Cilt 3, Sayı 2

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Batman ilinde kirletici emisyonlardan kaynaklanan hava kirliliğinin küresel ısınmaya etkisi
    (Batman Üniversitesi, 2013) Batan, Murat
    Sera gazları olarak bilinen ; SO2 (Kükürtdioksit), NOX (Azotoksitler), CO (Karbonmonoksit), CO2 (Karbondioksit), PM10 (partiküler madde), CFCs (Kloroflorokarbonlar) vd. gibi gazların dünya yüzeyinden yansıyan ultraviyole ışınları tutarak, bu ışınların atmosferden uzaklaşmalarına engel olup ısınmaya neden oldukları bilinen bir gerçektir. Kış aylarında fosil yakıt tüketimi arttığından, bu gazların kış aylarında havadaki oranlarında artış gözükür. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan Batman, hava kirliliği ve aşırı sıcaklıklar ile dikkat çeken bir ilimizdir. Bu bağlamda bu çalışmada, Batman’ın hava kirliliği batmanın sıcaklık değerlerini tetikliyor mu? sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Batman’ da yukarıda sayılan gazlardan SO2 ve PM10 gazları 2005 yılından itibaren ölçülmektedir. Yapılan istatistiki veri araştırması sonucunda , SO2 ölçüm değerleri normal sınırlar dahilinde olduğu görülmüştür. PM10 değerlerinin ise genel olarak hep sınır değerlerin üzerinde ölçüldüğü ve hatta bazı dönemler ölçüm sonuçlarından Batman’ın en kirli il olduğu tespit edilmiştir. Burada, Batman’ın kış ayları, kış sezonu, Ekim ve Mart ayları aylık sıcaklık değerlerinin ortalaması ile kış ayları, kış sezonu, Ekim ve Mart ayları PM10 ve SO2 değerlerinin ortalaması karşılaştırılmış ve değerlendirilmiştir. Bulunan sonuçlar gösterdi ki, kış aylarından Şubat ayı PM10 ortalamaları ile Şubat ayı aylık ortalama sıcaklık değerleri arasında 0,865 gibi yüksek bir ilişki vardır. Özellikle, Batman’ın Ekim ayı PM10 değerlerinde aşırı artış göstermesi dikkat çekmiştir. Bu karşılaştırmalar tablo halinde gösterilip incelenmiştir.
  • Öğe
    Zemin sıvılaşması ve mekanizması
    (Batman Üniversitesi, 2013) Alpaslan, Nuray
    Sıvılaşma, deprem sırasında zemin hasarlarına neden olan en önemli faktörlerden biridir. Zeminin adeta bir sıvı gibi davrandığı olaydır. Zeminde farklı türlerde deformasyonlara neden olan sıvılaşma, yerleşim alanlarında meydana gelmesi halinde, yapıları olumsuz yönde etkileyerek önemli derecede hasara yol açabilmektedir. Sıvılaşma, zeminin mukavemeti ve sertliğinin deprem titreşimleri ya da diğer hızlı yüklenme ile azaldığı durumda oluşan bir olgudur. Sıvılaşma ve onunla ilişkili olgular çeşitli tarihlerde tüm dünyada meydana gelmiş depremlerde ortaya çıkan çok büyük hasarın nedeni olmaktadır. Bu çalışmada sıvılaşmanın mekanizması ve zemin sıvılaşma potansiyelinin değerlendirilmesi üzerinde durulmuştur. Zemin sıvılaşma potansiyelinin değerlendirilmesinde birçok ampirik bağıntı, analiz ve yöntemler bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan sıvılaşma hesaplamalarında S Dalga Hızı ve SPT (Standart Penetrasyon) arasındaki ilişkinin belirlenmesi oldukça önem kazanmıştır.
