Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Mülkiyet Koruma ve Güvenlik Bölümü, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 21
  • Öğe
    Dijital çağda kamu yönetimi ve etik
    (2017-11-16) Kaypak, Şafak; Bimay, Muzaffer; Yılmaz, Vedat
    Yazının ortaya çıkmasına bağlı olarak bilginin saklanması, depolanması ve bir noktadan başka bir noktaya transferi bilginin değerini arttırmış ve etki alanı genişlemiştir. Özellikle Sanayi Devrimi’nin ardından gelen internetin bulunuşu ve küreselleşme sayesinde yaşanan dijital devrimin etkisiyle toplumlar büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmekte ve ağ toplumu haline geçmektedirler. Toplumların belli dönemlerde bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma ve geliştirme becerileri kaderlerini büyük ölçüde etkilemekte ve bu teknolojilerin kullanım olanaklarına göre toplumlar, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda dünyadaki demokratik ve gelişmişlik endeksinde yerlerini almaktadırlar. Günümüzde kurumlar, etkin ve verimli bir yaşamı sürdürmek için önemli oranda veri ve bilgiye ihtiyaç duymakta, veri ve bilginin dijitalleşerek elektronik ürünlere dönüştürülmesi sayesinde yeni yönetim anlayışları ortaya çıkmaktadır. Kurumların örgüt yapıları değişmekte ve hiyerarşik yapıların yerini daha tarafsız, esnek ve daha bağımsız ağ tipi yönetimler almaktadır. Ancak, hızla artan bilginin sınır tanımazlığı yararları yanında toplumsal ve kültürel birçok felakete de yol açabilmektedir. Özellikle kamuda eşitsizlik, güven ve kişi mahremiyetinin zarar görmesi nedeniyle, kültürel ve kutsal yaşamın kuralları Dijital çağda sanal eylemler gerçekleştirildikçe değerini yitirmekte ve etik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Sanal toplum için uygun etik ilkelerin geliştirilememesi, bu sorunların toplumda meydana getirdiği yıkım etkisini daha çok derinleştirmektedir. Bu çalışmada, Dijital çağda kamu yönetiminin etik bağlamında karşı karşıya bulunduğu olumlu veya olumsuz durumlar analiz edilmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Dijital çağda yerel yönetimler
    (Süleyman Demirel Üniversitesi, 2017-12-30) Kaypak, Şafak; Bimay, Muzaffer; Yılmaz, Vedat
    Dünya 2000’li yılların sonunda sanayi toplumundan bilgi toplumuna hızlı bir geçiş yapmıştır. Bilgi- iletişim teknolojileri kamu-özel bütün kurumları etkilemiştir. Elbette, bu etkileşimden yerel yönetimler de payını almıştır. Yerel nitelikteki halkın ihtiyaçlarını etkin ve verimli bir şekilde karşılamak amacını taşıyan yerel yönetimler, siyasal, yönetsel, ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel olarak pek çok farklı yapılanma ve beklenti ile karşı karşıya kalmışlardır. Öte yandan, bilgi toplumunun dijital ortamında getirilen yeniliklerin yerel halk tarafından öğrenilmesi, değerlendirilmesi ve katılımının sağlanması kolaylaşmıştır. Çalışma, 2000 yılından günümüze kadar, yerel yönetimler arasında yer alan il özel idareleri, belediyeler ve köylere yönelik yapılan düzenlemelere genel bir bakışla bakmakta ve dijital çağ olarak adlandırılan günümüzde yerel yönetimlerin nereden nereye geldiği, yerel halkın olanaklarının ve şu anki durumunun ne olduğu değerlendirmelerinin yapılması ile olumlu ve olumsuz yöndeki düşünceler ve çözüm yolları hakkında bilgilendirmeler yapma amacını taşımaktadır.
