Fen - Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Bildiri Metinleri Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 54
  • Öğe
    New nitroaromatic esters derived from salicylaldehyde: Synthesis and characterization
    (Azərbaycan Dövlət Neft və Sənaye Universiteti, 2017) Dağ, Beşir; Yaşar, Fevzi; Çakmak, Reşit
  • Öğe
    New schiff base ligand derived from 4-aminoantipyrine: Synthesis and spectroscopic characterization
    (Azərbaycan Dövlət Neft və Sənaye Universiteti, 2017) Dağ, Beşir; Yaşar, Fevzi; Çakmak, Reşit
  • Öğe
    Synthesis characterization and using some of schiff base ligands derived from 4 aminoantipyrine as an inhibitor
    (Selçuk Üniversitesi, 2017) Dağ, Beşir; Yaşar, Fevzi; Kızılkaya, Hakan
    Schiff bases and their complexes are widely studied because of the increasing recognition of their role in biological systems. In azo methine derivatives, the C=N linkage is essential for biological activity; several azomethines were reported to possess remarkable antibacterial and antifungal, anticancer. With the increasing incidence of deep mycosis, there has been increasing emphasis on the screening of new and more effective antimicrobial drugs with low toxicity. These compounds were recently found to have significant antitumor and biological activity. Antipyrine derivatives are reported to exhibit analgesic and antiinflammatory effects, antiviral, antibacterial, and herbicidal activities, and have also been used as hair color additives and to potentiate the local anesthetic effect of Lidocaine. Transition metal complexes with ligands derived from 4-aminoantipyrine have significant biological activity. This prompted us to synthesize a new series of heterocyclic Schiff bases containing the antipyrinyl moiety. The present study reports synthesis and charaterization of Schiff bases derived from 1-phenyl-2,3-dimethyl-4-(N-2 hydroxybenzylidene)-3- pyrazolin-5-one and 1-phenyl-2,3-dimethyl-4-(N-2-hydroxynaphthylidene)-3-pyrazolin-5- one with 5-aminoisophtlalic acid [1-2]. These compounds were synthesized in high yield and characterized by SEM, FT–IR, 1H NMR and 13C NMR.
  • Öğe
    Synthesis, characterization of novel some schiff base ligands derived from 4-aminoantipyrine
    (Azərbaycan Dövlət Neft və Sənaye Universiteti, 2017) Dağ, Beşir; Yaşar, Fevzi; Çakmak, Reşit
  • Öğe
    Preparation, characterization of novel some schiff base ligands derived from 4-aminoantipyrine as a potential corrosion inhibitor
    (Azərbaycan Dövlət Neft və Sənaye Universiteti, 2017) Dağ, Beşir; Yaşar, Fevzi; Çakmak, Reşit
  • Öğe
    Design, synthesis, and spectral characterization of schiff bases derived from 4-aminoantipyrine
    (Azərbaycan Dövlət Neft və Sənaye Universiteti, 2017) Dağ, Beşir; Yaşar, Fevzi; Çakmak, Reşit
  • Öğe
    The amide derivatives of L-tyrosine: Synthesis and spectroscopic characterization
    (Azərbaycan Dövlət Neft və Sənaye Universiteti, 2017) Dağ, Beşir; Yaşar, Fevzi; Çakmak, Reşit
  • Öğe
    Synthesis and characterization of iron oxide nanoparticles modified with pamam dendrimer
    (Fırat Üniversitesi, 2018-06) Ekinci, Selma; İlter, Zülfiye; Çınar, Ercan
  • Öğe
    Synthesis and characterization of a new magnetic nanoparticles: Fe3O4-NPs-G1-Mu
    (Fırat Üniversitesi, 2018-06) Ekinci, Selma; İlter, Zülfiye; Çınar, Ercan
  • Öğe
    Kiral amitdiol jelatörler
    (Kimyagerler Derneği, 2011) Barış Cebe, Deniz; Şeker, Sevil; Aydın, Haluk; Toğrul, Mahmut; Çolak, Mehmet; Hoşgören, Halil