  • Öğe
    Yeni izole edilen bacillus licheniformis KG9’dan β- galaktozidazın üretimi, kısmi saflaştırılması ve karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi, 2013) Kaplan, Alevcan; Gül Güven, Reyhan; Güven, Kemal
    Batman’da (Taşlıdere, Türkiye) kaplıca sularından izole edilen, Bacillus licheniformis KG9 yeni bir ekstrasellüler β-galaktozidazın üretimi için büyük bir potansiyele sahiptir. Kültür koşulları ve ortam optimizasyonu NB (Nutrienth broth) β- galaktozidaz enziminin üretimi için gerekli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Termostabil ekstrasellüler bir enzim olan β-galaktozidaz amonyum sülfat çöktürmesi ve diyaliz ile kısmen saflaştırılmıştır. Enzimin spesifik aktivitesi 1631 U/mg proteinden 19030.45 U/mg proteine yükseltilmiştir. Kısmi saflaştırılmış enzimin moleküler ağırlığının nondenatüre poliakrilamid jel elektroforezi ile 116 kDa’dan az olduğu tespit edilmiştir. Laktoz içeren ve içermeyen ortamlarda, çalkalama şişelerinde büyümenin daha sonraki aşamalarında (96 saat) enzim aktivitesinde önemli bir üretim seviyesi belirlenmiştir, bunlar sırasıyla (2.45 U/mg protein) ve (3.25 U/mg protein)’dir. Enzim için optimum pH ve sıcaklık 8.0 ile 55 °C’dir. Kullanılan çeşitli karbon ve azot kaynakları arasında, karbon kaynaklarının enzim üretimini arttırmadığı ancak laktozun araştırılan diğer karbon kaynaklarından daha yüksek aktivite gösterdiği belirlenmiştir oysa, azot kaynaklarından glisin ve amonyum sülfat enzim üretimini hafif bir şekilde yükseltmiştir.
  • Öğe
    Radioactivity levels in some cow milks consumed in Eastern Black Sea Region of Turkey
    (Batman Üniversitesi, 2013) Kırış, Erkan; Baltaş, Hasan; Damla, Nevzat; Ertuğral, Birol; Çevik, Uğur
    The radioactivity levels were determined in 12 different brands of cow milks consumed in Eastern Black Sea region of Turkey using a high-purity germanium detector. The mean activity concentrations of 226Ra, 232Th, 40K and 137Cs were 3.2, 1.1, 31.3 and 0.5 Bq.L−1 , respectively. The values were comparable with the concentrations reported in the other countries. Due to consumption of cow milk, the radiological impact of them on the inhabitants was calculated by taking the annual intake into account through ingestion of aforementioned radionuclides. The estimated effective doses from milk were found to be 21.2 μSv year−1 for 226Ra, 6.1 μSv year−1 for 232Th, 0.1 μSv year−1 for 137Cs and 4.7 μSv year−1 for 40K. The calculated annual effective dose obtained from all measured radionuclides was much below the UNSCEAR recommended reference level of 200-800 µSv.y-1 for all milk samples. The obtained result data will contribute to establish a baseline level of radioactivity in cow milk and help to develop future guidelines in the country for radiological protection of the population
  • Öğe
    Geçmişten günümüze sakız ağacı Pistacia lentiscus L.
    (Batman Üniversitesi, 2013) Akdemir, Ömer Faruk; Tilkat, Engin; Onay, Ahmet; Kılınç, Mehmet Fatih; Süzerer, Veysel; Çiftçi Özden, Yelda
    Bu çalışmada ülkemizde Ege bölgesinde yetişen ve antik dönemlerden günümüze kadar alternatif tıpta bitkisel ilaç olarak kullanılan sakız ağaçlarının (Pistacia lentiscus L.) biyolojik özellikleri, geleneksel ve biyoteknolojik üretim yöntemleri derlenmiştir. Çalışmada, yazılı kaynak olarak sakız ağaçları üzerine yazılmış makaleler, gazete haberleri ve kamu kuruluşlarınca basılmış bilgilendirme kitapçıkları kullanılmıştır. Sakız ağaçlarını yerinde incelemek amacıyla yetişme alanlarına bilimsel amaçlı geziler düzenlenmiş, sakız ağacının vejetatif ve generatif kısımları (kök, yaprak, gövde, çiçek, tohum, meyve) biyolojik özellikleri bakımından incelenmiştir. Sakız ağaçları (P. lentiscus L.), yeşil ve aromatik yaprak özelliğine sahip, Akdeniz ülkelerinin sahile yakın bölgelerinde yetişen, çalı formunda bir bitki olup, bu ağaçtan ekstrakte edilen özütler, başta kanser olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Çalışma sonuçlarımıza göre, sakız ağacı ürünlerinin ilaç, kimya ve gıda sanayisi gibi çok sayıda kullanım alanları yanında ekonomik yönden de değerli bir bitki olduğu tespit edildi. Çalışmanın son bölümünde ise, sakız ağaçlarının geleneksel ve biyoteknolojik çoğaltım yöntemleri derlenmiştir