  • Öğe
    Belediyelerde karar verme süreci: Batman örneği
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2017) Eren, Veysel; Bimay, Muzaffer
    Gündelik yaşamamızda bireyler, gerek özel gerek iş hayatlarının her anında karar verme davranışı ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Kamu yönetiminde de yöneticiler için en önemli yönetsel faaliyet karar vermedir. Günümüzde hızla yaşanan ve toplumların siyasal ve yönetsel yapılarında köklü değişmelere yol açan gelişmelere aynı hızla uyum sağlayabilmek için karar vericilerin zamanında, hızlı, etkin ve rasyonel kararlar vermeleri gerekmektedir. Bu çalışmada, halka en yakın yönetim birimi olan belediyelerde karar alma süreçlerinin demokratik yerel yönetim anlayışı içerisinde nasıl gerçekleştirildiği ve bu karar süreçlerini etkileyen faktörlerin neler olduğuna ilişkin siyasal ve kurumsal boyutlar Batman Belediyesi örneğinde ele alınmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    Yerel yönetimlerde karar süreçlerine katılımda sivil toplum kuruluşlarının rolü
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2017) Kaypak, Şafak; Bimay, Muzaffer
    Günümüzde, demokratik siyasal sistemlerin gelişmişlik ölçütü, sistemlerin siyasal karar süreçlerine yurttaş katılımına izin vermesine bağlıdır. Katılımın sadece oy verme davranışı olmadığı, bireylerin, karar alma süreçlerinin tümünü etkileme yönünde örgütlü olarak eylemlerde bulundukları bu süreçte; siyasal sistemlerin karşısında en önemli dengeleyici güç sivil toplum kuruluşları (STK) olmaktadır. Yerel yönetimlerin demokratikleşmesi yerelde bulunan sivil ya da sivil olmayan tüm örgütlerin işbirliğini gerektirmektedir. Bu işbirliği, yerel halkın ve onu temsil eden sivil toplum kuruluşlarının karar alma süreçlerine katılımıyla gerçekleşecektir. Bu çalışmada, bireyin taleplerinin yönetimlere iletilmesinde aracı olan STK’ların, vatandaşa en yakın yönetsel birimler olan yerel yönetimlerin karar süreçlerine etkileri sonuçlarıyla birlikte irdelenmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Belediye meclislerinde temsil ve katılım: Batman, Mardin, Adıyaman örneği
    (Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, 2019-10) Bimay, Muzaffer; Bulut, Yakup
    Halkın seçtiği organların karar alma süreçlerinde etkin olması, özellikle halka en yakın birim olan belediye yönetimlerinde temsil ve katılımın işlevsel hale getirilmesi, yerel demokrasinin gelişimi açısından önemli bir konudur. Çünkü temsil ve katılımın yerel yönetimlerde uygulanma düzeyi, bir bakıma demokrasinin gelişmişlik ölçütü olarak da gösterilebilir. Ancak zaman zaman temsilin işlevselliği ve meclislerin bir karar organı olma vasfı sorgulanmakta ve etkinliği tartışabilmektedir. İşte bu çalışma, Mardin, Batman, Adıyaman ölçeğinde belediye meclislerinin temsil ve katılım açısından pozisyonlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede öncelikle araştırma alanın sosyo-ekonomik özelliklerine değinilmekte, daha sonra belirtilen alanlarda belediye meclis üyelerinin temsil ve katılıma ilişkin yaklaşımları irdelenmektedir.
  • Öğe
    Mardin Büyükşehir Belediyesi örneğinde yeni büyükşehir belediye modeli uygulamasının yerel halka yansımaları
    (İdeal Kent Yayınları, 2020-12-31) Bimay, Muzaffer
    Günümüzde her geçen gün büyüyen kentlerin artan sorunları ve çeşitlenen ihtiyaçlarının karşılanması için yeni yerel yönetim modellerine veya var olanların revize edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de 1980'lerden sonra yasal ve anayasal bir zırha bürünen büyükşehir modeli 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı Kanun ile yeniden reforme edilmiş, ancak Kanun’un içerik ve uygulamasından kaynaklı ortaya çıkan tartışmalar günümüze kadar devam etmiştir. İşte bu çalışma, 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı Kanun ile büyükşehir statüsüne kavuşan Mardin’de, söz konusu Kanun’un yerel halka olan yansımalarını yapılan tartışmalar bağlamında ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu çerçevede Mardin’de yaşayan yerel halkın arada geçen sekiz yıllık zaman diliminde büyükşehir yerel yönetim modeline ilişkin yaklaşımları ve algıları irdelenmiştir. Bu bağlamda yapılan çalışma için nicel araştırma yöntemi benimsenmiş, teorik arka plandan sonra bulguların betimsel veya tanımlayıcı istatistikleri yapılarak yorumlanmıştır. Elde edilen verilerden yola çıkarak katılımcıların yeni büyükşehir modeline olumlu yaklaştıkları, ancak yetki, denetim, temsil ve katılım gibi birçok açıdan bu modeli yetersiz gördükleri söylenebilir. Ayrıca katılımcıların yeni büyükşehir modeline karşı olan tutumları ile demografik değişkenler arasında da istatiksel olarak anlamlı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla 6360 sayılı Kanun eskiye göre daha iyi gelişmeler ortaya koymuş olsa da özellikle uygulamada, merkez-yerel ilişkileri ile demokratik temsil ve katılım açısından beklentileri karşılamadığı ve bu yüzden Kanun’un yeniden reforme edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
