçrama, yatay sıçrama, el ve ayak reaksiyon zamanlarına olan etkisini değerlendirerek, bu fiziksel özelliklerin gelişimine katkısını belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırmaya haftada en az 3 antrenman yapan toplam 40 sporcu (10 erkek çalışma grubu, 10 kız çalışma grubu, 10 erkek kontrol grubu, 10 kız kontrol grubu) dahil edilmiştir. Çalışma grubu, 8 hafta boyunca haftada 3 gün, günde 1 saat olmak üzere toplam 24 saat masa tenisi antrenmanı gerçekleştirmiştir. Antrenman programı, çeviklik, esneklik, dikey sıçrama, yatay sıçrama, el ve ayak reaksiyon zamanlarını geliştirmeye odaklanmıştır. Kontrol grubu herhangi bir antrenman yapmamıştır. Araştırma verilerinin istatistiksel analizi için SPSS 23 kullanılmıştır. Verilerin normal dağılım gösterdiği tespit edildiği için parametrik testler kullanılarak grup içi ve gruplar arası karşılaştırmalar yapılmıştır. Grup içi karşılaştırmalarda paired-sample t-testi, gruplar arası karşılaştırmalarda ise independent samples t-testi tercih edilmiştir. Anlamlılık düzeyi olarak 0,05 kabul edilmiştir. Erkek masa tenisi sporcularının ön test ve son test ortalama fark sonuçlarına göre, çeviklik, esneklik, dikey sıçrama, yatay sıçrama, el reaksiyon ve ayak reaksiyon parametreleri arasında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (sırasıyla p=0,124, p=0,552, p=0,343, p=0,078, p=0,224, p=0,213). Kız masa tenisi sporcularının ön test ve son test ortalama fark sonuçlarına göre, çeviklik, esneklik, dikey sıçrama, yatay sıçrama, el reaksiyon ve ayak reaksiyon parametreleri arasında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuştur (sırasıyla p=0,003, p=0,005, p=0,104, p=0,095, p=0,003, p=0,296). Çalışma grubu, çeviklik, esneklik ve el reaksiyonunda daha belirgin bir gelişim gösterirken, dikey ve yatay sıçrama ile ayak reaksiyonunda gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (sırasıyla p=0,104, p=0,095, p=0,296). Sonuç olarak, bu araştırma, masa tenisi sporcularının performansını artırmak için yapılan spesifik antrenman programlarının belirli fiziksel özellikleri etkileme potansiyelini vurgulamaktadır. Ancak, bireysel farklılıkların ve antrenmanın etkilerinin çeşitliliği göz önüne alındığında, antrenman programları kişiselleştirilmeli ve düzenli olarak değerlendirilmelidir. Bu önerilere uyulması, masa tenisi sporcularının performansını daha etkili bir şekilde artırabilir.Öğe 152 numaralı Edirne şer'iyye sicilinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-10-21) Kürküt, Mehmet Arif; Türkmen, Mustafa NuriOsmanlı mahkeme kayıtları olan şer’iye sicilleri bölgesel ve şehir araştırmaları tarihinde son derece önemli bir yer tutmaktadır. Bu siciller kayıt altına alındığı yerin iktisâdi içtimâi siyâsi ve idâri yapısı hakkında önemli bilgiler ihtiva eden resmi kayıtlar olduğu gibi içerisinde yer alan tereke defterleri de resmi nitelik taşıyan devlet arşivleridir. Tereke defterleri ölen kişilerin toplumsal konumlarını, demografik yapılarını, medeni hallerini, aile yapılarını, sahip oldukları her türlü menkul, gayrİmenkul mallara ait önemli bilgiler sunmaktadır. Çalışma konumuz olan 152 numaralı Edirne Şer’iye sicili de Edirne’nin bölgesel, şehirsel, sosyal, ekonomik, kültürel yapısını bizlere ulaştıran önemli bir kaynaktır. Hicri 1166-1169, Miladi 1753-1756 yılları arası tarihleri kapsayan bu defter 96 sayfa 172 hükümden oluşmaktadır. Defter Edirne şehrinin mahallelerinin