    Küçük molekül kütleli organik bile iklerin gösterdi i jelle me, son zamanlarda oldukça ilgi çekmektedir. Yeni yumu ak malzeme olan jellerin ilacn yava da tlmas, iç veya d uyarcya (pH, scaklk, k, çözünen) yant veren sistemlerin dizayn; sv atk (petrol, ya gibi) ve toksik boyar maddelerin uzakla trlmas gibi uygulama alanlar vardr [1]. Ayrca tehlikeli svlarn güvenle ta nmas ve bölmeli reaksiyon veya kristallendirme kaplar olarak da kullanlabilirler [2]. Jelle me olaynn supramoleküler do as yeterince anla lmamasna kar n, genellikle mikrometre uzunlu unda ve nanometre çapnda olan jel elyaflar jelatör moleküllerinin tek yönlü ve kendili inden toplanmas sonucu olu ur. Nanometre boyutundaki bu elyaflarn birbiriyle nonkovalent (Hidrojen ba , |-| steacing, Van-der walls) etkile imler sonucu olu an ebeke (network) bölmelerinde çözücünün hapsedilmesi sonucu olu ur. A rlkça %0.05’den daha dü ük deri imlerde bile jelle ebilen çok sayda ve oldukça etkin süper jelatörler hazrlanm tr [3]. Bu çal mada kiral amitdioller sentezlenip çe itli çözücülerle jel olu turabilme özellikleri incelenmi tir. Jelatör olarak ekil 1’de yaplar verilen moleküller kullanld. Çözücü olarak toluen, ksilen, anisol, benzen gibi aromatik bazl çözücüler yannda asetonitril, etil alkol, dioksan, CHCl3, CH2Cl2 gibi çözücüler yannda n-hegzan ve CCl4 gibi apolar çözücüler ve bunlarn kar mlar denendi. Genel olarak II yaps denenen çözücülerde jelle me vermezken; en iyi jelle menin I yapsnn R grubu Sec-Bütil oldu u durumda elde edilmi tir. Elde edilen jellerin morfolojisi ve fizikokimyasal parametreleri ileride çal lacaktr.
  • Öğe
    Ibuprofen için yeni organojel formülasyonlar
    (Sakarya Üniversitesi, 2013) Çolak, Mehmet; Uzan, Serhat; Barış Cebe, Deniz; Aydın, Haluk; Hoşgören, Halil
  • Öğe
    İlaç taşıyıcı sistemlerde yeni bir yaklaşım: İki bileşenli organojelatör stratejisi
    (Kimyagerler Derneği, 2015) Barış Cebe, Deniz; Çolak, Mehmet; Evcil, Murat; Hoşgören, Halil
    NSAID lerin oral yoldan verilmesinde karşılaşılan gastrointestinal iritasyonların giderilmesinde; topikal ve transdermal uygun formülasyonlar geliştirilmiştir. Çok sık kullanılan yaklaşımda, jel formülasyonları ile ilacın kontrollü salımı sağlanırken; derinin oluşturduğu bariyeri aşmak üzere geçiş arttırıcı (Enhenser) yardımcı malzemelerin eklenmesidir. Bu amaçla NSAID’lerin ticari olarak satılan jel formülasyonlarında jelatörlerin polimerik olması yanında; deriden geçişi arttırmak (enhancer olarak) üzere ilave ingredientlerin kullanılması gibi dezavantajlara sahiptir. Bu dezavantajları gidermek üzere, vücuttan atılması zor olan polimerik malzemeler yerine, biyouyumlu aynı zamanda enhancer (deriden geçişi arttırıcı) özellikli malzemelerle, gereksiz ingredientlerin kullanımını da azaltmak üzere; katyonu enhencer, anyonu (NSAID) olan ilaç tasarımı; yani hem jelatör hem enhencer özelliği olan ilaç molekülü tasarımı yapılmıştır. N є -alkanoil-L-Lizin esterleri baz bileşen; NSAID’ları ise asit bileşeni olarak kullanarak, katyonu enhencer; anyonu ise aktif ilaç bileşeni olan bifonksiyonel ilaç tasarımı yapılmıştır. Ancak bu tasarımlı moleküllerle jel formülasyonları elde edilememiştir. Bunun üzerine N€ -Alkanoil-L-lizinin etil esterini yine baz bileşeni; Nα -Alkanoil-Laminoasidin Nα -Lauroil, Nα -Miristoil ve Nα -Palmitoil türevlerini (Leusin, fenil alanin, alanin için) asit bileşeni alınarak, yukarıda belirtilen problem aşılmıştır. Bu yapı ile jelleşme özelliği değiştirilebilen, dolayısıyla ilaç salım kontrolü yapılabilen; aynı zamanda derinin geçiş bariyerini de aşabilen; potansiyel ilaç taşıyıcı organojelatörler sentezlenmiştir.