  • Öğe
    Karşılaştırmalı yerel yönetimler analizi: İngiltere ve Türkiye örnekleri
    (İdeal Kent Yayınları, 2020-09-30) Bimay, Muzaffer; Bulut, Yakup
    Sosyo-kültürel yapı açısından çok farklı olmakla beraber köklü devlet gelenekleri açısından oldukça fazla yönetim deneyimine sahip olan İngiltere ve Türkiye’nin yerel yönetim sistemini karşılaştırmayı amaçlayan bu çalışma, bu iki ülkede uygulanan yerel yönetim sistemlerini, yapı, görev ve yetkileri bakımından farklı ve benzer yönlerini, merkez yerel ilişkilerini, idari, mali, denetim ve özerklik boyutlarını, desantrilize düzeylerini ele almaktadır. Tarihsel süreçte ve günümüzde merkezîleşme ve yerelleşme tartışmalarının çokça yaşandığı bu ülkelerde yerel yönetimlere ilişkin yasal ve anayasal düzenlemelerin ne olduğu, uygulamada yerel yönetimlerin ne kadar etkin olduğu görev, yetki, kaynak, harcama düzeylerinin nasıl bir seyir izlediği ortaya konmaktadır. Ayrıca demokrasi açısından da yerel yönetimleri ne anlam taşıdığı ve bu ülkelerde yerel yönetimlerin demokratiklik boyutunun nasıl bir seyir izlediği de belirtilmektedir. Dolayısıyla çalışmada Türkiye ve İngiltere yerel yönetim sistemleri karşılaştırılmakta, benzer ve farklı yönleri ortaya konmaktadır. Bu bağlamda öncelikle yerel yönetimlerin günümüz yönetim sistemleri açısından nasıl bir anlam kazandığına kısaca yer verildikten sonra, dünyada yerel yönetimlerin nasıl bir gelişim sağladığı ve nihayetinde İngiltere ve Türkiye’de nasıl bir yerel yönetim sisteminin varlığı tartışılacaktır.
  • Öğe
    Onuncu yılında Suriyeli sığınmacıların kente entegrasyonu ve gelecek beklentileri: Batman örneği
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020-11-24) Bimay, Muzaffer
    Bu çalışma, 2010 yılının son ayında birçok Arap ülkesinde başlayan ve 2011 yılının Nisan ayında Suriye’de devam eden iç çatışmalar nedeniyle kaçan sığınmacıların entegrasyon sürecini ve geleceğe ilişkin beklentilerini Batman kenti örneğinde ele almayı amaçlamıştır. Buradan hareketle, sığınmacıların bulundukları kent ortamındaki sosyal ve kamusal çevreyle olan ilişkilerinin son on yılda geldiği aşama ve sığınmacılar için oluşturulan geçici koruma mevzuatı kapsamında entegrasyonun önemli göstergelerinden barınma, dil, eğitim, istihdam ve vatandaşlık süreçlerinin gerçekleşme düzeyleri elde edilen bulguların analiziyle ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu çalışma ile sığınmacıların, Suriye Savaşına ve dolayısıyla kendi geleceklerine ilişkin nasıl bir tutum içinde olacakları ile ilgili beklentileri de ele alınmıştır. Bu bağlamda yapılan saha araştırmasında nicel araştırma yöntemi benimsenmiş, göç ve göçe ilişkin kavramsal çerçeveyi içine alan teorik arka plandan sonra araştırmanın hedef evrenini oluşturan Batman kentinde yaşayan Suriyeli sığınmacılara yönelik yapılan saha araştırmasının bulguları analiz edilmiştir. Bu çerçevede sığınmacıların içinden 18 yaşından büyük 134 katılımcı ile yüz yüze anketler yapılmıştır. Anketler 2020 yılının Mayıs ve Haziran aylarında uygulamalı bir alan araştırması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan Suriyeli sığınmacıların kente entegrasyonu sanılanın aksine beklentileri karşılamadığı, savaşın uzaması ve ekonomik sıkıntıların artması nedeniyle gelecek ile ilgili kaygılarının arttığı ortaya çıkmıştır. Buna rağmen sığınmacıların umutlarını kaybetmedikleri elde edilen bulgulardan anlaşılmıştır. Dolayısıyla sığınmacılara yönelik sosyo-ekonomik ve kültürel etkileşimi içeren çok kapsamlı yeni bir entegrasyon politikasına ve düzenlemelere ihtiyaç olduğu söylenebilir. Sığınmacı ve mülteci konusunun artan göçlerle gündemi meşgul etmesi beklenirken bu ve benzeri çalışmaların araştırmacılar ve yöneticiler için kılavuz niteliği taşıması hedeflenmektedir.