sosyal yapısını, ekonomik faaliyetlerini, bu dönemde kullanılan unvân ve lakapları, dini inanışları yine siyasi, idari, demografik yapı vb. birçok yapılarına ışık tutan bilgiler içermektedir. Dört bölümden oluşan tezin birinci bölümünde genel hatlarıyla kadılık kurumu Şer’iye sicili ve Şer’iye mahkemeleri hakkında bilgiler verilip özelliklerinden bahsedilmiştir. İkinci bölümde Edirne tarihi, Edirne’nin coğrafi, sosyal ve ekonomik durumu hakkında bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde değerlendirmenin yanı sıra millet sistemi, idari birimler ve sosyal hayat hakkında bilgiler verilip belgeler özetlenmiştir. Dördüncü ve son bölümde ise defterdeki hükümlerin transkripsiyonu mevcuttur.Öğe 167 numaralı Edirne Şer’iyye Sicili transkripsiyon ve değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-11-22) Gevrek, Yakup; Türkmen, Mustafa NuriOsmanlı devletinin sosyal ve ekonomik durumu hakkında yerel tarih açısından bilgi sahibi olmamıza yardımcı olan Şer’iyye Sicilleri defterleri araştırmacıların başvurduğu en önemli kaynaklardan birisidir. Tereke defterlerinden yola çıkarak halkın hangi mesleği icra ettiklerini ve geçimlerini sağlayabilmeleri için tarım, hayvancılık ve nakliye vesaire ile uğraşmışlardır. İnsanların eşyalarını temin etmeki bir yerden başka bir yere seyehat etmek veya yüklerini taşımada kolaylık sağlaması amacıyla binek hayvanlardan yararlanmışlardır. Bu nedenle binek hayvanlar sosyal ve ekonomik hayatta en önemli ulaşım araçları durumundadır. Ölen kişilerin menkul ve ğayrimenkullerinin malları kadılar aracılığıyla varislere teslim edilmeleri ve hangi coğrafi bölgelerde yaşadıklarını öğrenmemizde bir fikir sahibi olmamıza imkân sağlıyor. Çalışmamızın ana kaynağı Şer’iyye Sicilidir. 167 numaralı Şer’iyye Sicilleri defterleri Edirne’nin 1174-1175/ 1760-1761 yılları arasında meydana gelen gelişmeleri kapsamaktadır. Osmanlı devletinde kadı, naip, kassam, vakıf, miras, Osmanlı millet sistemi gibi konular hakkında bilgiler verilmiştir.Öğe 17. yüzyıl kasidelerinde fahriye(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-05-14) Ünver, Rıdvan; Süslü, Zahir17. yüzyıl, klasik Türk şiirinin güçlü bir dönemidir. Dönemin şairleri sanatlarını; kaside, gazel, rüba’î, kıt’a gibi farklı nazım şekilleriyle göstermiştir. Özellikle kaside içerisinde yer alan fahriye bölümü, şairlerin kendi şahsiyetlerini, şiirlerini ve yeteneklerini göstermesi için önemli bir araç olmuştur. Şairlerin memduhuna yaptığı övgünün arkasında çeşitli beklentiler vardır. Bu beklentilerin yerine gelmesi için şairler şahsiyetlerini, şiirlerini, yeteneklerini överek memduha layık olduklarını ispat etmeye çalışmıştır. Tezin konusu, 17. yüzyıl kasidelerindeki fahriye bölümünün ayrıntılı olarak incelenmesidir. Bu doğrultuda şairlerin şahsiyetleri ve şairlik kabiliyetleri incelenmiş; şiirleri mana, fikir, eda ve üslup güzelliği yönüyle ele alınmıştır. Şairler fahriye bölümünde sıkça kendilerini diğer şairlerle kıyaslamış; bu mukayesede şair bazen kendini üstün görmüş, diğer şairleri yermiş bazen de aynı şairleri üstat olarak kabul etmiş kendini onların takipçisi saymıştır. Bu durum tezde şairin kendini Türk, Arap, Acem ve isim vermeden diğer şairlerle mukayese etmesi yönüyle ele alınmıştır.