  • Öğe
    Organogels as novel carriers for dermal and topical drug delivery vehicles
    (Kimyagerler Derneği, 2017) Barış Cebe, Deniz; Çolak, Mehmet; Hoşgören, Halil
  • Öğe
    Ibuprofen’in supramoleküler jel yapısı içine sokulması ve kontrollü salımı
    (Kimyagerler Derneği, 2014) Çolak, Mehmet; Barış Cebe, Deniz; Uzan, Serhat; Aydın, Haluk; Hoşgören, Halil
    İlaç salımında ilk kez Esch ve arkadaşları, N,N’-dibenzoil-L-Systin’i (DBC) organojelatör olarak kullandılar.1 İlacın dozunun miktar, yer ve zaman olarak kontrol edilebilirliği; ilaç salım bilimi açısından anahtar rol oynar. Çünkü geliştirilmiş kontrol, yan etkileri minimize ederken; terapötik etkiyi maksimize eder.2 Organojellerin ilaç salımında kullanılmasının, polimer ve hidrojel esaslı matrikslere göre bazı avantajlara sahiptir. Organik karakterli oluşları, mikrobiyalkontaminasyona karşı direnç sağlar. Bunun yanında deri yoluyla ilaç verilebilme olanağı sağlayabilir. Biyouyumlu, biyobozunum ve nonimünojik özellikli oluşları uzun süreli güvenilir kullanım olanağı sağlar. Sentetik LMWG’ler, Lecitingibi doğal ve az bulunan pahalı malzemelere göre, daha ucuz ve büyük ölçekli üretim avantajına sahiptirler.3 Klasik metotlara göre topikal olarak ilaç verilmesi, birçok avantaja sahiptir. Bunlar, ilacın bağırsak ve karaciğerdeki ilk geçiş noktasındaki metabolize olmasının önlenmesi; oral yoldan ilaç verilmesinde söz konusu olan metabolizma ve absoprsiyon hızındaki değişikliklerin önlenmesinde; biyolojik yarı ömrü kısa olan ilaçların verilmesindeki risklerin önlenmesinde; son olarak farmasötik olarak aktif ve inaktif ilaç katkı maddelerinden oluşan gastrointestinaliritasyonların elimine edilmesidir. İlaçların topikal uygulanmasında karşılaşılan derinin bariyer özelliğinin aşılmasında, birçok kimyasal ve fiziksel yaklaşımlar kullanılmaktadır. NSAID lar için ilaç taşıyıcı araç olarak, enhancer özelliği arttırılmış, yeni organojelformülasyonlar, bis-aminoalkolokzalamitlerden hazırlanacaktır. BAOA ile NSAID’ların yeni jel formülasyonları, hem enhancer hem de biyouyumlu olan sıvılar (Etil laurat, etil miristat, etil palmitat, izopropillaurat, izopropilmiristat, izopropil palmitat) içerisinde hazırlanacaktır.İbuprofenin hazırlanan yeni jel formülasyonunun salım çalışmaları, İbuprofeninsupramolekülerorganojel içerisine hapsedilebildiği ve ilaç dozunun, miktar ve zaman olarak kontrol edilebilirliği gösterilmiştir.
  • Öğe
    Potansiyel ilaç taşıyıcı sistem olarak homo kiral bis amino alkol okzalamit jelatörler
    (Kimyagerler Derneği, 2013) Barış Cebe, Deniz; Çolak, Mehmet; Kaplan, Şeref; Aydın, Haluk; Hoşgören, Halil
  • Öğe
    Lizin bazlı yeni biyouyumlu malzeme sentezi ve uygulamaları
    (Bilkent Üniversitesi, 2014) Barış Cebe, Deniz; Çolak, Mehmet; Evcil, Murat; Hoşgören, Halil
  • Öğe
    Düşük mol kütleli homo kiral bis amino alkol okzal amit jelatörler
    (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, 2012) Barış Cebe, Deniz; Kaya, Gülşen; Kaplan, Şeref; Çolak, Mehmet; Aydın, Haluk; Hoşgören, Halil