  • Öğe
    Küreselleşme sürecinde kamu politikalarında yaşanan değişimler
    (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği, 2019-12-13) Bimay, Muzaffer; Kaypak, Şafak
    Toplumsal hayatın sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla hükümetlerin kamu yararı ve ulusal çıkarları göz önüne alarak aldıkları kararlar, yaptıkları tercihler ve ortaya koydukları hukuki metinlerden oluşan kamu politikaları, planlama, önerme, yasalaştırma ve uygulama aşamalarıyla hayata geçirilmektedir. 20. yüzyılın son çeyreği ve 21. yüzyılın başlarında hızlanan küreselleşme süreciyle birlikte, toplumsal hayatın her alanında köklü ve sürekli bir değişim yaşanmış ve bu süreçte diğer toplumsal örgütler gibi devletler de gerek yapısı ve niteliği, gerekse işlevleri ve işleyişi ile sürekli bir değişim baskısı altında politikalarını yeniden biçimlendirmeye çalışmışlardır. Özellikle hızlandırıcı bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak dijital hayatın getirdiği yeni kurallar ve değişen ihtiyaçlar, ticaretin önündeki engellerin kaldırılması ile birlikte çok uluslu şirketlerin siyasi ve ekonomik güçlerinin artması, uluslararası göçlerin sonucunda ortaya çıkan güvenlik kaygıları dünyada ve ülkemizde eğitim, sağlık, konut, sosyal güvenlik, dış ilişkiler, dış ticaret ve vergi politikaları gibi toplumsal yaşamın her alanındaki kamu politikalarının yeniden düzenlenmesini, nitelikli bilgiye ulaşmayı ve katılımcılığı zorunlu kılmıştır. Küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan katılımcı demokrasi ve yerelleşmenin özgür ve etkin bireyin yanında ulus devletlerin geleceğini tehlikeye atma ihtimaliyle şekli, özerkliği yetkileri ve meşruiyeti tartışılmakta, ulusal güvenlik kaygıları artmakta ve ülkeler daha farklı iç ve dış politikalar oluşturmaktadır. Yeni oluşturulan kamu politikaları Türkiye gibi coğrafi konumu itibarıyla tehdit noktasında bulunan ülkelerde güvenlik tartışmalarını gündeme getirmekte ve yeni politika arayışları içine girilmektedir. Ayrıca kamu yönetim politikaları alanında hiyerarşik devlet yapısı yerine, kurumlar arasında etkin bir yönetişimi, tek merkezlilik yerine çok merkezli bir yapı, serbest piyasa ekonomisi ve karşılıklı rekabetle oluşacak bir ağ modeli tercih edilmektedir. Bu çalışma, küreselleşme süreciyle birlikte dünyada ve Türkiye’de değişen kamu politikalarının dönüşüm süreçlerini ortaya koymaktadır. Değişen kamu politikalarının özellikle 1980 sonrası dönemde siyasal, ekonomik ve yönetsel anlamda etkili olan neo-liberal politikaların etkisiyle yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde bürokrasi, eğitim ve sağlık alanındaki gelişmeler, yeni ekonomik düzen, yenilenebilir enerji, güvenlik eksenli dış politika, yerelleşme, kentleşme ve çevre bağlamında ülkemizin geçirdiği dönüşümün resmini ortaya koymaktır. Bu çalışma nitel araştırma metoduyla yerli ve yabancı kaynak taraması yapılarak gerçekleştirilmiştir.
  • Öğe
    Suriyeli sığınmacıların sosyo-ekonomik ve kültürel uyum düzeylerinin karşılaştırılması: Kilis ve Batman örneği
    (Muş Alparslan Üniversitesi, 2020-12-11) Bimay, Muzaffer
    Başlangıçta birçok Arap ülkesinde başlayan ve 2011 yılının Nisan ayında Suriye’de devam eden iç çatışmaların sebep olduğu kitlesel göçlerden en çok etkilenen ülke Türkiye olmuştur. Türkiye’ye gelen sığınmacılar, sadece göç etmekle kalmamış, aynı zamanda maddi ve manevi değerlerini de beraberlerinde taşımaları nedeniyle birçok sosyo-ekonomik ve kültürel uyum sorunu ile karşı karşıya kalmışlardır. İşte bu çalışma, Kilis ve Batman kentlerine göç eden sığınmacıların sosyo-ekonomik ve kültürel uyum düzeylerini karşılaştırmayı amaçlamıştır. Bu çerçevede çalışma için nicel araştırma yöntemi kullanılarak Kilis ve Batman ilinde bulunan sığınmacılar içinden 293 katılımcı ile yüz yüze anket yapılmıştır. Ankete katılan farklı kentlerdeki Suriyeli sığınmacıların Suriye’nin farklı kentlerinden geldikleri, farklı yapılara sahip oldukları ve bu nedenle sosyo-ekonomik ve kültürel uyum süreçlerinin de birbirine benzemediği ortaya çıkmıştır
  • Öğe
    Yerel yönetimlerle ilgili gelişmelere bağlı yaşanan yerelleşme ve merkezileşme tartışmaları
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2020-06-30) Bimay, Muzaffer; Kaypak, Şafak