Öğe 181 numaralı Harput şer'iyye sicilinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi (Hicri 1041-1042/miladi 1632-1633)(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-09-27) Erzengin, Adem; Türkmen, Mustafa NuriŞer’iyye sicilleri eski dönemlerde olduğu gibi Osmanlı’nın da kendi şer’iyye sicilleri kendi tarihinin aydınlatılmasında en önemli kaynaklardandır. Şer’iyye sicillerinin ihtiva ettiği bilgiler tahlil edildiği döneme ışık tutar. Dönemin idari ve askeri yapısı, soysa-ekonomisi hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır. Nitekim araştırma çalışmamıza konu olan 181 envanter numaralı Harput şer’iyye sicili tarih araştırmacılarına yazıldığı dönemin yukarıda saydığımız konular hakkında detaylı bilgiler sunar. 181 numaralı Harput şer’iyye sicilinde; satış akdi, alacak-verecek meselesi, miras paylaşımı, nafaka ve hibe gibi davalar yoğunluktadır ve bu davalar şer’i hukuka göre kadı tarafından hüküm verilip daha sonra muhkem neticeye ulaşan dava kayıtlarını ihtiva eder. Mahkemeye sicil incelendiğinde anlaşılacağı üzere hem müslim hem de zimmîler eşit haklarla başvurup haklarını şer’i mahkemede şer’i hukuka göre arayabilmişlerdir. Dolayısıyla şer’iyye sicilleri döneme ışık tutması açısından çok ehemmiyetli kaynaklardandır.Öğe 1919'da Amerikan heyetlerinin Doğu Anadolu ve Transkafkasya gezileri ve Ermeni meselesi'ne dair raporları(Batman Üniversitesi, 2016) Demirci, Hasan; Türkmen, Mustafa NuriTarihi kökenleri XIX. yüzyıla uzanan ve Batılı emperyalist devletlerin, Osmanlı Devleti’ni parçalamak üzere “Şark Meselesi” çerçevesinde ortaya attığı Ermeni Meselesi, I. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya barışını tesis etmek ve Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşmak üzere toplanan 18 Ocak 1919 tarihli Paris Barış Konferansı’nda ele alındı. Bu Konferansta Ermeniler, 12 Şubat 1919’da sundukları memorandumda “Batı Ermenistan” olarak iddia ettikleri Doğu Anadolu’da nüfus çoğunluğuna sahip olduklarını ileri sürdüler ve bu bölgeyi “Kafkas Ermenistan”ı ile birleştirip “Büyük Ermenistan” kurmayı amaçladılar. Kurulacak bu devletin her alanda kendi kendini yönetebilme kabiliyetine erişinceye kadar ABD mandası altına alınması tercih ediliyordu. Bu sebepten dolayı, ABD, Ermenistan ve Türkiye’yi bir manda idaresi altına almadan önce sağlam ve mantıklı adımlar atmak, devlet menfaatlerine uygun olup olmadığını tespit etmek ve bölge halkının ihtiyaçlarını belirlemek için Transkafkasya ve Doğu Anadolu’ya araştırma ve inceleme heyetleri göndermeye karar verdi. Bu sebeple, 13 Temmuz-13 Ağustos 1919 tarihleri arasında Doğu Anadolu’ya gelen ve faaliyet yürüten ilk Amerikan heyeti, Amerikan Yakın Doğu Yardım Derneği (American Comitte for Relief of Near East) adına Yüzbaşı Emory H. Niles ve yardımcısı Arthur E. Sutherland Heyeti idi. İkincisi ise Eylül-Ekim 1919 tarihleri arasında bölgeye gelen ve gözlemlerde bulunan General Harbord Heyeti idi. Her iki heyetin sundukları raporlar doğrultusunda, Ermenilerin, gerek savaş öncesi gerek savaş sonrası Doğu Anadolu’da hiçbir yerde çoğunlukta olmadıklarını ve Doğu Anadolu ve Transkafkasya’da asıl mezalimin Ermeniler tarafından yapıldığını ortaya koymaktadır.