    Küreselleşme ve neo-liberal politikalara bağlı olarak son yüzyılda yerelin ön plana çıkması, uluslararası kuruluşların etkileri, teknolojideki gelişmeler, kamu yönetiminde yeni yöntemler ve çevreye olan duyarlılık yerel yönetim alanında yapısal ve işlevsel dönüşüm yapılmasını zorunlu kılmıştır. Ancak farklı kimliklere sahip ulus-devletlerin taşıdığı güvenlik kaygıları, darbeler, uluslararası kitlesel göçler ve salgınlar nedeniyle, Türkiye’de Tanzimat’tan beri sürdürülmeye çalışılan reform çabalarına rağmen yerel yönetimler, merkeziyetçi yapının etkisinden kurtulamamıştır. Bu bağlamda, bu çalışma, iç ve dış dinamiklerin etkisiyle 2010 yılına kadar sınırlı yerelleşmeye, 2010 yılından itibaren ise yerelde merkezileşmeye doğru yönelen yerel yönetimler alanındaki yapısal ve işlevsel reformların yerelleşme ve merkezileşme tartışmalarına olan etkilerini araştırmayı amaçlamıştır. Yapılan bu çalışmayla, yerel yönetimler alanında yapılan, ancak yönü merkezileşmeye doğru kayan reform süreçlerinin sınırlı kaldığı ve merkezi yönetimin daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğünü ortaya konulmuştur. Çalışmada yerli ve yabancı literatür taraması yapılarak elde edilen bulgular çerçevesinde tespitler yapılmış ve çeşitli öneriler geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Büyükşehir belediyelerinin sürdürülebilir çevre yönetim politikaları: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi örneği
    (2020-12-31) Bimay, Muzaffer
    İnsanoğlunun gelecekte yaşamını sürdürebilmesinin en temel şartlarından birisi sürdürülebilir çevrenin sağlanmasıdır. Dünyada ve Türkiye‟de sanayileşme, nüfus artışı, kentleşme ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak son iki yüzyılda artan çevresel sorunlar, yerel, ulusal ve küresel toplumsal yaşamı tehdit eder hale gelmiştir. Kentlerde meydana gelen bu çevresel sorunları önlemede kimlerin hangi politikaları uygulayacağı ve yetki, görev ve sorumluluk açısından sınırlarının ne olacağı son dönemlerin önemli bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmıştır. Buradan hareketle bu çalışma, hızlı nüfus artışı nedeniyle sürekli büyüyen kentlerin artan çevre sorunlarını çözmek ve bunu sürdürebilir hale getirmek için büyükşehir belediyelerinin ne tür politikalar uyguladıkları ve bu sorunlarla mücadelede yetki, görev ve sorumluluklarının neler olduğunu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi örneği üzerinden açıklamaya çalışmaktadır. Buna ek olarak, çevresel sorunlarla mücadelede dünyadaki ve ülkemizdeki sürdürülebilir çevre politikalarının gelişim seyrine değinilmekte ve büyükşehir belediyelerinin çevreye ilişkin görev, yetki ve sorumlulukları merkez-yerel ilişkileri bağlamında ela alınarak öneriler geliştirilmektedir. Çalışmada kullanılan bulgular, nitel veri toplama yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi‟nde çevre sorunlarıyla ilgilenen birimlerin yetkilileriyle yapılan görüşmelerden elde edilmiştir. Elde edilen bulgulardan, sürdürülebilir çevre konusunda Büyükşehir Belediyesinin görevleri kapsamında hizmet sunmayı içselleştiği, ancak sürdürülebilir çevreyi sağlamada yetki, görev ve sorumlulukları açısından sınırlı kaldığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla sürdürülebilir çevrenin kentlerde sağlanabilmesi için çevre konularındaki tüm görev ve yetkilerin büyükşehir belediyelerinde toplanılması gerektiği ayrıca belirtilmiştir.
  • Öğe
    Spatial, social and environmental effects of forced displacement due to dam construction: The case of Hasankeyf
    (Harran Üniversitesi, 2021-01-24) Bimay, Muzaffer
    To meet the growing power and irrigation needs in the world and Turkey, to prevent terrorism, and due to sovereignty concerns on water management, recently dams have been frequently built, and the locations of villages, towns or cities within the areas covered by the dams built or being built are changing. Spatial changes made for compulsory reasons reveal many socio-economic, cultural and environmental problems and related discussions. This study aims to address the social, spatial and environmental impacts of the people of Hasankeyf, who have been living in thousands of caves and historical artifacts for thousands of years, as a result of their forced migration to the New Hasankeyf campus due to the Ilısu Dam and hydroelectric power plant built as a result of a public policy. In this field study, an interview were realized with 214 family members selecting randomly among 734 families who moved to New Hasankeyf, and the findings were obtained via this study were interpreted by making descriptive and relational analyzes. From the data obtained; It was determined that the families who settled in New Hasankeyf were against the dam since the beginning of the project, they were not consulted for the dam construction and the new campus, they lost their income due to the damaging of tourism sector, the destruction of agricultural areas.