Öğe 1920-1950 yılları arasında Siirt milletvekilleri ve faaliyetleri(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-07-04) Altun, Abdulhakim; İlyas, AhmetBu tez çalışmasıyla, 1920-1950 yılları arasında toplam 8 dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Siirt Milletvekilleri’nin Meclis’teki faaliyetleri ele alınmıştır. Bu araştırma 1920-1950 yılları arasında görev yapmış olan milletvekillerinin özgeçmişleri, TBMM’de vermiş oldukları takrirleri, teklifleri ile konuşmaları gibi faaliyetlerinin neler olduğunun ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışma, 1920-1950 yılları arasında gerçekleşmiş olan toplamda 8 dönemi içine almaktadır. TBMM’de Siirt Milletvekili olarak 1’inci Dönem 6 milletvekili, 2’nci Dönem 2 milletvekili, 3’üncü Dönem 2 milletvekili, 4’üncü Dönem 2 milletvekili, 5’inci Dönem 6 milletvekili, 6’ncı Dönem 5 milletvekili, 7’nci Dönem 5 milletvekili ve son olarak 8’inci Dönem’de 4 milletvekili görev yapmıştır. 1920-1950 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapan milletvekilleri arasında bir dönemden fazla görev yapan milletvekilleri de vardır. Bunlar da göz önüne alındığında 8 dönemde görev yapan milletvekillerinin sayısı 20 olmuştur. Sözü edilen milletvekillerinin görev yaptıkları dönemler içindeki faaliyetleri ele alınarak, TBMM’de katıldıkları komisyonlar, aldıkları görevler de incelenmiştir. Araştırmada Siirt Milletvekilleri’nin kendi seçim çevreleri Türkiye gündemi ve buna benzer konularda takrir ve teklif verdikleri, önemli gördükleri konularda konuşmalar yaptıkları tespit edilmiştir.Öğe 1960'larda sosyo-politik ortam ve Türkiye İşçi Partisi’nin TBMM’de temsiliyeti(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-07-17) Çayın, Nurullah; İlyas, AhmetTürkiye Solu, Osmanlı’nın son dönemlerinden 1960’lara kadar, kısa süreli dönemler dışında, resmi ideoloji tarafından ‘tehlike arz eden’ bir şekilde ele alınmış ve buna karşı geliştirilen baskı mekanizmaları ile yeraltı faaliyetlerine zorlanmış ve kitleselleşmesi engellenmiştir. Sol hem tek parti iktidarı olan CHP döneminde hem de çok partili sistemin ilk iktidarı olan DP döneminde gayrı meşru ve illegal kabul edilmiş, solcu ve komünistler vatan haini olarak suçlanmışlardır. Yıllarca baskı politikaları nedeniyle dar bir alan ve kadroya sıkıştırılmıştır. Bu açından 1960’lı yıllar sol için bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye İşçi Partisi, 1961 Anayasa’sının tanıdığı hak ve hürriyetler ve geliştirdiği iktidarı frenleyen mekanizmaların/kurumların oluşturulması ile meydana gelen demokratik ortamda, sendikacılar tarafından kurulmuş, dönemin aydınlarının partiye geçmesiyle sosyalist bir kimlik kazanmıştır. Legal bir parti olarak kurulan ve legal kalmak adına çokça çaba sarf etmiş, katıldığı seçimlerde yaptığı etkili propaganda ile halkın teveccühünü kazanmış ve kitleselleşmiştir. 1965 yılı seçimleriyle meclis çatısı altında temsiliyet hakkı kazanmış ve Türkiye’de solun meşruiyet sorununu ortadan kaldırmıştır. Toplumda karşılık bulan TİP, kapatıldığı 1971 yılına kadar mecliste sosyalist fikirler ekseninde etkin bir muhalefet yapmıştır.Öğe [2-(3,4-epoksisikloheksil)etil]trimetoksisilan türevi yeni bir sabit fazın sentezi ve karma mod HPLC uygulamaları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-27) Mumin, Mehmet Yaşar; Aral, HayriyeBu tez çalışmasında, daha önce BTÜBAP-2018- FED-3 Projesi kapsamında sentezlenip HPLC kolonu haline getirilen Si-Ch-IlePBA sabit fazın HPLC ile hidrofilik etkileşimi incelendi. Bir kapling reaktifi olan [2-(3,4-epoksisikloheksil)etil]trimetoksisilandan yola çıkılarak silika tabanlı yeni bir karma- mod sabit fazı sentezlendi ve hidrofilik etkileşim/ters fazlı yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) etkinliği incelendi. Polar amid, amin ve alkol gruplarının