  • Öğe
    Yükseköğretimde okuyan Suriyelilerin eğitim sorunları ve beklentileri: TRC3 Bölgesi (Mardin, Batman, Siirt, Şırnak) üniversiteleri örneği
    (Milli Eğitim Bakanlığı, 2021-12-22) Bimay, Muzaffer
    Bu çalışma,2010 yılının sonlarında bazı Arap ülkelerinde başlayan ve 2011 yılının başlarında Suriye’de devam eden çatışmalar nedeniyle Türkiye’nin çeşitli kentlerine göç eden ve Yükseköğretimde okuyan Suriyelilerin eğitime erişim noktasında karşılaştıkları sorunları ve beklentilerini TRC3 bölgesindeki (Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak) üniversiteler üzerinden incelemeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda yapılan çalışma, nitel araştırma yöntemleri arasında bulunan olgubilimsel deseninde yürütülmüş ve veriler, gelişigüzel örnekleme yöntemiyle TRC3 bölgesinde bulunan Mardin (12), Batman (11), Siirt (10) ve Şırnak (5) Üniversitelerinden seçilen öğrencilerle yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak 2021 yılının ilk yarısında toplanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde ise betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Yapılan bu Araştırma ile Suriye kökenli öğrencilerin başta dil ve ekonomik koşullar olmak üzere eğitim sürecinde birçok sorunla karşı karşıya kaldıkları, savaş nedeniyle uğradıkları ağır psikolojik travmaları üzerlerinden atamadıkları ve bunun için başta bulundukları üniversiteler olmak üzere hiçbir kurumdan rehabilitasyon desteği alamadıkları ve bunun da eğitim süreçlerini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. Bununla beraber ikamet ettikleri kentin sosyo-kültürel yaşamlarına katkıda bulunduğu ve genel olarak ülkelerine geri dönmek istemedikleri de ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla savaş koşullarından kaçıp büyük zorluklar içinde hayata tutunmaya çalışan Suriyeli öğrencilerin, işsizliğin ve yoksulluğun olduğu TRC3 bölgesinde bulunan kentlerdeki üniversitelerde karşılaştıkları sorunların çözülmesine yönelik acil tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de yükseköğretimde okuyan 50 bine yakın Suriyeli genç olduğu düşünüldüğünde, Suriyeli öğrencilere yönelik daha bütüncül öğeleri içeren daha kapsamlı yeni bir eğitim ve öğretim entegrasyon politikası ile bu gençlerin, Türkiye’nin kalkınmasına ve geleceğine önemli katkılar sağlayabileceği bu çalışmada öne sürülmüştür. Ayrıca bu çalışmadaki veriler ışığında yapılan önerilerin, uzun vadeli kamu politikalarına yol göstermesi ve destek sağlaması da hedeflenmiştir.
  • Öğe
    Küresel salgın (Covid-19) süreci ve yerel yönetimlerin hizmet sunumunda yapısal ve işlevsel değişimler
    (Dicle Üniversitesi, 2022-05-28) Bimay, Muzaffer; Kaypak, Şafak
    2019 yılının sonlarında Çin’de ortaya çıkan ve 2020 yılının başlarından itibaren tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkileyen COVID-19 salgını, toplumsal yapıyı ve bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemiştir. Özellikle kentlerde kamu hizmetlerinin sunumunda birtakım yapısal ve işlevsel dönüşümlere neden olmuştur. Bu bağlamda küresel salgınla mücadele; yerel, ulusal ve uluslararası işbirliklerine dayanan geniş bir yelpazede yürütülmüştür. Bu çalışmanın amacı, COVID-19 salgını sürecinde yerel yönetimlerin kentsel faaliyetleri kapsamında sürdürdükleri hizmetlerde meydana gelen yapısal ve işlevsel değişimleri tespit etmektir. Çalışma literatür taraması yöntemiyle, güncel veriler ve kaynaklar taranarak üç bölüm halinde kurgulanmıştır. Çalışmada, COVID-19 salgını ile mücadelede yerel yönetimlerin ve özellikle belediyelerin başlangıçta temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik tedbirlere öncelik verdikleri, sonrasında koruyucu ve önleyici tedbirler aldıkları, sosyal hizmetler sundukları, ancak bu hizmetlerin yetki, görev ve sorumlulukları açısından sınırlı kaldığı ve farklı uygulamaları hayata geçirdikleri tespit edilmiştir. Bunun en önemli nedenleri arasında salgın yönetimine ilişkin mevzuatın yetersiz olması ve salgını önleme konusunda uygulanan politikaların desentralizasyona dayanmamasıdır. Dolayısıyla yerel yönetimlerin geri plana itildiği bu süreçte merkezi yönetimin daha etkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda yapılan genel değerlendirmede, küresel salgınlarla mücadelede merkezi yönetimin yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde süreci yönetmeleri ve kentsel yaşam alanlarında yürütülebilecek kamu hizmetlerine ilişkin yetkilerin büyük oranda yerel yönetimlere devredilmesi gerektiği ayrıca belirtilmiştir.
  • Öğe
    Çevre yönetiminde merkezi ve yerel yönetimlerin rolüne ilişkin bir değerlendirme
    (2021-01-15) Bimay, Muzaffer
    Son iki yüzyılda dünyada, sanayileşme ve hızlı kentleşmeye bağlı olarak artan ve farklılaşan çevre sorunları ve bu sorunlarla mücadele yöntemleri hep tartışılagelmiştir. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren küreselleşme ve buna paralel gelişen yerelleşme sonucu oluşan çevresel farkındalık ve yanı sıra çevre hakkının üçüncü kuşak kolektif haklar temelinde ele alınmaya başlanması ile çevre sorunları, hem devletlerin hem de uluslararası aktörlerin ilgilendikleri öncelikli konulardan biri haline gelmiştir. Bu bağlamda, özellikle 1980’lerden itibaren ülkemizde de çevre yönetimine ilişkin gelişmeler hız kazanmış ve oluşturulan mevzuat ile çevre yönetimi, bakanlıklar ve taşra örgütlenmeleri aracılığıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Sonraki yıllarda, yerelleşme ile birlikte yerel değerlerin ve yerel aktörlerin önem kazanması, çevre sorunlarının halka en yakın birimler aracılığıyla çözülmesi anlayışını geliştirmiş ve çevre yönetiminde yerel yönetimler lehine “eksen değişimi” yaşanmıştır. Bu çalışma ile çevre yönetiminde merkezi ve yerel yönetimlerin değişen rolleri, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde ele alınmış ve günümüze kadar nasıl bir seyir izlediği de belirtilmiştir. Dolayısıyla çalışmada, hızlı kentleşmenin ortaya çıkardığı çevresel sorunlarla mücadelede merkezi ve yerel yönetimlerin görev ve sorumluluklarının dünyadaki gelişmelere paralel olarak nasıl değiştiğini teorik düzeyde yapılan analizlerle tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu çalışmada çevre yönetimine ilişkin merkezi ve yerel yönetimlerin sorumlulukları, ilgili mevzuat kapsamında kendileri için çizilmiş sınırlar dahilinde tartışılmıştır. Bu bağlamda çevre ve çevreye ilişkin gelişmelere değinildikten sonra çevre sorunlarıyla etkin mücadele için çağdaş değerleri esas alan çevreye ilişkin bir yönetim modeli geliştirilmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Yerel katılım açısından kent ve kentli kimliği, kentsel aidiyet ve kentsel farkındalık düzeyi: Batman örneği
    (Cenk AKSOY, 2021-02-25) Bimay, Muzaffer
    Kentin ortaya çıkışı milattan öncesine dayanmasına rağmen kent ve kentli kimliğinin oluşturulması ve kentsel aidiyet ilişkisinin kurulması, kentsel katılım mekanizmalarının hayata geçirildiği 19. yüzyıla dayanmaktadır. Bu dönem, modern anlamda kentin tanımlandığı, kentin kentliler tarafından sahiplendiği, demokratik yerel yönetim ve katılım mekanizmalarının ortaya çıktığı, yerel kimliklerin farkına varıldığı sanayileşme sonrası dönemdir. Ancak sanayileşme sonrası kentlerin, sosyo-ekonomik ve kültürel olanakları sayesinde maruz kaldığı yoğun nüfus hareketleri nedeniyle kent ve kentli kimliğini korumak, yerel halkın kentsel aidiyet ve farkındalık düzeylerini diri tutmak gittikçe güçleşmiştir. Bu nedenle kentte yaşayanların, kentli hakları açısından, kentsel aidiyet duygusunu ve kentsel farkındalık düzeyini geliştirilebilmeleri için kente özgü davranış biçimlerini benimsemeleri ve yerel yönetim mekanizmalarında katılım olanağı bulmaları gerekir. Buradan hareketle yapılan bu çalışmanın amacı, son yüzyılda hızlı bir kentleşme süreci geçiren Batman’da, kentte yaşayan bireylerin yerel katılım ve kentsel hakları kullanmaları açısından kentsel aidiyet duygularını ve farkındalık düzeylerini incelemektir. Bu bağlamda yapılan saha araştırmasında nicel araştırma yöntemi kullanılarak araştırmanın hedef evrenini oluşturan ve Batman kentinde yaşayan kişiler içinden 18 yaşından büyük 238 katılımcı ile anket yapılmıştır. Anketler 2020 yılı içerisinde uygulamalı bir alan araştırması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan katılımcıların çoğunun çocukluk veya gençlik yıllarını geçirdikleri Batman’da, kentsel haklar bağlamında kentlilik bilincine sahip oldukları ve kentsel hakların farkında oldukları, ancak yerel katılım mekanizmalarının işlevsizliğinden kaynaklanan yetersiz katılım olanakları nedeniyle bu hakları kullanmada sorun yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla kent ve kentli kimliği açısından çoğu katılımcının kentsel aidiyet duygularının gelişmediği de söylenebilir. Çalışmada ayrıca kentsel bilinç düzeyinin geliştirilmesi için kentsel hakların kullanılmasına yönelik katılım olanaklarının genişletilmesi gerektiği de vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Küresel göç krizleri ve uluslararası göçlerin geleceğine ilişkin bir değerlendirme