yanı sıra polar olmayan alifatik ve aromatik grupları taşıyan yeni sabit faz, [2-(3,4-epoksisikloheksil)etil]trimetoksisilan ve izolösin amino asitinden başlayarak sentezlendi ve yapısı elementel analiz, kızılötesi spektroskopi(FTIR), taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve katı hal 13C nükleer manyetik rezonans (CPMAS NMR) ile karakterize edildi. Farklı polaritelere sahip bazı aromatik bileşiklerin, hidrofilik etkileşim sıvı kromatografisi (HILIC) ve ters faz (RP) koşullarında ayrımı incelendi ve başarılı bir ayırma sonucu elde edildi. Yeni sabit fazın HILIC modundaki etkinliğini incelemek için suda çözünen vitaminler ve nükleobazlar test edildi. Altı tane suda çözünen vitamin, gradient elüsyonla, beş tane nükleobaz, izokratik elüsyonla başarılı bir şekilde ayrıldı. Sabit fazın sübstitüe benzoik asitler, klorlu herbisitler, alkil benzenler gibi bir seri orta ve zayıf polarlıkta ve polar olmayan küçük bileşiklere ve polar/polar olmayan aromatik bileşiklerin bir karışımına karşı ters faz (RP) etkinliği incelendi ve başarılı ayırmalar elde edildi. İzokratik elüsyon ile ayrılan tüm analitler için alıkonma faktörü, teorik tabaka sayısı ve pik asimetri faktörü hesaplandı. Geleneksel C18 ve ticari HILIC kolonları ile kıyaslandığında, yeni sabit fazın hem HILIC hem de RPLC performansı sergilediği gözlendi ve böylece daha geniş perspektifte analit sınıflarının ayrımı incelendi.Öğe 2. Dünya Savaşını konu alan İnce Kırmızı Hat ve Er Ryan’ı Kurtarmak filmlerinde ideoloji ve özne(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-03-02) Kavak, Halit; Işık, MehmetEndüstri Devrimi ve gelişen savaş teknolojileri savaşı bir yandan kitleselleştirirken diğer yandan da daha yıkıcı hale getirmiştir. Milyonlarca insanın ölümüne yol açan yeni nesil savaşlar, iletişim araçlarının yardımıyla önce “kahvaltı masalarına” ardından da “oturma odalarına” taşınmış ve savaşa ilişkin enformasyon gündelik yaşamın sıradan bir unsuru haline gelmiştir. Bir kitle sanatı olarak 19. Yüzyıl sonlarında doğan sinema da kısa zamanda içerisinde savaş konusuna ilgi göstermeye başlamış ve Birinci Dünya Savaşı yıllarından itibaren savaşı konu edinen çok sayıda film çekilmiştir. Bu filmler arasında dünya tarihinin en fazla insan kaybına neden olan II. Dünya Savaşını ele alan filmlerin incelenmesi, bu filmlerde savaşın nasıl temsil edildiğinin anlaşılması noktasında önemli ipuçları verebilir. Bu doğrultuda bu çalışmada İkinci Dünya Savaşı konu alan Hollywood yapımı savaş filmleri içerisinde en başarılı örnekler arasında gösterilen ve aynı yıl gösterime giren İnce Kırmızı Hat ve Er Ryan’ı Kurtarmak filmleri analiz edilecektir. Anılan iki film savaşa yaklaşımlarındaki farklılıklar nedeniyle amaçlı örneklem metoduyla belirlenmiştir. Tezin Birinci Bölümünde tezin amaç ve önemi, sinema-ideoloji ilişkisi, literatür araştırması açıklanmıştır. İkinci Bölümde bir kitle iletişim aracı olarak sinemanın kitleleri etkileme gücü ve tarihsel gelişim süreci içerisinde Hollywood sinemasında savaşın temsili incelenmiştir. Bulguların yer aldığı Üçüncü Bölümde bu çalışmanın ana konusu olan İnce Kırmızı Hat ile Er Ryan’ı Kurtarmak filmlerinin savaşa ideolojik yaklaşımları ile bu ideolojik yaklaşımlarda “özne” nin nasıl konumlandırıldığı incelenmiş ve çözümlenmiştir. Yapılan bu çözümleme neticesinde şu tespitlere ulaşılmıştır. Klasik Hollywood anlatı yapısına sahip bir film olan Er Ryan’ı Kurtarmak’ ta kahramanlık, fedakarlık, cesaret, vatan gibi temaların ön plana çıkarılıp kutsallaştırılmaktadır. “Özne” nin, varlığını kutsallaştırılan bu temaları kabullenmesi ve bunlara bağlılığını ispatlaması koşuluyla değerli olabileceği vurgulanarak geçmiş üzerinden günümüze ulaşılmaya çalışılmaktadır. İnce Kırmızı Hat filminde ise klasik savaş filmlerinden farklı bir bakış açısıyla savaşın anlamsızlığı, yıkıcılığı, insanlığı, insani değerleri ve doğayı nasıl tahrip ettiği gösterilerek savaşa ilişkin değerler tartışmaya açılmaktadır.Öğe 2000 sonrası Türk sinemasında ataerki ve kadın temsili(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-06-28) Tekin, Nergiz; Aydın, SeçkinBu çalışma Sinema ve Ataerki arasındaki ilişkiyi 2000 sonrası Türk sinemasını merkeze alarak incelemeyi amaçlamaktadır. Ataerki kavramı çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Tezde Ataerki kavramının süreç içerisinde geçirdiği değişim, dönüşümler ve toplumsal cinsiyet kavramı ele alınmıştır. Sinemadaki ataerkil ideolojinin kullanılma biçimleri ve kadın temsilleri incelenip filmlerdeki ataerkil kodlar analiz edilmiştir. Tezde belirlenen amaca ulaşabilmek için çalışma üç bölüm şeklinde kurgulanmıştır. Birinci bölümde Ataerki kavramı incelenmiştir. Anaerkil dönemden Ataerkil döneme geçiş, Ataerkinin süreç içerisindeki değişimleri ve sinema ile olan bağı üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde sinema ve ataerki arasındaki bağdan yola çıkarak 2000 öncesi dönem Türk Sinemasında Ataerkinin kullanımına ve kadın temsiline yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise 2000 sonrası Türk Sinemasında Ataerki ve kadın temsiline değinilip çalışmanın örneklem kısmı oluşturulmuştur. Türk sinemasında 2000’den sonra çekilmiş olan üç film (Üç Maymun, Kıskanmak, Barda) sosyolojik film eleştirisi ve feminist kuram çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda Ana akım ve Popüler Sinemada olduğu gibi Alternatif Sinemada da Ataerkil ideoloji ve söylemin yeniden üretilerek kullanıldığı görülmüştür.Öğe 2000 sonrası Türk sinemasında mekan kullanımı(Batman Üniversitesi, 2019-02-11) Kilinç, Maşallah; Köksal, SelmaBu çalışma mekan ve sinema arasındaki çok boyutlu ilişkiyi 2000’li yıllar sonrası Türk sinemasını merkez alarak incelemeye amaçlamaktadır. Mekan kavramı özü itibarı ile çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Bu noktada mekan kavramı değişen üretim ve tüketim ilişkileri bağlamında ele alınarak, gerçek mekanın uğramış olduğu değişim halinin sinemasal mekana olan etkilerini belirlemek için filmlerde kullanılan mekânsal kodlamalar analiz edilmiştir. Tezde belirlenen amaca ulaşmak için çalışma, dört ayrı bölüm üzerinden kurgulanmıştır. Birinci bölümde, mekan kavramı üzerinde durulmuştur ve mekanın uğramış olduğu değişimler kentsel mekanlarla desteklenmiştir. İkinci bölümde sinema ve mekan arasındaki ilişkiden yola çıkılarak 2000 sonrası Türk sinemasında mekan kullanımı incelenmiştir. Üçüncü bölümde sinemasal mekanın oluşum sürecinde filmdeki teknik unsurların (Kamera, Işık, Ses ve Kurgu) ne derece etki ettikleri detaylı bir okumaya tabi tutulmuştur. Tezin son bölümü olan dördüncü bölüm ise çalışmanın örneklem kısmını oluşturmaktadır. Sinemasal mekanın kullanım doğasını belirlemek için Türk sinemasında 2000’den sonra çekilmiş olan altı film ( Uzak, Beş Vakit, Fikret Bey, Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi, Babamın Sesi,) 1997 yapımı (Masumiyet) ve Avrupa göçmen sinemasından bir film,( Duvara Karşı) Türkiye ve Türk Sineması ile kavramları birbiriyle örtüşen çeşitli acılar nedeniyle incelenmiştir. Belirlenen filmlerin seçilmesinde amaçlı örneklem kullanılmıştır. Filmlerin analizinde ise niteliksel içerik ve biçimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda gerçek mekanın uğramış olduğu değişimlerin sinemasal mekana yansıdığı görülmüştür.