    (Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2022-12-30) Bimay, Muzaffer
    Küreselleşen dünyada adaletsiz dağılan ekonomi, iklim değişikliklerinden kaynaklanan çevresel sorunlar, uluslararası enerji kaynaklarının paylaşım mücadelesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan savaş ve çatışmalar uluslararası göçleri arttırmış ve büyük ölçüde şekillendirmiştir. Bu durumun, bugün olduğu gibi gelecekte de yeni göç krizlerine neden olacağı düşünülmektedir. Buradan hareketle yapılan bu çalışmanın amacı, toplumsal değişmenin en önemli katalizörü olan uluslararası göçün önümüzdeki yıllarda nasıl bir sürece evirileceğini ve hangi göç krizlerine sebep olacağını tartışmaya açmaktır. Bu tartışma çoğunlukla üç göç türü üzerinden gerçekleşen krizlere odaklanmıştır. Bunlar; küreselleşmeyle birlikte teknolojik ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak yapıla/yapılacak gönüllü göçler, savaş, iç çatışmalar gibi nedenlerle yapılan/yapılacak zorunlu kitlesel göçler ve küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliğinin neden olduğu/olacağı iklim göçleridir. Bu bağlamda yapılan çalışma, literatür tarama yöntemiyle teorik düzeyde hazırlanmıştır. Çalışma da, modern öncesi ve sonrası göç krizlerine ilişkin arka plan incelenmiş ve daha sonra muhtemel göç krizleri ve bu krizlere yönelik önlemler irdelenmiştir.
  • Öğe
    Hasankeyf’in yeni yerleşkesinde yaşam kalitesi açısından konut memnuniyetinin ölçülmesi
    (İdeal Kent Yayınları, 2022-12-31) Bimay, Muzaffer
    Bu makalenin amacı, yaşam kalitesi açısından konut memnuniyetinin ölçülmesine yönelik kapsamlı bir yaklaşım sunmaktır. Bu bağlamda yapılan çalışma, nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, Hasankeyf’in yeni yerleşkesinde ikamet eden 18 yaş üzeri 201 konut temsilcisi oluşturmaktadır. Yaşam kalitesi açısından konut memnuniyeti öznel ve nesnel göstergeler dikkate alınarak kentsel/çevresel, sosyal ve fiziksel özellikler Ortalama İndeksin Sınıflandırması kullanılarak ölçülmüştür. Elde edilen bulgulardan yola çıkarak kentte yaşayanların yeni yerleştikleri konutları fiziksel tasarım öğesi bakımından daha çok beğendikleri ve yerleştikleri konutlardan kaynaklı olarak maddi ölçütler açısından yaşam kalitelerinde eskiye göre artış olduğu, ancak konut yapı kalitesi, altyapı sorunları, hizmetlere erişim imkânları, ödeme koşulları ve konut maliyet yükü açısından konut memnuniyetsizliği ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bu nedenle Hasankeyf’te yapılan yeni konutlardaki sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulması, baraj yapımı vb. kamu politikaları nedeniyle yapılacak yeni konutların iç ve dış göstergelerle birlikte bir bütün olarak ele alınması ve konut alanlarının konut sakinlerinin ihtiyaçlarına göre uyarlanması gerekmektedir.
  • Öğe
    Yerel yönetimlerde karar verme sürecine sivil toplum kuruluşlarının katılımı: Batman örneği
    (Batman Üniversitesi, 2017) Kaypak, Şafak; Bimay, Muzaffer
    Günümüzde demokratik siyasal sistemlerin gelişmişlik ölçütü, siyasal sistemlerin karar süreçlerine katılıma izin vermesine bağlıdır. Katılımın sadece oy verme davranışı olmadığı ve bireylerin karar alma süreçlerinin tümünü etkileme yönünde örgütlü olarak eylemlerde bulundukları yeni süreçte, siyasal sistemlerin veya iktidarların karşısında en önemli dengeleyici güç kuşkusuz sivil toplum kuruluşlarıdır. Bu çalışmada, bireyin taleplerinin yönetimlere iletilmesinde aracı olan sivil toplum kuruluşlarının, vatandaşa en yakın düzeydeki yönetsel birimler olan yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine etkileri Batman özelinde ele alınmaya çalışılmıştır. Batman’daki sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimlerin karar alma süreçlerinde ne kadar etkin oldukları elde edilen veriler üzerinden yorumlanmaya çalışılmıştır.