Öğe 2008 küresel finansal krizin uzun dönemli işsizliğe etkisi ve istihdam politikaları: Avrupa Birliği ve Türkiye karşılaştırması(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-06-18) Erol, Çiçek; Şiriner, İsmailKüreselleşmenin hız kazanmasından sonra finansal krizler daha sık olmaktadır. Finansal krizler bölgesel ya da sektörel olarak ortaya çıkmaktadırlar. Piyasaların derinleşmesi ve birbirine bağımlı hale gelmesiyle birlikte krizler çok geniş alanlara yayılmaktadır. 2008 yılında Amerika'da konut piyasasında başlayan kriz, önce Amerika ardından dünya geneline yayılmıştır. 2008 küresel finansal krizden hemen hemen tüm makroekonomik faktörler etkilenirken, en çok etkilenen değişken işsizlik olmuştur. Bir yıl içerisinde yatırımlar ve ticarette önemli bir düşüş yaşanmıştır. Bunun sonucu olarak işletmeler devamlılığını korumak amacıyla öncelikle işçileri işten çıkarmışlardır. Küresel kriz süresince işçilerin işten çıkarılmaları işsizlik oranlarının artmasına ve işsizlik süresinin uzamasına neden olmuştur. İşgücü piyasası içerisinde var olan işsizlerden bir yıl ve daha uzun süreli olanlar uzun süreli işsiz olarak nitelendirilir. İşsizlik süresinin bir yıl ve daha fazla olması işsizliği yapısal ve kronik bir sorun haline getirmektedir. Ülkemizde uzun süreli işsizlikle karşı karşıya kalan büyük bir kitlenin olması ancak bu konu hakkında yapılan çalışmaların yetersiz olması bu çalışmanın yapılmasını gerektirmiştir. Ayrıca Avrupa Birliği ülkelerinin en büyük işsizlik problemi de uzun süreli işsizliktir. Bu nedenle AB ülkeleri ve Türkiye ele alınarak uzun süreli işsizlik ile ilgili bu çalışma yapılmıştır. Çalışmanın sonucuna göre uzun süreli işsizlik sorunun AB ülkelerinde ve Türkiye'de önemli bir sorun olduğu tespit edilmiştir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için ise ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarına uygun olarak belirlenecek aktif ve pasif istihdam politikaları ile mümkün olabileceği vurgulanmıştır.Öğe 2008 mortgage finansal krizinin oluşum sürecinin sinema filmleri üzerinden değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-01-09) Aslan, Yavuz; Oğuz, OnurBu çalışmada 2008 Mortgage Finansal Krizin’den yola çıkılarak, konusu 2008 krizi olan Capitalism A Love Story, Inside Job, Margin Call, The Big Short, Too Big To Fail son olarak Wall Street: Money Never Sleeps filmlerinden yararlanılarak ABD’de yaşanmış 2008 Mortgage Krizi’nin kimin krizi olduğu incelenmiştir. Çalışmada mortgage krizinin ABD hükümetinden mi yoksa kapitalist sistemden mi kaynaklandığının bir incelemesi yapılmıştır. Değişken olarak seçilen altı filmin nitel analiz yöntemiyle içerik analizi yapılmıştır. Filmlerin çoğunluğu kapitalist sistemi eleştirmiş ve 2008 Mortgage Krizinin kapitalist sistemden kaynaklı olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak tez çalışmasının geneli okunduğunda krizin ABD hükümetinden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.